Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/283 E. 2023/843 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/283
KARAR NO : 2023/843

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2022
NUMARASI : 2022/826 Esas 2022/1177 Karar
ASIL DAVA : ALACAK
BİRLEŞEN DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 04/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/05/2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/826 Esas ve 2022/1177 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda asıl ve birleşen davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; ”…A-)Mahkememizin 2022/826 Esas sayılı asıl dava dosyasında,
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin taşıma işi yaptığını, davalı firma ile araç satım sözleşmesi ve taşıma işi yapılması yönünde anlaştıklarını, müvekkilinin … plakalı aracı ile davalı adına yaptığı taşıma işlerinden dolayı davalı şirketten olan alacaklarının ödenmediğini, ayrıca davalı firma adına kayıtlı … plakalı aracın da satış vaadi sözleşmesi ile müvekkile satılması ve bu aracın yalnızca 24 ay boyunca davalının işinde çalışması amacıyla karma bir sözleşme imzalandığını, söz konusu sözleşme ile satış vaadi sözleşmesinin yanında aracın aylık kira karşılığı çalıştırılmasının kararlaştırıldığını, davalının haksız olarak sözleşmeyi feshederek aracı müvekkilinden geri aldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL alacağın ticari faizi ile birlikte ödenmesine, ve 237,79 TL ihtar masrafının ve sözleşmede kararlaştırılan 50.000 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile yapılan sözleşmenin müvekkili şirket tarafından feshedilmediğini, buna ilişkin davacı tarafın Karşıyaka 5 Noterliğinin 31379 yevmiye numaralı ihtarnamesine karşı müvekkili şirket tarafından düzenlenen Üsküdar 25 Noterliğinin 52331 yevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtildiği üzere taraflar arasında imzalanan sözleşmenin davalı müvekkil şirket tarafından feshinin söz konusu olmadığını ve hala yürürlükte olduğunun bildirildiğini, satış sözleşmesinin feshinin müvekkili tarafından davacının işi bıraktığının ikrarı sonucu olduğunu, davacı tarafından edim yükümlülüklerinin yerine getirilmediğini, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle sözleşmeye konu aracın müvekkil şirket tarafından geri alındığını, davacının bedeli ödenen bonolar üzerinden takip yapıldığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, sözleşmede yer almamasına rağmen … plakalı araç ile yapılan tüm hizmet bedellerinin ödendiğinin hesap kayıtlarında mevcut olduğunu, ayrıca davanın yetkisiz mahkemede görüldüğü, yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
B-)Birleşen İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/899 Esas sayılı dava dosyasında,
İDDİA VE TALEP:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil aleyhine davalı şirket tarafından belirtilen dosya ile icra takibi başlatıldığını, dosya borcu müvekkilden tahsil edilmiş olmakla, müvekkilin yapılan araç satış vaadi sözleşmesindeki taksitleri için teminat amaçlı alınan senetler iade edilmeyerek takibe konu edildiğini, buna dair ödenen bedeller için alınmış olan senetler icraya konulduğunu, Savcılığa şikayette bulunduklarını, taraflarınca davalı tarafından haksız yere yapılan sözleşme feshedildiği ve araçta taraflarınca alındığını, icra takibinden önce ödediği davaya ve takibe konu senet bedellerinin ve diğer alacaklarımızın ödenmesi için İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/523 sayılı dosyasında 25.11.2019 tarihinde dava açıldığını, aralarında fiili irtibat ve ilgisi bulunması, ayrıca aynı alacağa konu olmakla biri hakkında verilecek karar diğer dosyayı da etkileyeceğinden dolayı bu dosya ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/523 Esas sayılı dosyasının birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın araç satış vaadi ile davacıya devredildiği yine bu aracın davacıdan kiralandığı, sözleşmenin müvekkili tarafından fesh edilmediğini, davacının sözleşmeye uygun olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, bu nedenle aracın davacıdan geri alındığını, sözleşme uyarınca düzenlenen bononun teminat senedi olmadığı, ifa amacıyla düzenlendiği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVA:
Asıl dava, araç satış vaadi ve soförlü araç kiralama hizmet akdinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Birleşen dava araç satış vaadi ve soförlü araç kiralama hizmet akdinden kaynaklanan ve kambiyo senedinin bedelsiz olduğu iddiasına dayalı menfi tespit davasıdır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dosya davacısı ile davalısı arasında Bornova 1. Noterliğinin 05/12/2018 tarih ve 29999 yevmiye nolu motorlu araç satış vaadi ve araç kiralama sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşmeye göre mülkiyeti asıl ve birleşen dosya davalısına ait … plakalı aracın 105.000,00 TL karşılığında asıl ve birleşen dosya davacısına satılacağının vaat edildiği, ayrıca anılan aracın asıl ve birleşen dosya davalısına 24 ay süreyle şoförlü olarak kiralanacağının taraflarca kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu sözleşmeden kaynaklandığı, her ne kadar davacı kendisinin yaptığı hizmeti taşıma olarak nitelendirmiş ve mahkememizde işbu davayı ikame etmiş ise de, belirli bir bedel karşılığında taşıyıcı tarafından taşıma sözleşmesi ile eşya veya yolcu taşımanın somut olayda söz konusu olmadığı, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma hukukundan kaynaklanmadığı, asıl ve birleşen davaya konu uyuşmazlığın araç satış vaadi ile şoförlü araç kiralama sözleşmesine ilişkin olduğu, asıl davada davacının alacak ve cezai şart talebinde bulunduğu, birleşen davada ise bu sözleşme kapsamında düzenlendiği iddia olunan senetler nedeniyle menfi tespit isteğinde bulunduğu, mahkememizce tarafların tacir olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın mutlak ve nispi ticari dava olmadığı, mahkememizin görevli olmadığı gerekçesi ile 19/02/2021 tarih, 2019/523 esas, 2021/198 karar sayılı ilam ile mahkememizin görevsizliğine karar verildiği, bu karara karşı davacı vekilinin istinaf yasa yoluna başvurduğu, istinaf incelemesi neticesinde İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 07/10/2022 tarih, 2021/1659 esas, 2022/1541 karar sayılı ilamı ile “…Somut uyuşmazlıkta birleşen davada kambiyo senedinden dolayı borçlu olmadığının tespiti isteminde, kambiyo senetleri 6102 sayılı TTK’nın 670 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. TTK’ da düzenlenmiş olan kambiyo senetlerinden kaynaklanan hukuk davaları, mutlak ticari dava olup, aynı Kanun’un 5/1. Maddesi gereğince uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde çözümlenmesi gerekmektedir. (Aynı yönde Bknz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’nin 13.02.2020 tarih ve 2019/6433 Esas 2020/697 Karar sayılı Kararı) Asıl ve birleşen davanın mahkemenin kabulünde de olduğu üzere aynı hukuki ilişkiden kaynaklanması ve biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek mahiyette olduğundan birlikte yürütülmesi usul ve yasaya daha uygun olduğundan mahkemece asıl ve birleşen dava yönünden görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir…” gerekçesi ile mahkememiz ilamının kaldırılmasına karar verildiği, dosyanın mahkememizin yukarıdaki esasına kaydedildiği anlaşılmıştır.
Davacının asıl davayı mahkememizde, birleşen davayı ise İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinde ikame ettiği, davaya konu her iki uyuşmazlığın aynı sözleşme ilişkisinden kaynaklandığı, yukarıda anılan istinaf ilamında da belirtildiği üzere her iki davanın birlikte yürütülmesi gerektiği, davalıya asıl dava dosyasında dava dilekçesinin 10/12/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının 17/12/2019 tarihli dilekçesi ile cevap süresinin uzatılması talebinde bulunduğu, mahkememizce bu talebin 19/12/2019 tarihli ek kararla kabul edildiği, davalıya davaya cevap vermek üzere 2 haftalık ek süre verildiği, davalının yasal süresi içerisinde 03/01/2020 tarihinde davaya cevap verdiği, cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu, yetkili mahkemelerin davalı şirketin merkezinin bulunduğu İstanbul ili Ümraniye ilçesinin bağlı olduğu İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu bildirdiği, dava tarihi itibariyle davalı şirketin merkezinin belirtilen adreste olduğu, dava tarihi itibariyle davacının ise İzmir ili Çiğli ilçesinde ikamet ettiği, 6100 sayılı HMK’nun 10.maddesinde mülga HMUK’un 10. Maddesinden farklı olarak sözleşmenin kurulduğu yer mahkemesinin özel yetkili yer mahkemesi olarak gösterilmediği, sadece sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili kılındığı, asıl davaya konu alacağın para alacağı olduğu ve davacının TBK’nun 89.maddesi uyarınca yerleşim yerinde dava açabileceği kabul edilse bile davacının yerleşim yeri mahkemelerin Karşıyaka Mahkemeleri olduğu, yine davacı tarafından davalı şirketin İzmir ili Bornova ilçesinde şubesi bulunduğu ve bu nedenle İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de, 6100 sayılı HMK’nun 14/1 maddesi uyarınca şubenin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olabilmesi için davaya konu uyuşmazlığın şube işleminden kaynaklanması gerektiği, somut olayda sözleşmenin asıl ve birleşen dosya davacısı ile davalı şirket arasında bizzat yapıldığı, davacı ile davalı şirket şubesi arasında herhangi bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, davaya konu uyuşmazlığın şube işleminden kaynaklanmadığı, bu halde kendisinin ve davalının yerleşim yerinde dava açmayan davacı yönünden mahkememizin yetkisiz olduğu, bu halde yetkili mahkemeyi seçme hakkının davalıya geçtiği, davalının kendi yerleşim yeri mahkemesini yetkili mahkeme olarak bildirdiği, 6100 sayılı HMK’nun 6.maddesi ve 2004 sayılı İİK’nun 72/8.maddesi uyarınca davalı yerleşim yeri mahkemelerinin asıl ve birleşen dava yönünden yetkili olduğu, davalının yetki itirazının yerinde olduğu… ” gerekçesi ile,
1-Asıl ve birleşen davanın USULDEN REDDİNE, Görevli ve Yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE, 2-6100 sayılı HMK’nın 331/2. maddesi uyarınca dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi gönderilmesi halinde, yargılama harç ve giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine; aksi durumda resen dosyanın ele alınarak yargılama giderleri hususunda bir karar VERİLMESİNE, 3-6100 sayılı HMK’nın 20. maddesi uyarınca yetkisizlik kararına karşı taraflarca kanun yoluna başvurulmaması durumunda kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde talep halinde dosyanın yetkili İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesi gönderilmesine, tarafların belirtilen süre içerisinde mahkememize başvurmaması durumunda DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verileceğinin taraflara ihtarına, karar verilmiş, verilen bu karara karşıdavacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen yetkisizlik kararının hatalı olduğunu, yapılan sözleşmenin birden çok sonuç ve edim içeren karma nitelikli bir sözleşme olduğunu, davalı ile ticari ilişkilerinin olduğunu, davalı şirketin adresinin İzmir olmakla, yapılan sözleşme ve satış vaadi verilen aracında buradan alındığını, müvekkilinin tüm hakediş ve faturaları sözkonusu adresine düzenlendiğini, sözleşmenin ifa edildiği yerin İzmir olmakla halen … Sokak No…/… … olduğu gibi daha önce gönderilen tebligatlar ve davalıya gönderilen ihtarnamelerin de bu adreste tebliğ edildiğini, İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Asıl dava, araç (kamyon) satış vaadi ve şoförlü araç (kamyon) kiralama hizmet akdinden kaynaklanan alacak, birleşen dava ise icra takibine dayanak yapılan kambiyo senetlerinin araç satış vaadi ve şoförlü araç kiralama hizmet akdinden kaynaklanan bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasında “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir” düzenlemesine; İİK’ nun 72/VIII. madde ve fıkrasına göre, menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Ayrıca HMK’nın 10. maddesindeki; “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” şeklindeki düzenlemede kanun koyucu yetki hususunda davacıya seçimlik bir hak sunmuştur.
Anılan yetki kuralları kesin olmadığından HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir ve mahkemece kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemez. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Yetki itirazının ileri sürülmesi” başlıklı 19/2. maddesinde; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir. Yine, 116/1-a maddesinde “Kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazını “ilk itiraz” olarak düzenlemektedir. 117/1. madde ise; “İlk itirazların hepsi cevap dilekçesinde ileri sürülmek zorundadır; aksi hâlde dinlenemez.” hükmünü içermektedir. Son olarak; “Cevap dilekçesini verme süresi” başlıklı 127/1. maddesi ise; “Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” şeklinde düzenleme getirmektedir.
Bir davada birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalıya geçer.
Dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve davalı tarafından süresi içerisinde yetki itirazında bulunulmasına ve itirazında yetkili mahkemenin doğru gösterilmesine, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2022 tarih ve 2022/826 Esas 2022/1177 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcı peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 362/(1)-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere 04/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.