Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/146 E. 2023/186 K. 01.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/146
KARAR NO : 2023/186
KARAR TARİHİ : 01/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2022
NUMARASI : 2018/483 Esas ve 2022/191 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 01/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/02/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf ile ticari ilişkinin var olduğu, iş bu ticari ilişki gereği müvekkilinin edimini ifa ettiğini, bu hususun İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’nin emsal ve ekli kararı gereği fatura, sevk irsaliyesi ve ticari belgelerle sabit olduğunu, müvekkilinin malları davalıya teslim ettiğini, davalının herhangi bir ödeme yapmadığını, davalı tarafın dosyaya itiraz ettiğini, müvekkili şirkete hiçbir ad ve nam altında borcunun bulunmadığından bahsettikleri, bu durumun gerçeği yansıtmadığı, ticari defter ve belgelerin incelenmesi ile haklı olduklarının ortaya çıkacağı, İzmir 27. İcra Müdürlüğü 2018/12646 E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalı tarafın alacağın %20’si oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yan borçlu davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yetkili Mahkemenin genel ve yetkili mahkeme olan davalı borçlu gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, açılan takipte de borçlu sıfatında olan müvekkilinin yerleşim yeri Aydın /Efeler olarak belirlendiğinden yetkili icra Mahkemesi/Dairesi’nin Aydın İcra Dairesi/Mahkemesi olduğunu, davacı ile müvekkili arasında bulunan cari hesap ilişkisi dolayısı ile cari hesap ilişkisi sona ereceği dönemde davacı şirketin müvekkiline vade farkı faturası çıkardığını, cari hesap ilişkisinde alacak ve borç gözükmemesi için davacı şirket tarafından müvekkiline de aynı miktarda fatura kesmesinin söylenildiği, davacı şirketten faturayı aldığını, kendisinin de aynı miktarda faturayı kestiğini fakat davacının kötü niyetli hareket ederek vade farkı faturasının bedelini istediğini ve müvekkilinin kesmiş olduğu faturayı da almadığını, sonuç olarak cari hesap ilişkisine dayalı alacak/ borç ilişkisinde bir problem yaşanmaması adına müvekkili tarafından kabul edilen fatura nedeni ile müvekkilini davacı şirket tarafından borçlu çıkarıldığını, İzmir 27. İcra Müdürlüğü’nün 2018/12646 E. sayılı dosyasına vaki itirazın kabulü ile açılan davanın reddine ve ayrıca haksız olarak açılan itirazın iptali davası nedeni ile davacı şirketin asıl alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemenin 28/06/2022 tarihli ara karar ile; “…Davacının davalıdan 2.544,69 TL alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalı ticari defterlerine davalının davacıya 13.821,66 TL borçlu olduğun tespit edildiği ve taraflar arasında bakiye farklılığına sebep olarak davacının davalıya kestiği ve koyu renkli olmayan faturalar ile yine davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin davalının kendi kaytlarında yer almamasından kaynaklandığı, Netice olarak davacının davalıdan takip tarihi itibari ile 2.544.,69 TL alacak kaydının bulunduğu anlaşıldığı üzere davacıya takip tarihinden sonra herhangi bir ödeme yapmadığı, davacının mahkememizce tespit edilen alacaklı olduğu bakiye tutarı davalıdan talep etme hakkının bulunduğu… davanın kısmen kabulüne…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı taraf istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yangın çıkmasında bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin olay nedeniyle mağdur olduğunu, dava konusu klişe bedellerinin yasal zorunluluk yokken iyiniyetli bir şekilde 1/2 oranında ödenmesi teklifinin de davacı tarafça kabul edilmediğini, kaldı ki TBK 136/1 maddesine göre, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; tacirler arası satım sözleşmesine ilişkin alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davalı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 2.544,69 TL olması nedeniyle 02/03/2022 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen ara karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01/02/2023