Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1792
KARAR NO : 2023/1968
KARAR TARİHİ : 01/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/08/2023
NUMARASI : 2023/268 Değişik İş Esas 2023/266 Karar
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 01/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/11/2023
İhtiyati Haciz İsteyen vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: İhtiyati haciz isteyen vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin canlı hayvan ticareti işi ile uğraşmakta olup, müvekkiliyle borçlu arasında 33 adet Danimarka kırmızısı (3-7 aylık gebe düve) alım satımı için anlaşma yapılmış ve buna istinaden borçlu tarafından müvekkili adına 22.05.2023 tarihli 99.000 Euro’luk proforma fatura kesildiğini, buna istinaden müvekkil gerekli izin ve denetimlerini yaptırmış ve hayvanların gelmesi için tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ilgili fatura bedeli 26.05.2023 tarihinde borçluya ait TR… nolu hesaba 35.000 Euro olarak TR… nolu hesaba 1.505.300 TL olarak yatırıldığını, bu tutar … bankasının 26.05.2023 tarihli döviz kuruna göre 1 Euro=23,5197 TL olup 64.000 Euronun o günkü karşılığı olduğunu, (64.000*23,5197=1.505.260,80 tl) yapılan anlaşma ve ödemeden itibaren yaklaşık 75 gün geçmiş olup yapılan tüm görüşmelere rağmen satışa konu hayvanlar müvekkile teslim edilmediği gibi, yapılan ödemede tarafına iade edilmediğini, iş bu satım ilişkisinden vazgeçtiğine ve ödenen tutarın müvekkile iadesine ilişkin olarak Fethiye 7. Noterliğinin 08.08.2023 tarih ve 13134 yevmiye nolu ihtarname keşide edilmiş borçlu temmerüde düşürülmüş ve buna rağmen söz konusu tutar müvekkile ödenmediğini, müvekkil anlaşmada üzerine düşen ödem yükümlüpğünü yerine getirmesine rağmen borçlu basiretli bir tacir gibi davranmayarak yükümlülüklerini yerine getirememiş malları teslim edemeiş ve ödemeyi de iade etmediğini, borçlu anlaşma hükümlerini ihlal ederek edimlerini yerine getirmediğinden, ödenen tutar da ihtara rağmen geriye ödenmediğini, yaklaşık ispat kuralı sağlanmış olup, alacağımız da rehinle teminat altına alınmamış olduğundan İİK 257. Maddesi gereğince mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini sağlamak amacıyla mahkemenize başvurmak zorunluluğu doğduğunu, alacağının para alacağına dönmesi ve proforma faturadan da anlaşılacağı üzere malın teslim yerinin de Muğla olması nazara alındığında mahkemenin yetkili mahkeme olduğu anlaşılacağını, bu nedenlerden ötürü borca yetecek tutarda borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İlk Derece Mahkemesince “…Eldeki dosyada; talep eden vekili, dayanak banka dekontuna konu ödemeye esas 33 adet Danimarka kırmızısı (3-7 aylık gebe düve) şeklindeki ürünün teslim edilmediğine ilişkin borçlunun imzasını taşıyan bir belge ya da herhangi bir sözleşme ibraz etmemiştir. Yalnızca banka dekontu ile proforma faturanın bulunması, tek başına alacağın varlığını ispata yarar delil niteliğinde değildir. Buna göre banka dekontuna dayalı ihtiyati haciz talep edilirken en azından talebe konu teslimin hangi tarihte yapılacağını gösterir, sözleşme yahut karşı tarafın elinden çıkmış olan yan delillerle iddianın kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda talep eden vekilince yalnızca banka dekontu ibraz edildiğinden, teslim tarihi belirli olmayan somut olayda muaccel bir alacağın varlığı, yaklaşık ispat ölçüsünde dahi ispat edilememiştir. Kaldı ki borçlunun mallarını kaçırma girişiminde olduğuna dair de delil ibraz edilmediği gözetilerek şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; “2004 sayılı İİK’nun 257. vd. maddeleri gereğince talep eden yönünden yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak ihtiyati haciz talebin reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz isteyen vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin canlı hayvan ticareti işi ile uğraşmakta olup, müvekkiliyle borçlu arasında 33 adet Danimarka kırmızısı (3-7 aylık gebe düve) alım satımı için anlaşma yapıldığını ve buna istinaden borçlu tarafından müvekkili adına 22.05.2023 tarihli 99.000 Euro’luk proforma fatura kesildiğini, ilgili fatura bedelinin 26.05.2023 tarihinde borçluya ait TR… nolu hesaba 35.000 Euro olarak TR… nolu hesaba 1.505.300 TL olarak yatırıldığını, bu tutarın … Bankasının 26.05.2023 tarihli döviz kuruna göre 1 Euro=23,5197 TL olup 64.000 Euronun o günkü karşılığı olduğunu, yapılan anlaşma ve ödemeden itibaren yaklaşık 75 gün geçmesine rağmen satışa konu hayvanların müvekkiline teslim edilmediğini, yapılan ödemenin de iade edilmediğini, işbu satım ilişkisinden vazgeçtiklerine ve ödenen tutarın müvekkiline iadesine ilişkin olarak Fethiye 7. Noterliği’nin 08.08.2023 tarih ve 13134 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edilerek borçlunun temmerüde düşürüldüğünü, yerel mahkemenin taraflar arasında bir sözleşme olmadığı ve malların teslim tarihi kararlaştırılmadığı ve alacağın muaccel olmadığı gerekçesi ile yaklaşık ispat ölçüsüne ulaşmadığı için taleplerini reddetmişse de yerel mahkemenin aradığı ispatın kesin ispat ölçüsü olup; ihtiyati haciz tedbir olup kararı için yerel mahkemenin aradığı ölçüde bir kesinlik şartı aranmadığını, bu nedenlerle borçlunun anlaşma hükümlerini ihlal ederek edimlerini yerine getirmeyip ödenen tutar da ihtara rağmen geriye ödenmemiş ve ihtiyati haciz için aranan yaklaşık ispat kuralı sağlanmış olup, alacağında rehinle teminat altına alınmamış olduğundan istinaf başvurusunun kabulüne ve yerel mahkeme kararının kaldırılarak borçlunun borca yetecek tutarda borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarına ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep: İlk Derece Mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair kararın kaldırılarak, ihtiyati haciz kararı verilmesi istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İcra iflâs hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir.
İhtiyati haciz isteyen vekilinin ileri sürdüğü vakıalar, dilekçesine eklediği deliller ve ihtiyati haciz istemi dilekçesindeki ifadeleri değerlendirildiğinde; söz konusu talebin, İcra ve İflâs Kanunu’nun ihtiyati haczi düzenleyen İİK’nın 257’nci maddesine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu hükümde ihtiyati haciz talebine ilişkin iki hukukî sebep yer almaktadır. Birincisi, vadesi gelmiş (muaccel) bir para borcunun ödenmemesi hâlinde uygulanması gereken İİK’nın 257/I hükmüdür. İkincisi ise vadesi gelmemiş (müeccel) bir alacak için öngörülen İİK’nın 257/II’deki kuraldır. Bu iki kuralın yanı sıra ispat yüküne ilişkin İİK’nın 258’inci maddesi de somut olay açısından önemlidir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 257’nci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1 – Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa; 2 – Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa”. Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.
İcra ve İflâs Kanunu’nun 258’inci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiği veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK’nın 257/II hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır. Daha açık bir anlatımla sadece alacağın varlığı, ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli veya tek şart değildir. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’nunda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Dava konusu somut olaya gelindiğinde ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, ihtiyati haciz talep eden tarafça taraflar arasında 33 adet Danimarka kırmızısı (3-7 aylık gebe düve) alım satımı için anlaşma sağlandığı ve taraflar arasındaki bu anlaşmaya istinaden borçlu tarafından müvekkili adına 22.05.2023 tarihli 99.000 Euro’luk proforma fatura kesildiğini, ilgili fatura bedelinin, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen şirketin banka hesabına iki ayrı havale işlemi ile yatırıldığı, ancak taraflar arasındaki sözleşmeye konu hayvanların karşı tarafa çekilen ihtarnameye rağmen teslim edilmediği iddia edilerek, ihtiyati haciz istemini, karşı tarafça düzenlenen proforma faturaya ve bu faturaya konu tutarın ödendiğine dair yapılan ödemeye ilişkin 2 adet banka dekontuna ve karşı tarafa çekilen ihtarnameye dayandırmış olup dayanılan işbu delillerin birer suretini talep dilekçesi ekinde dosyaya sunmuştur. Bu nedenle sunulan tüm bu deliller ile dosya kapsamı birlikte değerlendirme neticesinde bu aşama yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılarak ilk derece mahkemesince talebe konu tutar üzerinden İİK 257 ve devamı maddeleri gereğince koşulları oluştuğundan ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf istemlerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne dair HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına, karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarda açıklanan nedenlerle;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1) Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/08/2023 tarih, 2023/268 Değişik İş Esas ve 2023/266 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2)İhtiyati haciz talep eden tarafın yatırmış olduğu 269,85 TL istinaf karar harcının kendisine iadesine,
3)İhtiyati haciz talep eden tarafından yatırılan 738,00 TL istinaf kanun yolu harcının davalıdan alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
4)İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
1)İhtiyati haciz talep eden yönünden ihtiyati haciz talebinin teminat mukabilinde KABULÜ ile,
2)İİK’nun 257. maddesi uyarınca, yukarıda ismi yazılı aleyhine ihtiyati haciz istenenden 2.943.270,00 TL (99.000 Euro x 29.73 TL) alacağı karşılayacak haczi caiz menkul, gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının 2.943.270,00 TL ile sınırlı olmak üzere İHTİYATEN HACZİNE,
3-Aleyhine ihtiyati haciz istenen ve 3. şahısların muhtemel zararlarına karşılık olarak 2.943.270,00 TL’nin (99.000 Euro x 29.73 TL) % 15’i oranında hesaplanarak takdir olunan 441.490,50 TL nakit teminatın mahkeme veznesine depo edilmesi veya aynı miktarda kesin ve süresiz bir banka teminat mektubunun mahkememize ibrazı halinde kararın yerine getirilmesi için bir örneğinin ihtiyati haciz talep eden vekiline verilmesine,
4-İİK’nın 261/1. Maddesi uyarınca 10 gün içinde infaz edilmemesi halinde kendiliğinden kalkmış sayılacağına,
5-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
6-AAÜT’ ne göre tayin edilen 4.700,00 TL maktu vekalet ücretinin karşı tarafından alınarak ihtiyati haciz talep edene verilmesine,
7-Teminat alınması ve devamındaki işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
8-Artan yargılama giderinin istek halinde yatırana iadesine,
9-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi. 01/11/2023