Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/36 E. 2023/233 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/36
KARAR NO : 2023/233

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 18.11.2022
NUMARASI : 2022/1308 Esas
DAVA KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 02.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.02.2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin davalıya verdiği hizmet gereğince davalıya ilgili fiş ve evrakları ekleyerek fatura kestiğini, ödenmeyen fatura alacaklarının tahsili için davalı borçlu aleyhine Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2022/7090 esas sayılı icra takip dosyası ile 7 örnek ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edildiğini, borca itirazının kabulü ile icra takibinin durdurulmasına karar verildiğini, 2022/125516 arabuluculuk dosyasının anlaşamama ile sonuçlandığını, borçlu davalının bu süreçte mal kaçırmakta ve mallarını satmakta olduğunun tespit ettiklerini, uygun bir teminat karşılığı ihtiyati tedbir niteliğinde icra takip dosyası üzerinden davalı borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı tarafça cevap verilmediği anlaşılmıştır.
MAHKEMECE: ” …İİK’nun 257. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ‘rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yeddinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.’ bu hükme göre bir para alacağının vadesinin gelmesi halinde, alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İ.İ.K’ nun 258. maddesinin 1.fıkrası uyarınca “…alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de; özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması gerekmektedir.
Somut olayda; davacı şirketin fatura düzenlemiş olmasının tek başına alacağın varlığının göstergesi olarak kabul edilemeyeceği, faturalara istinaden ödeme yapılıp yapılmadığı, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının ancak yargılama sonucu anlaşılabileceği, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne olduğu hususunda 2004 sayılı İİK’nun 257. vd. maddeleri gereğince talep eden yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir” gerekçesi ile;
“2004 Sayılı İİK’nun 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz talebinin REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, yasa gereği ihtiyati haciz şartlarının oluştuğunu, yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE:
Dava, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptalinden kaynaklanan alacak için ihtiyati haciz istemidir.
HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, davacı şirketin fatura düzenlemiş olmasının tek başına alacağın varlığının göstergesi olarak kabul edilemeyeceği, faturalara istinaden ödeme yapılıp yapılmadığı, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olup olmadığının ancak yargılama sonucu anlaşılabileceği ve yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği gerekçeleriyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir.
İİK’nin 258.maddesi uyarınca da, alacaklı alacağı ve gerektiğinde haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermek zorundadır.İhtiyati haczin, bir para alacağının ödenmesini güvence altına alan ve borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasını ifade eden tedbir niteliğinde bir kurum olması nedeniyle mahkemece, bu yöndeki istem değerlendirilirken gerçeğe benzerlik karinesi ile hareket edilmelidir.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK.’nun ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’nda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamında, şirketin fatura düzenlemiş olmasının alacağın varlığına tek başına yeterli olmayacağı, bir akdi ilişkide faturaların tek başına yeterli olmadığı, dolayısıyla ihtiyati haciz için yaklaşık ispatın gerçekleşmediği, bu nedenle itiraz edenin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla ilk derece mahkemesi tarafından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerden ötürü, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2022 tarih ve 2022/1308 Esas sayılı ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 02.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.