Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1227 E. 2023/1450 K. 23.08.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1227
KARAR NO : 2023/1450
KARAR TARİHİ : 23/08/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : AYDIN ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2023
NUMARASI : 2023/257 Esas 2023/334 Karar
DAVANIN KONUSU : Tespit
BAM KARAR TARİHİ : 23/08/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/08/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece verilen 31/03/2023 tarihli ara kararı ile ;
“Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin 20 şubat ve 27 şubat arasında haklı olmayan gerekçeler ile kira konusu yerde müvekkiline ait bulunan mermerleri almasına ve kamyonlarının kiralanan yere girmesine izin vermediğini, mermerlerin yüklenmesi için bu tarihlerde iki kez kamyon götürüp mermerlerinin yüklenmesini talep ettiğini, davalı şirket bu edimini yerine getirmediği gibi müvekkilinin kendi imkanları ile yükleme yapmasına da izin vermediğini ve müvekkilinin zilyetliğine saldırdığını, yapılan saldırının durdurulmasını talep ile Nazilli 2. Sulh Hukuk Mahkemesine 2023/368 esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini, Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığının 2023/2911 soruşturma sayılı dosyasına şikayet dilekçesi verildiğini, davalı şirketin bu soruşturma dosyasında müvekkili olan şirkette alacağı olduğunu, bu alacak için icra takibi yapıldığını ve borcun ödenmediğini, bu sebeple menkul malları üzerinde hapis hakkını kullandığını, menkullleri teslim etmeyeceğini beyan ettiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin kira sözleşmesi olduğunu, sözleşme içeriği de kira sözleşmesi olduğunu kanıtladığını, sözleşme içeriğindeki maddelere bakıldığında taraflar arasındaki ilişkinin kiraya veren kiracı ilişkisi olduğunu, kira sözleşmesinde kiralan yere getirilen mermer blokların kesimi ve işlenmesi kiraya verene yaptırılacağı düzenlendiğini, ancak kiracı şirketin karşı taraftan talebi ile mümkün olacağını, talep olmadan kiralan yerden blok alınarak kesilmesi ve işlenmesinin de suç olduğunu, müvekkili şirketin daha önce yapılan kesim işlerinden borcu olmadığını, önce kesimi yapılan mermerlerin de hapis hakkı adında alınması engellenmekte olduğunu, bu nedenlerle ispat kuralı sağlandığından hapis hakkı kullanıldığı iddia edilen taşınırların değeri toplamda 10 milyon TL’yi bulduğunu, bunlardan çoğunluğunun mermer blok olduğunu bir kısım ödemesi yapılan mermerler olduğunu, müvekkili şirketin sipariş alarak kestirdiği ve ödemesini davalı şirkete yaptığı kesilen mermerlerin müvekkili şirkete tedbiren teslimine karar verilmesini, haklı davalarının kabulü ile davalı şirketin dava konusu menkuller üzerinde hapis hakkı olmadığının tespiti ile, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Talep, tespite ilişkin davada ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
HMK’ nun 389. maddesine göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’ nun 390/3 bendi ile ispat koşulları düzenlenmiş olup buna göre tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İncelenen tüm dosya kapsamı ve dava dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıya karşı tespit davası açtığı, tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda davanın kabul olması ihtimalinde verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyetinin bulunmadığı, bu haliyle eda hükmü sonucunu doğuracak şekilde kesilen mermerlerin davacıya tedbiren teslimine karar verilemeyeceği, ayrıca dosya kapsamındaki deliller nazara alındığında yaklaşık ispatında gerçekleşmediği, açıklanan gerekçe ile ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmakla, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin aşağıdaki gibi karar verilmiştir. ” gerekçesiyle davacı vekilinin kesilen mermerlerin davacıya tedbiren teslimi talebinin reddine, dair karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olmadığını, ihtiyati tedbir kararının reddine karşı istinaf talebinde bulunduklarını, bu talepleri henüz istinaf incelemesinde olmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, davacı ile davalı arasında kira sözleşmesi olduğunu, kendilerine ait mermerleri burada muhafaza etmeye başladıklarını, davalı şirketin haklı olmayan gerekçeler ile kira konusu yerde kendilerine ait mermerleri almalarına izin verdiğini, zilyetliklerinin saldırıya uğradığını, zilyetlik hususunda dava açtıklarını, bu davanın da henüz derdest olduğunu, davalı şirketin, şirketlerinden alacağı olduğundan hapis hakkını kulladığını beyan etmiştir. somut olayda mermerlerden elini çekmediğini, zilyetliklerinin sona ermediğini, kira sözleşmesine göre kendisine kiralanan alanı kullandığını, davalının herhangi bir alacağı olmadığını istinaf başvurusu olarak ileri sürmüştür.
Dava, davalının hapis hakkı olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
DELİLLER VE GEREKÇE
Talep, davalının hapis hakkı olmadığının tespiti istemine ilişkin davada ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, davacıya ait mermerlerin, davalıya ait tesiste işlenmesi, davalıya ait yerde sergilenip satışının gerçekleştirilerek, davalı tarafından paketlenip, nakliyesinin yapılması, aylık hesap görülerek satıştan pay ödenmesi şeklindeki hizmet satın alınması ve saklama, muhafazasına dair sözleşmeye istinaden kesilen mermerlerin üzerinde davalının hapis hakkı olmadığının tespiti ile mermerlerin müvekkili şirkete tedbiren teslimi istemine ilişkindir.
Mahkemece 31/3 / 2023 tarihli tensip zaptının 7 nolu ara kararı ile; davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
UYAP sistemi üzerinden yapılan inceleme sonucunda; İhtiyati tedbir talebinin reddi ara kararının istinaf edilmesi üzerine dosya istinaf incelemesi için dairemize geldikten sonra Mahkemesince 2023/257 Esas 2023/334 karar sayılı 24/05/2023 tarihli ilamı ile ” Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekilinin davalıya karşı iş bu tespit davasını açarak, davalı şirket işyeri içinde kiralanan holdeki davacıya ait mermerlerin zilyedi müvekkili olmasına rağmen davalı tarafın davacıdan alacağı olduğunu belirterek mermerler üzerinde hapis hakkı olduğunu belirterek mermerleri müvekkiline teslim edilmediğini belirterek, davalı şirketin dava konusu menkuller üzerinde hapis hakkı olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davacı vekilinin mahkememizde iş bu davayı açmadan önce Nazilli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2023/368 esas sayılı dosyasında davalı … Şti.’ye karşı 03/03/2023 tarihinde dava açarak, mahkememizde dava konusu yaptığı mermerlere karşı davalının el attığını belirterek müdahalenin önlenmesi ve mermerlerin teslimi ile tazminata karar verilmesini talep ettiği, el atmanın önlenmesi ve tazminat davasının derdest olduğu, eda davası mahiyetindeki el atmanın önlenmesi davasında davalının dava konusu mermerlere el atmasında haklı olup olmadığı, hapis hakkının mevcut bulunup bulunmadığının ön sorun olarak irdelenmesi gerektiği, davacının mahkememizde ayrıca bir tespit davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın genel dava şartlarından olduğu, sonuç olarak, davacının iş bu tespit davasını açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığından davanın usulden reddine, karar verildiği anlaşılmıştır.
Buna göre, ilk derece mahkemesince dava hakkında karar verilmiş olduğundan istinafa konu ara karar yönünden istinaf incelemesi konusuz kalmıştır. Bu nedenle verilen ara kararın nihai kararla birlikte kanun yolu aşamasında değerlendirilmesi hususu saklı kalmak üzere, istinafa konu ara karar yönünden istinaf incelemesi bu aşamada konusuz kaldığından davacının istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/257 Esas sayılı dosyasından verilen 31/03/2023 tarihli ara kararına karşı davacının konusuz kalan istinaf başvurusu hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/08/2023 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.