Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/636 E. 2023/1272 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/636
KARAR NO : 2023/1272
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2020
NUMARASI : 2019/101 Esas 2020/598 Karar

DAVANIN KONUSU : Kıymetli Evrak İptali (Çek İptali (Hasımlı))
BAM KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/07/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı … ‘ın eczacı olduğunu, … Mah. … Sok No:… … … İzmir adresinde … eczanesi sahibi ve işleteni olduğunu, davalı … ‘nin bir rehabilitasyon merkezi sahibi olduğunu, işlerini tasviye edeceğini söyleyerek davacıda güven yarattığını, 2014 yılı Mayıs ayından beri davacının eczanesinde evrak takip işinde yardımcı olduğunu, davacının davalı … ‘ye işlerini yürütmesi için vekaletname verdiğini, 2014 yılı Aralık ayında kaçakçılık şubeden çağrılan davacının davalı … ‘nin gözaltına alındığını öğrendiğini, davalı … ‘nin eczaneye gelerek iftiraya maruz kaldığını, suçsuz olduğunu davacıya söylediğini, davacı … ‘ye olan güveni sarsılan davacının 05/02/2015 tarihinde davalı … ‘yi azlettiğini, evrak işleri için davalıya çıkardığı bütün bankamatik ve kredi kartını iptal ettiğini, 12/03/2015 günü davacının eczanesine gelen iki kişinin kendilerini … ve … olarak tanıttıklarını, şahısların ellerinde davacıya ait … Bankası … şubesinden olan 12/03/2015 tarihli 33.000 TL bedelli bir adet çekin ellerinde olduğunu, çekin bedelini ödemesini davacıdan istediğini, muhtelif firmalara ilaç alımı sırasında vadeli çek kesen davacının biran için bu çekin daha önce kestiği çeklerden olduğunu düşünerek, gelen şahıslara çeki ancak 20/03/2015 günü ödeyebileceğini, SGK dan o tarihte ödeme alacağını belirttiğini, eczanede tek olduğu için çek karnesi ve evraklarını kontrol etme fırsatının olmadığını, şüphe yaşamadığından çeki sorgulamadığını, 20/03/2015 tarihinde davacının 9292069 nolu … Bankası hesabına SGK dan ödeme yapılmadığından çeke karşılıksız kaşesi vurulduğunu, çeki muhasebe kayıtlarında göremeyen davacının çeki görmek üzere … Bankası … şubesine giderek çeki görmek istediğini, banka şubesi tarafından çekin fotokopisi dahi kendisine verilmeyen sadece çekin fark metninin kendisine gösterilen davacının 12/03/2015 vadeli 0083445 nolu 33.000 TL bedelli olarak davalı … adına düzenlenen çekin yazı, sayı ve imzasının kendisine ait olmadığını tespit ettiğini, daha sonra telefonla davalıyı arayan davacının çekin davalı … tarafından … isimli şahsa verildiği, … ‘ın da … ‘a çeki verdiğini şifaen öğrendiğini, bu nedenlerle 12/03/2015 vadeli 0083445 nolu 33.000 TL bedelli çekin yargılama süresi içinde yargılama sonunda verilecek mahkeme kararının kesinleşmesine kadar takip işlemlerine konu edilmesi halinde ihtiyati tedbiren takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekin müvekkiline ciro yolu ıle elde eden … tarafından tahsil edilmesi amacı ile elden teslim edilerek verildiğini, … ‘ın da bu çeki … isimli şahıstan ciro yolu ile devraldığını, müvekkilinin askerde olan … ‘tan çeki devraldıktan sonra davacı ilc görüşerek 12/03/2015 keşide tarihli ve 33.000,00 TL bedelli çekin kendisinde olduğunu ve ödemenin ne şekilde yapılacağını görüştüğünü, davacının da çeki elden ödemek istediğini söyleyerek ,ödemenin birkaç gün gecikebileceğini bu konuda kendisine yardımcı olunmasını, SGK dan alacaklı olduğunu ve ödeme beklediğini sövleyerek süre istediğini, ne bu görüşmenin ne de daha sonraki görüşmelerde davacının çekteki imzanın kendisine ait olmadığı hususunda bu- beyanda bulunmadığını ve çeki ödeyeceğini söylediğini, ancak davacının sürekli ödemeyi ertelemesi nedeni ile çek ibraz süresinin son günü olan 20/03/2015 tarihinde bankaya ibraz edilerek karşılıksız kaşesi vurulduğunu, bilindiği üzere bankaların karşılıksız kaşesi vurmadan önce de çek sahibini bilgilendirdiklerini ve ayrıca imza incelemesini yaptıklarını, davacı banka ile yaptığı görüşmede de İmza inkarında bulunmadığı gibi banka tarafından kaşe vurulmadan önce yapılan incelemede çek üzerindeki imzanın davacı … ‘a ait olduğunun belirlendiğini, hatta banka bu husus gözeterek banka sorumluluğunda olan tutarı ödediğini, davacı … ‘ın çek defterini çaldırdığına ya da kaybettiğine ilişkin bu davanın açılmasından önce resmi makam vc mercilere ya da bankaya yapılmış hiçbir müracaatının bulunmadığını, dosyaya sunulan davacının imzaları ile çek üzerindeki imzanın çıplak gözle yapılan bir karşılaştırmada dahi davacıya ait olduğunun rahatça gözlenebileceğini, bu nedenlerle öncelikle haksız ve hukuka aykırı olarak verilen tedbir kararının kaldırılmasına, davanın reddine ve davacının % 20 den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini savunmuştur.
ISLAH: Davacı vekili 27/09/2016 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; keşidecisi …, Lehtarı … olan, … Bankası … Şubesi’ne ait 0083445 numaralı, 33.000,00 TL bedelli çekten borçlu olunmadığı nedeni ile çek iptali davasına dönüştürdüğünü,eczanenin borçları için araç alınmadığını, araç alım satımı olsa idi çekin araç sahibi adına düzenlenmesi gerektiğini, davalı … ceza soruşturmasındaki ifadesinde dava dışı … ‘ın çeki kendisine tahsil etmesi için verdiğini söylediği, çekte dava dışı … ‘ın cirosunun bulunmadığını, ciro zincirinin kopuk olduğunu, dava konusu çekin, eczaneye ilaç alımı sırasında davacı tarafça ilaç firması adına düzenlenirken üstü doldurulmak üzere imzanladığı, muhtemelen unutulmuş bir çek olduğu, davalı … ‘nin imzalı boş çeki davacının bilgi ve rızası dışında alarak kullandığını bildirerek bu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve çekin iptaline, çeki kötüniyetle takibe koyan davalı … ‘ın %20 kötüniyet tazminatını yasal faizi ile davacıya ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
ISLAHA CEVAP: Davalı … vekili ıslaha cevap dilekçesinde özetle; iyiniyetli 3. Kişi olduğunu, ancak senet metninden anlaşılan defilerin kendisine karşı ileri sürülebileceğini, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkiye dayalı olarak kendisine karşı bedelsizlik iddiasında bulunulamayacağını ileri sürmüştür.
Mahkemece verilen 28/12/2017 tarih 2015/388 esas, 2017/1385 esas sayılı karar davacı ve davalı … ‘nin istinafı üzerine Dairemizin 07/03/2019 tarih 2018/1343 esas, 2019/513 karar sayılı kararı ile ;”…Davacı vekilinin ıslah dilekçesi,tarihli oturumda davalı … vekiline elden verilmiş ve diğer davalı … ‘ye tebliğ edilmemiştir. Islah dilekçesinin tüm taraflara tebliği sağlanmadan sonuca gidilmesi hatalıdır.
Dava konusu çeke dayalı başlatılan İzmir 12 icra müdürlüğünün 2015/4330 sayılı takip dosyasının dosya arasında alınmadığı görülmüştür.
Takip, teminat karşılığı İİK72/2 maddesi gereğince durdurulmuştur.
Yargılama sırasında, davalı … ‘ye çıkarılan tebligatlardan, ceza evinde olduğu anlaşılmaktadır. Davalı … ‘nin tutuklu veya hükümlü olup olmadığı, hükümlü ise ceza süresi araştırılmamıştır. Davalı … ‘nin ceza evinde bulunduğu gözetilerek, tutuklu veya hükümlü olup olmadığının ve hükümlü ise ceza süresinin tespiti ile, kısıtlanıp kısıtlanmadığının, kısıtlı ise vasi tayin edilip edilip edilmediğinin araştırılması ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 407. maddesi uyarınca gerekirse vasi tayininin sağlanması ve davada husumet yetkisinin de aldırılmak suretiyle davalı … ‘nin dava ve duruşmalara katılımının sağlanması gerekmektedir.
Sonuç olarak; yukarıda yapılan açıklamalara göre yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, davacı vekili ve davalı … vekilinin sair istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına” dair gerekçe ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, ilk derece mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonunda;
MAHKEMECE: “…Somut olayda; davacının … Eczanesi’nin sahibi ve işleteni olduğu, davalı … ‘nin 2014 yılı Mayıs ayından itibaren davacının eczanesinde evrak takip işlemlerini yürütmek üzere kalfa olarak işe başladığı, davacının davalı … ‘ye İzmir 20.Noterliği’nin 18/08/2014 tarihli 13431 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile … Bankası ve … bank nezdinde her türlü evrak ve belgeyi tanzim ve imzalamaya, ahzu kabza, ibraya, para çekme, para yatırma, adına gelen havaleleri alma gibi tüm bankacılık işlemlerini yapmaya münferiden yetki verdiği, davacının eczanenin ödemelerinin bulunması nedeniyle sıcak paraya ihtiyacı olması üzerine, araç alıp satarak eczanenin borçlarının kapatılması için davalı … ‘ye dava konusu çeki keşide edip imzalayarak verdiği, davalı … ‘nin, yanında üçüncü kişi alıcı ile birlikte giderek dava dışı … ‘tan … marka … model aracı satın aldığı, satış bedeli karşılığında dava konusu çeki, dava dışı … ‘a ciro ederek verdiği, aracın devrinin doğrudan üçüncü kişi alıcı adına yapıldığı, davalı … ‘nin araç satışından elde ettiği para ile davacıya ait eczanenin ecza depolarına olan borçlarını kapattığı, dava dışı … ‘ın çeki davalı … ‘a verdiği, davalı … ‘ın çekin tahsili için davacıya müracaat ettiğinde, davacının çekin kendisinin olduğunu, çeki elden ödemek istediğini, SGK dan alacaklı olduğunu ve ödeme beklediğini, birkaç gün beklenmesini istediği, çekin elden ödenmemesi üzerine, davalı hamil … tarafından 20/03/2015 tarihinde … Bankası … Şubesine ibraz edildiği, çeke karşılıksız kaşesi vurularak, bankanın ödemekle yükümlü olduğu 1.200,00 TL’nin davalı … ‘a ödendiği, davalı … ‘ın dava konusu çeke dayanarak İzmir 12.İcra Dairesinin 2015/4330 Esas sayılı dosyasında takip başlattığı, bunun üzerine davacı … ‘ın şüpheliler … , … ve … hakkında dava konusu çeke ilişkin olarak resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından şikayetçi olduğu, yürütülen soruşturma kapsamında, keşideci imzasının davacı … ‘a ait olduğu, suça konu sahte düzenlendiği iddia edilen çekin davacının bilgisi ve rızası dahilinde düzenlendiği, şüphelilerin atılı suçu işlemedikleri gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacı … hakkında mağdurlar … , … ve … ‘a karşı iftira suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde, sanık … yanında çalışmakta olan … adına 33.000,00 TL bedelli çeki düzenleyerek verdiği, sanığın çekteki imzanın kendisine ait olmadığını bildirerek mağdurlar hakkında suç duyurusunda bulunduğu, yapılan soruşturma kapsamında aldırılan raporda imzanın sanığa ait olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla sanığın sübut bulan iftira suçundan cezalandırılamasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davacı tarafından önce çekteki imzanın kendisine ait olmadığı iddia edilerek sahtecilik nedenine dayalı olarak açılan menfi tespit davasında, ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 22/08/2016 tarihli rapor ile çekteki keşideci imzasının davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine davacının dava dilekçesini tamamen ıslah ederek bedelsizlik nedenine dayalı olarak menfi tespit talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı … dava konusu çekte lehtar konumunda olup, davacı keşideci, lehtar ile aralarında borç doğuran gerçek bir temel ilişkinin bulunmadığını iddia etmiştir. Davalı … ceza dosyasındaki tüm ifadelerinde, dava konusu çekin, davacıya ait eczanenin ödemelerinin bulunması nedeniyle sıcak paraya ihtiyacı olması üzerine, araç alıp satarak eczanenin borçlarının kapatılması için davacının bilgi ve onayı ile keşide edildiğini, çek karşılığında alınan araç satış bedelinin davacıya ait eczanenin, ecza depolarına olan borçlarının kapatılmasında kullanıldığı kabul etmiştir. Dolayısıyla davacı keşideci ile davalı lehtar … arasında, borçlandırıcı gerçek bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Dolayısıyla, davacının davalı … ‘ye dava konusu çek nedeniyle borçlu olmadığı anlaşıldığından davalı … ‘ye karşı açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmiştir.
6102 sayılı T.T.K.’nun 792. maddesine göre; “çek herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790. maddesine göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çek geri vermekle hükümlüdür.” Somut olayda, dava konusu çekte ciro silsilesinde herhangi bir bozukluk bulunmamaktadır. Davalı … iyi niyetli 3.kişi konumundadır. TTK’nın 818/1-e maddesinin yollamasıyla TTK’nın 687. maddesi uyarınca davacı keşideci, çekin bedelsiz olduğunu iyi niyetli 3.kişi olan davalı … ‘ karşı ileri süremez. Davalı … ‘ın çeki, bedelsiz kaldığını bile bile kötüniyetle iktisap ettiği veya iktisabında ağır bir kusurunun bulunduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır. Bu nedenle, davacının davalı hamil … hakkındaki menfi tespit davası ve kötüniyet tazminat talebi reddedilmiştir. İcra takibi ile ilgili tedbir kararı verildiğinden İİK’nın 72.maddesi uyarınca takip çıkış miktarı üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki tazminatın davacıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile;
“Davacının, davalı … ‘ye karşı açmış olduğu menfi tespit davasının kabulü ile İzmir 12 İcra Müdürlüğü’nün 2015/4330 esas sayılı dosyasında takibe konulan çek nedeniyle BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
-Davacının, davalı … ‘a karşı İzmir 12 İcra Müdürlüğü’nün 2015/4330 esas sayılı dosyasında takibe konulan çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti için açtığı menfi tespit davasının REDDİNE,
-Yasal koşulları oluşmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
-İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4330 esas sayılı dosyasındaki takip çıkış miktarı üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
-İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4330 esas sayılı dosyasındaki takibin durdurulması yönündeki tedbir kararımızın İİK’nun 72/4. fıkrası uyarınca kaldırılmasına,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin tespitinde … ‘nin çek keşide etme yetkisinin olmadığını göz ardı ettiğini, yerel mahkeme kararındaki olay özetinde geçen araç alım- satım iddialarının davalılara ait bir iddia olduğu yerel mahkemece göz ardı edilerek hüküm tesisine gidildiğini, mahkemenin davalıların İzmir 21. Asliye Ceza Mahkemesi 2016/ 225 E. Sayılı davadaki beyanlarını ve hazırlık dosyasındaki ifadeleri ile birlikte değerlendirmeden eksik inceleme ile hüküm tesisine gittiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dava; çekten dolayı bedelsizlik nedenine dayalı açılan menfi tespit davasıdır.
Çekte; keşideci davacı, davalı … lehdar, diğer davalı ise cirantadır.
Davacı eczacı olduğunu, davalı … ‘in kendisinin yanında çalıştığını … ‘e işlerinin takibi için vekalet verdiğini, önce davaya konu çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit talep etmiş, ilk derece mahkemesince yapılan imza incelemesi sonucunda alınan rapora göre çekteki imzanın davacının eli ürünü olduğu ortaya konulunca davacı bu kez davayı tamamen ıslah ederek bedelsizlik nedeni ile menfi tespit talebinde bulunmuştur.
Davacı, ıslah dilekçesi ile birlikte çekin önceden imzalanmış unutulmuş çeklerden olduğunu davalı … ‘in çeki doldurduğunu, çekin boş ve imzalı olduğunu çekteki yazıların davalı … ‘e ait olduğunun rapor ile tespit edildiğini, davalılar ve dava dışı … hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, araç alım satımı sözkonusu olmadığını ileri sürmüştür.
Davacının şikayeti üzerine davalılar ve dava dışı … hakkında emniyeti suistimal, resmi evrakta sahtekarlık, dolandırıcılık suçlarından İzmir CBS ce soruşturma yapılmış, 2015/27148 sor sayılı dosya da şüpheliler hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş, dosyamız davalıları ve dava dışı … ‘ın, davacının şikayeti üzerine açılan soruşturma nedeni ile davacı hakkında iftira suçundan suç duyurusunda bulundukları, davacı … hakkında mağdurlar … , … ve … ‘a karşı iftira suçundan kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde, sanık … ‘ın cezalandırılmasına karar verildiği, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği kararın 20/02/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davalı … cevap dilekçesinde; dava konusu çekin … tarafından tahsil edilmesi amacıyla kendisine verildiğini, … ‘ın bu çeki … ‘den ciro yolu ile devraldığını ileri sürmüş, davalı … ıslah dilekçesine karşı cevabında da iyiniyetli 3. Kişi olduğunu ancak senet metninden anlaşılan defilerin kendisine karşı ileri sürülebileceğini, davacı ile diğer davalı arasındaki ilişkiye dayalı olarak kendisine karşı bedelsizlik iddiasında bulunulamayacağını ileri sürmüştür.
Davalı … soruşturma aşamasında şüpheli sıfatıyla avukat huzurunda verdiği 16/04/2015 tarihli ifadesinde; dayısının oğlu olan … ‘un askerde olmasından dolayı çeki tahsil etmesi için kendisine verdiğini, bu çek karşılığında …ye bir araç sattığını, karşılığında bu çekin verildiğini söylediğini, çekin sahibi olan … ile görüşmesini söylediğini, bu kişi ile kendisinin görüştüğünü banka aracı kılınmadan ödeme yapacağını söylediğini ancak sonradan ödenmediğini , yani çekin … tarafından kendisine ciro edilmeden teslim edildiğini kendisinin de ciro ederek tahsil için bankaya verdiğini ifade etmiştir.
… soruşturma aşamasında Manisa CBS de verdiği 24/06/2015 tarihli ifadesinde; çeki … marka … model bir aracın satışına karşılık aldığını, çeki alırken yanında arkadaşı … ‘ın da olduğunu , ancak aracın kendi üzerine kayıtlı olmadığını, satış devrini …ye yapmadığını, …’in yanında bulunan arkadaşına aracı satın aldığını, ancak kim olduğunu hatırlamadığını, çeki … ‘ın bakaya ibraz ettiğini, kendisi askerde olduğu için tüm işlemleri İsmail’in yürüttüğünü ifade etmiştir.
Tüm bu bilgiler ışığında; davalılarca, dava konusu çekin araç satışı için verildiğinin gerek soruşturma aşamasındaki beyanlarından, gerekse de davalı … ‘ın cevap dilekçesinden kabul edildiğinin anlaşıldığı, davacı bedelsizlik iddiasında bulunmuş olup, çekin araç satışı için verildiğini ve davacı üzerine bir araç satışı yapılıp yapılmadığı hususunda ispat yükünün davalılarda olduğu, ilk derece mahkemesince davalı … yönünden verilen kararın doğru olduğu, davalı … ‘in kötüniyeti ispat edilemediğinden kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin de yerinde olduğu, ancak davalı … yönünden verilen kararın dosya kapsamına ve toplanan delillere uygun olmadığı, şöyle ki; gerek davalı … gerekse de dava dışı … ‘ın dava konusu çekin … adına bankaya tahsil için verildiği, davalı … ‘ın sadece … ‘ın askerde olması nedeni ile çeki ciro ederek bankaya tahsil için verdiği, çekin araç satışı için verildiğini davalı … ‘ın da kabul ettiği, hatta … ‘ın yukarıda belirtilen ifadesinde çeki … ‘den alırken yanında … ‘ın da olduğunu belirtmesi karşısında … ın dava konusu çekin verilme nedenini bildiğini gösterdiği, bu çek karşılığında davacıya bir araç devri yapıldığının davalılarca ispat edilemediği, anlaşılmakla her iki davalıya yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken davalı … ‘e yönelik davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararı kaldırılmasına, her iki davalıya yönelik açılan davanın kabulüne, davalıların kötüniyetli oldukları ispatlanamadığından, davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-Davacı vekilinin yatırmış olduğu 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davacı vekilinin yatırdığı 162,10 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 125,00 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 24/11/2020 tarih ve 2019/101 Esas 2020/598 Karar sayılı hükmün HMK’nın 355 ve 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davacının, İzmir 12. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4330 esas sayılı dosyasında takibe konulan çek nedeniyle davalılara BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 563,56 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 383,66 TL harcın istek halinde davacı yana iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 563,56 TL peşin harç ve 27,70 TL başvuru harcının davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 584,35 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6- Davacı tarafça yargılama aşamasında yatırılan 5.329,93 TL teminatın davacıya iadesine, bu miktarın davalı … ‘a ödenmiş olması halinde davalı … ‘dan alınarak davacıya verilmesine,
7-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
8-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin ve teminat iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05/07/2023