Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1234
KARAR NO : 2023/1237
KARAR TARİHİ : 05/07/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/11/2022
NUMARASI : 2019/613 Esas ve 2022/895 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 05/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2023
Davalı … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 05.11.2018 günü sürücü … yönetimindeki … ya ait … plakalı dolmuşta araç yolcu almak için yolun sağında beklerken, … yönetimindeki … plaka no’lu … ya ait aracın duran dolmuşa arkadan çarpması sonucunda dolmuşta yolcu olarak bulunan … ve kızı …’nın yaralanmasına neden olduğu, beden gücü kaybına uğradığı, trafik kazası tespit tutanağına göre, her iki sürücünün de kusurlu bulunduğu, kaza sırasında minibüste “yolcu” olan müvekkil … ve kızı …’ nın bir kusurunun söz konusu olmadığı, müvekkili …’nın kaza sonucunda dört kaburgası kırıldığı, kızı …’nın ise kafatasında kırık olduğu, çocuklarının ve müvekkil …’nın yaralanması neticesinde psikolojileri bozulduğu, yaşamış olduğu olay nedeniyle ruh sağlığı bozulduğu, sürekli iş göremezlik-maluliyet tazminatı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan (efor kaybı) tazminatı, bakıcı giderleri ile SGK tarafından karşılanmayan yol, yemek, konaklama, hastane masrafları için şimdilik 2.000,00-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline (sigorta şirketi teminat limiti dahilinde); müvekkil … için 10.000,00-TL, müvekkil … için 10.000,00-TL ve baba … için 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte (sigorta şirketi hariç) diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilin ve ona refakat eden aile fertlerinin yaptığı yol, tedavi, yemek, iaşe, konaklama ve diğer masraflar için ellerinde belge ve makbuz olmadığından bu hususlara ilişkin olarak tanık anlatımları ve bilirkişi tarafından örf ve adet hukuku dikkate alınarak bir hesaplama yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde, davalının sigortalısı olan araç sürücüsü kazada kusursuz olduğundan davanın reddi gerektiği, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında tazminat ödemesi yapmakla yükümlü olduğu gözönüne alınarak öncelikle davacı tarafından müvekkil şirket sigortalısı araç sürücüsünün kusuru bulunduğunun ispat edilmesi gerektiği, davacının sürekli sakatlık durumu Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiği ve maluliyetin tespiti halinde tazminat hesabı aktüer sıfatına sahip bilirkişi tarafından yapılması gerektiği, müterafik kusur ve hatır taşıması hususlarının araştırılarak, tazminat tutarından indirim yapılmasını talep ettiklerini, davacının dava konusu kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiği, geçici iş göremezlik zararları, bakıcı ve tedavi giderleri müvekkil şirketin sorumluluğu olmadığından davacı yanın bu yöndeki taleplerinin de reddi gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, her iki davacının vücutlarında ne kadar araz kaldığı hususu kesin ve net doktor raporlarıyla sabit olması gerektiği, hukuken bu hususlar net olarak ortaya çıkmadan hesap yapılmasının mümkün olmadığı ancak ondan sonra tazminat hesaplamalarına geçilmesi gerektiği ayrıca davacı yanın maluliyet iddialarının değerlendirilmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevk edilerek yalnızca kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet durumu hakkında rapor alınmasını talep ettiklerini, bu nedenle maluliyet hesabında yalnız fiziki ve sürekli nitelik taşıyan arazların dikkate alınmasını, buna göre kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet oranının belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kazaya ilişkin trafik tespit tutanağında, dolmuş sürücüsü …’ın kaza mahallinden 15 metre ilerde cep şeklinde otobüs dolmuş durağının mevcut olduğu ve ayrıca 200 metre ilerde yaya geçidi olmasına rağmen 2918 sayılı kanunun 58 md. uyarınca iniş ve biniş yaptırması nedeniyle kurallara aykırı hareket etmiş olduğunun sabit olduğu, yaralanan kişinin yakınlarının hiçbir zaman maddi tazminat talebinde bulunamayacağı, davacının dilekçesinde bahsetmekte olduğu talepler, maddi tazmine ilişkin talepler olduğundan söz konusu taleplerin karşılanmasının mümkün olmadığı ancak, yaralanan kişi ağır bedensel bir yaralanma veya uzuv kaybına maruz kalmışsa; yaralanan kişinin yakınları manevi tazminat talebinde bulunabildiği, davacıların manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğu, manevi tazminat belirlenirken somut durumun özellikleri, mali durum ve kusurun ağırlığı ile belirlenmesi ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…tarafların iddia ve savunmaları ile yukarıda yer verilen yasa hükümleri ve istikrar kazanmış Bölge Adliye Mahkemesi kararları çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde, dava, kazanın meydana geldiği sırada … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan davacılar tarafından, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı … Anonim Şirketine yöneltilmiş olup, davanın yolcu taşıma ilişkisinden kaynaklı maddi-manevi tazminat istemi olduğu ve 6502 sayılı TKHK’nun 3. maddesinde taşıma sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmalıklarda tüketici mahkemelerinin görevli olacağının düzenlenmesi sebebiyle dava tarihi itibariyle görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu, davacının işletenin araç sigortasına karşı ve işleten malik ile sürücü olan davalılara birlikte açılan dava yönünden tüketici konumunda bulunduğu dikkate alındığında, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini tanzim eden davalı karşısında da tüketici sıfatını haiz olduğu, … plakalı aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini de tanzim etmesi sebebiyle davalı … A.Ş yönünden davacıların tüketici sıfatını haiz olmasına binaen ve Tüketici Mahkemelerinin Ticaret Mahkemelerine göre daha özel vasıfta bulunmaları ve dava konusu uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesi nezdinde 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Hükümlerinin tatbiki suretiyle çözümlenmesinin davacının daha lehine olduğu gözetilerek mahkememizin görevsiz olduğu, görevli mahkemenin İzmir Nöbetçi Tüketici Mahkemesi olduğu, dava şartlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinde düzenlendiği, aynı maddenin 1-c. fıkrasında mahkemenin görevli olmasının yer aldığı, aynı Kanun’un 115. maddesinde ise mahkemenin dava şartlarının varlığını yargılamanın her aşamasında re’sen gözeteceğinin ve dava şartlarının bulunmaması durumunda davanın usulden reddine karar verileceğinin belirtildiği, yapılan inceleme neticesinde görev dava şartı yokluğu sebebiyle açılan davanın usulden reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece zarar görenin minibüste yolcu olması hasebiyle taşıma akdinden kaynaklı bir iş olduğunu düşünerek yetkisizlik ile dosyayı Tüketici Mahkemesine göndermiş ise de; bu yorumun yanlış olduğunu, zira dava konusu olay bir trafik kazası ve zarar olayı olup, ihtilaf konusu yolcuların minibüs yolcusu olup olmamaları olmadığını, ihtilaf konusu yolcuların zarar görmesi olduğunu, kaldı ki yolculara zarar veren araç; arkadan çarpan kamyon olduğunu, dolayısıyla ihtilaf konusu olan mevzu cismani zarar olduğunu ileri sürerek istinaf taleplerinin kabulü ile usulden ve esas yönünden mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmalıdır.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismanı zararın sebebiyle yolcu davacılar tarafından açılan tazminat istemine ilişkindir.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 Sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı olması gerekir.
HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda da davanın açıldığı 07/10/2019 tarihi itibariyle 6502 sayılı yasanın yürürlükte olduğu, davacıların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, işleten, malik ve sürücü olan davalılara birlikte açılan dava yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
Davalı sigorta şirketi yönünden ise davalı sigorta şirketleri ile davacı arasında bir sigorta sözleşmesi ilişki olmadığından bu davalılar yönünden uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan ve sürücü olan davalılara karşı birlikte açıldığı, bu durumda davalar arasında bağlantı olduğu, usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketleri hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüm davalılar yönünden tüketici mahkemesinin görevli olduğu, dolayısıyla istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20, 355 ve 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/613 esas, 2022/895 karar sayılı kararına davalı … vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tarafından peşin yatırılan 179,90 TL istinaf karar harcı ve 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davalı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/07/2023