Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/412 E. 2023/700 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/412
KARAR NO : 2023/700
KARAR TARİHİ : 06/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2022
NUMARASI : 2021/611 Esas 2022/952 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Adi Takipten Doğan İtirazın Kaldırılması Ve İflas (İİK 156))
BAM KARAR TARİHİ : 06/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Karşıyaka 4. Noterliğinin 18/06/2010 tarih ve 20355 yevmiye numaralı ve Karşıyaka 7.Noterliği’nin 07/02/2018 tarih ve 2052 yevmiye numaralı vekaletnameleri ile vekil-müvekkil ilişkisi kurulduğunu, sonrasında taraflar arasında 25.01.2011 ve 02.01.2014 tarihli Avukatlık ve Hukuki Danışmanlık Ücret Sözleşmeleri akdedildiğini, işbu sözleşmeler uyarınca iş ve işlemler ile dava ve icra takipleri yürütüldüğünü; davalı tarafın yukarıda belirtilen sözleşmeler uyarınca edimlerini yerine getirmemeye başlayınca, Karşıyaka 2.Noterliğinin 23.05.2019 tarih ve 9315 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, 28.05.2019 tarihinde davalıya tebliğ edildiğini, buna rağmen davalının ihtarnamede belirtilen hususları yerine getirilmediğinden müvekkilinin Karşıyaka 2. Noterliğinden keşide ettiği 19.06.2019 tarih ve 10861 ve 10862 yevmiye numaralı ihtarnameler ile vekillik görevinden istifa ettiğini; müvekkilinin uyarmasına ve bir süre beklemesine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmeyen davalı hakkında alacağın tahsili amacıyla 19.06.2020 tarihinde Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1744 E.sayılı dosyası ile genel haciz yoluyla ilamsız takip başlattığını, karşı tarafın itiraz etmemesi üzerine takibin kesinleştiğini, davalı borçlunun iflasa tabi bulunan şirketlerden olması nedeniyle, 15.12.2020 tarihli talep dilekçesi ile İİK 43.madde uyarınca takip yolu değiştirilerek takibin iflas yoluyla adi takibe dönüştürüldüğünü ve davalı borçluya 04.01.2021 tarihinde örnek no:11 iflas ödeme emrinin tebliğ edildiğini; bunun üzerine karşı borçlunun vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiğini, yukarıda belirtilen sözleşmeler ve ihtarnameler çerçevesinde itirazın haksız ve yersiz olduğunu bildirerek, davalının itirazının kaldırılmasına/iptaline ve davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında ilk olarak 2011 yılında 1 yıl süre ile geçerli olacak şekilde avukatlık ücret sözleşmesi akdedildiğini, daha sonra taraflar arasında 01.01.2014 ile 31.12.2018 tarihleri arasında geçerli olacak şekilde yeniden avukatlık ücret sözleşmesi akdedildiğini; müvekkili aleyhinde girişilen iflas yolu ile ilamsız takibin hukuka aykırı olduğunu, takibe konu edilen alacakların gerçek ve likit olmayan alacaklar olduğunu; müvekkilinin taraflar arasında akdedilen avukatlık ücret sözleşmesi uyarınca tüm edimlerini eksiksiz ifa ettiğini; davacı tarafça keşide edilen ihtarnamede davacının hangi aylara ait vekalet ücretlerinden alacağı olduğu ve yine takip etmiş olduğu ve kesinleşen hangi dava dosyalarından karşı tarafın vekalet ücretine hak kazandığı bilgisinin ihtarname içeriğinde belirtilmediğini, davacı tarafça girişilen gerek icra gerek iflas yolu ile takiplerde de var ise alacağın hangi aylardan ve hangi dava dosyalarından kaynaklandığının belirtilmediğini; yine kabul anlamına gelmemek kaydıyla, eğer davacı tarafından kesinleşen vekalet ücretleri istifadan önce icraya konulmamış ise, davacının buna ilişkin müvekkilinden herhangi bir hak talep etmesinin hukuken mümkün olmayacağını; davacının takip etmiş olduğu dosyalara ilişkin karşı vekalet ücretlerinin tahsili talep edilebilmesi için öncelikle davacının istifasının haklı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının istifa nedeninin haklı olmadığını; müvekkili şirketin ticari faaliyetine devam eden aktif şirket olduğunu, borca batık durumunun söz konusu olmadığını, bu nedenle iflasının istenemeyeceğini; Karşıyaka 2.Noterliği’nin 23.05.2019 tarih ve 9315 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkilini temerrüde düşürdüğünü iddia etmekteyse de, ihtarname içeriğinde alacak kalemlerinin nelerden ibaret olduğunun açıkça belirtilmemiş olması, alacak hesaplamasının nasıl yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi olmaması nedeniyle söz konusu ihtarname uyarınca müvekkilinin temerrüde düştüğünün kabulü edilemeyeceğini, bu yönü ile işlemiş faiz isteminin yersiz olduğunu bildirerek davanın reddini savunmuştur.
MAHKEMECE: “Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmiş, Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğünün 2020/1744 esas sayılı takip dosya örneği, davalı şirkete ait ticaret sicil dosyası celbedilmiş, ilanlar yaptırılmış, ilgili mahkemelere ve icra müdürlüklerine ait icra ve mahkeme dosya örnekleri celbedilmiş, emekli icra müdürü … ve nitelikli hesap uzmanı … tarafından 08/05/2022 uyap tanzim tarihli bilirkişiler kök raporu ve 04/10/2022 tarama tarihli ek rapor düzenlenmiştir.
Dava, İİK’nun 155 vd.maddeleri hükümlerine göre açılmış, iflas yoluyla adi takipte davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davalı şirketin ikametgahı … ilçesinin mahkememiz yargı çevresi içerisinde kaldığı; taraflar arasında belli dönemlerde vekalet ilişkisinin bulunduğu; Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1744 E.sayılı dosyası ile, davacı alacaklı vekili tarafından davalı borçlu aleyhine 19/06/2020 tarihinde, 677.423,68 TL asıl alacak, 63.139,60 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 740.563,28 TL alacağın, asıl alacağa yıllık %9 yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsili için genel haciz yoluna mahsus takip açıldığı, takibin kesinleştiği, bilahare davacı vekilinin 15/12/2020 tarihli talep dilekçesi ile takip yolu değiştirilerek takibin iflas yoluyla adi takibe dönüştürüldüğü ve davalı borçluya gönderilen iflas ödeme emrinin 04/01/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu vekilinin 04/01/2021 uyap tanzim tarihli itiraz dilekçesi üzerine iflas yoluyla takibin durdurulmasına karar verildiği hususlarında ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık ve çözülmesi gereken sorun; taraflar arasındaki vekalet ilişkisi sürecinde davacı vekilinin vekaletten istifasının haklı olup olmadığı, davalının sözleşmeden doğan ödemelerini eksiksiz olarak yerine getirip getirmediği, vekaletten istifa haklı ise icra takip tarihi itibariyle davacının varsa asıl alacak tutarının ne kadar olduğu, takip tarihinden önce davalının temerrüde düşürülüp düşürülmediği, düşürülmüş ise icra takip tarihi itibariyle işlemiş faiz alacağının ne kadar olduğu, bu hususlara bağlı olarak karar tarihine en yakın tarih itibariyle depo kararına esas borç tutarının ne kadar olduğu noktalarındadır.
İİK’nun 155. madde hükmüne göre, borçlu iflas yoluyla takibe tabî şahıslardan olup da alacaklı isterse iflas takip yoluyla takip yapabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile ticaret mahkemesinden isteyebilir(İİK m.156/IV).
İflas davası İİK’nun 158.maddesine göre incelenip karara bağlanır. Mahkeme yapacağı inceleme sonucunda borçlunun itirazını yerinde bulmazsa, yani takip konusu alacağın varlığı belirlenirse itiraz kaldırılır ve borçluya 7 günlük bir depo kararı verilir. Borçlu 7 gün içinde borcunu ödemez veya depo etmezse mahkeme depo kararından sonraki ilk oturumda borçlunun iflasına karar verir.
Maddi ve hukuki olguların ışığında olaya dönüldüğünde;
Taraflar arasındaki avukatlık ve hukuki danışmanlık sözleşmesi ile avukatın ücretinin iki kalem olarak hüküm altına alındığı, birinci hükmün, hukuki danışmanlık, ikinci hükmün ise dava ve yasal işlemler yönünden avukatın hak kazandığı ücretleri kapsadığı;
Hukuki danışmanlık yönünden, sözleşmenin imzalanmasından itibaren hüküm doğurması ile beraber her ayın son gününde ödenmek üzere avukata hukuki danışmanlık hizmeti karşılığında 2014 yılı için aylık KDV dahil 9.4432,00 TL, 2015 yılı için aylık KDV dahil 10.375,00 TL, 2016 yılı için aylık KDV dahil 11.413,00 TL, 2017 yılı için aylık KDV dahil 12.554,00 TL, 2018 yılı için aylık KDV dahil 13.810,00 TL ödeneceği,
Dava ve yasal işlemler yönünden ise, dava ve yasal takiplerin sonuçlandırıldığı tarih geçerli olmak üzere İzmir Barosu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret ödeneceği gibi vekil azil ya da istifa halinde de o tarih itibari ile İzmir Barosu Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ücret ödeneceği konusunda anlaşma sağlandığı,
2014 yılı ve 2019 yıllarına ait hukuki danışmanlık ücretlerinin düzenli olarak ödenmediği, eksik ödendiği, 2013 yılında taraflar arasında imzalanan hesap mutabakatına mahsuben 2014 yılında herhangi bir ödeme olmadığı, söz konusu sözleşmenin sözleşmenin feshi maddesinde düzenlenen “dava ve yasal işlemlerden dolayı harç ve masrafların zamanında vekile iletilmemesi veya eksik ödenmesi gereken aylık hukuki danışmanlık ücretini iki defa ödememesi veya ödenmesi sürecindeki sürekli aksaklıklar yaşanması, geç ödenmesi, eksik ödenmesi durumlarında vekil iş bu sözleşmeyi tek taraflı olarak herhangi bir ihtarnameye gerek kalmaksızın feshetme hakkına sahiptir. Bu fesihten itibaren vekil fesih tarih itibariyle kendisine ödenmeyen vekalet ücretleri, birikmiş borcu, tarafınca yapılan yasal ve özel masraflarla, fesih tarihinden itibaren sözleşme sonu 31.12.2018 tarihine kadar ödenmesi gereken vekalet ücretlerinin tamamının müvekkil tarafından muacceliyet hükmünün kabul edilmiş olduğu” hükmü gereği davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği, taraflar arasındaki vekalet ilişkisi sürecinde davacı vekilinin vekaletten istifasının haklı olduğu,
Davacının taraflar arasında mevcut olan hukuki ilişkilerinden kaynaklı alacaklarının tahsili için davalıya Karşıyaka 2.Noterliğinin 23/05/2019 tarihli 09315 yevmiye numaralı ihtarname gönderdiği, 28/05/2019 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile 7 gün atıfet mehlinin tanındığı, borçlarını ödemeyen davalının 05/06/2019 tarihi itibariyle temerrüde düştüğü anlaşılmıştır.
Bu çerçevede, bilirkişiler tarafından dosya içeriğine, olaya ve hukuka uygun şekilde hesaplandığı gibi dava konusu borç tutarının duruşma tarihi 19/11/2022 itibariyle 663.352,42 TL asıl alacak, 201.513,74 TL işlemiş faiz, 53.325,38 TL vekalet ücreti, 3.702,04 TL harç, 64,80 TL masraf, 26.877,10 TL harç, avans olmak üzere toplam 948.835,48 TL olduğu, bu tutarın davacıya ödenmesi ya da mahkeme veznesine yatırılması hususunda davalı şirkete çıkartılan depo kararı ekli meşruhatlı davetiyenin 16/11/2022 tarihinde tebliğ edilmesine ve davalı vekiline tefhim edilmesine rağmen 7 günlük kesin süre içerisinde ve karar tarihi itibariyle borcun depo edilmediği ve alacaklıya ödenmediği saptanmıştır.
Bilirkişiler raporunda temerrüt tarihi 05/06/2019 ile takip tarihi 19/06/2020 arası faiz tutarı bakımından özel olarak hesap yapılmayıp genel hesap içerisinde yer verilmiş ise de, sözü edilen dönemde işlemiş faiz tutarının 663.352,42x9x378/100×365= 61.991,64 TL olduğu ve bu tutarın takip talebinde belirtilen 63.139,60 TL nin altında kaldığı anlaşılmış, dolayısıyla bu husus eksiklik olarak görülmemiştir.
Davalı taraf müvekkilinin ihbar olunan taraf durumundaki dosyalarda ve davacı olup davadan feragat ettiği dosyada ya da taraf olmadığı dosyada vekalet ücretine hükmedilmemesine rağmen müvekkili hakkında borç çıkartılmasının hukuka uygun olmadığını savunmuş ise de, davacı tarafın bu dosyalarda da vekil olarak görev alması ve hizmette bulunması nedeniyle bu yöndeki savunmaya itibar edilmemiştir. Ayrıca bilirkişilerin hesaplamaları takip dayanağı 25/01/2011 tarihli avukatlık sözleşmesi uyarınca düzenlenen 31/12/2013 tarihli hesap mutabakatı ile 02/01/2014 tarihli avukatlık ve hukuki danışmanlık ücret sözleşmesi çerçevesinde vekalete ilişkin kurallar gözetilerek yapıldığından taleple bağlılık ilkesinin çiğnendiği yönündeki davalı itirazı da yerinde görülmemiştir. Yine, davalı şirketin borca batık durumda olmamasının adi takip yoluyla iflas davası açılmasına engel teşkil ettiği iddiasının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Depo kararı çıkartılmakla zımnen itirazın kaldırılmasına, İİK’nun 193/I,II,III.maddelerinde öngörülen “İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur. İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer. İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbiri yapılamaz” hükmü uyarınca müflis davalı hakkında takibin devamının mümkün olmamasına göre; depo kararına esas karar tarihine en yakın 19/11/2022 itibariyle davacının davalıda bulunan alacak miktarının toplam 948.835,48 TL olduğunun tespiti ile yetinilmiş, iflas ödeme emrine vaki itirazın kaldırılması ile ilgili ayrıca karar verilmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla, yasal şartları oluştuğundan haklı görülen davanın kabulüne ve davalının iflasına karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile;
“Davacı tarafından açılan dava ile ilgili olarak:
…nün Merkez 99321 sicil numarasında kayıtlı davalı “…”nin İFLASINA” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin temerrüde düşürülmesinin söz konusu olmadığını, yine ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve eksik incelemeler içerdiğini, gerek bilirkişi kök raporunda gerekse de ek raporda huzurda görülen iş bu dava ile davacı yanın danışmanlık ücreti ile kesinleşen dava/takip dosyalarından kaynaklı müvekkil vekalet ücretini talep ettiğinin belirtildiğini, oysaki, alacaklı davacı yan tarafından takip talebinde yalnızca 05.06.2019 tarihli hukuki danışmanlık ücreti ile sadece kesinleşen dava dosyalarından kaynaklanan karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsilinin talep edildiğini, bilirkişi tarafından gerek kök raporda gerekse de ek raporda alacaklının talebi ile bağlı kalınmayarak, davacının takip etmiş olduğunu iddia ettiği dava ve icra dosyaları uyarınca müvekkili tarafından davacıya ödenecek İzmir Barosunun tavsiye niteliğindeki asgari ücret tarifesi doğrultusunda hatalı olarak vekalet ücretleri hesaplamaları yapıldığını, davacı yanın takip etmiş olduğu dava ve icra dosyalarının celp edilmediğini, bilirkişi tarafından davacı yanın takipte talep etmiş olduğu karşı yan vekalet ücretine hükmedilen dava dosyaları incelenmeksizin ve taleple bağlı kalınmaksızın sözleşme uyarınca başkaca hesaplamalar yapılarak raporun tanzim edilmesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda her ne kadar davacının vekalet sunarak ihbar olunan sıfatı ile davaları takip ettiği davalara ilişkin olarak da taraflar arasındaki sözleşme uyarınca vekalet ücretine hak kazandığı belirtilmişse de, takip talebinde alacaklı yan tarafından yalnızca kesinleşen dava dosyalarından kaynaklanan karşı yan vekalet ücreti alacağının tahsili talep edilmiş olup, davacı yanın ihbar olunan sıfatı ile vekil olarak takip etmiş olduğu dava dosyalarına ilişkin olarak müvekkilinden herhangi bir vekalet ücreti talebi olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı yan ile müvekkilimiz arasında akdedilen vekalet ücreti sözleşmesinde her ne kadar davacı yan tarafından takip edilecek dava ve takip işlemleri için İzmir Barosu Asgari ücret tarifesi üzerinden ücret ödeneceği kararlaştırılmışsa da, İzmir Barosu tarafından yayımlanan asgari ücret tarifesi tavsiye niteliğinde olup, bu tarifeye göre ücret talep edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, sözleşmedeki bu hüküm geçerli sayılacak olsa dahi davacı yanın müvekkilinden ancak TBB’nin asgari ücret tarifesi uyarınca ücret talep edebilecekken tavsiye niteliğindeki ve hiçbir bağlayıcılığı olmayan İzmir Barosu’nun avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca vekalet ücretine hak kazanmasının mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iflas yoluyla adi takibe itirazın kaldırılması ve davalının iflasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; ilk derece mahkemesince aldırılan denetime elverişli ve açık olan bilirkişi ek raporuna göre davacının davalıdan alacaklı olduğunun anlaşılmasına, davalının mahkemece verilen depo kararı gereğini yerine getirmemesine, iflas kararı verme koşullarının oluşmuş olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih, 2021/611 Esas ve 2022/952 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı başlangıçta alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 06/04/2023