Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/330 E. 2023/1286 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/330
KARAR NO : 2023/1286
KARAR TARİHİ : 06/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/12/2022
NUMARASI : 2022/800 Esas 2022/1038 Karar

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talep, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafça taraflar arasında … plaka sayılı tırın alım satımı hususunda ticari ilşki bulunduğunu, bu ilişki kapsamında tırın 30.000 TL’lik borca karşılık düzenleme şeklinde borç ve rehin sözleşmesi ile ile rehin verildiğini, rehin bedeli borcun tanzimi için sözleşme ile aynı tarihli bonoların verildiğini, rehin sözleşmesi kapsamında belirlenen bedelin bonolarla vadesinde ödenmesine rağmen davalının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığını beyanla öncelikle takibin tedbiren durdurulmasını, talebin yerinde görülmemesi halinde icra veznesindeki paranın ödenmesinin tedbiren durdurulmasını, borçlu olunmadığının tespiti ile takibin iptali ile rehnin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece 14/10/2022 tarihli ara karar ile; Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı vekilinin İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açtığı, aynı zamanda dava dilekçesinde İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, iş bu menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi dikkate alındığında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin davacı şirket açısından durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takibinde icra veznesine yatırılan veya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin, iş bu menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi dikkate alındığında kabulüne icra veznesine yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi talebinin teminat karşılığı tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
Davalının ara karara itirazı üzerine mahkemece verilen 8/12/2022 tarihli ara karar ile, dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacı vekilinin 19/10/2022 tarihinde eksik harcı tamamladığı anlaşılmakla, davacı vekilinin İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibine nedeniyle davalı şirkete borçlu olmadığının tespiti talebiyle menfi tespit davası açtığı, iş bu menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi dikkate alındığında icra takibinden sonra açılan menfi tespit davalarında icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin davacı şirket açısından durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacı vekilinin dava dilekçesinde yer alan İzmir 13. İcra Dairesinin 2022/2790 Esas sayılı dosyasında davacı aleyhine başlatılan icra takibinde icra veznesine yatırılan veya yatırılacak paranın alacaklıya ödenmemesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin, iş bu menfi tespit davasının icra takibinden sonra açıldığı ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi dikkate alındığında kabulüne karar verildiği, davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararından sonra davacın tarafça teminat bedelinin yatırıldığı ancak tedbir kararının uygulanmasının süresi içerisinde talep edilmediği, bu kapsamda geçerli bir ihtiyati tedbir kararının varlığından söz edilemeyeceği, davacı tarafın hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği iddiasında bulunmadığı, davacı tarafın haklılığını yaklaşık ispat ölçüsünde ispat etmediği, dava dilekçesinde belirtilen senetlerin ödendiğine dair herhangi bir delilin dosyada bulunmadığı, senetlerin rehin borcu için verildiğini ispatlar herhangi bir protokol veya yazılı belgenin sunulmadığı, ülkemizdeki enflasyon oranının %80 olduğu dikkate alındığında teminat bedelinin yetersiz olduğundan bahisle itirazlarının kabulüne ve ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiği, mahkememizce 20/10/2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının süresinde talep edilip edilmediği noktasında mahkememizin herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığı gibi süresinde talep edilip edilmediğinin mahkememizce bilinemeyeceği, bu durumun icra dairesinin sorumluluğunda olduğu, buna yönelik talebin icra dairesine yöneltilmesi, talep hakkında verilen kararın usul ve yasa hükümlerine aykırı olduğunun düşünülmesi durumunda sair yasa yollarına başvurulması gerektiği, tedbir kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde değil, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi çerçevesinde değerlendirme yapılmak suretiyle verildiği, bu kapsamda 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesi hükmünde yaklaşık ispat şartının sağlanmasına yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığı, tedbir kararının talep doğrultusunda mahkemece takdir edilecek teminat bedeli mukabilinde verilebileceği, teminat bedeli açısından takdir yetkisinin belirtildiği üzere mahkemede olduğu, ihtiyati tedbir kararı sebebiyle herhangi bir zarar oluşması durumunda davalı tarafın bu zararlarını mahkemece takdir olunan teminat bedelinden tazmin edebileceği, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi gözetildiğinde takdir olunan teminat bedelinin hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin mahkememizin 20/10/2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına itirazlarının reddine, ” şeklinde İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin 20/10/2022 tarihli ara karara karşı itirazlarının reddine, dair hüküm kurulmuştur.
Davalı vekili ara karara karşı istinaf dilekçesinde özetle; ortada geçerli bir ihtiyati tedbir kararı olmadığını, tedbir kararı verilmesinin yasal şartları bulunmadığını, mahkemece hükmedilen teminatın da çok düşük olduğunu beyanla, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Talep; ara karara itirazın reddi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen arar karar ile icra veznesindeki paranın davalıya ödenmesinin teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.
İhtiyati tedbir, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. ila 399. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, aynı yasanın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartlarına yer verilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesine göre “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir”. Anılan maddeye göre öncelikle mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı alınabilecektir. Mevcut durumda meydana gelebilecek değişmeyle kastedilen taraflar arasında çekişmeli olan veya yargılama konusunu oluşturan şey ya da hak üzerindeki değişimlerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1.maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Buna göre çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan şey ya da hak, aynı zamanda ihtiyati tedbirin konusunu da oluşturacaktır. Dava konusu yapılmayacak veya yapılmamış olan şey veya hak hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır.
İhtiyati tedbir öğretide “…kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 390/3. maddesinde ise tedbir talep eden tarafın dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu düzenleme gereği tedbir talep eden tarafın talebi dışında resen başkaca bir ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün değildir.
İhtiyati tedbir kararına itiraz 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 394/2.maddesinde; ”İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 391/3. ve 394/5. maddelerinde ihtiyati tedbire dair belirtilen (ilk derece) mahkeme kararlarına karşı kanun yoluna başvurulabileceği öngörülmüş; bu kanun yolunun ne anlama geldiği ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/1. maddesinde “ilk derece mahkemelerinden verilen … ihtiyati tedbir … taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmü ile istinaf olarak açıkça belirtilmiştir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde ise; ”Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./15.md.) yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre ara karara itiraz eden vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1,b.1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2022 tarih, 2022/800 Esas sayılı ara kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 161,40 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 18,50 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 06/07/2023