Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/428
KARAR NO : 2023/934
KARAR TARİHİ : 11/05/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2022
NUMARASI : 2022/994 Esas Ara Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
BAM KARAR TARİHİ : 11/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/05/2023
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan 20/12/2022 tarihli ara kararın yargılaması sonucunda ” Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların müvekkile olan borcundan dolayı İzmir 17. İcra Müdürlüğünün 2022/13814 E. Sayılı icra dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalıların icra dosyasına yap0mış oldukları haksız itirazlarında müvekkiline borcu bulunmadığından asıl alacağın ve faizin itirazda bulunulduğunu, müvekkile ait … tescil plaka nolu beton santrali iş makinesinin … ilinden … İline taşınmasıyla davalılar ile taşıma ilişkisi tesis edildiğini davalıya ait iş makinesi araç maliki … araç sürücüsü … olan … plakalı kamyon üzerinde taşınmakta iken 13.10.2022 günü saat 22:00 sıralarında … Tüneli çıkışında yaşanan kaza neticesinde ağır hasara uğradığını, aracın sürücüsü alt geçitten geçerken aracının kasasında bulunan yüklerin yüksekliğine dikkat etmeksizin kontrolsüz bir şekilde alt geçide giriş yaptığını ve kasada bulunan müvekkile ait iş makinesinin alt geçide çarpması ve devrilmesi neticesinde söz konusu maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, delillerin toplanması ve gerekli tespitlerin yapılması amacıyla İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi 2022/182 Değişik İş numaralı tespit davası açıldığını, müvekkili iş makinesinin kullanılamaz hale geldiğini, pert-total uygulamasının yapılmasının uygun olduğu kanaatine varılarak müvekkilin zararının 490.000-TL olduğu tespit edilmiştir, davalıların -borçlularının itirazlarında haksız ve kötüniyetli olduğunu; icra takibini uzatmak maksadıyla borca itiraz ettiklerinden alacaklarının tahsili gayesiyle itirazın iptali için iş bu davanın açılması zarureti hâsıl olduğunu, kayıtlı taşınır ve taşınmaz malvarlığı hakkında ihtiyati tedbir karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
HMK.nun 389.maddesinde mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiş yine 391.maddesinde mahkemenin tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi , sakıncayı ortadan kaldıracak ve zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verilebileceği düzenlenmiştir.
HMK.nın 390/3.maddesi Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda; Dava konusu hadisede hasar bedeline dair icra takibi yapıldığı ve itiraz ile takibin durması ciheti ile dava açıldığı, alacağın varlığı ve miktarı, alacak kalemleri açısından ihtilaf doğduğu ve bu hususun yargılamayı gerektirdiği,
Kaza hadisenini mahiyeti ve vuku şekli itibari ile kusur ve rücu ilişkilerinin de davanın özünü ve esasını etkileyebileceği , davanın aynı zamanda sigorta hukukunu da ilgilendirdiği,
İlave olarak davalıların kaçma, saklanma veyahut mal kaçırma mevcudu eksiltme ihtimalleri bakımından hali hazır durumda buna dair delil ve emarelerin mevcut olmadığı,
Açıklanan gerekçelerle ihtiyati haczin şartlarının oluşmaması sebebi ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklinde ihtiyati tedbir talebinin reddine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; alacağın varlığı ve miktarı yönünde ihtilaf doğduğu kanaatine varılmasının hatalı olduğunu, kusur ve rücu konusunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığını, mahkemeye sunulan belge ve deliller ışığında araç sürücüsü …’in kusuruyla zarar meydana geldiğini ve bu nedenle bir alacağın doğduğunu, yerel mahkemenin mal kaçırma şüphesi bulunmadığına yönelik tespitinin isabetli olmadığını, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun iradeleri ile taşıma sözleşmesi kurduğunu, davalıların davacı müvekkilin ağır zararına sebep oldukları ve zarardan sorumlu olduklarını, İİK 257/2 kapsamında ihtiyati haciz şartlarının doğduğunu, davalıların mal kaçırma girişiminde olduğunun öğrenildiğini, müvekkiline ait iş makinesi piyasa değeri çok yüksek eşya olduğunu, davalıların bu durumu bildikleri için sorumluluktan kaçma amacıyla adlarına kayıtlı mal varlığını kaçırma girişimi ve muvazaalı işlemlerle devir hazırlığı içerisinde olduğunu, müvekkili lehine temin edilmiş herhangi bir rehin bulunmadığı gibi müvekkili tarafından borçluların yerleşim yerinin de kesin olarak bilinmediğini beyanla ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep, taşıma sözleşmesine konu iş makinasının kaza nedeni ile hasarlanmasından dolayı açılan itirazın iptali davasında ihtiyati haciz isteminin kabulüne ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Talep eden tarafça, davalıların maliki ve sürücüsü bulunduğu araç ile taşınan iş makinasının alt geçit yüksekliğinin dikkate alınmaması nedeniyle alt geçite çarparak zarar görmesi nedeniyle alacağın tahsilini temin amacıyla ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece talebin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Her ne kadar mahkemece 20/12/2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, davacı vekilinin talebinin dayanağının haksız fiil neticesinde uğranılan zararların tazmini istemi olduğu, olay tarihi itibariyle muaccel olduğu, dava dosyası içerisinde mevcut İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/182 Değişik İş sayılı dosyasından alınan raporda taşıma sözleşmesine konu … tescil plaka nolu aracın hasara uğraması ve pert total uygulaması yapılması sonucunda uğramış olduğu zararın 490.000,00 TL olarak hesaplandığı, bu aşamada, zarar miktarı ile sorumluluğun yaklaşık ispat olarak ispat edildiği, muacceliyet şartı da gerçekleştiğinden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, ihtiyati haciz isteyen tarafın istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
Bu nedenlerle; ihtiyati haciz isteyenin istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı, anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce talep hakkında HMK.’nun 353-(1-b-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/994 Esas sayılı dosyasından verilen 20/12/2022 sayılı ara kararının ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik hükmünün KALDIRILMASINA,
2- HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a) İhtiyati haciz talep eden davacı dava dilekçesinde belirtilen değer olan 490.000,00.-TL’nin %15’i (73.500,00.-TL) oranında teminat karşılığında KABULÜNE,
b) Belirlenen teminatın davacı tarafından depo edilmesi halinde aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalılar … ve … üzerine kayıtlı araçlar ve taşınmaz malları ile sınırlı ve dava değerini aşmayacak şekilde İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
3- İhtiyati haciz tesisine ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davacılar tarafından ödenen istinaf karar harcının talep halinde ilgilisine iadesine,
5- İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonunda verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
7- İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmağından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.