Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1109
KARAR NO : 2023/1749
KARAR TARİHİ : 17/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2023
NUMARASI : 2021/884 Esas 2023/38 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
BAM KARAR TARİHİ : 17/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/10/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde;
“Davacı vekili tarafından Mahkememize sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı tarafa ZMMS ile sigortalı … plakalı aracın 05/03/2020 tarihinde karışmış olduğu tek taraflı kaza sonucu araçta yolcu konumundaki …’un vefat ettiği, davacılardan …’nin müteveffanın, …’nin ise müteveffanın çocuğu olduğu, Edirne 3. ACM’nin 2020/216 E 2021/154 K sayılı dosyası üzerinden araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu bulunduğu, davalı yana başvuru yapıldığı ancak veraset ilamının gerekçe gösterilerek başvurunun reddedildiği, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldığı belirtilerek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla davacı eş … için 50,00 TL, … için 50,00 TL olmak üzere destek maddi zararının en erken temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile davalıdan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
Davalı tarafa usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen cevap dilekçesinin sunulmadığı, böylece dilekçelerin teatisi aşamasının tamamlandığının ve taraf teşkilinin sağlandığının anlaşıldığı ve tahkikata geçildiği, davalı tarafından iş bu davanın davalı tarafından inkar çerçevesinde savunulduğu kabul edilmiştir.
DELİLLER:
Edirne 3. ACM’ne, davalı sigorta şirketine, Noterler Birliği’ne, Sigorta Gözetim Merkezi’ne ve Ticaret Sicile yazılan müzekkerelere cevap verildiği, Mahkememizce dosya üzerinden İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden 21/07/2022 tarihli rapor alındığı, yine Mahkememizce aktüer bilirkişisinden 13/12/2022 tarihli raporun dosyaya kazandırıldığı, davacı vekilince sunulan ıslah dilekçesinin dosya arasında bulunduğu anlaşılmıştır.
Bakırköy 1 ATM’nin 2022/27 Talimat sayılı dosyası üzerinden davacı tanıklarının dinlendiği anlaşılmıştır.
Edirne 3 ACM’ne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazının incelenmesinde; davaya konu trafik kazasından kaynaklı davacılar miras bırakanı … ‘nin vefatı sebebiyle yürütülen soruşturma neticesinde olayın kovuşturma aşamasına geçtiği, kovuşturma aşamasında mahallinde keşif yapıldığı, raporun dosyaya sunulduğu, yapılan yargılama neticesinde 2020/216 Esas ve 2021/154 Karar sayılı ilam ile taksirle ölüme neden olma suçundan kaynaklı …’nın hapis ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı tanığı … Bakırköy 1 ATM’nin 2022/27 Talimat sayılı dosyasında 26/04/2022 tarihinde aynen “Ben davacı … ‘yi tanıyorum, bir kızı vardır, eşi vefat etti, kendisi şu an tekstil işinde çalıştığını biliyorum, maddi durumu kötü, biz elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz , ne kadar maaş aldığını bilmiyorum, zaten her zaman da çalışamıyor, çocuğuna bakmak durumunda, yeniden evlenmedi, dava konusu ile ilgili bir bilgim yoktur” şeklinde beyanda bulunduğu aynı tarihli duruşmada yine davacı tanığı …’nin ise “Ben davacı … ‘yi tanıyorum, aile dostumuzdur, eşi 2019 Aralık aylarında dini nikah kıyarken ben yanlarındaydım, eşi 2020 yıllarında Mart aylarına doğru Edirne Uzunköprü de trafik kazasında vefat ettiğini biliyorum, yalnız bir bayan, bir çocukla kendisi yaşıyor, çocuğu 1, 1,5 yaşlarında, annesi ve babası da ayrı yaşıyor, onlardan da yardım göremiyor, maddi durumu kötü, davacının çocuğu çok küçük olduğu için arada sırada günlük işlere gidiyor, müşkül durumda, ben şahsen kendim tercüman olarak çalıştığım için durumum ondan daha iyi arada sırada yardım da bulunmaya çalışıyorum ama davacı müşkül durumda, dava konusunun tazminat için açıldığını biliyorum” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce 26/05/2022 tarihli duruşmada verilen ara karar kapsamında kusur durumunun tespit ve tayini için dosyanın tevdisi üzerine İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesince hazırlanan 21/07/2022 tarihli raporun dosyaya sunulduğu, taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği görülmüş, davacı vekilince rapora beyanlarda bulunulduğu, davalı tarafça ise rapora itirazlarda bulunularak ek rapor yahut yeni bir bilirkişiden rapor alınmasının talep edildiği ve talebin reddine karar verildiği anlaşılmış, raporun incelenmesinde özetle; davalı yana ZMMS’li … plaka sayılı aracın 05/03/2020 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde araç sürücüsü …’nın %100 oranında tam kusurlu olduğunun belirtildiği görülmüştür.
Mahkememizce dosyanın aktüer bilirkişisi …’e tevdisi neticesi adı geçen bilirkişi tarafından hazırlanan 13/12/2022 havale tarihli raporun dosyaya sunulduğu ve taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilince rapora itirazlarda bulunulduğu ve itirazların reddine karar verildiği anlaşılmış, raporun incelenmesinde özetle; raporun TRH 2010 tablosu kullanılmak ve %10 artırım ve %10 eksiltim yöntemine göre hazırlandığı, davaya konu olay sebebiyle davacı …’in DYK tazminat alacağının 1.471.350,47 TL olduğu ve ancak davacı eşin yeniden evlenme ihtimaline yönelik oran sonrası hak ettiği tazminat tutarının 779.815,74 TL olacağı, yine davacı …’nın DYK tazminat alacağının 257.231,32 TL olacağı hususlarında kanaat belirtildiği görülmüştür.
Davacı vekili tarafından 13/12/2022 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu ve ıslah taleplerinin kabulüne ve davacı … için 308.302,74 TL, davacı … için 101.697,26 TL DYK tazminat taleplerinin olduğu, söz konusu taleplerin ticari faizi ile birlikte temerrüt tarihinden itibaren davalıdan tahsilinin talep edildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Yapılan inceleme neticesinde davalı tarafın davayı inkar çerçevesinde savunduğu göz önüne alınmakla 05/03/2020 tarihinde dava dışı … tarafından sevk ve idare edilen … plaka sayılı taksinin yolda seyri sırasında tek taraflı kazaya karışması neticesinde … ‘nin vefat ettiği, bahse konu … plaka sayılı aracın kaza tarihi itibariyle davalı yana ZMMS ile sigortalı olduğu, bu kazadan kaynaklı Edirne 3. ACM’nin 2020/216 E ve 2021/154 K sayılı dosyası üzerinden araç sürücüsünün yargılamasının yapıldığı ve sürücünün cezalandırılmasına karar verildiği, ağır ceza dosyası üzerinden kusur raporunun alındığı, davadan evvel davacı tarafça KTK 97 uyarınca davalı yana başvuruda bulunulduğu konularında bir uyuşmazlık olmadığı tespit edilmiştir.
Yukarıdaki yapılan tespit göz önüne alındığında taraflar arasındaki uyuşmazlığın; adı geçen …’un vefatı ile sonuçlanan kazadan kaynaklı davacı eş … yönünden ve müşterek kızları … yönünden ayrı ayrı olmak üzere müteveffanın desteğinden yoksun kalıp kalmadıkları, kaldıklarının anlaşılması halinde destekten yoksun kalma süresinin tespiti ile bu süreye karşılık gelecek tazminat tutarının belirlenmesi ve ortaya çıkacak bu tazminat tutarından davalının sorumlu olup olmayacağı, olduğunun anlaşılması halinde sorumluluk miktarının tespitine esas olmak üzere yapılacak inceleme neticesi varılacak kanaate esas trafik kazasından kaynaklı DYK tazminat davası olduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlığın değerlendirilmesine geçmeden evvel şu hususun belirtilmesinde fayda vardır. Dosyaya kazandırılan Afganistan Cumhuriyeti Konsolosluk yazı cevap aslının incelenmesinde davacı …’nin müteveffa …’un eşi olduğu ve ayrıca dosyadaki evraklara göre ise …’nın ise müteveffa ile davacı …’in müşterek çocukları olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar dosyaya kazandırılan Trafik İhtisas Dairesi raporuna ve aktüer raporuna itirazlarda bulunulmak suretiyle kusur durumu yönünden öncelikle ek rapor kabul edilmemesi halinde ise yeniden rapor alınmasının, aktüer hesabı yönünden ise itirazları karşılar mahiyette ek rapor alınması talep edilmiş ise de yapılan itirazların bir kısmının Mahkememizce resen değerlendirilebilecek itirazlardan olduğu, raporların yeterli teknik incelemeyi içerdiği, denetime elverişli oldukları, bir kısım itirazların ise aksi iddia edilmekle birlikte gerek kusur rapor içeriğinde gerekse aktüer raporunda karşılandığı, aktüer raporunun hesap tablosunun yerinde ve isabetli olduğu, dosyadaki kusura ilişkin ATK raporunun gerek olayın oluş şekli gerekse sonuçta belirlenen kusur durumuna Mahkememizce de iştirak edildiği gibi aktüer raporunun içeriği ve hesaplanmasının da Mahkememizce yerinde görüldüğü anlaşılarak yeniden bir rapor alınması yahut ek rapor alınması taleplerinin reddi ile gerek İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden gerekse aktüer bilirkişisinden kazandırılan raporlar hükme elverişli olduğu kabul edilerek taleplerin reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamına göre yapılan inceleme neticesinde gerek dosya arasındaki Edirne 3 ACM’nin 2020/216 Esas ve 2021/154 Karar sayılı dosya mündericatı gerekse hükme esas alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesi raporundan da anlaşılacağı üzere 05/03/2020 günü sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı ticari taksinin Kurdu Köyünden Uzunköprü ilçe merkezine doğru seyir halinde iken …, …, … ve … isimli şahısları müşteri sıfatıyla alarak seyri sırasında olay mahalli ana yol kavşağına geldiğinde sürücünün kontrol hakimiyetini kaybetmesi neticesi maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği, her ne kadar sürücü …’ın ceza dosyasında alınan ifadesinde yolcuların kendi aralarında tartışmaya başladığı ve arka koltukta oturanlardan birisinin omzuna hızla dokunması ile dikkatinin dağıldığı ve viraja 80 – 90 km hızla girdiği ve aracı mıcıra kaptırarak direksiyon hakimiyetini kaybettiği belirtilmiş ise de bu beyanın diğer ifadeleri alınan şahıslar tarafından doğrulanmadığı göz önüne alındığında söz konusu olaya ilişkin …’ın kendi istikameti için dur levhası mevcut olan kavşağa yaklaştığında hızını asgari düzeye düşürmesi ve seyrine kontrollü devam etmesi gerekirken buna uymayarak mevcut yüksek hızda seyrine devam ettiği ve yola gereken dikkatini vermeyerek kavşağa girdiği ve aracın kontrolünü kaybederek bu kazaya sebebiyet verdiği şeklinde davranışlar ile 2918 sayılı yasanın 52/1 a kuralını ihlal ettiği ve söz konusu ihlal neticesi …’ın tam kusurlu olarak bu kazaya sebebiyet verdiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar davalı yanca olayda müterafik kusur bulunduğu ileri sürülmüş ise de dosya arasına alınan ceza dosyasında sürücü …’nın emniyet kemeri konusundaki beyanı göz önüne alındığında yolcu konumundaki …’un emniyet kemerinin kaza sırasında takılı olup olmadığının belli olmadığı, bunun aksinin bu aşamada iddia eden tarafından ispatlanması gerektiği, şoför tarafından yanında oturan şahsın emniyet kemerinin takılı olduğu beyan edilmiş ise de müteveffanın nerede oturduğunun belli olmadığı, bu durumun aksinin de yine iddia eden tarafından ispatlanması gerektiği, ayrıca sadece şoför tarafından araçta tartışma çıkma sebebiyle bu kazanın olduğu belirtilmiş ise de somut olayda bunun da net olmadığı, sadece şoför tarafından böyle bir beyanın verildiği dolayısıyla bunun iddia eden tarafından ispatlanması gerektiği göz önüne alınmakla müterafik kusurdan kaynaklı ispatın Mahkememiz davalısında olmasına karşılık bunun davalı tarafça ispatına yarar bilgi ve belge sunulmadığı gibi dosya kapsamında davalı savunmasını doğrular bir delil de elde edilemediğinden davacılar miras bırakanı müteveffa …’un söz konusu olayda müterafik bir kusurunun bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına göre Mahkememiz davalısının davaya konu olay sebebiyle sorumluluk limitinin poliçe gereği 410.000,00 TL ile sınırlı olduğu tespit edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; 05/03/2020 tarihinde dava dışı … tarafından sevk ve idare edilen … plakalı ticari taksinin seyri sırasında yukarıda oluş şekli belirtilen trafik kazasının meydana geldiği, araçta bulunan davacılar miras bırakanı …’un bu kazadan kaynaklı vefat ettiği, diğer yolcular ile araç sürücüsünün yaralandığı, söz konusu kazada araç sürücüsü …’ın tam kusurlu olduğu, Mahkememiz davacıları vekilince davadan evvel davalı sigorta şirketine konu DYK tazminatının tahsiline yönelik 12/11/2021 tarihinde KTK 97 uyarınca başvuruda bulunulduğu ve fakat olumlu bir cevap alınamadığı, olayla alakalı Edirne 3 ACM’nin 2020/216 Esas ve 2021/154 Karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere araç sürücüsü …’ın asli ve tam kusurlu olduğuna kanaat getirilerek hapis cezasına çarptırıldığı, konu olayda davacılar miras bırakanının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu kazadan kaynaklı …’un eşi 2003 doğumlu …’in 1.471.350,47 TL tutarında, …’un çocuğu 2020 doğumlu …’nın 257.231,32 TL tutarında DYK tazminat alacağının bulunduğu, hükme esas alınan raporda da belirtildiği üzere …’in %47 oranındaki yeniden evlenme oranının hesaplanan tazminattan mahsubu neticesi …’in bu olaydan kaynaklı DYK tazminat hakkının 779.815,74 TL olduğu, az yukarıda açıklanan müterafik kusur konusundaki kanaat göz önüne alındığında talep konusu edilen tutarlar bakımından hakkaniyet indirimi yapılmasını gerektirir bir durum olmadığı, davalı yanın bu olaydan kaynaklı sorumluluk limitinin 410.000,00 TL olduğu da göz önüne alındığında ıslah ile birlikte konu edilen toplam tutarın limit tutarı ile aynı olduğu tespit edilmekle dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde Mahkememiz davacılarının müteveffa …’un desteğinden yoksun kaldıkları, bu olay sebebiyle davacılara SGK tarafından yapılan herhangi bir ödemenin olmadığı, davalı tarafa yapılan başvuruya istinaden herhangi bir cevap verilmediği, dolayısıyla davalı yanın 25/11/2021 tarihi itibariyle talep konusu tazminat bakımından temerrüte düştüğü, davaya konu DYK tazminatında Mahkememiz davalısının 2918 sayılı yasanın 91. maddesi gereği ve poliçe hükümleri ile sorumlu olduğu, talep konusunun poliçe kapsamındaki teminat türlerine dahil olduğu ve kazaya karışan aracın ticari vasıfta olması sebebiyle davacıların faiz talebi yerinde görülmekle açılı davanın kabulü ile davaya konu trafik kazası sebebi ile … ‘nin vefatı sebebi ile 308.302,74 TL DYK tazminatının davalı yanın temerrüt tarihi olarak takdir edilen 25/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine, 101.697,26 TL DYK tazminatının davalı yanın temerrüt tarihi olarak takdir edilen 25/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine, DYK tazminatının 27/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacılar tarafından yatırılan gider avansı ve harç miktarları ile davalıya yükletilen vekalet ücreti haricindeki yargılama giderleri yönünden davada hükmedilen toplam tutar üzerinden değerlendirme yapılmış ancak her bir DYK tazminatı yönünden davacıların talebinin ayrı olduğu göz önüne alınarak hükmedilen miktarlar üzerinden davacılar lehine ayrı ayrı nispi vekalet ücretleri hesaplanmıştır.
Her ne kadar gerekçeli karar yazılarak davacı …’in isminin kısa kararda … olarak yazıldığı ayrıca davacılar soyadlarının … olmasına rağmen … olarak yazıldığı anlaşılmış ise de bu hususa şu aşamada değinilmekle yetinilerek ayrıca hükmün tashihi suretiyle düzeltilebileceği kanaatine varılmıştır. ” gerekçesiyle
“-Davanın kabulü ile davaya konu trafik kazası sebebi ile … ‘nin vefatı sebebi ile;
-308.302,74 TL DYK tazminatının davalı yanın temerrüt tarihi olarak takdir edilen 25/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,
-101.697,26 TL DYK tazminatının davalı yanın temerrüt tarihi olarak takdir edilen 25/11/2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’ye verilmesine,” dair karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müterafik kusura ilişkin itirazları karşılanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplama şeklinin usülüne uygun olmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, davalı yana ZMMMS sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan ticari takside yolcu olarak bulunan müteveffanın eşi ve çocuğu için destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmalıdır.
Dava, yolcu taşıma ilişkisi nedeniyle trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Her ne kadar taşıma sözleşmesi TTK’da düzenlenmişse de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 Sayılı Yasa’nın 3/k bendinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı bendinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici, diğer tarafın ise satıcı, sağlayıcı olması gerekir.
HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Ancak, 6502 sayılı yasanın 3/l maddesindeki “sigorta sözleşmesinden doğan davalara” ilişkin görev düzenlemesi mutlak olmayıp, bütün sigorta sözleşmelerinden doğan davaların tüketici mahkemesinde görüleceği manasına gelmemektedir. Sigorta sözleşmesinden doğan bir uyuşmazlığın tüketici mahkemesinin görevine girebilmesi, sigorta şirketinin karşısında bulunan tarafın tüketici olması şartına bağlıdır.
Buna göre; sigorta ilişkisinden doğan bir uyuşmazlıkta, uyuşmazlığın bir tarafı sigorta şirketi, diğer tarafı ise tüketici olduğu takdirde, o uyuşmazlığa tüketici mahkemesi tarafından bakılması gerekmektedir. 6502 sayılı kanundaki bu görev düzenlemesi daha özel bir düzenleme olduğu için, uyuşmazlığın TTK anlamında ticari bir dava olmasının önemi kalmamaktadır.
Somut olayda da davanın açıldığı 02/12/2021 tarihi itibariyle 6502 sayılı yasanın yürürlükte olduğu, müteveffa yolcunun ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, ZMMM sigortacısı olan olan davalı aleyhine açılan dava yönünden yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca davaya bakma hususunda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu açıktır.
O halde mahkemece, yukarıda belirtilen hususlar nazara alınarak, dava konusu uyuşmazlıkta tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
HMK 20, 355 ve 353/1-a-3 madde hükümleri birlikte değerlendirildiğinde; görevsiz mahkemenin esasla ilgili kararının İstinaf Dairesince kaldırılarak görevli Mahkemeye dosyanın res’en gönderilebileceğinden, istinaf istemine ilişkin diğer sebepler incelenmeksizin, istinaf başvurularının kabulüne; kararın HMK nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/01/2023 Tarih, 2021/884 Esas ve 2023/38 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 355. ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince RE’SEN KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dava dosyasının görevli ve yetkili Tüketici Mahkemesine tevzi edilmek üzere İZMİR HUKUK MAHKEMELERİ TEVZİ BÜROSUNA GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurularının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Karardan bir örneğin istinaf kaydının kapatılması için İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne gönderilmesine,
5-Kararın re’sen kaldırılması nedeniyle istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafça yatırılan istinaf karar harcının yatırana iadesine,
6-Davalı tarafın yatırdığı teminat karşılığı tehir-i icra kararı verilmiş olduğundan davalının tehiri icra istemi nedeniyle yatırdığı (… AŞ, … Şubesi, 01/03/2023 Tarihli, TMDZ23-82151 numaralı, 720.000,00 TL tutarlı) teminat mektubunun İADESİNE,
7-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında istinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
8-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 17/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.