Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/343 E. 2023/796 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/343
KARAR NO : 2023/796
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2022
NUMARASI : 2022/589 Esas 2022/946 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” DAVA:Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketten Bornova 5. Noterliği 02.01.2006 tarihinde 51 yevmiye nolu araç satış satış sözleşmesi ile 15.000,00 TL bedel karşılığında satım sözleşmesi karşılığı olarak davalıya 20.000 TL senet vermek suretiyle kamyon satın aldığını, Aliağa 1. İcra Müdürlüğü 2006/ 73 Esas sayılı icra takip dosyası ile davalının senedi işleme koyduğunu, icra dosyasında hiç işlem yapılmayarak dosyanın işlemden kaldırıldığını ancak müvekkilinin takibin derdest olduğu dönemde karşı taraf ile anlaşarak borcunun parça parça senet vererek tadil ettiğini, müvekkilinin iş bu senetleri ödediğini ancak bazı senetlerin kendisine iade edildiğini ancak bazılarının ödendiği halde kendisine iade edilmediğini,
Müvekkilinin senetleri ödemesine rağmen Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü 2008/ 5890 E sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, müvekkilinin senetleri ödediğini ispat etme olanağı olmadığından davalının haciz baskı ve tazyiki ile bu borcu tekrar ödemek zorunda kaldığını, icra dosyasında haricen ödemeler yaptığını, dosyanın harcı borcundan fazlaya gelmeye başlamasıyla müvekkilinin borç ilişkisinden ekonomik hayatını mahvetme durumuna kadar geldiğini, kefili olmak zorunda kalan eşinin de maaşına maaş haczi uygulanmasının devam ettiğini,
Müvekkilinin ev taşınması sırasında davalı şirketle mevcut cari hesap dökümü ve diğer ödemeyi ispatlar belgeler bulduğunu, taraflarınca yapılan incelemede belgelerin müvekkilinin iddialarını kanıtlar nitelikte olduğunu,
Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü 2008/ 5590 E sayılı icra takibine konu edilen senetlerin toplamın 30.500 TL olduğunu ve müvekkili tarafından takip açıldığı tarihte toplam 48.250 TL ödemesine rağmen müvekkili aleyhinde 30.500,00 TL asıl alacak üzerinden 16.04.2008 tarihinde Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü 2008/ 5890 E sayılı takibe müvekkili tarafından toplamda 17.695,00 TL lik ödenin yapıldığını, müvekkilinin takip başlatıldığında alacaklıya borcunu tamamen ödediği buna rağmen icra takibini haksız başlattığı, tarafların arabuluculuk aşamasında anlaşamadıklarını ileri sürerek Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü 2008/ 5890 E sayılı dosyanın tedbiren durdurulmasını ve fazlaya ilişkin tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik fazla ödenen 10.000 TL’nin davalının icra dosyasında talep ettiği faiz oranından hesaplanarak tarafımıza ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi sunması konusunda ek süre verilmiş, karar tarihi itibariyle cevap süresinin dolmadığı görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, senetlere ilişkin takip tarihi öncesinde borcun ödenmiş olması nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitine ilişkin menfi tespit davası ile icra dosyasına fazla yapılan ödemenin istirdat talebine ilişkindir.
Davacı vekili delil olarak, arabulucuk, icra dosyalarına, satış sözleşmesine, cari hesap sözleşmesi, bilirkişi, tanık ve yemin deliline dayanmıştır.
Belirtilmelidir ki 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre;”(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Davacı yan, kambiyo senedine dayalı takipte fazladan ödenen miktar için alacak talebinde bulunduğundan, dava 01.01.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
Davacı taraf, arabuluculuğa başvuru yapıldığını belirtip, başvuru numarasını bildirerek eldeki davayı açmıştır. Ne var ki arabuluculuğa salt başvurmak dava şartının yerine getirilmesi için yeterli olmayıp, sürecin tamamlanması da gereklidir.
6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun (HUAK) 16.maddesinde, “(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….” hükmü ile sürecin başlangıcını;
HUAK madde 17/1’de belirtilen haller olan;
“a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d) (Değişik: 12/10/2017-7036/23 md.) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
Arabuluculuk sürecinin sona erme hallerini düzenlemiştir.
6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…”hükmünü içerir.
Somut olaya bakıldığında; Mahkememizin 17.10.2022 tarihli tensip zaptı ara kararı uyarınca davacı vekiline,”… b)Dava şartı arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucudan onaylı örneğini sunmak üzere 1 haftalık kesin süre tanınmasına, aksi halde, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği hususunun davacı vekiline ihtarına…” şeklinde kanun hükmünü ihtiva eden ihtar yapılarak kesin süre verilmiş olup, davacı vekili kesin süre içerisinde arabulucu tutanağı aslını veya tutanağın arabulucu tarafından onaylanmış örneğini mahkememize sunmamıştır. Yine mahkememizce arabulucu faaliyetine ilişkin uyap ortamından yapılan sorgulamalarda arabuluculuk dosyasının henüz sonuçlanmadığı uyarısı yer almaktadır. (uyap çıktıları dosya içerisine alınmıştır)
Mahkememizce yapılan 20.12.2022 tarihli duruşma davacı vekili duruşmada alınan beyanında “… davayı ıslah etme hakkımızda gözetilerek ek süre verilmesini, ayrıca ıslah hakkımımında değerlendirilmesini…” talebinde bulunmuş ve mahkememizce ” davacı vekiline tensip zaptı uyarınca arabuluculuk tutanak aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış suretini mahkememize sunmak üzere arabuluculuk kanunundan kaynaklanan 1 haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde arabulucuk suretinin aslı ve onaylı suretinin sunulmadığı anlaşılmakla, bu dava şartının ıslahla tamamlanmasının da mümkün olamadığından davacı talebinin reddine ” karar verilmiştir.
Arabuluculuk dava şartına ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olup, emredici niteliktedir. Arabuluculuk prosedürünün mutlaka davadan önce tamamlanmış olması zorunludur. İstisnai olarak arabuluculuk yoluna başvurunun dava şartı olmadığı mahkemelerde dava açılması ve ilgili mahkemece görevsizlik kararı verilmesi üzerine görevli mahkemede esasa girilinceye kadar bu şartın ikmal edilmesi halinde dava açıldıktan sonra da arabuluculuk prosedürü tamamlanabilir. Mahkememize açılan huzurdaki dava dosyası görevsizlikle gelen dava dosyası değildir.
Bu açıklamalar ışığında, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylı örneği mahkememiz dosyasına sunulmadığından ve yine mahkememizce uyap sisteminden alınan kayıtlarda arabulucuk dosyasının henüz sonuçlanmadığına dair uyarılar birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği anlaşılmakla dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.. “şeklinde davanın dava şartı yokluğundan reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle ; davanın UYAP elektronik ortamı üzerinden açıldığını ve arabuluculuk tutanağının ıslak imzalı fotoğrafının elektronik imzalı ön yazı ile mahkemeye süresi içerisinde sunulduğunu, yani dosyaya aslının sunulduğunu, mahkemece bu şekliyle yapılan sunumun kabul edilmediğini, dava şartı olan arabuluculuk başvurusu yapıldığından ve arabulucuk önşartı davada gerçekleşmiş olduğundan mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, icra dosyasında borçlu olmadığının tespiti ve istirdat istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Arabuluculuğa 15/05/2022 tarihinde başvurulduğu, arabuluculuk son tutanağının 08/07/2022 tarihinde imzalandığı, davanın ise 18/07/2022 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Somut olayda; ilk derece mahkemesince davacı tarafından arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemeye sunulması için kesin süre verildiği, verilen süre içerisinde davacı tarafından arabuluculuk son tutanağının UYAP sistemi üzerinden gönderildiği, buna göre arabuluculuk dava şartının yerine getirilmiş olduğu kanaatine varılmıştır.
7036 Sayılı Kanunun 3/2 maddesi mucibince bu tutanağın suretinin uyap sistemi üzerinden dosyayı ibraz edildiği görüldüğünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan incelenmeksizin, kararın HMK 353/1-a-4 maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/12/2022 Tarih, 2022/589 Esas 2022/946 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından alınan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/04/2023