Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1738 E. 2023/1651 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1738
KARAR NO : 2023/1651
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2023
NUMARASI : 2022/571 Esas ve 2023/521 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023

Davalı tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında bir alım- satım ilişkisi meydana geldiğini, gerçekleşen alım-satım ilişkisinin konusu ise kumaş satımına dayalı olduğunu, davalı tarafça borcun ödenmemesi üzerine Karşıyaka 1. İcra Dairesi 2022/4327 E. Sayılı icra takibi başlatıltıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek davalının takibe yapmış olduğu itirazının itirazın iptali ve takibin devamına, %20 icra inkar tazminatı ve yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında süregelen kumaş ve desen şablonu alım-satımı söz konusudur ancak taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, takip talebinin incelenmesinde takip ve dava konusu alacağa “30.09.2021 tarihli, 714,34 EUR tutarlı, Cari Hesap UN22021000000939,UN22021000000325 ve diğer dayanak fatura/belgeler” dayanak gösterildiğini, Cari Hesap Ekstresi incelenmesinde cari kaydın Euro cinsinden tutulduğu, toptan satış faturaları, toptan satış iade faturası, hizmet faturası ve TL yapılan ödemenin Euro cinsinden kaydedilerek Euro hesaba virman yapıldığını; takibe konu alacağın esasen 30.09.2021 tarihli “kur farkı işlemi” isimli 714,34 Euro bedelli kayıttan kaynaklandığını, 714,34 Euro bedelli “kur farklı işlemi” isimli bu kayıt, takibe konu asıl alacak miktarı ile birebir aynı olduğunu, Müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını, takibin kur farkına dayandığını, borcun yabancı para cinsinden ödeneceğini ve kur farkı yansıtılacağı hususunda taraflar arasında yazılı hiçbir anlaşma veya teamül olmadığını, böyle bir yazılı anlaşma veya temaül olduğunu davacı yanın ispatlaması gerektiğini, Davacının cari hesabında müvekkilinin borçlu görünmesinin tek sebebi, müvekkilince usulüne uygun şekilde Türk Lirası olarak yapılan ödemelerin, davacı tarafından Euro’ya çevrilerek cari kayıtlara işlenmesi olduğunu, Taraflar arasındaki alım-satımdan kaynaklanan borcun yabancı para cinsinden ödeneceğini ve kur farkının yansıtılacağına dair hiçbir yazılı anlaşma bulunmadığını, borcun yabancı para cinsinden ödeneceğini ve kur farkı bedelinin talep edilebileceğine dair hiçbir teamül de bulunmadığını, müvekkilinin davacı yanca düzenlenen faturaları TL cinsinden ticari defterlerine kaydettiğini, yaptığı ödemelerin tamamını TL cinsinden yaptığın ve cari kaydını yine TL cinsinden tuttuğunu, davacının tanık deliline dayanmasına muvafakatlarının bulunmadığını savunarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 117. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; muaccel bir borcun borçlusu, ancak alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Sözleşmeye aykırılık hükümlerine göre borçludan faiz talep edilebilmesi için bir ihtar ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmiş ise bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. Alacaklının ihtarında işin niteliği ve bedelinin belirtilmesi yeterlidir. Alacaklı tarafından ödeme talep edilmekle temerrüt oluşmuş sayılmalıdır (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 10/11/2020 tarihli ve 2020/4495 E. 2020/6265 K., 03/06/2021 tarihli ve 2020/3416 E. 2021/5930 K. sayılı kararları da aynı yöndedir). Davalı takipten evvel temerrüde düşürülmediğinden davacının takip tarihine kadar işlemiş faiz talebi yerinde değildir. Mahkememizce davacının 186,48 EURO davalıdan istem hakkının olduğu kabul edildiğinden bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İcra inkar tazminatı bakımından ise; mahkememize acılan itirazın iptali istemli davada alacak miktarının belirlenmesi bakımından bilirkişi incelemesi ve kur farkı hesaplaması yapılarak alacak miktarı belirlendiğinden, alacak likid olmadığından davacı için icra inkar tazminatına hükmedilmemiş, reddedilen bölümle ilgili icra takibinin kötü niyetli olarak yapıldığı ispatlanamadığı hususları da dikkate alınarak, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı vekili istina dilekçesinde özetle; faturaların yabancı para cinsinden düzenlenmiş olması, borcun yabancı para cinsinden ödeneceği ve/veya kur farkı yansıtılacağını ispatlamayacağını, gerekçeli kararda yapılan hesaplamalar yanlış olup müvekkil tarafından yapılan tl ödemelerin euro karşılıkları düşük hesaplandığını, davacı defterlerinde dahi kayıtlı olmayan bir alacağın kabulü mümkün olmadığını, takibin dayanağının davacının kendi resmi defterlerinde dahi kayıtlı olmadığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2023 tarihinden itibaren ise, bu sınır 17.830,00 Türk Lirasıdır. Davalı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 10.853,52 TL olması nedeniyle 18/07/2023 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.10/10/2023