Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/429 E. 2023/1271 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/429
KARAR NO : 2023/1271
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.12.2022
NUMARASI : 2022/602 Esas

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı … ile herhangi bir borç alacak ilişkisinin bulunmadığını, davalının İzmir 20. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5189 Esas sayılı dosyasıyla Kartal 7. Noterliği’nin 19.06.2017 tarihli 10740 yevmiye numaralı 930.000 TL tutarlı rehin sözleşmesine ve eki protokolüne dayanarak müvekkili adına kayıtlı … plakalı araç ve plaka bedelinin paraya çevrilmesi istemiyle 09.04.2018 tarihinde 923.620,10 TL tutarlı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yaptığını ve takibin kesinleştiğini, davalının kötü niyetli olarak Karşıyaka 5. Noterliği’nden 30.03.2015 tarihli 10149 yevmiye numaralı ihtar çektiğini, müvekkilinin bu kişiye borcunun bulunmadığını, müvekkilinin … plakalı ticari aracına icra dosyasıyla kıymet takdiri yaptırarak 1.498.000 TL bedelle 16.09.2021 tarihinde ihale edildiğini, davalının ihaleye girerek alacağına mahsuben aracı aldığını, fakat ihalenin fesih olduğunu, halen satış işleminin devam ettiğini, müvekkiline ait kendi minibüs hattı olan dolmuşun satışa konu edildiğini, davalının alacağına konu yapılan 19.06.2017 tarihli 10740 yevmiye numaralı rehin sözleşmesi ile ve eki protokole dayanarak takibe konu edildiğini, oysa ki alacaklının öncelikle alacağı teminat altına alındığından rehin hakkının kullanılması gerektiği, rehin sözleşmesinin dayanağı olan protokolde 10.05.2017 ve 20.06.2017 ve 10.07.2017 tarihli çeklere karşılık bu aracın rehin edildiğini, ancak bu çeklerin ödenmediğini, 10.05.2017 tarihli çeki de ödemeden yapılandırma talebi ile bu protokolün hazırlandığını, 600.000 TL bedelli borcun yeniden yapılandırıldığını, “…… daha sonradan oluşan borçlar ve en son satılan … plakalı … model … markalı aracın da ana paraya eklenmek suretiyle en son 05.01.2011 tarihinde 930.000 TL olarak ödeneceği….. bu borcun teminatı olmak üzere borçlulardan … ’ün, … plakalı … marka aracın plaka bedeli de dahil olmak üzere yeniden süresiz fekki alacaklı tarafından bildirilene kadar rehin hakkı tesis edilmesine…….” İlişkin anlaşıldığını, düzenlenen bu protokolde rehin veren … vekili … borçlu, keşideci şirket yetkilisi olarak ise … AŞ’yi temsilen … ’ın imza attığını, bu protokolün ek protokol olarak düzenlendiğini, bu protokolden önceki ek protokolde 10.05.2017 tarihli çekin piyasa koşullarından dolayı ödenmediğini ve 23.05.2017 tarihinde ödeneceğini, borçlu şirketin 10.05.2017 tarihli çekin ödemeyeceğini bildirdiğinden rehin sözleşmesi koşullarında değişiklik olmaksızın ödenmeyen 10.05.2017 tarihli 200.000 TL bedelli çekin 23.05.2017 tarihine ertelendiği ve keşide tarihinin değiştirilerek imzalandığını, değişikliğin keşideci, rehin veren ve vekili ile alacaklının kabulü ile gerçekleştiğini, keşideci alacaklıya 23.05.2017 tarihinde ödenmek üzere 200.000 TL bedelli yeni bir çek teslim ettiğini, protokolle birlikte verilen ikinci çekin hükümsüz olup, keşideciye alacaklı tarafından iade edileceğini, alacaklının tarih değiştirip paraf edilen çekin ödenmemesi halinde rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapacağını kabul ettiklerini, bu protokolü borçlu keşideci şirket adına … ve rehin veren … adına da … ’ün imzaladığını, ilk protokolde “araç satış sözleşmesi protokolü” başlığı adı altında bu protokolün yapılacak olan rehin sözleşmesi eki niteliğinde olduğunu, … adına kayıtlı … Plakalı aracın … lehine 595.000,00 TL bedelle rehin verildiğini, bu rehin mukabilinde … ’a veya göstereceği 3. kişiye … , … ve … araçların satışının verileceğini, bu araçların satışına karşılık verilen rehin teminatının hiçbir suretle 3. Kişilere temlik edilemeyeceğinin kararlaştırıldığını, bu protokollerin … ’a vekaleten … ’ün imza attığını, bu protokolün imzalanmasından müvekkillinin hiçbir haberinin olmadığını, bu işlemin yapılması için vekaletname verilmediğini, her 3 protokolde borçlu şirket … AŞ adına … adına şirketi temsili yetkili olmamasına rağmen imza attığını, yine müvekkilinin vekili olarak … ’ün bu protokolleri imzalama yetkisinin olmadığını, bu protokollerden ve rehin sözleşmesine istinaden müvekkilinin davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, her 3 protokolde belirtilen … , … ve … plakalı araçların satışının … ’a veya 3. Şahsa gerçekleşmediğini, böylece rehne konu borç bulunmadığını, bahse konu araçların trafik kaydının temini halinde durumun anlaşılacağını, mülkiyetin resmi şekilde devredildiğine dair hiçbir belge bulunmadığını, araç satışına ilişkin sözleşmenin TTK m. 20’ye uygun olmadığından geçersiz olduğunu, protokole göre araç değerinin 330.000 TL olması gerektiğini, ancak bu değer etmediğini, rehin sözleşmesi ve protokollerinin … tarafından imzalandığını, bu kişinin rehin verme yetkisi bulunsa da 3. Kişilere karşı borçlanma, borç kabul etme ve borçlandırıcı protokole karşı yetkisinin bulunmadığını, İstanbul Anadolu 6. ATM’nin 2016/188 Esas sayılı dosyasında müvekkilinin rehin sözleşmesine yetkisiz vekaletname kullandığı belirtilerek dava açıldığını, 2014/125 K sayılı karar ile davanın reddedildiğini, ancak mahkemenin yeterli inceleme yapmadığını, … ’ün protokolü imzalamaya yetkisinin bulunup bulunmadığının incelenmediğini, 09.04.2018 tarihinde İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5189 Esas sayılı dosyasıyla 930.000 TL asıl alacak üzerinden rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapıldığını, bu takipten başka aynı borç için 05.02.2018 tarihli ve 930.00,00 TL bedelli senede istinaden asıl borçlu … AŞ hakkında İzmir 27. İcra Müdürlüğünün 2018/1371 Esas sayılı dosyasıyla takip yapıldığını, bu takibin 930.000 TL bedelli 05.01.2018 tarihli kambiyo senedine dayandığını, … AŞ tarafından şirket ile davalı … arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığından dolayı İzmir 5. ATM’nin 2018/736 Esas 2019/385 K sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitini talep ettiği ve bu davanın kabul edildiğini, İstanbul Anadolu 6. ASHM’nin 2018/181 Esas sayılı dosyasında davacı müvekkilinin kızı … ’ın babasının adına araç alım satımı yaptığını, vekaletnameye istinaden bu işlemleri yerine getirildiği ve rehin işleminin de müvekkilinin kızı tarafından yapıldığının tespit edildiğini, ancak rehin sözleşmesinde geçen araçların teslim edilmediğini, araçların … veya 3. Kişiye satılmadığını, İİK m. 149 gereğince, zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren 3. Kişi hakkında birlikte takip yapılması gerektiği, oysaki müvekkilinin borcunun bulunmadığını belirterek İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5189 Esas sayılı dosyasıyla rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takibe konu edilen alacakla ilgili olarak tedbiren İcra veznesinde yatan paranın ödenmemesi için İİK m. 72/3 gereğince tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Karşı taraf vekilinin cevap dilekçesinde: “müvekkilinin İzmir 6. Sanayii sitesinde … sistemleri bayisi olduğunu, haricen lüks otomobil alım satım işi yaptığını, 2017 yılı Şubat ayında … ve … isimli şahısların müvekkilinin dükkanına tanınmış simaların referansı ile gelerek ” hırdavat işi yaptıklarını, bu işin finans kısmını davacı … ‘ın yaptığını, davacının ticari arabası, İstanbul’da gayrimenkulleri olduğunu, bu varlıkların atıl durumda olduklarından ticari faaliyette kullandıklarını, evlerin bir kısmının ipotek vererek, bir kısmını ise satış gösterip kredi kullanmak suretiyle davacının dahil olduğu sistemle hırdavat mal alış verişi ve inşaat işi yaptıklarını, davacının yaşlı ve emekli olması gerekçeşiyle eniştesinin dolmuşta çalıştığını ve davacının kzı olarak kendisinin ticari tecrübesi olduğunu” anlatarak müvekkilinden babasının nam ve hesabına İstanbul’da satışını yapmak üzere araç istediklerini, müvekkilinin araçları peşin ya da kesin teminatlı borçla sattığını, çek ya da bono ile satış yapamayacağını, ipotek ya da rehin sözleşmesi ile satabileceğini davacının kızı … ‘a söylediğini, müvekkili lehine rehin verilen aracın yine teminat gösterilerek başka bankalardan kredi çekildiğini, kredi kapatıldıktan sonra rehin işleminin tesis edileceğini … ‘ın müvekkiline söylediğini, bu güne kadar müvekkili aleyhine davacı tarafça açılan tüm davalarda davacının hasta, engelli, kendi işlerini yapamaz halde olduğunu iddia ettiğini, davacının diyaliz hastası olduğunu, bu hastalığın kendisini kısıtlamadığını, davacının vekaletnemesinde ” … Sahibi bulunduğum ve bulunacağım, adıma bilimum vasıtalarıma veya alacaklarıma karşılık olarak Rehin Koymaya, Koydurtmaya, Rehin Sözleşmelerini Tanzim ve İmzalamaya, vadelerini belirlemeye … ” şeklinde özel yetki verdiğini, davacının rehin sözleşmesi davacının kızının ya da bir başkasının borçlarına karşılık olarak düzenlendiği iddiasının doğru olmadığını, ilk prokol ve ilk rehin sözleşmesinde yazılı olduğu şekilde araçları davacı … ‘ın aldığını, davacının kızı … ‘ın elindeki vekaletname ile asıl davacı/ babasının nam ve hesabına hareket ettiğini yinelediğini, davacının iddialarının tamamen asılsız olduğunu, davacının vekili olan kızına Kadıköy 27. Noterliğinin 21.12.2017 tarih, 22600 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davacı adına kayıtlı gayrimenkulde kat karşılığı inşaat yapmak üzere İzmir 21. Noterliğinin 03.01.2018 tarih, 329 yevmiye numaralı sözleşme ile imzaladığını, bu sözleşmeye karşı herhangi bir davanın açılmadığını, müvekkilinin 11.000,00 TL harç ödeyerek rehin işlemini noterden yaptırdığını, davanın yıllar sonra taraflar arasındaki görüşmeler tıkandığı dönemde tedbir istemli olarak açıldığını, davacının tamamen kötü niyetli olduğunu, davacının kızına ve notere karşı birçok suç isnat ettiğini ve iftira ile zan altında bıraktığını ancak davalı hasım olarak bu tarafları göstermediğini, bu durumun davacının kızı ile birlikte hareket ettiğinin delili olduğunu belirterek davacının tedbir talebinin ve davasının reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Somut olayda; davacı taraf menfi tespit davası açmış olup, icra dosyalarında İcra Hukuk Mahkemesine borca itiraz ederek İzmir 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/205 Esas – 2018/677 Karar sayılı kararı ile ödeme icra emrinin usulüne uygun olmadığını ve iptalini talep ettiğini, yapılan yargılama ile Kartal 7. Noterliği’nce tanzim edilen 19.06.2017 tarihli rehin sözleşmesinde … isimli kişinin davacı adına borcu kabul ettiği ve … plakalı aracı rehin olarak gösterdiği kabul edilerek İİK m. 38’e göre ilam niteliğindeki belgeye ilişkin icra emrine itiraz veya şikayetin mümkün olmadığı ve temerrüt koşullarının da incelenmesi ile rehin sözleşmesinde vade bulunmadığından işlemiş faiz ve ihtar gideri dışında diğer itirazların reddedildiği ve bu kararın 08.10.2019 tarihinde kesinleştiği belirlenmiştir.
Sonuç olarak İİK m. 147/1.f’ya göre ve mevcut delil durumu dikkate alınarak ve yaklaşık ispat kurallarına göre değerlendirilerek davacının tedbiren takibin durdurulması talebi reddedilmiştir.” gerekçesi ile;
“Davacının İzmir 22. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5189 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibin tedbiren İİK m. 72/3’e göre durdurulması talebinin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; haklarında haksız ve kötüniyetli olarak takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, taraflarınca menfi tespit davası açıldığını, icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi, takdir edilecek teminat tutarını yatırmaya hazır olduklarını belirterek (İİK 72/3 e göre) talep edildiğini, bahse konu protokollere ve rehin sözleşmesine istinaden müvekkilinin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, araçların hiçbir zaman davalı … adına dahi kayıtlı olmadığını, protokole uygun bir şekilde devri yapılmadığını, dava konusu icra takibi menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip olup müvekkile ödeme emri değil icra emri gönderildiğini, araç üzerine haciz konulmadığını, rehne istinaden ilamlı takip yapıldığını, haksız takibin kesinleştiğini ve satış işlemlerine devam edildiğini, rehne konu dolmuş hattının değerinin yaptıkları araştırma neticesinde 7.700.000,00-TL ye ulaştığının tespit edildiğini, davalının başlattığı icra takibi neticesinde İzmir 22. İcra Dairesinin 2018/5189 E.sayılı dosyasının talimatı ile İstanbul Anadolu 12. İcra Dairesi’nin 2019/654 talimat sayılı dosyası ile satış işlemlerine başlandığından, satışın yapılması halinde telafisi imkansız zararlar doğacağının çok açık olduğunu, bu sebeple satışın ve takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini,
tüm bu izaha rağmen yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddedilmesinin hukuka uygun olmayıp, usul ve kanuna aykırı ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dava ; menfi tespit davası, talep ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davacı tarafça sunulan delillere göre yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemiş olmasına, davanın icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olmasına, İİK 72/3 maddesi gereğince icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyecek olmasına, davacının talebinin de icra takibinin ve satışın durdurulması talebi olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin tarih, 2022/602 Esas sayılı ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin olarak verilen karar, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
7-Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 05.07.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.