Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/580
KARAR NO : 2023/654
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2023
NUMARASI : 2021/506 Esas 2023/16 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Doğrudan Borçlu Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 178))
BAM KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde, müvekkili şirketin yurt dışına konfeksiyon ürünleri ihraç ettiğini, tüm müşterilerinin ve alacaklarının yurt dışında olduğunu, özellikle 2019 yılında başlayan ekonomik kriz nedeni ile ihracat potansiyelinin düştüğünü, alacaklarını tahsil edemediğini, bu nedenle tedarikçilerine ve çalışanlarına ödeme yapmakta sorunlar yaşadığını, vergi borçları ile SKG borçlarını ise yapılandırmadan faydalanarak ödediğini, müvekkili aleyhine devam eden bir çok alacak talebi ve mahkeme ilamının mevcut olduğunu, müvekkili şirketin mevcut mal varlığının borçlarını karşılamadığını ileri sürerek, İİK 178 maddesi gereğince iflas taleplerinin kabulüne, iflas kararı ile birlikte tasfiyenin basit tasfiye olarak yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İİK 166/2 maddesine göre İflas davası açıldığına ilişkin gerekli ilanlar yapılmış, ilana ilişkin gazete örnekleri dosya arasına alınmıştır.
Davaya katılma talebinde bulunanların katılma dilekçeleri incelenmiş, katılma talepleri kabul edilmiştir.
…nün sicil kayıtlarının incelenmesinden, davacı … Şti.’nin Merkez 190144 sicilinde kayıtlı olduğu, adresinin … … Mahallesi …/… Sok.No:… … Sitesi … / … olup, şirketin tek hissedarının …. Şti. olduğu, şirket temsilcisinin … olduğu anlaşılmıştır.
Tensip ara kararı ile davacı şirketin tüm alacaklılarının ve alacak miktarlarının tek tek bildirilmesi konusunda kesin mehil verilmiş, davacı vekilince 29.08.2021 tarihli dilekçe ile alacaklılar ve alacak miktarları bildirilmiştir. Davacı tarafça iflas avansı ve gider avansı yatırılmıştır.
Davacı şirketin vergi dairesinden borcu olup olmadığı sorulmuş, kurumlar vergisi beyannameleri celp olunmuş, sosyal sigortalar kurumundan borcu olup olmadığı sorulmuştur.
Davacı şirket adına kayıtlı gayrimenkul ve araç bulunmadığı belirlenmiştir.
Davacı taraftan şirketin ticari defter ve belgelerinin sunulması veya bildirilmesi istenmiş, davacı vekilince 27.12.2021 tarihli dilekçe ile davacı şirketin ticari defterlerinin bulunduğu muhasebeciler bildirilmiştir. Bildirilen muhasebecilere şirketin ticari defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmek üzere tayin edilen inceleme gününde hazır edilmesi bakımından ihtar tebliğ edilmiştir.
Bilirkişi … 28.02.2022 tarihli raporunda davacı şirketin ticari defterlerine ulaşılamadığını, ancak 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bulunan mali tabloları ve 2019 yılı kayıtlarının devam ettirildiğinde dair hazırlamış detay mizan üzerinden oluşturulmuş mali tabloları incelenerek, rapor hazırlandığını, davacı vekilinin 25.02.2022 tarihli dilekçesinde stoklarının bulunmadığı, maddi duran varlıklarının olmadığı, ticari alacaklarının tahsili mümkün olmadığı yönünde beyanda bulunduğu görüldüğünden, reel bilanço hazırlanırken bu beyanın dikkate alındığı, bunun yanında borca batık bilançosunda yer almayan hesapların bilançodan tenzil edildiğini, buna göre şirketin 2018 yılı rayiç değerlere göre öz varlığının -6.058.563,28-TL, 2019 yılı rayiç bilançoya göre öz varlığının -5.159.604,94-TL olup, borca batık olduğunu ortaya koymuştur.
Davacı vekili 25.02.2022 tarihli dilekçesinde şirket kayıtlarındaki maddi duran varlıklar içinde makine, teçhizat, demirbaş olduğu görülse de reel durumda bunların şirkette mevcut olmayıp, bazılarının zayi olduğunu, kaybolduğunu, aynı şekilde stoklardaki bir miktar ham madde ve yarı mamul olduğu görülmüş olsa da bunların bir kısmının imalatta kullanıldığını, bir kısmının zayi olduğunu, şirket alacaklarının tamamının yurt dışındaki müşterilerde olduğu için şüpheli alacak olarak değerlendirilmiş, bu alacakların tahsilinin olmadığını bildirmiştir.
Şirinyer Vergi Dairesi Müdürlüğünün cevabı yazısında, davacı şirketin 2019 ve 2020 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinin beyan edilmediğini bildirmiştir.
Davacı vekiline 04.03.2022 tarihli duruşmada davacı şirket defterlerinde mevcut maddi duran varlıklar, makine, teçhizat, demirbaş, ham madde ve yarı mamullerin nerede olduğu, zayi olmuş ise buna ilişkin belgeleri sunmak üzere şirket ticari defter ve kayıtlarını mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili, defterde kayıtlı makine ve demirbaşlar ile ilgili daha önceki beyanlarını tekrar ettiklerini, şirket merkezi olarak görünen adresin kiralayan tarafından tahliye edildiğini, makine ve teçhizatların nerede ve ne durumda olduğunun bilinmediğini, stok, ham madde ve yarı mamullerin sonraki yıllarda üretimde kullanıldığını bildirmiştir.
Bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi sunduğu 15.06.2022 tarihli ek raporunda davacı şirketin ticari defterlerinin bulunmaması nedeni ile vergi dairesinden gönderilen 2018 yılı kurumlar vergisi ekinde bulunan 2018 yılı bilançosu üzerinden icra müdürlüklerinden gönderilen güncel borç tutarları dikkate alınarak borca batıklık bilançosu hazırlanması yoluna gidildiğini, şirketin 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesinde yer almayan 2018-2019 yıllarında oluşan borçlara ilişkin, firma ile yapılan yazışmalar sonucu elde edilen cari hesap ekstresi ve dayanak belgelerin dikkate alındığını, icra dairelerinden bildirilen borç tutarlarının 3.012.607,25-TL olduğunu, 2019-2020 yıllarında oluşan borçlu bulunan firmalar ile yapılan yazışmalar sonucu dayanak belgeler de incelenmek sureti ile tespit edilen ve dayanak belgeleri dosya kapsamına eklenen borç tutarının 3.532.437,05-TL olduğunu, böylece toplam borcun 6.550.044,30-TL olduğunu, şirketin reel bilançoya göre aktif toplamının 7.180.285,52-TL, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamının 9.384.308,90-TL olduğunun öz kaynaklarının -2.204.023,38-TL olduğunu ve borca batık olduğunu bildirmiştir.
Mahkememizin 09.09.2022 tarihli celsesinde 1 nolu ara kararı ile; dosyaya sunulan bilirkişi raporu 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesindeki veriler dikkate alınarak davacı tarafça sunulan alacaklılar listesi gözönünde bulundurularak düzenlendiği, bu kurumlar vergisi beyannamesindeki stoklar ve demirbaşların davacı tarafça izahında stokların mal üretiminde kullandığı ve satıldığının bildirildiği, elbette bu mal üretim ve satımından şirketin satış bedeli ve kar elde ettiği, bu tutarların 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi içerisinde yer almadığı gibi kurumlar vergisi beyannamesinde tespit edilen demirbaşların ise kabul edilemeyen bir şekilde izah edilmeye çalışıldığı, bu durum karşısında düzenlenen borca batıklık bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olmadığı, şirketin ticari defterlerinin ibrazının ve incelenmesinin zorunluluk arzettiği, esasen davacı tarafın bu ticari defterleri saklamak ve sunmak zorundu olduğu, mali müşavirlerin ücretlerin ödenmediğinden bahisle defterlerin sunulmadığı şeklindeki beyanın kabul edilebilir olmadığı zira dosyaya sunulan mali müşavir dilekçesinde defterlerin kendisinde olmadığı hususları dikkate alınarak, davacı vekiline, davacı şirketin tüm ticari defterlerini sunmak üzere 1 aylık kesin süre verilmesine, 1 aylık kesin süre içerisinde ticari defterlerin ibraz edilmemesi halinde bir daha ibraz edilmeyeceğinin kabul edilerek değerlendirme yapılacağının ihtar edildiği, davacı vekilince şirketin ticari defterlerinin sunulmadığı anlaşılmıştır.
Davamız, İİK 179 maddesinde ortaya konulan borca batıklık sebebine dayalı doğrudan iflas davasıdır.
Davacı şirketin borca batık olduğu iddia edilmiş ise de, davacı şirketin ticari defterleri sunulmamış, Vergi dairesinden celp olunan ve en son beyan edilen 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile davacı şirketin 2019 ve 2020 yıllarında oluşan davacı tarafça bildirilen borç dökümleri dikkate alınarak, bilirkişi hesaplama yapmıştır. Davacı vekili 2019 ve 2020 yıllarında şirketin üretim yaptığını, sattığını bildirdiğine göre bu nedenle kar elde etmiş olmalıdır. 2018 Kurumlar Vergisi Beyannamesindeki borç ve aktif durumunun değişmiş olması kuvvetle muhtemeldir. Mevcut veriler ile elde edilen borca batıklık hesaplamasının gerçek durumu yansıtmadığı ve hükme esas alınamayacağı kanaati oluşmuştur. Davacı taraf tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defterleri mahkeme incelemesine temin ve ibraz etmemekte, haklı bir nedenin varlığını ispatlayamamıştır. Vergi Dairesine sunulan 2018 yılı bilançosunda mevcut demirbaş, stokların ve ham maddelerin nerede olduğunu, kabul edilebilir ve inandırıcı bir şekilde açıklamamıştır. Dolayısı ile güncel olarak İİK 178 maddesi gereği davacının borç ödemede aciz hali ve İİK 179 maddesi uyarınca borca batıklık hali ispatlanamadığından, şartları oluşmayanp iflas davasının reddine karar vermek gerekmiştir. ” şeklinde davanın reddine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin talebi ve ara kararına uygun şekilde bilirkişi raporu aldırıldığını, bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğunun tespit edildiğini, yerel mahkemenin tekrar kesin süre vermesinin hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkeme tarafından verilen kesin süre ara kararının mahkemeyi de bağlaması gerektiğini, bu kararın kazanılmış hak doğurduğunu, aynı konuda, 4. celsede aynı şekilde kesin süre verilerek ara karar oluşturulamayacağını beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve İİK 178 maddesi gereğince iflasa karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, İİK 178. madde gereğince borçlunun kendi iflasını istemesine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekillerinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda reesen gözetilerek yapılmıştır.
Talep eden tarafça, yurt dışına konfeksiyon ürünleri satışı yapan müvekkilinin mal varlığı ve alacaklarının borçlarını karşılamaya yetmediği beyanıyla İİK 178.madde gereğince iflasına ve tasfiyenin basit tasfiye olarak yürütülmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
Dosya kapsamından; İlk derece Mahkemesince İİK’nın 166. maddesi uyarınca iflas talebinin Ticaret Sicili Gazetesinde, yerel gazetede ve genel gazetede ilan edilmiş olduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece SMMM bilirkişi …’dan alınan 15/06/2022 tarihli raporda; dava dosyasına mahkemece istenilen davacı şirkete ait 2018,2019,2020 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinden sadece 2018 yılına ait kurumlar vergisi beyannamesinin gönderildiği, 2019 ve 2020 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinin davacı şirketçe beyan edilmemesi nedeniyle gönderilmediği, davacı şirketin ticari defterlerinin bulunmaması nedeniyle ilgili vergi dairesinden gönderilen 2018 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ekinde bulunan 2018 yılı Bilançosu üzerinden; icra müdürlüklerinden dosyaya gönderilen güncel borç tutarları ve şirketin Mali Müşaviri tarafından 2018 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinde yer almayan, 2019-2020 yıllarında oluşan borçlara ilişkin firmalar ile yapılan yazışmalar sonucu edinilen cari hesap ekstresi ve dayanak belgeleri ile birlikte sunulan borçlar da dikkate alınarak rayiç borca batıklık bilançosu hazırlanacağı, sayın mahkemenin 04.03.2022 tarihli 1 nolu ara kararına göre istenilen belgelerin iki haftalık kesin süre içerisinde sunulmaması halinde (sunulmamış) şirket kayıtlarında mevcut maddi duran varlıkların mevcut olduğu kabul edilerek borca batıklık hesabı yapılacağı, icra dairelerinden mahkeme dosyasına bildirilen borç tutarı toplamının 3.012.607,25 TL , 2019-2020 yıllarında oluşan ve borçlu olunan firmalarla yapılan yazışmalar sonucu dayanak belgeleri de incelenmek suretiyle tespit edilen ve dayanak belgeleri mahkeme dosya kapsamına eklenen borç toplamının 3.537.437,05 TL olduğu, böylece davacı firmanın toplam borcunun 6.550.044,30 TL olduğu, buna göre hazırlanan ve detayına raporun inceleme ve değerlendirmeler bölümünde yer verilen reel bilançoya göre; aktif toplamının 7.180.285,52 TL, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklarının 9.384.308,90 TL, öz kaynaklarının (-) 2.204.023,38 TL olduğu ve davacı şirketin reel bilançosuna göre borca batık olduğu görüşünü bildirmiştir.
İİK’nun 178/1. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için şirketin aciz halinde bulunması gerekli olup, aciz hali borçlunun ödeme araçlarından yoksunluğu nedeniyle, derhal ödemesi gereken para borçlarını ödemek konusundaki iktidarsızlığıdır. Borçlunun aciz hali ne kadar ağır olursa olsun (İİK.nun 178/III deki durum olmadıkça) kendi iflâsını isteyen borçlu aciz halinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. Ayrıca, borçlunun istem dilekçesine bütün aktif ve pasifi ile alacaklıların isim ve adreslerini gösteren mal beyanını eklemesi şarttır, bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflas kararı verilemez.
Yine İİK 178/3 maddesi uyarınca doğrudan iflasa karar verilebilmesi için yapılan haciz neticesinde borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkması sureti ile kalanının muaccel ve vadesi bir yıl içerisinde dolacak olan borçlarının karşılamaması gerekmektedir.
Ayrıca İİK’nın 179. maddesi uyarınca iflasa karar verilebilmesi için de şirketin borca batık durumda olması zorunludur. Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 376. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. Zira, TTK’nın 376. maddesine göre borca batıklık bilançosunda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançosunun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir. Bunun için borçlu şirket tarafından mahkemeye ibraz edilen bilanço üzerinde mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, rayiç değerler ve yapılan araştırma ve inceleme sonucu elde edilen gerçekçi verilere göre bilirkişilerce yeniden oluşturulacak şirket bilançosu (borca batıklık bilançosu) da dikkate alınıp bir sonuca gidilmelidir. Bir sermaye şirketinin borca batıklık bildiriminde bulunarak iflasını istemesi halinde, bu durumun mahkemece re’sen tesbiti gerekir. Borca batıklığın tesbitinde sadece davacının kayıtlarına değil, varlıklarının rayiç değerlerine de özellikle bakılmalı, davacının sunduğu delillere ek olarak, mahkemece gerekli görülen diğer deliller toplanmalı, bu kapsamda ilgisi görülen kamu kurumlarından alınacak bilgiler, yapılacak keşif ve mahkemece atanacak bilirkişilerce düzenlenecek raporlar da değerlendirilmelidir. Yine, dava teorisindeki genel ilkenin bir istisnası olarak, borca batıklık sadece dava tarihi itibariyle değil, yargılama safhasındaki olumlu veya olumsuz gelişmeler de dikkate alınarak belirlenmelidir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; talep eden tarafça 2019-2020 yıllarına ait kurumlar vergisi beyannamelerinin bildirilmemiş olmasına, talep edenin tutmak ve saklamakla yükümlü olduğu ticari defterlerin inceleme için ibraz etmemesine, talep eden şirkete ait demirbaş, stok ve hammaddelerin nerede olduğuna kabul edilebilir ve inandırıcı bir açıklamada bulunulmamasına göre talep eden şirketin borca batıklık halini ispatlayamadığından davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2023 tarih, 2021/506 Esas ve 2023/16 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023