Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/613
KARAR NO : 2023/1574
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2023
NUMARASI : 2023/41 Esas 2023/44 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile karşı taraf arasında 29.07.2019 tarihli satış sözleşmesinin yapıldığını, bu sözleşmeye göre; müvekkil şirketin, Söke’de bulunan arazilerinde, sözleşmede belirtilen 6 parselde dikili “satsuma” ve “dobashi beni” cinsi mandalinaların tamamı, … firmasına satılmıştır.
Satsuma cinsi mandalinada Ege Bölgesindeki eksik verimden dolayı fiyatlar önceki yıllara göre daha yüksek seyrettiğini, Gümüldür – Seferihisar bölgelerindeki satışlar 2,00 TL/kg civarında iken, müvekkil şirketin 1,75 TL/kg satış fiyatı; 50 yıllık tecrübeye sahip olan bölgenin en buyuk narencıye frması oları … için cazip geldiğini, narenciye ürün satışlarında, tarafların seçimine göre farklı satış yöntemlerinin olduğunu, tarafların öngörülen hasat miktarını tecrübeleriyle ve mutabakatla 375 ton olarak belirlediklerini ve buna bağlı olarak 600.000 TL’lik ürün bedeli üzerinden sözleşme yaptıklarını, 600.000 TL satış bedelinin; 50.000 TL’si Temmuz 2019 ayında, 130.000 TL’si Ağustos 2019 ayında peşin olarak ödenecek, bakiye 420.000 TL için ise 3 adet temınat mektubu verilerek, bu teminat mektuplarının tahsile ile ödeme yapılacağını, mandalina ürününün hassas bir ürün olduğunu, olgunlaştığı dönemde hemen toplanması gerektiğini, hasadın geç yapılmasının mandalinanın şekerlenmesine ve çürümesine, hastalanmasına yol açtığını, alıcının, sözleşmeye aykırı davrandığını, ağaç üzerinde bıraktığı ürünlerin sağlam ve hasada uygun olduğu, sadece delil tespiti ile belirlenmediğini, 13.11.2019 tarihinde, müvekkil şirket tarafından Söke İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğüne başvuru yapılarak durumun tespiti talep edilmiştir. 14.11.2019 tarihinde İlçe Tarım Müdürlüğünden bir ziraat mühendisi ve bir ziraat teknikeri yerinde incelemeler yapmış ve düzenledikleri raporda; “.. 8.000 ağaçtan 2.000 adedinin hasat edilmiş olduğu, 6.000 ağacın hasat edilmemiş oldugu, 41.000 ağacın ürününün Pazar degen adıgı 5.000 ağacın ürünlerinin hasada tamamen uygun olduğu, hasada uygun olduğu halde ağaç üzerinde bırakılan ürün toplamının 250.000 kg olduğu, hasat edilmediği takdirde meyveler olgunlaşmış olduğundan ürün kaybı olacağı ve ekonomik pazar değerinin kaybolacağının belirtildiğini, dilekçesinde belirttiği tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL’lik kısmının, sözleşmede ödeme vadesi kesin olarak belirlendiği için sözleşmede belirlenen ödeme tarihi olan 10.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek TC Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için öngördüğü avans faizi oranında faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı-karşı davacı cevap dilekçesinde özetle: Davacı tarafın müvekkile karşı dava açmadan önce arabulucuya başvurmadığını, ticari alacak talepli davalarda arabulucuya başvurunun dava şartı olduğunu, bu nedenle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinin gerektiğini, müvekkil şirketin karşı tarafa borcunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle asıl davanın kabulüne, karşı davanın öncelikle dava şart yokluğundan usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: ”… Dava, Alacak davasıdır. 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 5/A maddesinde; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” düzenlemesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça eldeki davanın dava şartı olarak yapılan arabuluculuk aşamasının yerine getirilmediği, bu itibarla usulüne uygun bir arabuluculuk başvurusu ve anlaşamama şartı gerçekleşmemiş olduğundan dava şartının yerine getirilmemiş olması nedeniyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile; “davanın arabuluculuk dava şartı yerine getirilmediğinden usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf (süre tutum) dilekçesinde özetle; Alaşehir İcra Dairesinin 2023/324 sayılı dosyası ile takibe konu edildiğini, istinaf incelemesi sonuçlanıncaya kadar icranın tehirine karar verilmesini ve kararın bozulması gerektiğini, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal süresinde, gerekçeli istinaflarını mahkemeye sunacaklarını, davalının Alaşehir İcra Dairesinin 2023/324 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlattığını, istinaf incelemesi sonuna kadar icranın geri tehirine karar verilmesini, süre tutum ve tehiri icra taleplerinin kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Asıl davada davacı, sözleşme gereği satın alması gereken malları aldığını, karşı tarafın cezai şart bedeli talep edemeyeceğini, teslim edilen teminat mektuplarının tazmini ile 186.580,50 TL fazla ödeme yapıldığını, şimdilik 10.000 TL kısmının talep edildiği ileri sürmüştür. Karşı davada davacı, alıcının alım yükümlülüğünü yerine getirmediğinden zararın doğduğu, zararın 186.580,50 TL kısmının cezai şart olarak tahsil edildiğini, bakiye 186.406,80 TL zararının bulunduğunu, şimdilik 10.000 TL kısmının talep edildiği belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa, 01/01/2019 yürürlük tarihli 7155 sayılı kanun ile eklenen 5/A maddesi uyarınca, kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 132.maddesinde karşı dava açılabilmesinin şartları düzenlenmiştir. 135. maddede ise bu kanunun dava ile ilgili hükümlerinin aksine özel düzenleme bulunmayan hallerde, karşı dava hakkında da uygulanacağına yer verilmiştir.
Karşı dava bağımsız ayrı bir davadır. Dava şartları (HMK m.114 vd), asıl dava ve karşı dava için ayrı ayrı incelenir. Karşı dava, diğer davalar gibi harca tabidir. Asıl davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi veya reddine karar verilmesi halinde dahi karşı davanın görülmesine devam edilebilecektir.
Buna göre karşı davanın konusunu dava şartı olan arabuluculuğa tabi bir uyuşmazlık oluşturuyorsa, karşı dava yönünden de arabuluculuğa başvurma bir dava şartıdır. Ancak Kanun’da yer alan “arabulucuya başvurulmuş olması” ibaresinden sadece dava açacak olan tarafın arabulucuya başvurmuş olması gerektiği sonucu çıkarılamaz. Önemli olan, dava konusu edilen uyuşmazlığın davanın taraflarınca arabuluculuk görüşmelerine konu edilip edilmediğidir. (Bknz.Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 2023/3808 esas 2023/4378 karar sayılı kararı)
Somut uyuşmazlıkta, dava açılmadan önce sözleşmeden kaynaklı talepleri konusunda davacının 26/11/2019 tarihli Noter İhtarnamesi gönderdiği, davalının da 03/12/2019 tarihli cevabi ihtarnamesinde taleplerini bildirdiği, asıl dosya davacısı tarafından arabulucuya başvurulması üzerine yapılan arabuluculuk görüşmelerinde, 29/07/2019 tarihli sözleşme gereğince yapılan alışverişten kaynaklı olarak teminat mektuplarının tazmini suretiyle 186.598,50 TL fazla alınan bedelin istirdatı talebine ilişkin karşılıklı teklifler ile çözüm önerilerinde bulunulduğunun belirtildiği, son tutanakta uyuşmazlıkta anlaşma sağlanamadığının yazıldığı görülmektedir. Bu durumda uyuşmazlık aynı sözleşmenin ifası nedeniyle ödenmesi gereken ücretin miktarı hususundan kaynaklandığından, karşı dava yönünden arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle karşı davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/01/2023 Tarih, 2023/41 Esas ve 2023/44 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından alınan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/09/2023