Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/397
KARAR NO : 2023/527
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/01/2023
NUMARASI : 2023/5 D.iş 2023/7 Karar
DAVANIN KONUSU : Tevdi Mahalinin Belirlenmesi (TBK M.107)
BAM KARAR TARİHİ : 22/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/03/2023
Talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep eden vekili dilekçesi ile, karşı tarafça 10/05/2022 tarihinde davacı şirkete gelindiğini ve araç satın alınmak istendiğinin belirtildiğini, aracın stoklarda bulunmaması üzerine aracın sipariş verilerek yurt dışından getirileceğini, aracın ülkeye geliş tarihinin belli olmadığını, dolayısıyla satış bedelinin de belli olmadığını, aracın ülkeye giriş yaptıktan ve müvekkili şirkete geldikten sonra belirlenecek satış bedeli ile karşı tarafa satılabileceği hususlarının bildirildiğini ve karşı tarafça bu hususlara onay verilerek aracın karşı taraf adına opsiyonlandığını, karşı tarafça 12/05/2022 tarihinde müvekkili şirkete 5.000,00-TL kaparo gönderildiğini, karşı taraf adına opsiyonlanan aracın müvekkili şirket stoklarına girmesi üzerine; aracın müvekkil şirket stoklarına girdiğini ve 21/07/2022 tarihi itibariyle anahtar teslim fiyatının 919.327-TL olduğu belirtilerek bu bedelin ödenmesi halinde satış ve teslim işlemlerinin gerçekleştirileceğinin karşı tarafa bildirildiğini, karşı tarafça dayanaktan yoksun biçimde aracın Mayıs ayındaki fiyattan satın alınmak istendiğinin belirtildiğini, belirtildiği üzere, aracın stoklarda bulunmaması sebebiyle yurt dışından getirileceğini, ülkeye geliş tarihinin belli olmadığını, müvekkili şirket stoklarına girdikten sonra belirlenecek bedel ile karşı tarafa satışı yapılabileceğinin bildirildiğini, aracın Mayıs ayındaki fiyatı ile karşı tarafa satışının mümkün olmadığını ve güncel satış fiyatının ödenmesi halinde satışının yapılabileceğini, aracın bu bedel ile satın alınmaması halinde yatırılan kaporanın iadesi için banka bilgilerinin bildirilmesi konusunda karşı tarafa İzmir 21.Noterliği’nin 21/07/2022 tarihli, 36251 yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, işbu ihtarnamenin karşı tarafa tebliğ edilmesine rağmen, karşı tarafın kendisine verilen 3 günlük süre içinde güncel satış bedelini ödemediği gibi kapora iadesi için de banka bilgilerini bildirmediğini, bu nedenle TBK Madde 107 uyarınca kaparo bedelinin karşı tarafa iade edilebilmesi için tevdi mahalli tayini talebinde bulunduklarını, tevdi mahalli tayini taleplerinin kabulünü, 5.000,00-TL kaparonun iade edileceği tevdi yerinin tayinini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.
Mahkemenin 09/01/2023 tarihli değişik iş kararı ile; ” Talep tevdi mahalli tayini istemine yöneliktir.
6098 Sayılı TBK 106. maddesine göre; “Yapma veya verme edimi gereği gibi kendisine önerilen alacaklı, haklı bir sebep olmaksızın onu kabulden veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçınırsa, temerrüde düşmüş olur.” TBK’nın 107.maddesinde; “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Yine aynı kanunun 187.maddesinde ise; “Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hâkim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur. Dava konusu olan çekişme mahkemece henüz sonuca bağlanmamış ve borç da muaccel ise, taraflardan her biri borçluyu, edimi tevdi etmeye zorlayabilir.” hükmü belirtilmiştir.
Dava konusu alacak konusunda taraflar arasında uzlaşma değil ihtilaf bulunduğu anlaşılmakla somut olayda tevdi mahalli şartlarının oluşmadığı görülmekle, talebin reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; taleplerinde TBK107. maddesine dayanıldığını, TBK 187. maddesi nazara alınarak, tevdi mahalline ilişkin şartların oluşmadığından bahisle, talebin reddine karar verilmesinin kabul edilemez olduğunu, karşı tarafça 12.05.2022 tarihinde müvekkili şirkete 5.000-TL kaparo gönderildiğini, karşı taraf adına opsiyonlanan aracın müvekkili şirket stoklarına girmesi üzerine; aracın müvekkili şirket stoklarına girdiğini ve 21.07.2022 tarihi itibariyle anahtar teslim fiyatının 919.327-TL olduğu belirtilerek bu bedelin ödenmesi halinde satış ve teslim işlemlerinin gerçekleştirileceğinin karşı tarafa bildirilmesine rağmen, karşı tarafça dayanaktan yoksun biçimde aracın Mayıs ayındaki fiyattan satın alınmak istendiğinin belirtildiğini, öncesinde belirtildiği üzere, aracın stoklarda bulunmaması sebebiyle yurt dışından getirileceğini, ülkeye geliş tarihinin belli olmadığını, müvekkili şirket stoklarına girdikten sonra belirlenecek bedel ile karşı tarafa satışı yapılabileceği bildirildiğinden, aracın Mayıs ayındaki fiyatı ile karşı tarafa satışının mümkün olmadığını ve güncel satış fiyatının ödenmesi halinde satışının yapılabileceğini, aracın bu bedel ile satın alınmaması halinde yatırılan kaporanın iadesi için banka bilgilerinin bildirilmesi konusunda karşı tarafa İzmir 21.Noterliği’nin 21/07/2022 tarihli, 36251 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, işbu ihtarnamenin karşı tarafa tebliğ edilmesine rağmen, karşı taraf kendisine verilen 3 günlük süre içinde güncel satış bedelini ödemediği gibi, kapora iadesi için de banka bilgilerini bildirmediğini, dolayısıyla aracın karşı tarafa satılamamış olduğunu, kaporanın karşı tarafa iadesi gerektiğini, söz konusu ihtarnamenin tebliğ şerhinin havi nüshası dosya içerisinde mevcut olup, karşı tarafın TBK 106. Maddesi uyarınca, müvekkilinin borcunu ifa edebilmesi için kendisi tarafından yapılması gereken hazırlık fiillerini yapmaktan kaçındığını ve bu şekilde temerrüde düşmüş olduğunun sabit hale geldiğini, yerel mahkeme kararının aksine; taraflar arasında kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın söz konusu olmadığını belirterek, hukuka aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne, TBK 107. Maddesi uyarında kaparo bedelinin karşı tarafa iade edilebilmesi için tevdi mahalli tayinine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, kapora bedelinin iadesi için tevdi mahalli belirlenmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Tevdi mahallinin belirlenmesi, 6100 sayılı HMK’nın 382.maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinin (3.) alt bendinde sayılan hallerden olup; bu kararlara karşı 387.madde uyarınca ilgililerin istinaf kanun yoluna başvurabilmeleri öngörülmektedir.
6098 sayılı TBK’nun 107. maddesi; “Alacaklının temerrüde düşmesi durumunda borçlu, hasar ve giderleri alacaklıya ait olmak üzere, teslim edeceği şeyi tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
Tevdi yerini, ifa yerindeki hâkim belirler. Bununla birlikte ticari mallar, hâkim kararı olmadan da bir ardiyeye tevdi edilebilir.” şeklindedir.
TBK’nun 111. maddesinde “Borçlunun kusuru olmaksızın, alacağın kime ait olduğunda veya alacaklının kimliğinde duraksama sebebiyle ya da alacaklıdan kaynaklanan diğer kişisel bir sebeple borç, alacaklıya veya temsilcisine ifa edilemezse borçlu, alacaklının temerrüdünde olduğu gibi, tevdi ya da sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir.” hükmü bulunmakta olup, 187.maddesinde “Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hâkim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur. Borçlu, alacağın çekişmeli olduğunu bildiği hâlde ifada bulunursa, bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur. Dava konusu olan çekişme mahkemece henüz sonuca bağlanmamış ve borç da muaccel is, taraflardan her biri borçluyu, edimi tevdi etmeye zorlayabilir.” hükümleri yer almaktadır.
Borçlunun borcunu zamanında yerine getirmesi ve böylece temerrüde düşmemesi hem kendi, hemde alacaklının menfaatinedir. Zira borçlunun borcunu zamanında ödemeyerek temerrüde düşmesi halinde, gerek alacaklı gerekse borçlu açısından çeşitli hukuki sonuçlar meydana çıkar. Bu nedenle borcunu ödemek istemesine rağmen kime ödeneceğinin bilinmemesi ve alacaklılar arasında çekişme olması halinde, alacaklının ödeme istemini kabul etmemesi, alacaklının adresinin bulunmaması gibi durumlarda borçlu borcunu mahkemenin belirteceği bir yere yatırarak borcundan ve dolayısıyla temerrüde düşmekten kurtulmak isteyebilir. Kime ait olduğu çekişmeli olan alacağın borçlusu da ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hakim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur.
Taraflar arasındaki satım sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususu yargılamayı gerektirmekte ise de; hakimin tevdi yerini tayin ederken, borçlunun tevdi hakkı bulunup bulunmadığını araştırması gerekmeyip borcun muaccel olduğu, karşı tarafında ediminin ifasından kaçındığının anlaşılması halinde tevdii mahallinin tayin edilmesi gerekli ve yeterlidir. Zira borçlunun tevdi hakkı yoksa hakimin tevdi yerini tayin etmiş olması, borçlunun haklı kılınması anlamını taşımayacak olup, uyuşmazlık bulunan tarafların haklı olup olmadığı ileride ihtilafı inceleyecek mahkeme tarafından belirlenecektir.
Somut olayda; Talep eden tarafından İzmir 21.Noterliği’nin 21/07/2022 tarihli, 36251 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile aracın anahtar teslim fiyatının 919.327-TL olduğu belirtilerek bu bedelin ödenmesi halinde satış ve teslim işlemlerinin gerçekleştirileceğinin, aksi halde aracın başkasına satılacağının, satış bedelinin yatırılmaması durumunda kapora iadesi için banka bilgilerinin gönderilmesinin ihtar edildiği ileri sürülmüş olup, dosyada örneği bulunan ve tebliğ edildiği görülen ihtarnamede belirtilen sürelerin geçmiş olması karşısında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 107. ve 111. maddeleri gereğince tevdi yeri tayin edilmesi gerekirken yerel mahkemece yazılı şekilde gerekçe ile talebin reddine karar verilmiş olması isabetli olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Bu nedenle talep eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararı kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tevdi mahali talep eden vekilinin İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/01/2023 tarih ve 2023/5 D.iş 2023/7 Karar sayılı tevdi mahalli tayini talebinin reddi kararına karşı yaptığı istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, anılan kararın KALDIRILMASINA,
2-Talep edenin kapora bedelini … İzmir … şubesinde açılacak vadeli hesaba YATIRMASINA,
3-Talep eden tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcınının talep halinde iadesine,
4-Talep eden kendisini vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.400,00 TL vekalet ücretinin karşı taraftan alınarak talep edene verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf yoluna başvuran talep eden tarafından yapılan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 9,00 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 501,00 TL’nin karşı taraftan tahsili ile talep edene verilmesine,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince oy birliği ile 22/03/2022 tarihinde kesin olarak karar verildi.