Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1476 E. 2023/1565 K. 19.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1476
KARAR NO : 2023/1565
KARAR TARİHİ : 19/09/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/04/2023
NUMARASI : 2022/1103 Esas 2023/312 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
BAM KARAR TARİHİ : 19/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/09/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin …. Mahallesi … Cad. No:… İç Kapı No:… … …. adresinde ikamet amaçlı binaların inşaatı işi ile iştigal ettiğini, müvekkil şirketin konkordato başvurusuna gerekçe gayri faal durumda olması ve yükümlülüklerini bu ekonomik koşullar altında ancak mühlet almak suretiyle yerine getirebilecek olması olduğunu, 2018 hesap döneminden itibaren gerek konjonktürel gerekse de artan ağır ekonomik koşullar altında nakit akış dengesini muhafaza edememiş ve girdi fiyatlarındaki artış nedeniyle faaliyetini durdurma noktasına geldiğini, Covid-19 pandemi salgını ve öncesi döviz kurlarındaki dalgalanma neticesinde sektörde yaşanan girdi fiyatlarındaki artış ve tüketicilerin konut alımını mali piyasaların daraltıcı kredi politikaları nedeniyle desteklememesi inşaat faaliyetini ve konut satışlarını durdurma noktasına getirdiğini, … ili, … Mahallesi, … … Mevkiine kain … Ada … parselde (yanındaki … Ada … Parselde bulunan arsa ile tevhit edilerek … Ada … Parsel), yüklenici firmalarının … A.Ş. ve … Şti. ile malikler arasında imzalanan kat karşılığı yapım işlerinde yaklaşık 11 Milyon TL tutarında imalat yapıldığı ve bu imalatın Mahkemece yapılan keşif ve tayin olunan bilirkişi marifetiyle tespit edildiğini, ancak taahhüt edilen sürelerde yukarıda belirtilen gerekçelerle konutların teslim edilememesi projede ancak belli bir kısmın tamamlanması nedeniyle, T.C. Torbalı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28/10/2022 tarih ve 2022/96 E. 2022/180 K. No-lu gerekçeli kararı uyarınca arsa sahipleri ile yüklenici firmalarımız arasında imzalanan; Torbalı 2. Noterliği 17/05/2016 tarih ve 3939 yevmiye numaralı, Torbalı 2. Noterliği 18/05/2016 tarih ve 3976 yevmiye numaralı (Torbalı 2. Noterliği 07/02/2019 tarih ve 1254 yevmiye numaralı Ek Sözleşme dahil) Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin feshine karar verildiğini, müvekkil şirket, 2018 ve sonrasında döviz kurlarındaki dalgalanma ile birlikte yurtiçi kredi faiz oranlarının giderek artması finansman maliyetlerinin giderek artmasına sebebiyet verdiğini, özellikle 2018 son çeyreğinde döviz kurlarında meydana gelen yüksek dalgalar mali yapıyı bir hayli zorladığını, 2019 yılında devam eden bankaların daraltıcı yöndeki para politikaları nedeniyle yüksek miktarda refinansman ihtiyacını yine bankalardan yüksek oranlı kredi kullanılarak karşılamak zorunda bırakıldığını, bu durumun öncelikle nakit akış dengesinin bozulmasına sonrasında inşaat faaliyetinin devamı için gereken işletme sermayesini temininde zorluk yaşamasına sebep olduğunu, nakit akış dengesinin bozulmasının bir başka nedeninin de günümüzde dahi önü alınamayan hiper enflasyondan kaynaklı girdi fiyatlarındaki sürekli artışlar olduğunu, bu durumun iç piyasada ayrıca arz talep dengesizliğine de sebebiyet verdiğini, anılan koşullar altında yüklenim konusu inşaat faaliyetinin devamı için ihtiyaç duyulan finansman desteğini bankalardan temin edilemediği için işler durmuş ve ihtiyaç duyulan girdi kalemlerinin tedarikçileri ile piyasada genel kabul görmüş barter anlaşmaları yaparak temin edilmesinin mümkün olamadığını, bu durumda taraflarla yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleriyle parasını aylar öncesinden aldıkları konutları tamamlanamadığı için müşterilerin bir kısmıyla arabuluculuk sözleşmeleri yapılarak sulh olunduğunu, müvekkil şirket 2020 hesap döneminden itibaren, beyanname eki gelir tablolarından da görüleceği üzere herhangi bir faaliyeti söz konusu olmadığını, fakat müşterilerle yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, banka kredi kartı borcu ve vergi borçları nedeniyle ödemekle yükümlü olunan borçların devam ettiğini, bozulan nakit dengesi sonucu ihtiyaç duyulan finansman gereksiniminin banka kredileri ile karşılanmaya çalışıldığını, son olarak pandemi süreci ile girdi maliyetlerinin yükselmesi ve piyasada yaşanan durgunluk nedeniyle ekonomik dar boğaza girildiğini, şirket yetkililerince, şirketin faaliyetinin azalan şekilde devam ettiği ancak yaşanan sektörel sıkıntılar nedeniyle mevcut borçların ödenebilmesi ve yönetilebilmesi konusunda ciddi sıkıntılar oluştuğu ve gelinen son noktada yakın geleceğe dönük olarak verilen ödeme taahhütlerinin yerine getirilebilmesinin imkânı kalmadığının fark edilmesi üzerine, tedbir alınmazsa muhtemel iflas tehlikesi ile karşı karşıya kalınacağının bilinci ile şirketin mevcut mali durumunun değerlendirilmesi ve konkordatoya başvurması amacıyla çalışmalara başlandığını, açıklanan nedenlerle, İcra ve İflas Kanunu m. 285 ila 308/h. ‘deki hükümleri uyarınca; Faaliyetine devam edebilmesi ve mal varlığının korunabilmesi için tensip kararıyla birlikte İcra İflas kanunun 287, 288, 294, 295. Maddeleri gereğince 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesi, İİK’nun 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 6183 sayılı kanundan doğan vergi ve her türlü harç, ceza ile SGK alacakları ( prim, idari para cezaları dâhil ) ile ilgili takipler dâhil olmak üzere, davacılar aleyhine takip yapılmaması, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmaması, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulması ve yeni takip yapılmaması, davacı şirket hakkında rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının ve rehinli menkullerin muhafazasının durdurulması, davacı şirketin tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının 3. Kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesi, davacının takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. Şahıs konumunda oldukları takiplerde kendisine yönelik 89/1 haciz ihbarnameleri gönderilmesinin tedbiren önlenmesi, başta bankalar olmak üzere idare ve tüm alacaklıların takas haklarının kullanmasının önlenmesine ve Mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınması, davacıya ait çeklerde “karşılıksızdır” işlemi yapılmaması, İcra ve İflas Kanunun 289. Maddesi uyarınca kesin mühlet verilmesi, davacının konkordato talebinin kabulü ve yasada belirtilen sair kararların alınması, yapılacak yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMECE:
“…Dava; konkordato istemine ilişkin olduğu, yapılan yargılama, toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere,
Uyuşmazlığın, davacının teklif ettiği konkordato projesinin uygulanabilir olup olmadığı, kesin mühlet verilmesi gerekip gerekmediği, kesin mühlet sonucu teklif edilen projenin tasdik edilebilir nitelikte olup olmadığı, davacı borçlu şirketin borca batık olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Mahkememizce, davacı borçlu şirketin konkordato talebi üzerine, konkordato talebine ekli belgelerin sunulduğu, makul güvence raporunun taleple birlikte ibraz edildiği, geçici mühlet verilmesi şartlarının oluştuğu kanaatine varılarak, davacı borçlu şirketin geçici mühlet talebinin kabul edilerek, davacı borçlu şirketin geçici mühlet sürecinde iş ve işlemlerini takiple, teklif edilen projenin başarıya ulaşma imkanı olup olmadığı hususunda görevlendirilen komiser heyeti tarafından, dosyaya sunulan geçici mühlet nihai rapor ve tüm dosya kapsamına göre, davacı borçlu şirketin gerek işletmenin sürekliliği ve gerekse de muhtemel satış fiyatlarına göre, borca batık olduğu, davacı borçlu şirketin kasasında 234,52-TL, demirbaş hesabına ise kayıtlı olan 26.420,50-TL olmak üzere aktifinde toplam 26.655,02-TL bulunduğu, konkordatoya tabi toplam borcu ise 6.592.850,00-TL olduğu, mal varlığı terkini suretiyle konkordato talebinde bulunan şirketin mevcut mal varlığının, kesin mühlet verilmesi halinde, kesin mühlet içerisinde yapılacak giderleri dahi karşılamaya yeterli olmadığı, mevcut projenin bu kapsamda başarıya ulaşma olanağının olmadığı, her ne kadar davacı borçlu ve vekili tarafından diğer davacı borçlu şirketin kefaletinden bahisle, diğer davacı borçlu şirketin mal varlığının satılması ile elde edilecek gelir karşılığı borcun kısmen ödenmesinin mümkün olduğu, bu nedenle kesin mühlet verilmesi talebinde bulunmuş ise de, İİK nun 297/2. Maddesi uyarınca, mahkemenin izni dışında, mühlet içerisinde, borçlu tarafça kefil olunamayacağı düzenlenmiş olup, davacı borçlu şirkete, sonradan kefil olan şirketin geçici mühlet içerisinde mahkeme izni olmaksızın yapmış olduğu kefaletin, iş bu nedenle hükümsüz olduğu, konkordato talep tarihinden önce, diğer borçlu şirketin , davacı borçlu şirketin borçlarına kefaletine dair herhangi bir anlaşma bulunmadığı, bu nedenle davacı borçlu şirketin kefalet kapsamında borçların ödenme imkanı bulunduğuna dair, savunmasının kabul edilebilir nitelikte olmadığı kanaatine varılmakla, davacı borçlu şirket hakkında verilen geçici mühletin kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine, davacı borçlu şirketin iflasına ve tasfiyenin davacı borçlu şirketin mal varlığı miktarı da dikkate alınarak ,tasfiyesinin İİK nun 308/2 maddesi uyarınca basit usulde yapılmasına, diğer davacı borçlu … Şirketi hakkındaki konkordato davasının iş bu davadan tefriki ile kesin mühlet talebinin kabulüne karar verilerek aşağıda yazılı hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile;

“……A)1-Konkordato talep eden borçlu davacı …’nün … sicil nolu ” … ŞİRKETİ ” hakkında mahkememizce verilen 10/01/2023 tarihli geçici mühlet kararının kaldırılmasına ve iş bu davacının konkordato talebinin reddine,
2-Kararın İİK’nın 288/2 maddesi uyarınca ilanına,
3-Mahkememizce konulan tüm tedbirlerin kaldırılmasına ve komiser heyetinin görevine son verilmesine,
4- …’nün … sicil nolu ” … ŞİRKETİ ” nin iflasına,
a-İflasın 05/04/2023 günü saat 11:58 ‘de açılmasına, iflas tasfiye işlemlerinin basit usulde yapılmasına, ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Geçici mühlet süresi içerisinde konkordato komiseri olarak görevlendirilen heyetin 30/03/2023 tarihli geçici mühlet komiserlik heyeti raporunda; müvekkil şirket …’nin mahkemeye şirketin kefalet borcunun bulunmadığı beyan edilmiş olup, müvekkil şirketin gerek ilk projesinde gerekse revize projesindeki teklifi diğer borçlu şirket …. firmasının mal varlığına dayanmakta olduğu, her iki borçlu şirketin kayıtlarında ya da beyan edilen birbirlerine kefaletten kaynaklı borçlarının bulunmadığı, borçların temelinde kefalet ilişkisi yokken diğer borçlu … firmasının mevcut malvarlığını …ın borçlarına karşılık verip veremeyeceği, bu şekilde malvarlığı terki suretiyle konkordato teklif edilip edilmeyeceği hususundaki takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunun raporlandığını, ancak nihai raporda tensip zaptı uyarınca mahkemeye müvekkil şirket …’nin şirketin borçlarına kefil olduğu ve borçların ödemesinin mahkemeye sunduğu proje kapsamında yerine getirileceğine ilişkin vermiş olduğu noter onaylı taahhüt gözden kaçırılarak raporun düzenlendiğine ilişkin rapora itirazlarının süresi içinde mahkemeye sunulduğunu, buna rağmen yerel mahkemece nihai rapora itirazlarının dikkate alınmayarak, ‘ ….. davacı borçlu şirket hakkında verilen geçici mühletin kaldırılmasına, konkordato talebinin reddine, davacı borçlu şirketin iflasına’ şeklindeki gerekçe ile müvekkil şirketin iflasına karar verildiğini, yerel mahkemeye sunulan gerek ön projede gerekse revize projeden söz konusu şirketler arasındaki kefalet ilişkisi sebebiyle açıkça müvekkili şirketin borçlarının ödeneceğinin taahhüt edildiğini, proje sonucu elde edilecek kazanım hem … hem de … ‘ye ait borçları ödemeye yeter nitelikte olduğu nihai raporda da belirtildiğini, müvekkili şirket ….’nin iflası halinde ise mal varlığı mevcut olmadığından alacaklıların alacaklarına kavuşamayacağı ve mağdur olacaklarını bu sebeple bu mağduriyetin yaşanmaması için …’nin tüm borçlara kefil olarak ödeme taahhütünde bulunduğunu beyanla istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılmasını ve yeniden hüküm kurularak müvekkili şirket hakkında iflas kararının kaldırılarak, konkordato talebinin kabulüne karar verilmesini
istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava: malvarlığının terki suretiyle konkordato istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İİK nun 287. Maddesinde; “Konkordato talebi üzerine mahkeme, 286 ncı maddede belirtilen belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu tespit ettiğinde derhal geçici mühlet kararı verir ve 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki haller de dahil olmak üzere, borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alır.
Konkordato işlemlerinin başlatılması alacaklılardan biri tarafından talep edilmişse, borçlunun 286 ncı maddede belirtilen belgeleri ve kayıtları mahkemenin vereceği makul süre içinde ve eksiksiz olarak sunması halinde geçici mühlet kararı verilir. Bu durumda anılan belge ve kayıtların hazırlanması için gerekli masraf alacaklı tarafından karşılanır. Belge ve kayıtların süresinde ve eksiksiz olarak sunulmaması halinde geçici mühlet kararı verilmez ve alacaklının yaptığı konkordato talebinin de reddine karar verilir.
Mahkeme, geçici mühlet kararıyla birlikte konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olup olmadığının yakından incelenmesi amacıyla bir geçici konkordato komiseri görevlendirir. Alacaklı sayısı ve alacak miktarı dikkate alınarak gerektiğinde üç komiser de görevlendirilebilir. Üç komiser görevlendirilmesi durumunda komiserlerden biri, mahkemenin bulunduğu ilde faaliyet göstermek şartıyla Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu tarafından yetkilendirilmiş bağımsız denetçiler arasından seçilir. (Ek cümle: 6/12/2018-7155 S.K./14. md) 290 ıncı madde bu konuda kıyasen uygulanır.
Geçici mühlet üç aydır. Mahkeme bu üç aylık süre dolmadan borçlunun veya geçici komiserin yapacağı talep üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatabilir, uzatmayı borçlu talep etmişse geçici komiserin de görüşü alınır. Geçici mühletin toplam süresi beş ayı geçemez.
291 inci ve 292 nci maddeler, geçici mühlet hakkında kıyasen uygulanır.
Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” şeklinde,
İİK nun 292. Maddesinde ise; “İflasa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi halinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflasına resen karar verir:
a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılması gerekiyorsa.
b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.
c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsaya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa (Ek ibare: 6/12/2018-7155 S.K./16. md) .
d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.
İflasa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hallerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir.
Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
İlk derece mahkemesince 10/01/2023 tarihinde davacı şirket hakkında 3 ay süre ile geçici mühlet kararı vermiştir.
Mahkemece atanan komiser heyetince; sunulan 30/03/2023 tarihli raporda özetle; borçlu … Şirketinin Mahkemeye sunduğu proje kapsamında 10.01.2023 tarihi itibariyle; şirketin kefalet borcunun bulunmadığı beyan edilmiş olup yapılan özvarlık hesaplamasında; işletmenin sürekliliği esasına (reel) göre ve muhtemel satış fiyatına (iflas haline) göre düzenlenen her iki bilançoya göre; borca batık olduğu, dolayısıyla TTK m. 376 (İİK m. 179) hükmü anlamında, borca batıklık bildirimi/iflâs isteme yükümü altında olduğu, borçlu şirketin 234,52 TL kasa + 26.420,50 TL Demirbaş hesabına kayıtlı olmak üzere toplam 26.655,02-TL mal varlığının mevcut olduğu, bu mal varlığı dışında kayıtlarda tespit edilebilen ya da borçlu şirketçe beyan edilen herhangi bir mal varlığının bulunmadığı, defterde kayıtlı nakdi adi alacak toplamının ise 6.592.850,00 TL olduğu, beyan edilen rüçhanlı alacaklı bulunmadığı, yapılan tespitlere göre borçlu şirketin kasa mevcudu ve demirbaşlardan oluşan 26.655,02 TL lik mal varlığının imtiyazlı alacaklıların alacağını dahi karşılamadığı, dolayısı ile gerek iflas halinde, gerekse konkordato teklifine göre adi alacaklıların eline geçebilecek herhangi bir mal varlığı bulunmadığının tespit edildiğini, neticede; gerek iflas durumunda gerekse mal varlığını terkini suretiyle teklif edilen konkordato teklifinde adi alacaklıların tahsil edebileceği bir mal varlığı bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Dolayısıyla davacı şirketin borca batık olduğu ve alacaklılara terkedecek borçlarını karşılayacak bir malvarlığının da bulunmadığı, bu nedenle İİK nun 287/5 maddesi atfıyla İİK nun 292. Maddesindeki koşulların oluşmuş olduğu kanaatine varılmıştır.
Her ne kadar tefrik edilen dosyada davacı …. Şti. Kendi malvarlığını dosyamız davacısı için de terk edeceğini bildirerek birlikte dava açılmış ise de; İİK nun 309/a maddesinde;” Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir.” şeklinde düzenleme bulunduğu, dolayısıyla sözkonusu maddede ‘borçlunun malvarlığından ‘ bahsedildiği, başka birinin malvarlığının borçlu lehine terkedileceği şeklinde bir düzenleme de bulunmadığı anlaşılmakla, her iki şirket yönünden ayrı ayrı malvarlığının terki suretiyle konkordato şartlarının değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davacı şirketin malvarlığının bulunmamasına, borca batık olmasına, malvarlığı bulunmadığından malvarlığının terki suretiyle konkordato talep edemeyecek olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/04/2023 tarih, 2022/1103 Esas ve 2023/312 Karar sayılı kararına karşı davacının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 269,85 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 89,95 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde İİK’nun 164. ve HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 günlük süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 19/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.