Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/114 E. 2023/151 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/114
KARAR NO : 2023/151
KARAR TARİHİ : 26/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2022
NUMARASI : 2022/106 Esas ve 2022/711 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
BAM KARAR TARİHİ : 26/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/01/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesi ile; Davalı ile müvekkilinin logosunu içeren poşetlerin basımını yaptığını, poşet basımı için gerekli olan 3 boy klişe (basımevinde baskı işinde kullanılmak üzerine kabartma ya da oyma resim, şekil, yazı çıkarılmış kalıp ) davalı yana poşet baskısında kullanılmak üzere teslim edilmiştir. Davalı yan mülkiyeti müvekkil şirkete ait olan klişeleri kullanmak suretiyle poşet basımı işini yüklendiğini, müvekkili şirket yeni poşet siparişi vermesi üzerine davalı şirketin Satış ve Pazarlama Departman Sorumlusu … 04.05.2021 tarihli …@….com.tr mail adresi üzerinden müvekkil şirket yetkilisi …’na ait …@….com.tr mail adresine gönderdiği mailde, fabrikalarında çıkan yangında müvekkil şirkete ait klişelerin yandığını, basım işini gerçekleştiremediklerini ,yangın nedeniyle sigortadan aldıkları paranın beklenilenin çok altında kaldığını bu yüzden mağaza torbası üretimi yapamayacaklarını ,…’in alanını ve üretimini küçülterek devam edeceğini ,başka tedarikçilerden yardım alınabileceklerini bildirmiştir. Müvekkil şirket yetkilisi tarafından gönderilen 27 Mayıs 2021 tarihli mailde, başka bir firmaya acil olarak iki boy bastıracaklarını, …’te bulunan üç boy klişenin yanması dolayısıyla klişelerin yaptırılması konusunda nasıl ilerleyeceklerine ilişkin bilgi talep edilmiştir. Gerek e posta üzerinden ve gerekse telefon ve yüz yüze yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkmaması ve müvekkil şirketin poşet stoğunun tükenme noktasına gelmesi nedeniyle yeni klişe yaptırmak zorunda kaldıkları ve bu klişelerin bedelinin davalı şirkete yansıtılacağı davalı yana bildirdiğini, davalı tarafça gönderilen 10 Ekim 2021 tarihli cevabi mailde üzgün olduklarını ancak mücbir nedenlerden dolayı çalışamadıkları için yardımcı olamayacakları bildirildiğini, müvekkili şirkete ait olup poşet basımı için davalı yana teslim edilen 3 boy klişenin çıkan yangında tamamen yandığından bahisle iade edilmemesi üzerine müvekkili şirketine poşet basımı için gerekli olan üç adet klişenin yapım bedeli olarak 7.451,49TL bedel ödemek zorunda kaldığını, (04.09.2021 Tarihli EG22021000000770 Nolu 7.451,49TL Bedelli Fatura )Yaptırılmak zorunda kalınan klişelerin bedeli talep edilmesine rağmen davalı tarafça müvekkili şirkete ödenmediğini, müvekkili şirkete ait olup davalı yedinde bulunan ve çıkan yangında zarar gördüğünden bahisle müvekkil şirkete iade edilmeyen ve bedeli de ödenmeyen klişeler nedeniyle müvekkil şirketin uğradığı zarar 7.451,49TL dir. Müvekkili şirket zararın tazmini amacıyla yapılan Arabuluculuk başvurusunda taraflar arasında Anlaşma Sağlanamadığını, davalı şirket yedinde iken çıkan yangında tamamen yandığından bahisle yok olan üç adet klişeyi yaptırmak zorunda kalması nedeniyle müvekkil şirketin uğramış olduğu zarara ilişkin fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla kısmi dava olarak şimdilik 5.000TL ‘nin 21.12.2021 Arabuluculuk Yoluna başvuru tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Şirketin fabrikasının 2021 yılı içinde çıkan yangında (mücbir sebep) kullanılmaz hale geldiğini, içindeki demirbaş,makine,teçhizat ve ekipmanlarla birlikte yok olmuştur. Yangında Müvekkil Şirkete bir kusur izafe edilmemiştir. Bu husus itfaiye raporu ve sigorta dosyası ile de sabittir. Meydana gelen olay mücbir sebebe dayalı olup Müvekkil Şirketin sorumluluğunu gerektirecek bir illiyet bağı bulunmadığını, yangının çıkmasında kusurunun bulunmaması ya da zararın artmasında da kusurunun olmamasına, zararın bina ve yapıdaki bir eksiklikten kaynaklanmaması nedeniyle sorumluluğunu bulunmamaktadır. Buna karşılık meydana gelen zararlandırıcı olay nedeniyle fiilen ve hukuken mağdur durumda olan Müvekkil Şirket tarafından 2017 yılında klişe bedeli olarak davacı şirketten 2.650,00-TL alındığını ve en son 2018 yılında çalışılan ve bu tarihten sonra çalışmayan ve klişelerini de iade almayan davacı firmaya Müvekkil Şirket nezdinde iken yanan klişe bedellerinin iyiniyetli bir şekilde ve hakkaniyet itibari ile 1/2 oranında ödenmesi teklifi de davacı tarafça kabul görmemiştir. Bu husus, tanıklarımız ile teyit edilecek olup Sayın Mahkemece dikkate alınmasını talep ediyoruz. Kaldı ki, Müvekkil Şirkette bulunan ve yanan klişelerin bedelleri de 2.650,00-TL olup dava dilekçesinde davacı tarafça yaptırıldığı iddia edilen klişe bedellerinden Müvekkil Şirketin sorumlu olmadığı Müvekkil Şirketin kendisi nezdinde bulunan ve mücbir sebep nedeniyle yangında yok olan klişe bedelleri toplamı olan 2.650,00-TL den varsa bir sorumluluğunun tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemenin 28/06/2022 tarihli ara karar ile; “…Taraflar arasında inceleme döneminde ticari bir ilişkinin var olduğu, taraf defterleri incelendiğinde tarafların birbirine alacaklı ve borçlu olmadıkları hesabın sıfırlandığı ,davalı fabrikasında 2021 yılı içinda çıkan yangında davacı şirkete ait olup poşet basımı için davalı şirkete teslim edilen 3 boy klişenin yanması nedeniyle davacı yana iade edilmediğinin tarafların kabulünde olduğu , davalının her ne kadar mücbir sebep ile kusurunun bulunmadığını bildirmiş ise de, davalının işyerinde çıkan yangının flekso baskı makinasının 5 ünitesindeki plastik parçaların sürtünmesinden dolayı oluşan statik elektriğin solvent buharını tutuşturması buradan da diğer kolay yanıcı mürekkep boya v.b malzemelere sirayet etmesi sonucunda çıktığının belirlendiği, mücbir sebep koşullarının dava konusu olayda gerçekleşmediği davacının dava dışı şirketten aldığı klişe bedelini davalının davacıya ödemesi gerektiği kanaati hasıl olmuş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davalı taraf istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yangın çıkmasında bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili şirketin olay nedeniyle mağdur olduğunu, dava konusu klişe bedellerinin yasal zorunluluk yokken iyiniyetli bir şekilde 1/2 oranında ödenmesi teklifinin de davacı tarafça kabul edilmediğini, kaldı ki TBK 136/1 maddesine göre, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; tacirler arası satım sözleşmesine ilişkin alacağın tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali talebine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davalı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 7.451,49 TL olması nedeniyle 21/10/2022 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen ara karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davalı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davalının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 127,25 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/01/2023