Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1699 E. 2023/1725 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1699
KARAR NO : 2023/1725
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2023 (ARA KARAR)
NUMARASI : 2023/685 Esas
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023

Taraflar arasında görülen İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasına ilişkin olarak yapılan açık yargılama sırasında verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karara karşı yasal süresi içerisinde ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesindeki özetle; Müvekkili şirketin faturlar karşılığında mal ve hizmetleri davalıya verdiğini ve yerine getirdiğini, davalı /borçlu şirket faturalarda belirtilen mal ve hizmeti almış olmasına rağmen bedellerini ödemediğini, davalı hakkında Milas İcra Müdürlüğünün 2022/3023 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu, davalı borçlunun faturaların (TTK md. 1530/4) vadesi geçmiş olduğu halde bugüne kadar ödeme yapmadığını, takibe de haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini, davalı/borçlunun borç ve taahhütlerinden kurtulmak amacıyla, mal varlığı mevcudunu çeşitli tasarruflarıyla elinden çıkarmakta olması pek muhtemel olduğunu, alacaklarının tahsil edilebilmesi için borçlunun taşınır, taşınmaz malları, üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları, banka mevduatları ile adına kayıtlı vasıtaları ve her türlü hak ve alacağı üzerine ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur.
MAHKEMECE: ”… Evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda;
Talep “İhtiyati Haciz” isteminden ibarettir.
İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 257. maddesine göre; Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
İİK’nın 258/1-2.cümlesine göre; Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur. Mahkemenin, alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken ise, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp, alacağın varlığını gösteren delillerin yaklaşık ispat ölçüsünde sunulmasıdır.
Eldeki dosyada; ihtiyati haciz talep eden vekili, dayanak faturalardaki malların/hizmetin borçlu şirkete teslim edildiğine ilişkin borçlunun imzasını taşıyan bir belge ya da hizmetin ifa edildiğini yaklaşık ölçüde ispata yarar bir vesika ibraz etmemiştir. Yalnızca faturanın bulunması, tek başına alacağın varlığını ispata yarar delil niteliğinde değildir. Buna göre faturaya dayalı ihtiyati haciz talep edilirken en azından sevk irsaliyesi, BA-BS formu, vergi kayıtları ya da teslim fişi gibi bir takım yan delillerle iddianın kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Ancak somut olayda talep eden vekilince yalnızca fatura ibraz edildiğinden, muaccel bir alacağın varlığı, yaklaşık ispat ölçüsünde dahi ispat edilememiştir.
Alacak iddiasının dayanağı olan faturalara konu malların/hizmetin teslimine ilişkin aranan ölçüde ispat sağlanamadığı ve borçlunun mallarını kaçırma girişiminde olduğuna dair de delil ibraz edilmediği” gerekçesi ile, şartları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İcra ve İflas Kanunu’nun 257/1 ve İİK md 258 ne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olmasının yeterli olduğunu, alacaklının, alacağın varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin şekilde ispat etmesinin aranmadığını, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli kabul edildiğini, alacağın dayanağı olan faturaların sunulduğunu, öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” şeklinde bir koşulun da kanunda öngörülmediğini, aksine, ihtiyati hacze konu her alacağın, kural olarak İİK’nun 264. maddesi kapsamında itirazın kaldırılmasına veya itirazın iptali davasına ya da menfi tespit-istirdat davasına konu olması kanunda öngörülen bir olasılık olduğunu, İİK’nun 257. maddesine göre, rehinle temin edilmediğini ve vadesi gelmiş bir para borçlunun alacaklısı ihtiyati haciz isteyebileceğini, mal ve hizmetlerin davalıya teslim edildiğini, İİK’nın 257 vd. maddelerinde ihtiyati haciz talep edilmesinin koşullarının gerçekleştiğini, davalının uzayan yargılama süresinde borç ve taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mal varlığı mevcudunu azaltmakta olduğunu, tahsil kabiliyeti olan başkaca mallarının da olup olmadığınun bilinmediğini, müvekkilinin alacağının tehlikede olduğunu, ihtiyati haciz kararı verilmemesi halinde alacağın tahsil imkanının kalmayacağını, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, yerel mahkemece verilen ihtiyati haciz ret kararının kaldırılarak, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dairemizce, HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Talep, faturaya dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İhtiyati haciz şartları değerlendirildiğinde; geçici hukuki koruma tedbirlerinden olan ihtiyati haciz, nitelikçe bir geçici hukuki koruma tedbiridir.(HMK m. 406)
Geçici hukuki koruma tedbirlerinin amacı, yargı organları önünde hak arayan kişilerin nihai olarak elde etmeyi umdukları haklarına erişimi kolaylaştırmaktır. Bu amacın gerçekleşmesi için, elde edilmesi umulan hakların yada onların konularının ortadan kalkması, yok olması, değiştirilmesi gibi olasılıkların bertaraf edilmesi gerekir. Elde edilmesi umulan hakka kavuşulmasını kolaylaştırıcı tedbirler hak arama özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ve hukuk devleti ilkesini de yakından ilgilendirir.(TC Anayasası m.36, HMK m.33) ihtiyati haciz istekleri değerlendirilirken geçici hukuki koruma tedbirlerinin açıklanan bu amacının gözden uzak tutulmaması gerekir.
İİK 257 – 268 maddelerindeki düzenlemeye göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın para alacağı olması, rehinle teminat altına alınmamış olması, muaccel olması ve muaccel olmakla birlikte karşı tarafın mal kaçırma durumunun olması, alacağın varlığına dair yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olması gerekir.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sözleşme konusu malların teslim edildiğine ilişkin ispat külfeti davacı alacaklıya ait olup, davacı tarafından sunulan faturaların malların teslim edildiğini kanıtlamaya yeterli olmadığı, mevcut dosya kapsamı, delil durumu, davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiği, davacının ihtiyati haciz kararı verilmesi için haklılığını yasaya uygun ve yaklaşık olarak ispat edemediği anlaşılmakla; mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara göre; istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/685 Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin 14.07.2023 tarihli ARA KARAR usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf kanu yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu sırasında harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadan karar verildiğinden bu aşama için ihtiyati hacze itiraz eden davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/(1)-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.