Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/331
KARAR NO : 2023/970
KARAR TARİHİ : 25/05/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/01/2023- Ara Karar
NUMARASI : 2022/1096 Esas
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden
Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2023
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili ihtiyati haciz talepli dilekçesinde özetle; müvekkili … Limited Şirketi (Danışmanlık Şirketi) ile davalı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (İşveren Şirket) arasında imza altına alınan Enerji Danışmanlık Hizmet Sözleşmesinin taraflar arasında 09/02/2022 tarihinde düzenlendiğini ve 12 (oniki) ay süreli olarak belirlendiğini, hizmet sözleşmesinin 4. maddesi gereğince; davacı müvekkil tarafından Elektrik Satın Alma Danışmanlığı (Teklif ve sözleşme danışmanlığı, tarife analizi, fatura kontrolü ve hatalı faturalara itiraz, mevzuat danışmanlığı, raporlama) ve Enerji Danışmanlığı (Enerji yönetimi, yenilenebilir enerji) konularında danışmanlık hizmeti verme yükümlüğünü kabullendiğini ve danışmanlık ücreti olarak sözleşmenin 7. Maddesi gereğince aylık 16.000,00-TL + KDV (%18)=18.880,00-TL olarak düzenlendiğini, 9. maddedeki düzenleme gereği ödemelerin her ay yapılacağı, danışmanlık şirketinin her ayın ilk haftası danışmanlık hizmet bedeline ilişkin fatura düzenleyeceği ve davalı işverenin de fatura kesim tarihinden itibaren 5 (Beş) iş günü içinde müvekkilin banka hesabına ödeme yapması gerektiğine yer verildiğini, müvekkili şirketin hizmet yükümlülüklerini eksiksiz ve kusursuz olarak her ay düzenli bir biçimde ifa ettiğini, ancak davalı şirket tarafından anlaşılan bedelin kendilerine ödenmediğini, bunun üzerine davalı aleyhine alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını belirterek, davalı borçlunun mal varlığına alacak tutarınca teminatsız olarak ihtiyaten haciz konulmasına, davalı borçlunun takibe konu asıl alacağa, faiz alacağına, takip giderlerine, vekalet ücretine ve diğer tüm ferilerine ve takip kalemlerine karşı haksız olan itirazın iptalini ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Mahkemenin 02/01/2023 tarihli ara kararı ile;
” İcra ve İflas Kanunu’nun 258. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” hükmüne göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257,11 hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorunda olduğu, daha açık bir anlatımla, sadece alacağın varlığının, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart olmadığı,
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de, özellikle hukuki bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenek olduğu,
Somut olayda ihtiyati hacze dayanak alacağın varlığı ve miktarı dava uyarınca yapılacak yargılamayla belirleneceğinden bu kapsamda mevcut ve muaccel bir alacağın varlığı ile bu hususta yaklaşık ispattan söze edilemeyeceğinden ihtiyati haczin yasal koşulları oluşmadığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur. ” gerekçesi ile,
“Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat gerekmekte olup ibraz ettikleri delillerde kesin ispat ve kesin ispata yakın nitelikte delillerin mevcut olduğunu, davalı borçlunun şirket bölünmesi ve sermaye azaltımı yapacak olması sebebiyle alacaklarının tehlikeye düştüğünü, davalı borçlu şirketin 26/09/2022 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde (TTSG) vermiş olduğu ilan ile şirketin tam bölünmeye gideceğini, işbu sebeple sermaye azaltımına gidileceğini, TTK m. 174,175 gereği varsa alacaklıların alacağının bildiriminin yapılması maksadıyla 1. ilanını yayınladığını, 04/10/2022 tarihli 2. ilanı ve 12/10/2022 tarihli 3. (Son) ilanının da yayınlanmasıyla birlikte 3 aylık bildirim süresi 12/01/2022 tarihinde sona erecek olup davalı borçlunun sermaye azaltımı yapacağını, akabinde ise şirketin bölünmeyi tamamlayacağına şüphe bulunmadığını, ilgili ilanların sureti taraflarınca dava dilekçesi ekinde ibraz edilmesiyle alacaklarının tehlikeye düştüğüne ilişkin ispat külfeti yerine getirilmiş olduğundan yaklaşık ispat şartının sağlanamaması sebepleriyle ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırılması istemiyle işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurma gerekliliğinin hasıl olduğunu belirterek, yerel mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararının kaldırılmasına ve öncelikli olarak teminatsız ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, itirazın iptali davası sırasında verilen ihtiyati haciz isteminin reddine yönelik ara kararın kaldırılmasına ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, alacağın varlığının yargılamayı gerektirmesi, yaklaşık ispat ölçüsünde ispat edilemediğinden ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı talep eden davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İhtiyati haciz İ.İ.K.’nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 257/1.maddesinde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” düzenlemesi muaccel bir başka deyişle vadesi gelmiş alacaklar yönünden ihtiyati haciz koşulları düzenlemiş olup, muaccel olmayan/vadesi gelmemiş alacak yönünden ise ihtiyati haciz koşulları aynı yasanın 257/2.maddesinde ise;” Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksatıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;(1)
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.” şeklinde düzenlemesi bulunmaktadır.
İİK.’nın 258.maddesinde ise; “İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.
Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir. (Ek fıkra: 17/07/2003 – 4949 S.K./60. Md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”
Tüm dosya kapsamın göre; ihtiyati haciz talebinde bulunan davacı taraf sözleşmeye dayalı alacağını tahsile yönelik ihtiyati haciz talebinde bulunmuş ise de dosya kapsamında sunulan kayıtların alacağın varlığını ve muaccel olduğunu kanıtlamaya elverişsiz olduğu görülmüştür.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle ihtiyati haciz kararı verilmesi için mutlak ispat şartlarının oluşmasına gerek bulunmayıp, yaklaşık ispat ölçülerinde ispat yeterli olacağından dosya kapsamına göre yaklaşık ispat kuralının somut olay yönünden gerçekleşmiş olmamasına, alacağın olup olmadığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olmasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine dair aşağıda belirtilen şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1096 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin olarak verilen 02/01/2023 tarihli ARA KARAR usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden bu aşama için ihtiyati hacze itiraz eden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 25/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.