Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/523 E. 2023/1093 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/523
KARAR NO : 2023/1093

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2022
NUMARASI : 2022/862 Esas 2022/877 Karar
DAVA : KONKORDATO
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/06/2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/862 Esas ve 2022/877 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda konkordato talebinin kabulüne dair verilen karara karşı alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekili ve alacaklı müdahil … Bankası A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda “…Davacı vekili dava dilekçesinde ve duruşmalarda özetle; müvekkili … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin … … Sokak No:… … … merkez adresinde faaliyet gösterdiğini, şirketin çeyiz ürünleri ve hazır giyim ürünleri satışı alanında faaliyette bulunduğunu, şirket sermayesi 2.800.000,00’TL olup tamamının ödendiğini, şirketin %100 hisse ile tek ortağının … olduğunu, şirkette çalışan toplam işçi sayısının 34 olduğunu, 2018 yılına kadar gerek sektörün gerekse şirketin mali durumu fevkalade iyi denecek durumda iken; dünya genelinde nakit bolluğunun azalması, buna bağlı olarak döviz kurlarında başlayan artış, artan jeopolitik riskler ve son noktada ülkemizde yaşanan darbe girişiminin etkileri piyasalarda ekonomik sıkıntının baş göstermesine sebep olduğunu, 2018 yılının başlarına kadar hiçbir ödeme sıkıntısı yaşamazken, bu tarihten sonra piyasalardaki dengenin bozulması ile gerek müvekkil şirket alacağının tahsili gerekse müvekkil şirketin yapacağı ödemelerde gecikmeler meydana gelmeye başladığını, gecikmelerin mutad hale gelmesiyle tüm sektörde olduğu gibi müvekkil şirket de nakit ve finansman sıkıntısı baş gösterdiğini, zira, ülkemizde tüm sektörlerde ciddi bir yavaşlama söz konusu olup, zincirleme etkiyle nakit dolaşımı ve iş hacminin ciddi derecede azaldığını, davacı müvekkil de bu ortamdan, gelişmelerden olumsuz şekilde etkilendiğini, müvekkil şirketler da zincirleme baş gösteren nakit ve finansman sıkıntısından dolayı yaşanan gecikme, piyasa kurlarında meydana gelen değişiklikler müvekkil şirketin nakit akışının ciddi şekilde bozulmasına sebebiyet verdiğini, Hali hazırda İİK. 285 ve devamı maddelerinde değişen haliyle tanımlanan “Borçlarını, vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunma” durumunu gerçekleştiğini, kanundaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere hem alacaklıların alacağına kavuşması hem de şirketin iflasının önlenip ticari hayatına devam edebilmesinin konkordato talebinin kabulüne bağlı olduğunu, buna göre konkordato ön projesi sunduklarını, müvekkili şirketin toplam borç stokunun 9.638.971,92-TL olduğunu, iş bu borç stoku içinde yer alan 1.817.945,54-TL ortaklara borçlar kalemini fiilen ödenmeyecek olup, şirkete sermaye olarak konulacağını, tasfiye edilecek borç toplamının 7.821.026,38-TL tutarında olduğunu, müvekkili şirketin işbu borçlarını konkordato projesinin tasdikine müteakip ilk bir yıl ödemesiz izleyen dört yılda her üç ayda bir eşit taksitler halinde toplam on altı taksitte. 2.500.000,00-TL tutarında sermaye arttırımına gitmek ve şirketin faaliyeti sonucu elde edilecek gelirle ödeneceğini, açıklanan nedenlerle, İcra ve İflas Kanunu m. 285 ila 308/h. ‘deki hükümleri uyarınca; Faaliyetine devam edebilmesi ve mal varlığının korunabilmesi için tensip kararıyla birlikte İcra İflas kanunun 287, 288, 294, 295. Maddeleri gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesi, İİK’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları ( prim, idari para cezaları dâhil ) ile ilgili takipler dâhil olmak üzere, davacılar aleyhine takip yapılmaması, haiz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulması ve yeni takip yapılmaması, davacı şirket hakkında rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının ve rehinli menkullerin muhafazasının durdurulması, davacı şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. Kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesi, davacının takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. Şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesi, başta bankalar olmak üzere idare ve tüm alacaklıların takas haklarının kullanmasının önlenmesine ve Mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması, favacıya ait çeklerde “karşılıksızdır” işlemi yapılmaması, İcra ve İflas Kanunun 289. Maddesi uyarınca kesin mühlet verilmesi, davacının konkordato talebinin kabulü ve yasada belirtilen sair kararların alınması, yapılacak yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davacı borçlu vekili tarafından 17/05/2021 tarihinde mahkememize sunmuş olduğu beyan dilekçesinde; ticari piyasadaki Covid-19 salgınından kaynaklı sıkıntılardan dolayı ön projede değişikliğe gidilerek, konkordatonun tasdiki halinde, tasdik tarihinden itibaren ilk bir yıl ödemesiz, altı yıl ödemeler ve yıllık faizlerin %5 olacak şekilde 3 ayda bir 24 eşit taksitte ödenmek suretiyle, projenin değiştirilmesini talep ettiği görülmüştür.
DELİLLER :Davacı vekili davasını ispata yönelik olarak; Konkordato Ön Projeleri ve İİK md.286 gereği sunulan diğer belgeler, Ticaret Sicil kayıtları, Ticari kayıtlar ve defterler, Araç ruhsatları, Bilirkişi İncelemesi, ekli belgeler ve her türlü yasal delile dayandığı görülmüştür.
Davanın açılmasına müteakiben, davacı tarafından dosyaya sunulan belge ve kayıtlar da dikkate alınarak davacının geçici mühlet talebinin 07/08/2019 tarihinde kabul edildiği, 06/11/2019 tarihinden itibaren geçici mühlet süresinin 2 ay uzatılmasına karar verildiği, geçici mühlet süresi içerisinde 25/12/2019 tarihinde davacıya bir yıllık kesin mühlet verildiği, 7226 sayılı yasanın geçici 1/b ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İİK.nun 289/5.maddesi uyarınca 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, 21/03/2021 tarihine kadar uzatılmış sayıldığı, 15/02/2021 tarihinde İİK nun 288/2 maddesi uyarınca 21/03/2021 tarihinde geçerli olmak üzere 3 ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, 10/06/2021 tarihinde, davacı borçlu yönünden verilen kesin mühletin 21/06/2021 tarihinde sona ereceği, komiser heyetinin nihai sonuç raporunun verildiği 09/06/2021 tarihi itibariyle tasdik duruşmasına dair duruşma gün ve saatinin tebliği ve ilan işlemleri ile bilirkişi raporunun dosyaya temini ve davacı borçluya tebliğ işlemlerinin, kesin mühletin sona ereceği 21/06/2021 tarihinde tamamlanamayacağı anlaşılmakla İİK.nun 304/2 maddesi uyarınca kesin mühletin 21/06/2021 tarihinden başlamak üzere bir ay uzatılmasına karar verildiği, davacı borçlu yönünden verilen kesin mühletin 21/07/2021 tarihinde sona ereceği, bilirkişi raporunun verildiği tarih itibariyle bilirkişi raporunda belirtilen eksikliklerin tamamlanması ve komiser heyetinden bu hususta ek rapor alınması gerektiğinden ek raporun hazırlanması ve tebliği ile tebliğ tarihinden itibaren kanunda öngörülen itiraz sürelerine göre kesin mühletin uzatıldığı ve sona ereceği 21/07/2021 tarihine kadar tasdik duruşmasının yapılıp karar verilemeyeceği anlaşıldığından İİK.nun 304/2 maddesi uyarınca kesin mühletin 21/07/2021 tarihinden başlamak üzere üç ay süre ile uzatılmasına karar verildiği, kesin mühlet süresince konkordato komiseri olarak Bağımsız Denetçi SMMM …, Hukukçu …’in görevlendirildiği;
Kesin mühlet süresi içerisinde konkordato komiseri olarak görevlendirilen heyetin dosyaya sunduğu 09/06/2021 havale tarihli konkordato kesin mühlet nihai sonuç raporunda özetle; icra ve iflas kanunun 301. Maddesi hükümleri uyarınca alacaklılar toplantısının yapılacağı tarih ve mekanın ticaret sicil gazetesinde yayımlandığını, adresleri tespit edilebilen ve heyete bildirilen alacaklı firmalara sicil gazetesinin bir örneğinin posta yolu ile iadeli taahhütlü olarak gönderildiğini, 20/05/2021 tarihinde yapılan alacaklılar toplantısından çıkan oylama sonuçları değerlendirildiğinde borçlu davacı şirketin revize konkordato projesinin çoğunlukla kabul edildiğini, … Ltd. Şirketinin Kaydi Özkaynakları; Salgın öncesi 31 Ekim 2019 itibariyle menfi (-) 3.135.983,40 TL; cari dönem sonu 31.12.2020 itibariyle menfi (-) 3.322.224,5D5 TL olarak gerçekleştiğini, davacı şirketin 2.800.0000 TL lık kaydi sermayesinin tamamını tüketmiş yani bilanço varlıklarının borçlarını karşılamaktan uzak olup, kayden borca batıklık durumunda herhangi bir değişiklik olmadığını, fakat aktif/pasif hesap düzeltmeleri sonucu ve işletmenin devamlılığı esasına göre, Davacı … Ltd. Şti.’nin düzeltilmiş özvarlık miktarının; 31.10.2019 itibariyle ve müspet (+) 55.156,32 TL olduğu; 31.12.2020 itibariyle ise düzeltilmiş özvarlık miktarının (yapılandırmaya gidilen ve/veya kronolojik eşleştirme yapılamayan kamusal borçlara ilişkin düzeltmeler yapılmaksızın) MÜSPET (+) 225.127,51-TL olduğu, bu meyanda şirketin her iki reel bilançosuna göre borca batık olmadığının anlaşıldığını, şirket ortağı …, 10.07.2019 tarihinde ve 25.12.2019 tarihli celsede; Sayın Mahkemeye 2020 ve 2021 yıllarında toplam 2.500.000,00 TL sermaye artırımı taahhüdünde bulunduğunu, şirketin 31.12.2020 tarihli bilançosunda da görüleceği üzere kayıtlı sermaye miktarı 2.800.000,00 TL olup, taahhüt olunan sermaye artışının 1.000.000,00 TL lık ilk diliminin henüz gerçekleşmediğini, lakin 31.10.2019 itibariyle şirket ortağına olan ve örtülü sermaye niteliğinden dolayı reel bilançolarda dikkate alınmayan borç rakamı 2.991.884,24 TL iken; COVİD salgını sonrası %12 artış ile 31.10.2020 ve de dönem sonu 31.12.2020 itibariyle 3.353.566;83 TL ye yükseldiğini, şirketin 31.10.2019 tarihli bilançosunda kayıtlı ortaklara borç miktarı 2.291.884,24 TL olup; bu meyanda ortak … ‘ün 31.12.2020 tarihine kadar şirkete sağladığı örtülü sermaye katkısı (3.353.566;83-2.291.884,24) = toplam 1.061.682,59 TL olduğunu, şirket borçlarını, konkordato projesinin tasdikini müteakip, ilk 1 yıl ödemesiz, izleyen 4 yılda her üç ayda bir eşit taksitler halinde toplam 16 taksitte ödemeyi öngördüğünü, şirketin reel olarak borca batık olmaması sebebiyle işbu tasarının vade konkordatosu projesi olduğu belirtilerek, iskonto öngörülmediğini, ayrıca finans kurumlarına yıllık %10 ve adi alacaklılara yıllık %15 oranında faiz ödenmesi taahhüt edildiğini, ancak davacı borçlu şirket vekili 17.05.2021 tarihinde Sayın Mahkemeye verdiği yazılı beyanı ile; Ticari piyasadaki COVİD 19 salgınından kaynaklı sıkıntılardan dolayı ön projede değişikliğe giderek; 1 yıl ödemesiz 6 yıl ödemeli ve yıllık faizlerin %5 olacak şekilde ön projenin tadilini istediğini, ön projede bütçelenen 2020 yılı satış cirosu 10.322.407,00-TL iken borçlu/davacı şirketin 2020 yılında gerçekleştirdiği toplam satış cirosu 3.685.555,02-TL lık olup gerçekleşme %35,7 mertebesinde olduğunu, davacı şirketin perakende müşteri ve tüketici piyasasına hitap ettiği dikkate alındığında, Bu olumsuzlukta; COVİD 19 salgınından kaynaklı sokağa çıkma yasakları, çalışma saatlerindeki kısıtlamalar, vs.den dolayı ticari işlem hacmindeki aşırı daralmanın menfi etkisi yadsınamayacağını, konkordato ve olası iflas seçeneklerine göre alacakların menfaatinin tartışılması bağlamında: Şirketin sunduğu ön projede, konkordato teklifinin kabul görmemesi ve iflas durumunun ortaya çıkması halinde alacaklıların yaklaşık %43,13 veya daha düşük oranda alacaklarına kavuşabilecekleri, devam eden süreçte piyasaların ekonomik gidişatın daha da kötüye gitmesi durumunda %43,13 lük bu oranın daha da düşebileceği, konkordato teklifinin kabul edilmesi durumunda ise alacaklıların alacağının %100’ ünün ödenmesinin planlandığı, Belirtilmek suretiyle, buna dair hesap ve olasılıklar ön projede baz alınan 30.04.2019 tarihi itibariyle bir tablo halinde işbu raporun 31. sayfasında ayrıntılı şekilde gösterildiğini, bu konuda ön projede baz alınan 30.04.2019 itibariyle yapılan hesap ve olasılıklar, bu defa 31.12.2020 itibariyle sayfa 36 da bulunan tabloda güncellendiğini, buna göre adi imtiyazsız alacaklıların davacının iflası halinde tahsil edebilecekleri alacak miktarı, alacaklıların konkordato şartlarına göre tahsil edebilecekleri toplam alacaklarının 31.12.2020 itibariyle 33,28’i mesabesinde olduğunu, oysaki davacının konkordato teklifinin kabul görmesi durumunda, alacaklıların %100’ü oranında olmasa bile alacaklarına kavuşma ihtimalinin, olası iflas prosedürüne göre tahmin edilen %43,13 yada %33,28 oranından daha fazla olacağı izahtan vareste olacağını, öte yandan denkleştirici adalet ilkesi doğrultusunda, herhangi bir nizaya ilişkin davada, davacı yanca geçmişte (davanın açıldığı tarihten önce) ödenmiş olan bir bedelin; bugün yada dava tarihi itibariyle parasal değerinin muhtelif kriterlerin bilfiil ulaştıkları değerler dikkate alınarak geçmişe yönelik hesaplanması mümkün olduğunu, parasal Değer Hesaplama Araçlarının Banka Vadeli mevduat faizleri, (TÜFE) Tüketici ve üretici fiyat endeksleri, (ÜFE) üretici fiyat endeksleri, Döviz Kurları (USD/ EUR), Altın fiyatları, Ulusal yada global borsa endeksleri vs. olarak sıralanabileceğini, ancak söz konusu parametrelerin istikbalde, somut olayda ilk ön projeye göre 4- 5 yada revize ön projeye 6 -7 senelik periyotta (2022…..2027) hangi seviye yada fiyatta olacağının bugünden bilinmesi mümkün olmadığına göre, tahmini rakamlara göre yapılacak hesaplamaların manipülasyon ve tartışmaya açık olacağını, bu nedenle alacaklıların davacı/borçlunun iflası halinde alabilecekleri beher 100.- TL lık alacağına tekabül eden 43,13 TL yada 33,28 TL lik tutarın, önümüzdeki beş yada yedi sene zarfında hangi parasal değere ulaşabileceğine dair bir hesaplama yapılamadığını, konkordato projesinin olası tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan tutar üzerinden binde 2,27, yapılandırma sonunda rehinli alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan tutar üzerinden ise binde 1,13 oranında harç alınacağını, buna göre konkordato tasdik harcının 15.926,27-TL olarak hesaplandığını rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Uyuşmazlığın çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden, dava dosyası ile davacı şirket kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yapılarak davacı borçlu şirketin borca batık olup olmadığı, teklif edilen tutarın ve projenin davacı borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığı, revize edilen projenin başarılı olma ihtimali bulunup bulunmadığı, projenin İİK.nun 302.maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilip edilmediği, teklif edilen tutarın, paranın zaman değeri de dikkate alınarak borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarlardan fazla olup olmadığı, İİK.nun 206.maddesinin birinci sırasında yer alan imtiyazlı alacak olup olmadığı, var ise tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ödenip ödenmediği, ödenmemiş ise teminata bağlanıp bağlanmadığı, projenin tasdiki halinde ödenmesi gereken tasdik harcı miktarını gösterir dosya kapsamına ve denetime uygun rapor aldırılması hususunda dava dosyasının SMMM bilirkişisi …’na tevdii edildiği, bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen 09/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; 31.12.2020 tarihli özvarlık hesaplamasında; rayiç değer esasına göre borca batık olduğu, şirketin iflâsı halinde, adi alacaklıların tahsilat oranı %27 iken, konkordato teklifine göre (paranın zaman değeri de dikkate alındığında) tahsilat oranının % 71 olduğu, bu durumda, konkordatonun iflâsa nazaran daha fazlasını verdiği [oylanan revize proje teklifinde 1 yıllık ödemesiz sürenin ne zaman başladığı ve 6 yıl ödemeli kısmın da hangi ayda/aylarda ödeneceği anlaşılamadığı için paranın zaman değeri hesaplamasında şimdilik; 12.07.2021 tasdik duruşması tarihini takip eden 1 yıllık süre sonunda ilk ödemenin 12.07.2022 tarihinde ve takip eden +5 yıllık ödemenin de her yıl aynı tarihte yapılacağı dikkate alınmış olup bu hususta ve dosyada yer almayan her bir alacaklı bakımından hangi tarihte ne miktarda ana para+faiz ödemesi yapılacağını gösteren ödeme cetvelinin (İİK m.306 f.1) sayın Mahkemeye sunulup sunulmayacağının da nihai takdir sayın Mahkemeye aittir.] “1 yıl ödemesiz, 6 yıl ödemeli ve yıllık faizlerin de %5 olacak ” şeklindeki oylanan teklifin [paranın zaman değeri de dikkate alınmak suretiyle] 31.12.2020 tarihli bugünkü [reel] değeri hesaplandığında tenzilat konkordatosu olduğu, borçlu şirketin borca batık olması nedeniyle tenzilat konkordatosu teklif etmesinde bir engel olmadığı, oylanan revize telfiten 1 yıllık ödemesiz sürenin ne zaman başladığı ve 6 yıl ödemeli kısmın da hangi ayda/aylarda ödeneceği anlaşılamadığı için şimdilik; 12.07.2021 tasdik duruşması tarihini takip eden 1 yıllık süre sonunda ilk ödemenin 12.07.2022 tarihinde ve takip eden +6 yıllık ödemenin de her yıl aynı tarihte yapılacağı dikkate alındığında nakit bütçesinin ve gelir gider bütçesinin 2021 ila 2028 yıllarını kapsaması gerektiği, Dosyada ve Komiser Heyeti Rapor içeriğinde Revize projeyi kapsayan (1 yıl ödemesiz 6 yıl) 2022-2028 yıllarını kapsaması gereken nakit bütçesinin yer almadığı, Komiser Heyeti Raporunda sadece “2021-2024 yılını kapsayan 4 yıllık kısmi Bütçe Analiz” verilerinin yer aldığı, Takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere öncelikle eksik olan 2025 ila 2028 yıllarına ait bütçe analizi ile yine eksik olan 2021 ila 2028 yıllarına ait nakit bütçenin tamamlanması halinde sunulacak bu nakit bütçe ve gelir-gider bütçe analizlerinin ancak Komiser Heyetince değerlendirilebileceği, dosyada mevcut 2021-2024 yılına ait eksik bütçe analizi ile geçmiş mali verilerin karşılaştırılması ve sayın Komiser Heyeti Raporundaki değerlendirmelerde incelenmek suretiyle tarafının nihai görüşü olmamakla birlikte; geçmiş mali verilerinden son 3 yılın zararla kapatıldığı ancak zararın giderek azaldığı, borçlunun perakende sektöründe faaliyet göstermesi ve salgın döneminde cirosunun düşmesinin yanı sıra faaliyetine devam ettiği ve hedeflenen satış hasılatı ile karlılık oranlarının sektör itibariyle ekstra bir yatırım gerektirmediği hususları dikkate alındığında ve ile şirket ortağının kaynağını açıklamak ve belgelendirmesi ile taahhüt edilen sürede ödemenin gerçekleşmesi kaydı ile 2.500.000,00 TLlik sermaye katkısının projenin uygulanabilirliği yönünde olumlu etkisinin olabileceği, ancak yukarıda açıklanan eksik nakit bütçesi ve gelir gider bütçelerinin tamamlanması halinde sayın Komiser Heyetince yapılacak değerlendirme sonrasında projenin uygulanabilirliğinin netleşeceğinin söylenebileceği, Sayın Komiser Heyeti raporunda şirket ortağının 2.500.000,00 TL lik sermaye taahhüdünün 1.000.000,00 TLlik kısmının karşılanmadığı belirtilmiş olsa da, dosyada mevcut mali verilerin incelenmesi sonucu Komiserlik Heyeti son raporunda 331 nolu Ortaklara Borçlar hesabının belirli tarihlerdeki bakiye tutarlarının karşılaştırılması suretiyle bir hesap yapılarak bu sonuca ulaşıldığı, söz konusu bakiye karşılaştırmasında tespit edilen tutarların şirket ortağının nakit sermaye katkısını göstermediği, 331 nolu ortaklara borçlar hesabının hareketlerine bakıldığında, örneğin 30.06.2019 tarih 2651 yev nolu kayıtta toplam 227.195,45 TL virman (mahsup) kaydı sonucu borçlu şirket ortağının alacağının bu tutarda artış gösterdiği, virman (mahsup) işleminin bu haliyle nakit sermaye katkısı olup olmadığı konusunun açıklanmaya ve belgelendirilmeye muhtaç olduğu, verilen örnekteki gibi işlemeler sonucunda oluşan alacak bakiyeleri ile borçlu şirket ortağının nakit sermaye taahhüdünü yerine getirdiğinin söylenemeyeceği, dolayısı ile şirket ortağının 2.500.000,00 TL’lik sermaye taahhüdünün ne kadarlık kısmının hangi tarihte, hangi bankaya ne tutarda ödendiğini belgeleriyle tevsik edilmek suretiyle ödendiğini belirlenmesi ve kalan kısmının da ne zaman, hangi kaynakla ödeneceğinin borçlu yanca Sayın Mahkemeye ve Komiser Heyetine açıklanması ve belgelendirilmesi ve Komiser heyetince de değerlendirilmesi gerektiği, açıklanan nedenlerle nihai takdir ve değerlendirme sayın mahkemeye ait olmak üzere; oylanan revize teklife göre bütçe analizinin ve nakit bütçesinin de revize edilmiş olması gerektiği, ancak 2021-2028 dönemini kapsayan nakit bütçesi yanında 2025-2028 3 yıllık döneme ait gelir-gider bütçe analizinin ile şirket ortağının sermaye katkısına ilişkin belgelerin dosyada eksik olduğu ve bu eksikliğin tamamlatılması halinde son duruma göre teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olup olmadığının Komiserlik heyetince değerlendirilebileceği, Konkordato teklifinin İİK m. 302, f. 3, (a) bendinde öngörülen asgari nisabı sağlamak suretiyle “müspet” yönde oylanarak kabul edildiği; 31.12.2020 tarihi itibariyle borçlu şirketin İİK m. 206 birinci sıradaki imtiyazlı alacaklılardan işçilerine olan borcu bakımından mali tablo verilerine göre çalışanların ücretlerinin ödendiği, her ne kadar kamu borçları konkordatoya tabi değilse de, geçmiş borçların bir kısmının yapılandırılarak takside bağlandığı; kalanın ise 03.06.2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7236 sayılı Kanun kapsamında aynı usulde yapılandırılabileceği, Komiserlik tasvibi almış ve mühlet içinde cereyan edip de faaliyete dayalı iş-işlemlerden kaynaklanan borçlar bakımından ise mali tablo verilerine göre borçların ödendiği, hesaplanan olası harç tutarlarının (7.015.981,53 TL adi alacak tutarı x 0,00227=)15.926,27 TL olduğunu rapor ve beyan ettiği görülmüştür.
Komiser heyeti tarafından dosyaya ibraz edilen 10/09/2021 tarihli gerekçeli ek raporda özetle; 05.07.2021 tarihli Bilirkişi raporunda belirtilen hususlar dikkate alınarak, teklif edilen projenin duruşmanın bırakıldığı tarih itibariyle tasdikine karar verilmesi halinde revize edilen proje kapsamında; Ödeme yapılacak alacaklılar ile her bir alacaklıya yapılacak ödeme miktarları ve tarihlerini gösteren ödeme planı cetveli ve sermaye artırımı taahhüdünde bulunan ortağın bugüne kadar yapmış olduğu sermaye ilavesi miktarı ve tarihlerinin bütçedeki yerinin değerlendirilmesi, Ve sermaye ilavesi taahhüdündeki bakiye miktarın hangi tarihte ve ne miktarda ödeneceğinin, revize edilen projeye göre borcun ödenmesinin hangi gelirle yapılacağının tespiti bağlamında konkordato projesinin tasdiki şartlarının oluşup oluşmadığı meyanında işbu yapılan incelemeler neticesi; 05.07.2021 tarihli bilirkişi raporundaki “31.12.2020 tarihli bilançodaki 286.170,20 TL lık gelecek yıllara ait giderlerin reel bilançoda düşülmemiş olduğuna- “ ve “bütçeleme ve nakit akımının revize (1+6) yıllık geri ödeme süresine uygun olarak yapılması gerektiğine ” dair iki konu hariç, 09.06.2021 tarihli gerekçeli raporumuzdaki tespit ve değerlendirmelerle örtüşmeyen hususlara katılmanın mümkün olmadığını, sayın Bilirkişinin bu eleştirileri yerinde görüldüğünden, asıl raporda sehven yapılan hata; işbu ek gerekçeli raporda 286.170,20 TL lık rakam bu defa evvelce hesaplanmış olan reel özvarlık hesaplamasında kaydî aktiflerden düşülerek düzeltilmiş, nakit akım tablosu yeniden tanzim edildiğini, bu minvalde … Ltd. şirketinin yasal defter kayıtlarıyla uyumlu ticari bilançosuna göre, 31.12.2020 itibariyle 8.489.106,56 TL olan toplam aktiflerinin/varlığının, toplam miktarı 11.811.331,11 TL olan kısa ve uzun vadeli borçlarını karşılamadığı, bu bağlamda özvarlığı kayden MENFİ (-) 3.322.224,55 TL olan şirketin borca batık durumda olduğu, Keza aktif/pasif hesap düzeltmeleri sonucu, Davacı … Ltd. Şti.’nin 31.12.2020 itibariyle ve işletmenin devamlılığı esasına göre düzeltilmiş özvarlık miktarı (yapılandırmaya gidilen kamusal borçlara ilişkin düzeltmeler yapılmaksızın) menfi (-) 61.042,69 TL olup, şirketin reel bilançosuna göre de yine borca batık olduğunun tespit edildiğini, İcra ve İflas Kanununun 302. Maddesine göre, 20.05.2021 tarihindeki alacaklılar toplantısındaki oylamada kabul görmüş revize projede; davacı … Ltd. Şirketinin konkordatoya tabi borçlarını, Konkordato Projesinin tasdikini müteakip ilk bir yıl ödemesiz, izleyen altı yılda ve her üç ayda bir eşit taksitler halinde yıllık % 5 faizde eklenerek toplam 24 eşit taksitte ödemesinin öngörüldüğünü, Covid-19 salgınının piyasalara olan olumsuz etkisinden dolayı revize edilmiş olan Ön Projeye göre; Konkordato geçici ve kesin mühlet döneminde hali hazırda ticari faaliyetlerini sürdüren … …/…, …, …/…, …, …, … satış şubelerinden sağlanacak hasılat ve kazançlarla konkordato borçlarının ödenmesinin planlandığını, borçlu şirketin iflâsı halinde varlıklarının değeri; 05.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda reel bilançodaki aktif toplamının % 50 si olarak dikkate alınırken, bu oran 09.06.2021 tarihli gerekçeli kök raporumuzdaki hesaplamada daha ihtiyatlı bir yaklaşım ile % 40 olarak esas alındığını, bu ahvalde ön projede baz alınan ve 09.06.2021 tarihli gerekçeli kök raporumuzda 31.12.2020 itibariyle yapılan önceki hesapların düzeltilmesi sonucu; adi imtiyazsız alacaklıların davacının iflası halinde tahsil edebilecekleri alacak miktarının, alacaklıların konkordato şartlarına göre tahsil edebilecekleri toplam alacaklarının 31.12.2020 itibariyle 31,43’ü mesabesinde olabileceğinin anlaşıldığını, sermaye artırımının nasıl gerçekleşeceğine ilişkin olarak, borçlu/davacı şirketçe sunulan 03.09.2021 tarihli ”revize edilmiş konkordato ön projesi” başlıklı belgede; aynen; “30.04.2019 tarihli Ön Projenin 10. Sayfasında borçların ödenmesi ile ilgili Ortak olarak 2.500.000,00 TL. sermaye konulacağının beyan edildiğini, sermaye konması ile ilgili de Kesin Mühlet duruşmalarında da, Şahsıma ait … … İlçesi … Mahallesi … ada, … parselde bulunan taşınmaz satışından kalan bedelin sermaye olarak konulacağı beyan ve taahhüdünde bulunulduğunu, sermaye taahhüdü kapsamında, konkordato sürecinde şirkete nakden konulan ve banka hesabına paralarına ait kayıtlar aşağıda olup, Şahsım ve Oğlum … tarafından 167.762,79 TL. ve … Tarafından 104.390,00 olmak üzere toplam 272.152,79 TL. … Ltd. şti. nin … … Şubesindeki … Hesabına (TR… iban) nakden yatırıldığını, yine Konkordatoya başvuru esnasında İzmir Mahkemeler Veznesine 06.08.2019 tarih ve 130123 nolu Makbuz ile de 73.625,00 TL. şahsım tarafından ödenmiştir ve Devamındaki Mahkeme veznelerine yatırılan 184.000,00 TL. de yine şahsımca sermaye taahhüdü beyanına istinaden yatırıldığını, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, sermaye artırımı tahhüdü kapsamında nakden yatırılan tutar 529.777,79 TL. olduğunu, Urlada bulunan taşınmaz satışı İzmir 13.İcra Dairesinin 2019/1690 E. Dosyasından yapılmış olup taşınmaz 3.393.218,84 TL. ye satılmıştır. Satışa ilişkin kapak hesabı ek-1 olarak eklenmiştir. Rehin alacaklısı ve masraflar dahil dosya 1.811.109,33 TL.ye ödenmiş olup, geriye 1.647.570,22 TL. Kaldığını, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2019/1690 E. Dosyasında sıra cetveli oluşturulmuş olup, Kalan 1.647.570,22 TL. tutardan, Tek Ortağı olduğum … Ltd. Şti.nin aşağıda dökümü bulunan borçlarına ödeme yapılacağı karar altına alındığını, İzmir 19. İcra Müdürlüğü 2019/3758 E. (Alacaklı; … bank) 224.264,30 TL. İzmir 12. İcra Müd.ğü 2020/1176 E. (Alacaklı; … Bank. )632.482,00 TL, İzmir 4. İcra Müdürlüğü 2019/11003 E. (Alacaklı; … bank) 379.283,31 TL, İzmir 5. İcra Müd.ğü 2019/3489 E. (Alacaklı; … bank) 33.138,78 TL, İzmir 14. İcra Müd. 2019/3257 E. (Alacaklı; … Bankası) 55.994,19 TL, olmak üzere Toplam 1.325.162,58 TL. ödeme gerçekleştirilmesi akabinde, … Şirketinden Şahsi olarak 1.325.162,58 TL. alacağım doğmuş bulunduğunu, … Ltd.Şti. İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1187 E. Dosyasından konkordato başvurusu kabul edilerek Konkordato başvurusu Şubat 2020 ayından itibaren ödeme şartıyla 48 eşit taksitte tasdik edilerek yapılandırılmış ve 28 taksit ödeme dönemi kalmıştır. Şahsıma ait taşınmaz satışından dolayı … Ştinin borçlarının ödenmesi sonucunda, … Şti.nin şahsıma ödemesi gereken toplamda 1.325.162,58 TL. karşılık Ekim 22 ayından başlamak üzere, ayda 30.000,00 TL. olmak üzere toplamda 44 ayda 1.320.000,00 TL. senetler alınmış ve bu senetleri … Şirketime sermaye taahhüdüne karşılık vermiş bulunduğunu, şahsım olarak beyan edildiği üzere bu güne kadar tarafımdan 529.777,29 TL. ile cebren haciz yoluyla ödenen ve konkordato borcu eksilmesine neden olan taşınmaz satışından da 1.320.000,00 TL. … Şirketinden olan alacağın şirkete verilmesiyle 1.849.777,29 TL. taahhüt yerine getirilmiş bulunduğunu, Geriye Kalan 650.000,00 TL. sermaye tahhüdü de, Nakit Akım tablosunda görüleceği üzere, ihtiyaç doğrultusunda ödeme dönemi olan 1. Yılda, 2. Yılda, 3. Yılda ve 4. Yılda yerine getirilecektir.” denilerek Sayın Mahkemeye bilgilendirme yapıldığını ve tahahütte bulunulduğunu, hem … Ltd. Şirketi , hem de … Ltd. şiketinin tek ortağı … olup, her iki firma sıkı sıkıya organik bağ içerisinde olduğunu, … ve … Ltd. şirketinçe; 2004 Sayılı İİK.m. 285 ila 308/h. ‘deki hükümlerine istinaden 15.10.2018 tarihinde açılmış olan konkordato davası bağlamındaki; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.01.2020 tarih 2018/1187 E. 2020/41 K. sayılı gerekçeli kararında özetle; …’ün konkordato talebini reddine, İzmir ticaret siciline “merkez-133858” no.ile tescllli … Ltd. şiketinin KONKORDATO talebini KABULÜ ve konkordatonun İİK m.306 uyarınca tasdikine; Konkordato komiserinin görevine son verlmesine, İİK m.306/2 uyarınca konkordatonun yerine getrilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli kayyum tayinine, kayyum olarak SMMM … ‘ın atanmasına, kayyumun görevinin konkordatoya tabi borcun ödenmesi süresince devamına, şeklinde hükmedildiğini, Hal böyle iken, borçlu/davacı … Ltd. in 03.09.2021 tarihli ”revize konkordato projesinde; “… Şirketinden Şahsi olarak 1.325.162,58 TL. alacağım doğmuş bulunmaktadır. … Ltd.Şti. İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1187 E. Dosyasından konkordato başvurusu kabul edilerek Konkordato başvurusu Şubat 2020 ayından itibaren ödeme şartıyla 48 eşit taksitte tasdik edilerek yapılandırılmış ve 28 taksit ödeme dönemi kalmıştır. Şahsıma ait taşınmaz satışından dolayı … Ştinin borçlarının ödenmesi sonucunda, … Şti.nin şahsıma ödemesi gereken toplamda 1.325.162,58 TL. karşılık Ekim 22 ayından başlamak üzere, ayda 30.000,00 TL. olmak üzere toplamda 44 ayda 1.320.000,00 TL. senetler alınmış ve bu senetleri … Şirketime sermaye taahhüdüme karşılık vermiş bulunmaktayım.” şeklinde taahhütte bulunduğunu, Bu hususta … Ltd. Şirketi kayyumundan yazılı “uygun” görüş alınmak kayıt ve şartıyla borçlu/davacı … Ltd.’in huzurdaki işbu davaya konu ve alacaklılarca kabul edilmiş ”revize konkordato projesinin uygulanır olabileceğini rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
Dava dışı … Ltd. Şti kayyumu … tarafından mahkememize sunulan 19/10/2021 havale tarihli beyan dilekçesinde özetle; konkordatosu tasdik edilen ve proje kapsamında borçlarını ödemekte bulunan, konkordatonun tasdik kararı ile birlikte kayyım olarak atandığı … Ltd. Şti. ne kefaletinden dolayı ödemede bulunan ve şirketin tek ortağı ve yetkilisi olan …’ün şirketteki 1.325.000,00-TL alacağının, … Ltd. Şti tarafından …’e ödeyebilecek ekonomik potansiyelinin bulunduğunu beyan ettiği görülmüştür.
Mahkememizin 20/10/2021 tarih ve 2019/343 Esas 2021/862 Karar sayılı ilamı ile davanın kabulü ile davacı şirketin konkordatosunun tasdikine karar verildiği, anılan kararın İstinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nin 07/10/2022 tarih 2022/1420 Esas 2022/1543 Karar sayılı ilamı ile tasdik duruşmasına dair sicil gazetesinde ilan yapılmadığı, bu suretle tarafların hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile hükmün kaldırılarak dosyanın mahkememize iade edildiği, dosyanın mahkememizin 2022/862 sırasına kaydının yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce, dosyanın iadesine müteakiben yapılan yargılama sırasında kesin mühletin 2 ay süre ile uzatılmasına, konkordato komiserlerinin görevinin devamına ve rapor alınmasına karar verilerek, dosyanın konkordato komiser heyetine tevdi edildiği, konkordato komiser heyetince dosyaya sunulan raporda; davacı borçlu şirketin borca batık olduğu, alacaklıların çoğunluğu ile kabul edilen konkordato projesinin tasdik şartlarını taşıdığını, takdirin mahkemeye ait olduğunun rapor ve beyan ettikleri görülmüştür.
DEĞERLENDİRME :Dava; konkordato istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, davacı vekili, dava dilekçesi ve revize edilerek oylamaya sunulan revize projede, müvekkili şirket tarafından konkordatoya tabi borçların, konkordato tasdik tarihinden itibaren 1 yıl ödemesiz, izleyen 6 yıl da her 3 ayda bir eşit taksitler halinde yıllık %5 faz eklenerek toplamda 24 taksitte, konkordatoya tabi borçlarını müvekkili şirketin konkordato proje süresi içerisinde elde edeceği faaliyet gelirleri ve şirket yetkilisi ve ortağı olan …’ün 2.500.000,00-TL sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmek suretiyle borçlarının ödeneceğini beyan ettiği, mahkememizce İİK nun 305. Maddesi uyarınca, davacının konkordatosunun tasdik şartlarının oluşup oluşmadığının tespiti hususunda mahkememizce görevlendirilen konkordato komiserlerinin kesin mühlet sonuç raporu ve ek raporları ile yetinilmeyerek ayrıca bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, dosyaya temin edilen bilirkişi raporu ve konkordato komiser heyeti rapor ve ek rapor içerikleri ile alacaklıların itiraz ve beyanları da dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda;
Davacı borçlu şirketin, gerek kayden ve gerekse de işletmenin sürekliliği esasına göre borca batık olduğu, iş bu nedenle tenzilat konkordatosu talebinde bulunabileceği. Davacı borçlu şirketin konkordatoya tabi elli adet alacaklıya toplam 7.015.981,53-TL adi alacaktan dolayı borcu bulunduğu, davacının konkordatoya tabi rehinli alacaklardan kaynaklı borçları bulunmadığı, üçüncü şahısların rehini ile teminat altına alınan borçların adi alacak olarak konkordato projesine ve oylamaya dahil edildiği, üçüncü şahısların rehini ile teminat altına alınan borçların rehin verenlere müracaatla tahsil edilmediğinden, rehin veren üçüncü şahısların adi alacaklı olarak projeye ve oylamaya dahil edilmemiştir.
Davacı şirketin iflası halinde, adi alacaklıların tahsilat oranı %27 iken, revize edilen proje kapsamında paranın zaman değerine göre, adi alacaklıların tahsilat oranının %44 olduğu, iş bu nedenle adi konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde, alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu.
Davacı borçlu şirket, konkordatoya tabi 7.015.981,53-TL borcunun 2.500.000,00-TL lik kısmının şirket ortağı ve yetkilisi olan …’ün sermaye arttırımı taahhüdünü yerine getirmek suretiyle bakiye kısmın, şirketin faaliyetinden elde edilecek gelirlerle ödemeyi taahhüt ettiği, şirket ortağının konkordato sürecinde 2.500.000,00-TL lik sermaye koyma taahhüdünün 529.777,29-TL sını icra takip dosyalarına ödeme yapmak suretiyle yerine getirdiği, 1.320.000,00-TL nin ise dava dışı şirket yetkilisi ve tek ortağı olan …’ün konkordatosu tasdik olunan … Şirketi’nden doğan alacaklarının tahsili suretiyle bakiye kısmı elde edeceği şahsi geliri ile sermaye taahhüdünü yerine getirebileceği, konkordato talebi ile karar tarihi aralığında, davacı borçlu şirketçe projede ön görülen hedeflere ulaşılamamış ise de, iş bu durumun ülkemizi ve dünya ekonomisini etkileyen Covid-19 pandemisi nedeni ile alınan tedbirlerden kaynakladığı, iş bu tedbirlerin peyderpey kalkması ile birlikte davacı şirketin projede ön görülen faaliyet gelirlerini elde edebileceği ve bu nedenle projenin davacı şirketin kaynakları ile orantılı olduğu.
Davacı borçlu şirketin konkordatosuna ilişkin yapılan toplantıda, toplam 50 alacaklıdan 28 alacaklının toplam 7.015.981,53-TL adi alacaktan 3.675.873,45-TL alacağın revize edilen konkordato projesinin tasdiki hususunda olumlu oy kullandığı, iş bu nedenle İİK nun 302/3-a maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edildiği.
Davacı borçlu şirketin İİK nun 206. Maddesinin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklılardan işçilerine olan borcunu ödediği, kamuya olan borçlarının ise yapılandırılarak takside bağlandığı, davacı borçlu şirketin ödenmeyen ve teminata bağlanması gereken imtiyazlı borcu bulunmadığı,
Davacı borçlu şirketin yatırması gereken 15.926,27-TL tasdik harcını 12/07/2021 tarihinde 137363 sıra nolu makbuz ile yatırmış olduğu.
Her ne kadar İzmir Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı gerekçesinde, tasdik duruşmasına ilişkin ilanın ticaret sicil gazetesinde yayımlanmadığı tespiti ile hukuki dinlenme hakkının ihlal edildiği gerekçesi ile önceki hüküm kaldırılmış ise de, önceki yargılama sırasında tasdik duruşmasının 12/07/2021 tarihinde yapılmasına karar verilerek, verilen kararın ticaret sicil gazetesinin 16/06/2021 tarihli sayısında ilan edildiği, tasdik duruşmasının yapıldığı 12/07/2021 tarihinde ise, yargılamanın kesin mühlet içerisinde karara bağlanamayacağı anlaşılmakla İİK nun 304/2. maddesi uyarınca kesin mühletin 3 ay süre ile uzatılmasına karar verilerek tasdik duruşmasının 22/09/2021 tarihine ertelendiği, kesin mühletin uzatıldığına ve duruşmanın bırakıldığı günün ticaret sicil gazetesinin 13/07/2021 tarihli sayısında ilan edildiği, 22/09/2021 tarihli duruşmada ise dosyadaki mevcut eksikliklerin giderilmesi için tasdik duruşmasının 20/10/2021 tarihine bırakıldığı, 22/09/2021 tarih ve 20/10/2021 tarihli duruşmalar tasdik duruşmasının devamı niteliğindeki duruşmalar olup, ilan zorunluluğu da bulunmadığından, mahkememizin önceki kararında hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmediği kanaatine varılmış ise de, ilk derece mahkemesi olarak mahkememizin Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına direnme hakkı bulunmadığından, kaldırma gerekçesi de dikkate alınarak yargılamaya devam olunmuş, yapılan yargılama sonucu davacı borçlu şirketin revize edilen konkordato projesinin, yukarıda da arz edildiği üzere İİK nun 305. Maddesinde sayılı tasdik şartlarını taşıdığı, iş bu nedenle davanın kabulü gerektiği kanaatine varılarak, önceki tasdik kararından bu zamana kadar geçen süre zarfında projede belirtilen 1 yıllık ödemezlik süresinin 23/01/2023 tarihinde dolacağı hususu da dikkate alınarak, projenin İİK nun 305/son maddesi hükmü de dikkate alınarak, tasdik edilen projenin ilk taksitinin son ödeme günü 23/01/2023 tarihi olarak kabulü ile aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile, Davacı …’nün Merkez – 87757 sicil numarasında kayıtlı … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin konkordato talebinin KABULÜ ile, konkordatonun İİK’nın 306. maddesi uyarınca tasdikine, Revize edilmiş konkordato projesi gereğince, ilk taksitin son ödeme tarihi 23/01/2023 tarihi olmak üzere 6 yılda ve her 3 ayda bir eşit taksitler halinde yıllık %5 faiz eklenerek toplam 24 eşit taksitte ödenmesine, Konkordato komiserleri … ve … tarafından hazırlanan 10/09/2021 tarihli konkordato kesin mühlet gerekçeli ek raporunun 18. ve 19. sayfalarında gösterilen konkordatonun tasdiki halinde revize proje hükümlerine göre düzenlenen ödeme planının karar ekinden sayılmasına, İİK’nın 308/c maddesi uyarınca konkordato tasdik kararı bağlayıcı hale geldiğinden ve bundan böyle konkordato tasdik hükümleri uygulanacağından tüm tedbirlerin kaldırılmasına, Konkordato komiserlerinin görevine son verilmesine, İİK’nın 306/2 maddesi uyarınca konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli kayyım tayinine, konkordato denetim kayyımı olarak …’ın atanmasına, kayyımın görevinin konkordatoya tabi borcun ödenmesi süresince devamına, Kayyımın görevine başlamasından sonra borçlunun işletmesinin durumu ve proje uyarınca borçlarını ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir mahkememize rapor verilmesine, Davacı borçlu şirket tarafından konkordato tasdik harcı olan toplam 15.926,27-TL’nin 12/07/2021 tarihinde 137363 sıra nolu makbuz ile yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, İİK’nın 306/son maddesi uyarınca konkordatonun tasdik kararının İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilanına ve ilgili yerlere bildirilmesine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekili ve alacaklı müdahil … Bankası A.Ş. vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın tamamen kötüniyetli olan şirketin borçlarını ödememesi anlamını taşıdığını, mahkeme kararının İİK. 305. maddesindeki şartları taşımadığını, konkordato projesinin uygulanabilirliğinin olmadığını, şirketin iflası halinde adi alacaklıların elde edeceği toplam tutardan daha aşağı bir tutarda kalmakta olduğunu, yıllık enflasyonun %20’lerde olduğu ülkemizde, 6 yıllık bir ödeme planı içinde ana para ödemesi yapılması halinde, 6 yılın sonunda ödenen rakamların enflasyon karşısında eriyerek %20 oranında bir anapara ödemesine tekabül edeceğini, şirketin iflası halinde iflas yoluyla daha fazla hasılat elde edileceğinin çok açık olduğunu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile açık bir şekilde orantısızlık içinde olduğunu, firmanın sunmuş olduğu konkordato projesi ile bağımsız denetim firmasının raporladığı muhasebe kayıtlarında, nakit akım tablolarında olduğu gibi çelişkiler bulunmakta olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahekeme gerekçesinde özellikle İzmir 12. İcra Müd.ğü 2020/1176 Esas (Alacaklı; … Bank. ) 632.482,00 TL kısmının son derece farklı yorumlandığını, bu icra dosyası müvekkili banka ya ait olsa da ana kredi borçlusunun dava dışı … …Ltd. Şti. Olduğunu, davacı şirket adına yapılan bir ödeme/satışın olmadığını keza satışa konu taşınmazdan diğer alacaklılara düşen payların da dava dışı … …Ltd. Şti.adına yapılmış olma olasılığının çok yüksek olduğunu, ödemenin sanki davacının borçlarına istinaden ödendiği, teminat gösterildiği, konkordato sürecinin sorunsuz ilerleyecekmiş gibi gösterildiğini oysa davacının borçlarının halen devam ettiğini, keza 20.08.2019 tarihli müdahele dilekçesinde bile 157.001,50-TL alacak bildirildiğini, eğer 632.482,00-TL ödeme olsa idi, fazla tahsilat yapılmış olacağını, 157.000.TL müvekkili banka alacağının yok sayıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı müdahil … bank A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince gerekli inceleme yapılmadan davacının talebinin kabul edildiğini,mahkeme kararının İİK. 305. maddesindeki şartları taşımadığını, konkordato projesinin uygulanabilirliğinin olmadığını, firmanın güncel verileri değerlendirilmeden eski mali veriler dikkate alınarak hazırlanmış raporlar esas alınarak verilen kararın hatalı olduğunu, ayrıca firmanın ön projesindeki hiçbir öngörünün gerçekleşmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının İİK. 305. maddesindeki şartları taşımadığını, konkordato projesinin uygulanabilirliğinin olmadığını, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile açık bir şekilde orantısızlık içinde olduğunu, davacının ön projesindeki hiçbir öngörünün gerçekleşmediğini, firmanın konkordato projesinde belirttiği şekilde borçlarını ödemesinin mümkün görünmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili ile alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekilinin ayrı ayrı istinaf kanun yolu başvuruları yönünden;
”…Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
Alacaklı … vekili ve … Bankası A.Ş. vekili tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 28.10.2020 tarihli ve 2020/1290 E., 2020/1363 K. sayılı kararı ile; …nın prim alacakları kamu alacağı niteliğinde olduğundan konkordatonun adı geçen kurum için bağlayıcı olmadığı, …nın sözü edilen alacaklarının borçlu tarafından vadesinde ve tam olarak ödeneceği gerekçesiyle …nın ilk derece mahkemesinin konkordatonun tasdikine ilişkin olarak verdiği kararı istinaf etmesinde hukukî yararının bulunmadığı, alacaklı … Bankası A.Ş., alacaklılar toplantısına katılıp ret oyu kullanmış ise de, duruşma aşamasında itirazlarını açıklamadığı, söz konusu alacaklının itiraz eden alacaklı konumunda olmaması nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 308/a maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurma hakkının bulunmadığı gerekçesiyle … vekilinin istinaf başvurusunun hukukî yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine, … Bankası A.Ş.’nin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı … vekili ve … Bankası A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince 15.06.2021 tarihli ve 2021/2422 E., 2021/2746 K. sayılı kararı ile;“…1- Alacaklı … vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre, alacaklı …’nın istinaf itirazları yönünden verilen kararda bir isabetsizlik görülmediğinden yerinde olmayan bütün temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Alacaklı … Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Talep İİK 276. ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306 madde çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar alacaklı … Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308/a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde, sadece duruşma öncesi itiraz eden alacaklıların kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordoto Hukuku, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara-2019, shf. 569)
Somut olayda, … Bankası A.Ş. temsilcisinin alacaklılar toplantısına katılıp red oyu kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda … Bankası A.Ş.’nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına,…” gerekçesiyle kararın bozulmasına, alacaklı … Bankası A.Ş.’nin istinaf itirazları hakkında inceleme yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 05.10.2021 tarihli ve 2021/1301 E., 2021/1376 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kastedildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı Kanun ile yapılan) değişiklikle Kanun’un “…itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı…” olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süre geldiği, gelinen noktada salt sürenin ilanla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle Kanun’da bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi yapılmadığına göre yazarların bu görüşünün “yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı” olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, her şeyden önce hak aramanın temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, Anayasa hükmü gereği kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ve ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına bir halel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini, mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durumun kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflâsa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
Direnme kararı süresi içinde alacaklı … Bankası A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, konkordato hakkında verilen karara karşı 2004 sayılı İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukukî çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Kuru, Baki: İcra İflas Hukuku, C. IV, İstanbul 1997, s. 3585; Tanrıver, Süha/Deynekli, Adnan: Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Kale, Serdar: Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), İstanbul 2017, s. 2; Pekcanıtez, Hakan/Erdönmez, Güray: 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, İstanbul 2018, s. 4; Altay, Sümer/Eskiocak, Ali: Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, İstanbul 2019, s. 10,15).
Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayırımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayırım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun malî durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK m. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285. maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2. maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamış, iflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286. maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK m. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286. maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. m. 287).
Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297. maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler (m. 288).
Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (m. 289/2).
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (m. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (m. 289/5).
Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukukî nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (m. 289/4).
Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288. maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya ret şeklinde beyanlarının alınması (m. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (m. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticarî defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305. maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302. maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206. maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288. maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (m. 306).
Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (m.308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (m. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukukî statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(m. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesi;
“Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır”.
Hükmünü içermektedir.
Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye red oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304. maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan madde;“Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye gore, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartının, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç önce yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 304. maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi şartı getirildiği belirtilmiştir.
Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (m. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (m. 293/1) görülmektedir.
Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren ve tasdik talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının” kabul edilmesi gerekmektedir.
Öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile, konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı yasa yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı kabul edilmektedir (Kuru, Baki.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 1502; Tanrıver/Deynekli, s. 158; Görgün, Şanal/Börü, Levet/Kodakoğlu, Mehmet: İcra v e İflas Hukuku, Ankara 2022, s. 514).
Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın “İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat” (Ankara 2022, m.308/a, s.291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 maddeye atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1. maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
İcra İflas Kanunu’nun 304. madde gerekçesine bakıldığında duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308. maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı “itiraz” şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304. maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, istemde bulunan şirketin konkordato projesi, ilk derece mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiser tarafından rapor, İİK’nın 302. maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305. maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içerisinde yer alan 13.02.2020 tarihli alacaklılar toplantısı tutanağı incelendiğinde alacaklı … Bankası A.Ş.’nin toplantıya katılıp projeye “Ret” oyu kullandığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar alacaklı … Bankası A.Ş. tarafından konkordato projesine “Ret” oyu kullanılmış ise de, İİK’nın 304/1. maddesi uyarınca itiraz sebeplerini tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirmediği ve tasdik duruşmasına katılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; İİK’nın 308/a maddesinde belirtilen “itiraz eden alacaklı” deyiminden sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını yazılı olarak bildirerek tasdik duruşmasına katılan alacakların kastedilmediği, alacaklılar toplantısında ya da yedi günlük iltihak süresi içinde “Ret” oyu veren alacaklıların da kararı istinaf edebileceği, İİK’nın 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise, tasdik kararının ilânından itibaren istinaf yoluna başvurabileceğinin düzenlendiği, alacaklılar yönünden kanun yoluna başvuru süresi ilândan itibaren başladığına göre, itiraz eden alacaklının tasdik duruşmasına katılma şartının aranmadığı, bu nedenlerle alacaklılar toplantısında ya da iltihak süresi içinde olumsuz oy kullanarak iradesini belli eden alacaklının kanun yoluna başvuru hakkının kabulünün gerektiği, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı yerindedir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2022 tarih ve 2022/(15)6-71 Esas 2022/284 Karar sayılı Kararı)
Yukarıdaki yasal düzenleme, emsal içtihat ile doktrindeki görüşler ve açıklamalar ışığında; mahkemece tasdik yargılama duruşma gününün İistinaf kaldırma kararından önce ve sonra İK’nun 304/1. maddesi gereğince İİK’nun 288. maddesi uyarınca ilan edilmesine ve ilana itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az 3 gün önce yazılı olarak mahkemeye bildirmek kaydı ile duruşmada hazır bulunabileceklerinin şerh düşülmesine rağmen alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili ve alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekili tarafından herhangi bir itiraz dilekçesi verilmediği, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili tarafından duruşma günü olan 14.12.2022 tarihinden bir gün önce 13.12.2022 tarihinde itiraz dilekçesi verildiği buna göre alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekilinin İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından (aynı yönde Bknz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09.02.2023 tarih ve 2022/4575 Esas 2023/515 Karar sayılı ilamı) alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili ile alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca ayrı ayrı usulden reddine karar verilmiştir.
Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yönünden;
7101 Sayılı Kanunla değişik ; İİK.305.maddesine göre ;
302 nci madde uyarınca yapılan toplantıda ve iltihak süresi içinde verilen oylarla kabul edilen konkordato projesinin tasdiki aşağıdaki şartların gerçekleşmesine bağlıdır:
a) Adi konkordatoda teklif edilen tutarın, borçlunun iflası hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda paraya çevirme hâlinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen tutarın iflâs yoluyla tasfiye hâlinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının anlaşılması,
b) Teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (bu kapsamda mahkeme, borçlunun beklenen haklarının dikkate alınıp alınmayacağını ve alınacaksa ne oranda dikkate alınacağını da takdir eder),
c) Konkordato projesinin 302 nci maddede öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş bulunması,
d) 206 ncı maddenin birinci sırasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması (302 nci maddenin altıncı fıkrası kıyasen uygulanır),
e) Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile konkordatonun tasdiki durumunda alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın, tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması,
Mahkeme konkordato projesini yetersiz bulursa kendiliğinden veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmenin yapılmasını isteyebilir.” hükmünü amirdir.
İİK.305 maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde İİK.306 maddesi uyarınca konkordato tasdikinin şartları, kararı, ilanı düzenlenmiştir.
İİK.307 maddesine göre ise;
Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında rehinli malın muhafaza altına alınması ve satışı, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.
a) Rehinle temin edilen alacak konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır,
b) Rehinle temin edilen alacağın konkordato talep tarihine kadar ödenmemiş faizi bulunmamalıdır,
c) Borçlu rehinli malın, işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve paraya çevrilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır,
Rehinli malın muhafazası ve paraya çevrilmesinin ertelenmesi hâlinde satış isteme süresi işlemez.
Borçlunun talebi üzerine, tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi, karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir.
a) Borçlu finansal kiralama sözleşmesinin aynen ifasını 294 üncü maddenin yedinci fıkrası uyarınca üstlenmiş olmalıdır.
b) Finansal kiralamadan doğan kira alacağı konkordato talebinden önce doğmuş olmalıdır.
(1) Bu maddenin “Konkordato haricinde yapılan vaitler:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
(2) Bu maddenin “Konkordatonun alacaklılardan birinin müracatiyle onun hakkında feshi:” olan başlığı, 28/2/2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanunun 35 inci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.
c) Ödenmemiş kira borcu, üç aylık tutarı aşmamalıdır.
d) Bu erteleme nedeniyle finansal kiralama konusu malın değer kaybından kaynaklanabilecek zarar, teminat altına alınmış olmalıdır.
e) Borçlu finansal kiralama konusu malın işletmenin faaliyeti için zorunlu olduğunu ve iade edilmesi durumunda ekonomik varlığının tehlikeye düşeceğini yaklaşık olarak ispat etmiş olmalıdır.
Birinci ve üçüncü fıkrada belirtilen alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin duruşmadan önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına çağırılırlar.
Borçlu, rehinli veya finansal kiralama konusu malı rızasıyla devreder, iflâs eder veya ölürse, erteleme kendiliğinden hükümsüz hâle gelir.
Konkordatoyu tasdik eden mahkeme, ilgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu da davet ederek aşağıdaki hâllerden birinin varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi kaydıyla erteleme kararını kaldırır.
a) Borçlu ertelemeyi yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse.
b) Borçlunun serveti ve gelirleri artmış ve borçlu, ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan borcu ödeyebilecek hâle gelmişse.
c) Rehinli malın paraya çevrilmesi veya finansal kiralama konusu malın iadesi, borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa.
Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflâsı
Madde 308- (Değişik: 28/2/2018-7101/36 md.)
Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine karar verir ve bu karar 288 inci madde uyarınca ilân edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflâsa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflâs sebeplerinden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme, borçlunun iflâsına resen karar verir.

İİK m.308 gereğince, borçlunun iflasına ancak doğrudan doğruya iflas şartlarının oluşması ve borçlunun iflasa tabi olması halinde karar verilebilecektir. Konkordatoyu reddeden mahkeme, şartların oluşması halinde borçlunun iflasına re’sen karar verecektir.
Konkordatonun tasdik edilmemesine benzer bir düzenleme İİK m. 292’dedir. İlgili madde gereğince konkordato mühleti içerisinde maddede öngörülen şartların gerçekleşmesi halinde mühlet kararı kaldırılarak iflasa tabi borçlunun iflasına karar verilecektir. Görüldüğü üzere, tasdik talebinin reddinde olduğu gibi geçici mühlet ve kesin mühletin kaldırılması halinde de borçlunun iflası mümkündür. Belirtelim ki, m. 292’de hükme bağlanan iflasın şartları ile m.308 gereğince konkordatonun tasdik edilmemesi halinde mahkemece verilecek iflas kararının şartları birbirinden farklıdır. En temel farklılık ise, doğrudan doğruya iflas koşullarının aranıp aranmadığı noktasında kendisini göstermektedir. İİK m.292 gereğince borçlunun iflasına karar verebilmek için borçlunun tacir olması ve ilgili maddede sayılan işlemlerin borçlu tarafından gerçekleştirilmesi yeterlidir. Ayrıca borçlunun doğrudan doğruya iflas koşullarını gerçekleştirip gerçekleştirmediği aranmaz. 308. madde gereğince iflasın gerçekleşebilmesinin ilk koşulu yine borçlunun tacir olmasıdır. İkinci koşul ise, konkordatonun tasdiki talebinin reddedilmesidir. Üçüncü koşul ise, doğrudan doğruya iflas koşullarının varlığıdır.
Tasdik edilmeyen konkordato doğrudan doğruya borçlunun iflasına da sebebiyet vermeyebilecektir. Mahkemenin tasdik talebini reddi ile birlikte iflas kararı verebilmesi için borçlunun iflasa tabi olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinin bulunması, borca batıklık halinde kooperatif veya sermaye şirketi olması gerekir. İİK 305. maddede belirtilen tasdik şartları gerçeklememesi nedeniyle konkordato talebinin reddine karar verilmesi durumunda İİK 308. maddesinde düzenlenen iflas şartının değerlendirilmesi gerekir. Konkordatonun tasdik edilmemesi ve borçlunun iflası başlıklı 308. maddesi ” Konkordato tasdik edilmezse mahkeme konkordato talebinin reddine verir ve bu karar 288. madde uyarınca ilan edilerek ilgili yerlere bildirilir. Borçlunun iflasa tabi şahıslardan olması ve doğrudan doğruya iflas sebeplerinden birinin bulunması halinde mahkeme, borçlunun iflasına karar verilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Doğrudan doğruya iflas sebepleri ise İİK 177 ila 179. maddelerde ( İİK m. 179 atfıyla TTK 377 m.) düzenlenmiştir. İİK 179. maddesine göre, ” Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflâsına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve 634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.” Borca batıklığın tespiti için TTK’nın 324. maddesi uyarınca bir borca batıklık bilançosu hazırlanmalıdır. TTK’nın 324. maddesine göre borca batıklık bilançonda aktiflerin rayiç değerden bilançoya geçirilerek borca batıklık bilançonun çıkarılması gerekir. Böyle bir talep üzerine mahkemece, bu şirketin öncelikle borca batık durumda olup olmadığı rayiç değerlere göre tespit edilmelidir.
Konkordatonun tasdik edilmemesi ile birlikte mahkeme, şartları varsa, derhal borçlunun iflasına karar verecek ve bu karar ile birlikte iflasa bağlanan sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bu noktada dikkat etmek gerekir ki, konkordatonun tasdik edilmediğine (reddedildiğine) ilişkin karar m. 288’e göre ilan edilecektir. İflasın açılmasına ilişkin karar ise m.166 çerçevesinde tebliğ ve ilan edilir. Görüldüğü üzere, konkordatonun tasdik edilmemesi halinde iki farklı ilan yapılacaktır. (YENİ KONKORDATO HUKUKU Prof Selçuk Öztek, Prof Ali Cem Budak, Prof Serdar Kale, Doç.Müjgan Tunç Yücel, Doç.Bilgehan Yeşilova shf,550 vd)
Alacaklıların alacağının konkordato nisabına eksik dahil edildiği itirazı yönünden; borçlu hakkında kesin mühlet verilmesinden sonra komiser tarafından İİK’nın 288. maddesinde; yapılacak ilanla alacaklılar alacaklarını bildirmeye davet olunacağı (İİK.m.289), İİK’nın 300. maddesinde; komiser, iddia olunan alacaklar hakkında borçluyu açıklamada bulunmaya davet edeceği, İİK’nun 302/6. maddesinde; çekişmeli alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne oranda katılacağına mahkemenin karar vereceği düzenlenmiştir. Burada konkordatoyu inceleyecek olan mahkemenin bu talep üzerine vereceği karar, sadece konkordatonun nisabına dahil olmak bakımından bir sonuç doğuracaktır. Diğer bir ifade ile mahkemece çekişmeli alacaklar hakkında verilecek karar, çekişmeli olan alacağın da projeye dahil edilip edilmemesi ve konkordato kapsamında alacaklıya oy hakkı tanınıp tanınmayacağını dolayısıyla İİK’nun 302 maddesinde yer alan nisapların sağlanıp sağlanmadığının belirlenmesi için önem arz etmektedir.
Mahkemenin çekişmeli alacağın konkordatoya dahil olmasına ilişkin kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyecektir. Nitekim İİK 302/6 maddesinde çekişmeli alacaklılar bakımından ileride mahkemenin vereceği hükümlerin saklı olduğu ifade edilmiş olup bu bağlamda İİK 308/b bendinde alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilan tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.
İİK 295. maddesi “Mühlet sırasında rehinde temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez” şeklindedir.
17.07.2003 tarih ve 4949 sayılı Kanunla değişik İİK 289. maddesi de aynı ifadeleri taşımaktadır. 28.02.2018 tarih ve 7101 sayılı Kanun yürürlüğünden önce doktrin maddede belirlenen rehinli malın borçluya ait olması konusunda fikir birliği içindedir. (Gündoğan, Postacıoğlu, Üstündağ Kuru) Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 20.10.1993 tarih 6282/6805 karar sayılı ilamında da 3. kişi rehninin konkordato nisabında adi alacak olarak gözönünde bulundurulmasına karar vermiştir.
Meseleyi konkordatonun amacı çerçevesinde değerlendirmek gerekir. Konkordato dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi alacaklarını yetkili makamın onayı ve alacaklı çoğunluğunun kabulü ile tasfiyesinin sağlandığı bir icra biçimidir.
Bu amacın gerçekleştirilmesi yani konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması gerekir. İİK.nın 295. maddesi de bu amaca hizmet eden bir hüküm içerir. Rehni 3. kişinin vermesi halinde bu rehnin paraya çevrilmesi konkordato talep eden borçlunun pasifine etki etmeyecektir. Bu haliyle 3. kişi tarafından verilen rehnin paraya çevrilmesini konkordato kapsamında engellenmesi kanun koyucunun amaçladığı bir sonuç olarak düşünülemez.
İİK.’ da bu ve buna benzer maddelerde amaç borçlunun malvarlığını korumak ve bu sayede konkordato projesinin başarıya ulaşmasını sağlamaktır. Alacağı 3. kişi rehni ile teminat altına alınan alacaklı kanundaki sınırlamalara bağlı kalmadan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilecek ve asıl borçlunun konkordato takibinin kabul edilmesi halinde rehinden karşılayamadığı alacak için konkordatoya tabi olarak talep edebilecektir. Malı satılan 3. kişide rücû alacağını ancak konkordato nisabına dahil edilmesi halinde talep edilebilcektir.
İİK 303. maddesinde “konkordatoya hayır oyu veren alacaklı borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı bütün haklarının muhafaza eder” hükmünü taşır. Taşınmazını borçlu lehine ipotek veren 3. kişinin borçtan birlikte sorumlu olduğunda tereddüt yoktur. Alacaklının bütün haklarını muhafaza edebilmesi ancak konkordato nisabına dahil edilerek oy kullanmasına bağlanmıştır. Bu alacak rehinli alacak olarak kabul edilerek alacaklıya oy hakkı verilmediği takdirde İİK. 303. maddenin uygulanması mümkün olmayacaktır.
İİK. 298/1 maddesi “komiser görevlendirilmesini mütakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve mallarının kıymetini takdir eder” hükmünü taşır. Bu değerlendirme borçlunun malları ile sınırlıdır. 3. kişiye ait malın değeri bu aşamada belirlenmediği için alacaklının rehin dışında ne kadar alacağının kalacağı tesbit edilemeyeceğinden 3. kişi rehniyle temin edilen alacağın tamamının adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi hem alacaklı hem de asıl borçluya rücû edecek alacaklı açısından gerekliliktir. Bu bağlamda taşınmazı satılan 3. kişi nisaba ve sonuç olarak konkordatoya tabi olmadan alacağını tam olarak alma hakkına sahip olacağından bu kabul diğer alacaklıların zararına olabilecektir.
Yukarıda belirtildiği gibi konkordatonun başarıya ulaşması için borçlunun malvarlığının korunması amaçlanmıştır. Gerek 295. maddenin ruhunda ve gerekse 45. madde bağlamında zikredilen rehinli malların borçlunun kendisine ait mallar olduğunun kabulünde zorunluluk vardır.
İİK 307. maddesi rehinli malların ve finansal kiralama konusu malların paraya çevirme ve muhafazasını erteleme hükümleri içermektedir. Hiç süphe yok ki bu madde kapsamında borçlunun konkordato projesi için gerekli olan mallar zikredilmektedir. Kanunun lafzı da bu konuda açıktır. 3. kişi ipoteklerini bu kapsamda kabul etmenin kanunun ruhuna ve konkordatonun amacına uygun olduğundan bahsedilemez.
Tüm bu gerekçeler nazara alındığında 3. kişi ipoteği ile teminat altına alınan alacakların konkordato da adi alacak olarak nisaba dahil edilmesi konkordato kurumunun işlerliği, alacaklının teminat dışı kalan alacağı, ipotek veren 3. kişinin rücû ilişkisi açısından gereklidir. (Bknz. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2021/1792 Esas ve 2021/100 Karar sayılı İlamı)
Bu açıklamalar ışığında; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davacı şirket yönünden İİK. 305. maddesinde düzenlenen tasdik koşullarının gerçekleşmesine, borca batık olan davacı şirketin iflasından ziyade konkordatonun tasdikinin alacaklıların da daha lehine olmasına, yargılamada eksiklik bulunmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından alacaklı … Bankası AŞ. vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

I-Alacaklı müdahil … Bankası A.Ş., alacaklı müdahil … Bankası A.Ş., alacaklı müdahil … bank A.Ş.’nin İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili, alacaklı müdahil … Bankası A.Ş vekili ile alacaklı müdahil … bank A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 346/(1) ve 352/(1)-b maddeleri uyarınca ayrı ayrı USULDEN REDDİNE,
II-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/12/2022 tarih ve 2022/862 Esas 2022/877 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan alacaklı müdahil … Bankası A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

III-İstinaf dilekçeleri usulden reddedilen alacaklı müdahil … Bankası A.Ş., alacaklı müdahil … Bankası A.Ş., alacaklı müdahil … bank A.Ş.’ne yatırmış oldukları istinaf harçlarının iadesine,
IV-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 80,70.TL harcın tenzili ile bakiye 99,20.TL harcın alacaklı müdahil … Bankası A..Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,

V-İstinaf başvurusu aşamasında başvuru sahipleri tarafından yapılan yargılama giderlerinin başvuru sahiplerinin üzerinde bırakılmasına,
VI-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ve davanın niteliği de dikkate alınarak davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
VII-Kararın kesinleştirme, harç ve gider avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
VIII-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde İİK’nun 308/a ve HMK’nın 361. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 08/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.