Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/341 E. 2023/1594 K. 27.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/341
KARAR NO : 2023/1594
KARAR TARİHİ : 27/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2023
NUMARASI : 2022/788 Esas 2023/3 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/09/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki kapsamında müvekkil şirketin 148,500 ton miktarında … isimli ürünü birim fiyatı 1.650-USD üzerinden toplamda 245.025,00-USD karşılığında davalı şirkete temin etmesi hususunda anlaştıklarını, belirlenen 245.025,00-USD tutarındaki satış bedeline KDV’nin dahil olmadığını, bunun sebebinin ise, ürünlerin müvekkil şirket tarafından yurt dışından alınması ve ürünlerin mevzuata uygun olarak davalıya millileştirilmeden teslim edilecek olmasından ileri geldiğini, proforma faturada satış şeklinin CIF/Ambarlı olarak belirtildiğini, CIF satış şeklinde gümrükleme işlemlerinden ve gümrük vergisinden de alıcının yani davalı şirketin sorumlu olduğunu ;müvekkili şirketin anlaşma konusu ürünleri temin etmesine rağmen davalı şirketin 29/04/2022 tarihine kadar ürün bedelini ödeyip ürünü teslim almadığını, bu konudaki uyarılara uymadığını, bu kapsamda Beşiktaş 15.Noterliğinin 25.05.2022 tarih ve 07079 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile sözleşme konusu ürünün teslim alınmasını ve bedelinin derhal ödenmesini, yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde müvekkili şirketin 31.185 USD tutarındaki müspet zararı ödeme yükümlülüğü altına gireceğini ve müvekkili şirketin depolama masrafları da dahil olmak üzere tüm zararların tazmini zımnında hukuki yollara başvuracağını bildirdiğini, buna rağmen yine sonuç alınamadığını; bilahare müvekkili şirketin Aliağa 2. Noterliğinin 07.11.2022 tarihli 13504 yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmede öngörülen yükümlülüklerin üç gün içerisinde yerine getirilmesi halinde bu hususun sözleşmeden dönme/fesih ihbarı olarak kabul edileceğini, depolama masrafları dahil menfi ve müspet tüm zararların tazmini zımnında hukuki yollara başvuracağını bildirdiğini; buna karşılık davalı şirketin Beşiktaş 28.Noterliğinin 15.11.2022 tarihli 6101 yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkili tarafından evvelce keşide edilen ihtarnamelerde yer alan hususların kabul edilmediğinin ve reddedildiğinin herhangi bir haklı gerekçe belirtilmeksizin ifade edildiğini; bu aşamadan sonra sözleşme konusu ürünün müvekkili şirket tarafından üçüncü kişiye birim fiyatı 1.045 USD üzerinden toplamda KDV dahil 155.182,5-USD’ye sattığını; uyarıca ürünler için gümrük vergisi ve KDV ödeme zarureti doğduğunu, her bir ton ürün için 107 USD karşılığı gümrük vergisi olmak üzere 148.500 ton ürün için toplamda 255.894,00 TL gümrük vergisi ile 769.006,00-TL KDV olmak üzere toplam 1.024.900,00 TL ödemek zorunda kalındığını; bu minvalde taraflar arasındaki ticari anlaşmaya uygun olarak ürün bedelinin ödenmemesi ve ürünlerin teslim alınmaması sebebiyle ürün satış bedeli olarak taraflarca anlaşılmış olan 245.025,00-USD ile ürünün dürüstlük kuralına uygun olarak yeni alıcıya satışından elde edilen KDV dahil 155.182,50-USD arasındaki farka göre hesaplanan 89.842,50-USD tutarındaki zarar ve ürünler için ödenen 255.894,00TL gümrük vergisi ile 769.006,00-TL tutarında KDV zararları doğduğunu bildirerek,
Ürün satış bedeli farkı 89.842,50-USD zararın 29.04.2022 tarihinden itibaren 3095 sayılı K.nun 4/a maddesi kapsamında devlet bankalarının Dolar ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı olan dava tarihi itibariyle %3 ve ileride değişen oranlarda işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Ürünler için ödenen 255.894,00-TL gümrük vergisi ve 769.006,00-TL KDV olmak üzere toplam 1.024.900,00-TL zararın ödemelerin müvekkili şirketçe yapıldığı tarih olan 08.06.2022’den itibaren TTK’nun 1530/7.maddesi kapsamında T.C. Merkez Bankasının 2022 yılı için ilan ettiği %17,25 faiz oranı ve 2023 ve takip eden yıllar için ileride değişen oranlarda işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMECE:
“… Dava, satım sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan müspet zararların (ürün satış bedeli farkı, gümrük vergisi ve KDV’nin) tazmini istemine ilişkindir.
Tüm dosya içeriği, dava dilekçesi ve eklerinin değerlendirilmesi sonucunda:
TTK’nun – 7155 sayılı Kanun ile değişik – 5/A,1 madde hükmüne göre “Bu Kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Bu bağlamda, 7155 sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Kanunun 18/A,1,2 madde hükümlerine göre “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
…Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Olayda, arabuluculuk son tutanağının 31/08/2022 tarihinde düzenlendiği ve uyuşmazlık konusunun son tutanakta 245.025.00 USD ürün bedelinin ve 59.400,00 USD tutarındaki -sözleşmenin ayakta oluşuna bağlı- müspet zararının ödenmemesi olarak tespit edildiği, bu tutanakta belirtilen uyuşmazlığın eldeki dava konusu uyuşmazlık ile örtüşmediği;
Şöyle ki, talep konusunun 245.025,00 USD ürün satış bedeli ile 155.182,50 USD üçüncü kişiye satıştan elde edilen tutar arasındaki 89.842,50 USD fark ile 255.894,00 TL gümrük vergisi ve 769.006,00 TL KDV olduğu, bu alacakların arabuluculuk son tutanağı düzenlendikten sonra gerçekleşen 07/11/2022 tarihli taraflar arasındaki sözleşmenin feshine bağlı alacaklar (menfi zarar) olduğu;
31/08/2022 tarihli dava şartı arabuluculuk son tutanağında yer alan uyuşmazlık ile eldeki dava konusu uyuşmazlığın tamamen ayrı maddi ve hukuki sebeplere dayandığı, dolayısıyla ürün bedeli satışından kaynaklanan farka ilişkin zarar, gümrük vergisi ve KDV tutarı ile ilgili olarak müstakil arabuluculuk yoluna başvurulması gerektiği anlaşıldığından,
Mahkememizce düzenlenen 30/12/2022 tarihli tensip zaptı ile davacı vekiline 07/11/2022 tarihli ihtarnameden sonra dava şartı arabuluculuk yoluna başvurup başvurmadığı, fark ürün bedeli zararı ile KDV ve gümrük vergisi kalemleri zararına ilişkin başvuru yapılmış ise buna ilişkin arabuluculuk son tutanağını sunmak üzere süre verildiği, tensip zaptını 08/01/2023 tarihinde tebellüğ eden davacı vekilinin 10/01/2023 uyap tanzim tarihli dilekçe ile olayda yeni bir arabuluculuk tutanağının gerekli olmadığını, şayet mahkeme aksi kanaatte ise ekte bulunan dava konusu olay ile ilgili 2023/24 nolu 06/01/2023 tarihli arabuluculuk başvurusunun sonucunun beklenmesi gerektiğini bildirdiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan arabuluculuk şartına ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olup, emredici niteliktedir. Arabuluculuk prosedürünün mutlaka davadan önce tamamlanmış olması zorunlu olup, yargılama sırasında tamamlanabilecek dava şartlarından değildir. Ticari uyuşmazlıklarda arabuluculuğa ilişkin yasal hükümlerin ihdas nedeni de bu yöndedir. Şöyle ki, ticari uyuşmazlığın mahkemenin önüne getirilmeden taraflar arasında arabuluculuk yolu ile çözülmesi ve sosyal barışın sağlanması amaçlanmıştır. Bu durumda, eldeki dava konusu uyuşmazlık ve taraflar arasındaki sözleşmenin feshinden önceki dönem ile ilgili düzenlenen arabuluculuk tutanağı konusu uyuşmazlığın maddi ve hukuki sebeplerinin farklı olması da dikkate alınarak, olayda usul ekonomisi ilkesinin uygulanması ve dava açıldıktan sonra arabuluculuk prosedürünün başlatılması mümkün görülmemiştir.
Bu açıklamalar ışığında, dava tarihi itibariyle dava şartı arabuluculuk yoluna başvuru gerçekleşmediğinden, dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir….” gerekçesi ile;
Dava şartı yokluğu sebebi ile davanın usulden REDDİNE,……” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesi ve tensip zaptının müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle müvekkilinin hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, ilk derece mahkemesince, her ne kadar müvekkili aleyhine açılan bu davayı reddetmiş olsa da buna rağmen HMK’nın 27’inci maddesi kapsamında öncelikli olarak müvekkiline dava dilekçesi ve tensip zaptını tebliğ etmesinin gerektiğini, iş bu davada mahkemenin davayı, arabuluculuk dava şartı gerçekleşmediği gerekçesiyle reddettiğini, gerçekten de işbu dava kapsamında arabuluculuk dava şartının gerçekleşmediğini, bu nedenle davanın reddedilmesinin doğru karar olduğunu, bu nedenle dava kapsamında, öncelikle müvekkiline yargılamadan haberdar verilmesi, müvekkilin sunacağı cevap dilekçelerinden sonra davanın reddedilmesi gerekliliği nedeniyle kararın kaldırılmasının gerektiğini, dava dilekçesinde HMK’nın 119’uncu maddesinde belirtilen unsurların eksik olup dava dilekçesinin kabul edilmemesinin gerektiğini. davaya, davalı … vekili olarak, hüküm henüz kesinleşmeden ve taraflarca istinaf edilmeden önce dosyaya vekaletname sunarak kaydolunduğunu, bu kapsamda lehlerine AAÜT uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesinin gerektiğini, beyanla, davalı vekilinin kesin hüküm elde edilmeden önce vekaletname ibraz ederek davaya dahil olduğu dikkate alındığında davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmesi gerekirken vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf taleplerinin kabulüne, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/788 Esas, 2023/3 Karar Nolu kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılarak yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: müspet zarar tazmini istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince; dava konusu uyuşmazlıkla ilgili arabuluculuğa başvurulmadığından dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 maddesinde; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen maddeye göre mahkemece arabuluculuğa başvurulmadığının anlaşılması halinde dava dilekçesi karşı taraf tebliğe çıkarılmadan davanın usulden reddine karar verileceğinin düzenlendiği, somut olayda da mahkemece, davacının davaya konu uyuşmazlık hakkında arabuluculuk son tutanağını sunmadığı anlaşıldığından, dava dilekçesi davalı tarafa tebliğ edilmeksizin davanın usulden reddine karar verilmiş olup, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik olmadığı gibi, dava dilekçesinin davalıya tebliği gerekmediğinden davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine ilişkin istinaf istemi yerinde bulunmamıştır.
Davalı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmediğinden karardan sonra vekalet sunulması davalı tarafın vekalet ücretine hak kazanması sonucunu da doğurmaz.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmemesine, davalı lehine vekalet ücreti takdir edilecek bir durum bulunmamasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/01/2023 tarih, 2022/788 Esas ve 2023/3 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 89,95 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/09/2023