Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1928 E. 2023/1969 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1928
KARAR NO : 2023/1969
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
ESAS NO : 2023/691 Esas
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 01/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023

İhtiyati Haciz Talep Eden Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: İhtiyati haciz eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket uluslararası taşımacılık faaliyetini yürütmekte olduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında da ticari taşıma ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkili şirket ile davalı şirketin arasındaki taşıma ilişkisine istinaden muhtelif tarihlerde uluslararası taşımalar yapıldığını ve bu taşımalara istinaden muhtelif faturalar düzenlendiğini, davalı şirkete tebliği yapılan faturalardan kaynaklı açık hesap / cari hesaba ilişkin bakiye borç davalı şirket tarafından müvekkili şirkete ödenmediğini, ödenmeyen 78.800,00-Euro’nun tahsili amacıyla Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2023/1315 Esas sayılı dava dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin 04/07/2023 tarihinde yapmış olduğu itiraz sonucu icra takibi durdurulduğunu, takibin devamına karar verilebilmesi için iş bu davanın açılması zorunluluğunun hasıl olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin varlığı hususunda bir tereddüt bulunmadığını, davalı şirket tarafından bahsi geçen faturalara itiraz edilmediğini, taraflar arasındaki teklif ve onayı içerir mail yazışmalarından da görüleceği üzere davalı tarafın itirazı tümüyle hukuka aykırı olduğunu, davalı tarafça düzenlenen ve mail ortamında müvekkili şirkete iletilen yükleme talimatları bahsi geçen cari hesap alacağını oluşturan ve itiraz edilmeyen faturalardaki navlun bedellerinin tekrar ikrarı niteliğinde olduğunu, davalı tarafça dap taşıma şekline istinaden fiyat teklifi alındığını, navlun bedellerine olay verildiğini ve bu taşıma masrafları ilgili alıcıya mal ile birlikte fatura edilip tahsil edilmesine karşın müvekkili şirkete ödeme yapılmayarak ekstra bir kazanç peşine düşüldüğünü, yapılacak bilirkişi incelemesiyle müvekkilinin davalıdan bahse konu miktar kadar alacağı olduğunun açıkça ortaya çıkacağınını, davalı tarafça ticari ilişkinin inkar edilmediğini, yalnızca borçlu olmadığı şeklinde icra takibine itirazda bulunduğunu, davalı şirketten 09/05/2023 tarihinden beridir hiçbir ödeme alınamadığını, bakiye borç halen devam etmekte olduğunu, taraflarınca yapılan ilamsız icra takibi borçlu davalının yapmış olduğu itiraz ile takip durduğundan İİK’nun 257. Maddesi koşullarına göre ihtiyati haciz talep edilmesinde müvekkilinin hukuki yararı olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla borçlu davalının borcuna ve ferilerine yetecek miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının müvekkilinin somut olaydaki mağduriyeti de değerlendirilerek, öncelikle teminatsız aksi olunulması durumunda teminatlı olmak üzere ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “…Davacının, davalı ile aralarında taşıma ilişkisi bulunduğu, bu ilişki kapsamında muhtelif tarihlerde taşıma yapıldığı, buna ilişkin faturalar düzenlendiği, davalı ile ticari ilişkilerinin açık hesap/cari hesap şeklinde gerçekleştiği, davalının faturalara konu borcu ödemediği, bu faturalar sebebiyle davalı aleyhinde takip yapıldığı, davalının takibe haksız şekilde itiraz ettiği iddiasıyla ihtiyati haciz isteminde bulunduğu, dosyaya sunulan faturalar ile faturaların ekinde bulunan mail yazışmalarında, taşıma işinin gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, gerçekleştirilmiş ise ne şekilde gerçekleştirildiği, davacının taşıma bedeline hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmış ise taşıma bedelinin ne kadar olduğu ve davalı tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, davacının alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise alacaklı olduğu miktarın ne kadar olduğu hususlarının yargılamayı gerektirdiği, davacının davalıdan sadır olan ve takip ile dava konusu alacak miktarını gösteren (cari hesap mutabakatı vs.) herhangi bir delil sunmadığı, mevcut delil durumu itibariyle yaklaşık ispat ölçüsünde davacının iddiasını ispat edemediği, ihtiyati haczin yasal koşullarının bu aşamada oluşmadığı anlaşılmakla, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile; “ihtiyati haciz talebinin reddine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirketin uluslararası taşımacılık faaliyetini yürütmekte olup davalı şirket ile davacı şirket arasında da ticari taşıma ilişkisi mevcut olduğunu, davacı şirket ile davalı şirket arasındaki ticari taşıma ilişkisine istinaden muhtelif tarihlerde uluslararası taşımalar yapıldığını ve bu taşımalara istinaden muhtelif faturalar düzenlendiğini, dosyaya sunulu cari kaydından da görüleceği üzere davalı tarafça bir kısım ödeme yapılmış ise de bakiye 78.800,00 Euro ödenmediğini, ödenmeyen 78.800,00 Euro’nun tahsili amacıyla Kemalpaşa İcra Müdürlüğü’nün 2023/1315 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ancak davalı tarafın takibe itirazı üzerine takibin durduğunu, taraflarınca yapılan ilamsız icra takibine borçlu davalının yapmış olduğu itiraz ile takip durduğundan ve bu aşamada yargılama süresince davacının alacağını elde edebilme imkanı güçleşebileceğinden veya imkansız hale gelebileceğinden İİK m.257 koşullarına göre ihtiyati haciz talep edilmesinde davacının hukuki yararının bulunduğunu, açıklanan nedenlerle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/691 E. sayılı dosyasında verilen 25/08/2023 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karara itirazlarının kabulü ile istinaf incelemesi neticesinde bu ara kararın kaldırılarak; borçlu davalının borcuna ve ferilerine yetecek miktarda taşınır, taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının davacının somut olaydaki mağduriyeti de değerlendirilerek öncelikle teminatsız aksi kanaatte olunması halinde teminatlı olmak üzere ivedilikle ihtiyaten haczine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep: İlk Derece Mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın kaldırılarak, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir.
İhtiyati haciz isteyen vekilinin ileri sürdüğü vakıalar, dilekçesine eklediği deliller ve ihtiyati haciz istemi dilekçesindeki ifadeleri değerlendirildiğinde; söz konusu talebin, İcra ve İflâs Kanunu’nun ihtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257’nci maddesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257/I hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257/II’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispat yüküne ilişkin İİK’nın 258’inci maddesi de somut olay açısından önemlidir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’inci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
İstem konusu somut olaya gelindiğinde ihtiyati haciz talep eden davacı vekilince sunulan dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, davacı şirket tarafından ihtiyati haciz istemi, taraflar arasında taşıma sözleşmesi kapsamında davacı tarafça davalıya verildiği iddia olunan taşıma hizmeti karşılığında doğduğu iddia olunan navlun bedellerine ilişkin olarak düzenlenen faturalara dayandırılmıştır. İhtiyati haciz talep eden davacı tarafça, davalı adına düzenlenen navlun bedeline ilişkin takip ve davaya konu edilen faturalar içeriği taşıma hizmetinin aleyhine ihtiyati haciz talep edilen davalı tarafından alınmış olmasına rağmen ödenmediği iddia edilerek ihtiyati haciz karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafça da, davacının yaptığı usulsüz taşıma, ayıplı hizmet ve geç teslimler ile davacının verdiği taşıma hizmetine karşılık faturaları fahiş bir şekilde fiyatlandırması nedeni ile davalının zarara uğradığı savunulmuştur. Dava dilekçesi ekinde sunulan, davacı tarafça her bir taşımaya ilişkin olarak, yine davacı tarafça davalı adına düzenlenen navlun faturası ve ilgili navlun faturasına ilişkin olarak davalı tarafça düzenlenmiş yükleme talimatları, davalı şirket tarafından dava dışı alıcıya kesilmiş fatura ve taraflar arasındaki yazışmalara ilişkin maillere ilişkin delillerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde bu aşamada yaklaşık ispat koşulu sağlandığından İİK 257.maddesi gereğince koşulları oluştuğundan ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ihtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına, karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarda açıklanan nedenlerle;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1) İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/08/2023 tarih, 2023/691 Esas sayılı ARA KARARININ KALDIRILMASINA,
2)İhtiyati haciz talep eden tarafın yatırmış olduğu 269,85 TL istinaf karar harcının kendisine iadesine,
3)İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yolu harcının davalıdan alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
4)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
1)İhtiyati haciz talep eden yönünden ihtiyati haciz talebinin teminat mukabilinde KABULÜ ile,
2)İİK’nun 257. maddesi uyarınca, yukarıda ismi yazılı aleyhine ihtiyati haciz istenenden 2.335.632,00 TL (78.800 Euro x 29.64 TL) alacağı karşılayacak haczi caiz menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının 2.335.632,00 TL ile sınırlı olmak üzere İHTİYATEN HACZİNE,
3-Aleyhine ihtiyati haciz istenen ve 3. şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak 2.335.632,00 TL (78.800 Euro x 29.64 TL) % 15’i oranında hesaplanarak takdir olunan 350.344,8‬0 TL nakit teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi veya aynı miktarda kesin ve süresiz bir banka teminat mektubunun mahkememize ibrazı halinde kararın yerine getirilmesi için bir örneğinin ihtiyati haciz talep eden vekiline verilmesine,
4-İİK’nın 261/1. Maddesi uyarınca 10 gün içinde infaz edilmemesi halinde kendiliğinden kalkmış sayılacağına,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-Görülmekte olan bir dava içinde ihtiyati haciz talep edildiğinden ihtiyati haciz talep eden lehine avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
9-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023