Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1095
KARAR NO : 2023/1117
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2023
NUMARASI : 2022/52 Esas ve 2023/60 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin İzmir Aliağa ve İzmir Atatürk (Çiğli) Organize Sanayi Bölgelerinde uzun yıllardır faaliyet gösteren ve faaliyet alanı kapsamında çeşitli şahıs ve şirketlerden mal ve hizmet alımı yapan ve mal/hizmet alımını, rutin olarak, onaylı tedarikçiler listesinde bulunan şahıs ve şirketlerden yapan, onaylı tedarikçiler listesinde olmayan şahıs ve şirketler yönünden ise alım süreci yazılı onay ile ilerleyen bir şirket olduğunu, davalının müvekkili şirketin mal ve hizmet alımı ilişkisi bulunan şahıslardan olduğunu, son aylarda yazılı sipariş ve onay prosedürüne aykırı olarak, mal veya hizmet alımına dayanmayan (gerçeğe aykırı) bir kısım faturaların kesildiğini, bu faturaların bir kısmının müvekkili şirket tarafından sehven ödendiğini, bir kısmınınsa müvekkili şirket aleyhine ihtarnamelere ve icra takiplerine konu olduğunda fark edildiğini, mal/hizmet alımına dayanmaksızın kesilen faturalara ilişkin birden fazla şahıs/şirketle uyuşmazlık olduğunu, usule aykırı kesilen ve yargılamaya konu olan faturalardan, ilk olarak müvekkili şirkete tebliğ olunan ihtarnameler ile haberdar olunduğunu, şirket kayıtlarında yapılan detaylı incelemede, müvekkil şirketin eski çalışanlarından … isimli satın alma görevlisinin imzası ile işleme koyulan/koyulmak istenen bir kısım faturalar sebebiyle, müvekkili şirketin, birden fazla ve farklı şahıs/şirket tarafından maddi zarara uğratıldığı fark edildiğini, ihtarnameler ile ödenmesi talep edilen faturalar yönünden müvekkil aleyhine icra takiplerine girişildiğni, bir kısım faturaların ise usule aykırı olarak önceki tarihlerde şirket kayıtlarına işlendiği ve sehven ödendiği fark edildiğini, sehven ödenen faturalar, mal ve hizmet alımına dayanmaksızın kesilen ve fakat müvekkil şirketçe ödeme tarihinde sehven ödenen faturalar olduğunu, bu durum fark edildiği andan itibaren öncelikle ilgili şahıs/şirketlere bildirim yapılarak mal/hizmet teslimi yönünden bilgi sorulduğunu, herhangi bir bilgi/belge teyidi olmaması halinde sehven ödenen faturalar yönünden iade fatura kesilerek ilgili şahıs/şirkete sehven ödenen bedelin iadesi yönünde ihtar çekildiğini, ihtarname ile de sonuç alınamadığı noktada iade faturalar icra takibine konu edildiğin, müvekkili ile davalı arasında mal veya hizmet alımına ilişkin temel borç ilişkisi olmadığını, davalı ile müvekkili şirket arasındaki uyuşmazlığın sehven ödenen fatura bedeline dayandığını, şirket eski çalışanlarından … isimli satın alma görevlisinin imzası ile işleme koyulan bir kısım usulsüz fatura kaydı/ödemesi fark edildiğinde şirketin ödeme dökümleri incelenmiş ve … tarafından müvekkili şirkete 03.08.2021 tarih ve GIB2021000000004 numaralı 10.030,00-TL bedelli, “epoksi yüzey temizleyici” konulu fatura kesildiği, bu faturanın da müvekkil şirket tarafından ödendiğini, ancak faturaya konu malın teslim alınmadığının anlaşıldığını, aksini ispat edebilecek herhangi bir sipariş/teslim kaydı, sevk irsaliyesi, teslim tesellüm tutanağı yahut sair bir delil de dosyada mevcut olmadığını, faturaya konu malın teslim alınmadığının anlaşıldığını, davalıdan mal teslimine ilişkin bilgi ve belge sorulduğunu, yanıt alınamadığını, iade fatura kesildiğini, davalı tarafından ihtarname gönderildiğini, ihtarnameye müvekkili şirket tarafından ödenen fatura bedelinin tarafımıza iade edilmesi gerektiği, aksi halde hukuki yollara başvurulacağının davalıya ihtar edildiğini, bu ihtarlar üzerine Karşıyaka 4.İcra Müdürlüğünün 2021/8172 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı ile takibin durduğunu belirterek haksız ve hukuka aykırı itirazın iptali ile takibin devamına, itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının (borçlunun) takip konusu alacağın % 20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde: Müvekkile ile davacı arasında temizlik malzemesi satımı ilişkisi kapsamında satış yapılarak ürünlerin davacıya teslim edildiğini ve 03.08.2021 tarihli GIB2021000000004 fatura numaralı 10.030,00 TL bedelli fatura tanzim edildiğini, dava konusu fatura kesildikten sonra yasal süre içerisinde davacı tarafından hiçbir itiraz sunulmadan faturanın kabul edildiğini fatura bedelinin ödendiğini, davacı tarafından yasal süre içerisinde kesilen faturaya itiraz sunulmadığı hatta bedeli ödendiği halde, haksız şekilde, müvekkiline 05.10.2021 tarihinde ELS202100000103 belge numaralı iade faturası düzenlendiğini, müvekkilinin ise Karşıyaka 8. Noterliği’nin 13.10.2021 tarihli ve 2663 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yasal süre içerisinde kesilen faturaya herhangi bir itiraz sunulmadığı ve ödemenin yapıldığını, iade faturasındaki ürünleri teslim almadığını ve tarafına kesilen iade faturasına itiraz ettiğini, davacının bütün bu hususlara rağmen, haksız şekilde menfaat sağlamak amacıyla Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü 2021/8172 E. Sayılı dosya üzerinden söz konusu faturaya dayalı takip başlattığını, ürünlerin teslim edilmesi ve hizmetin tamamlanmış olması ile faturanın davacı şirketin satın alma müdürü tarafından imzalanmasına rağmen itirazın iptali davasının açıldığını, müvekkilinin tedarikçi olarak, davacı şirketin satın alma sorumlusuyla gerek mail yolu ile, gerek telefon ile arayarak, gerekse mesaj atarak iletişim kurmuş ve istenen ürünleri her zaman eksiksiz ve zamanında teslim edildiğini, müvekkilinin faturalara konu ürünleri teslim ederek, hizmetleri yerine getirdiğini, faturalarda davacı şirketin satın alma sorumlusunun imzası bulunduğu da gözetildiğinde davacının faturaların “SEHVEN” ödendiğine dair iddiasının yerinde olmadığını, satın alma sorumlusunun hayatın olağan akışındaki görevinin; satın alma üzerine teklif almak, farklı birimlerden gelen satın alma taleplerini karşılamak, karşılanmasını sağlamak, satın alma alanında sipariş vermek, siparişlerin takibini yapmak vb. işler olduğunu, müvekkilinin tedarikçi ile iş yerinden yalnız dava dışı … muhatap olduğunu ve bütün işlemlerin (ürünlerin teslimi, siparişin verilmesi vb.) kendisi ile gerçekleştirildiğini, davacının müvekkiline atfedeceği bir kusur varsa bu hususta öncelikle müvekkilinin davacı çalışanı ile iş birliği içinde ve kötü niyetli şekilde hareket ettiğini ispat etmesi gerektiğini, aksi halde davacının çalışanı tarafından uğradığı zararlardan dolayı müvekkileye rücu hakkı bulunmadığını, ispat yükünün iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğunu, açıkça kanun hükmünden anlaşıldığı üzere faturanın neden sehven ödendiğinin ve malın teslim edilmediğinin ispatı davacının üzerinde olduğunu belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık, davalı tarafından davacıya teslim edilen ve bedeli ödenerek tarafların ticari defterlerine işlenen faturaların, davacı tarafından malların teslim edilmediği ve sehven ödendiği iddiası ile kesilen iade faturasına konu icra takibine yapılan itirazın iptali davasıdır. Davacı tarafından iade faturasına konu malların yer aldığı faturaların ticari defterlerine kaydedilerek yasal (8) günlük süre içerisinde itiraz etmediği ve bedelinin de ödendiği ,dava konusu faturanın davalının ticari defterlerine de işlendiği bu halde davalı/borçlunun HMK’nın 222. maddesi uyarınca iade faturasına konu faturalarda yer alan malları teslim ettiğini ispatladığı, davacının bu konudaki tek delilinin dinletmiş oldukları tanıkl ar olduğu ,tanıklarında beyanlarında, iş yerinde uygulanmakta olan usul ve yöntemleri anlattığı , anlatılan usul ve yöntemlerin davacının iş yerindeki çalışma sistemine ait olup davalıya bağlamadığı gibi HMK’nun 222. Maddesi dikkate alındığında iddialarını ispata yeterli olmadığı , kaldı ki dava dilekçesinde de bildirildiği üzere …’ın, söz konusu malların teslim edildiği tarihlerde davacı şirkette satın alma bölümünde çalışmakta olduğunun tarafların kabulünde olduğu, davacının …’ın usulsüz bir çok işlem yaptığını ve bu şekilde şirketi zarara uğrattığını, kendisinin iş aktinin bu nedenle feshedildiğini, iade faturasına konu faturaların da tespit edilen usulsüz işlemlerinden birinin olduğu yönündeki beyanlarının ise davalı tarafından bağlayıcı olmadığı ,davacının …’ın haksız kazanç sağlamak ve davacı şirketi zarara uğratmak amacı ile davalı ile birlikte hareket ettiklerini ispat edecek delil sunulmadığı, tüm dosya kapsamı, tanık beyanları, tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda anlaşılmış davacının davasının ve davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iade faturasına konu faturanın defterlere işlenmiş, ödemesinin yapılmış ve yasal süresi içinde itiraz edilmemiş olmasının müvekkil aleyhine değerlendirilmesi, somut olay özelinde hakkaniyete ve fiili gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkilinin eski çalışanı, olayların bir parçası ve hizmet alımına dayanmayan faturayı sisteme işleyip ödeme yapmasına neden olarak müvekkil şirketi zarara uğrattığı sabit olan …’ın fatura üzerindeki imzasının teslimi ispatlayan bir husus olarak kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu iade faturasına dayanak … tarafından düzenlenen 03.08.2021 tarihli fatura, müvekkili şirket tanıkları tarafından açıklanan yazılı sipariş-onay prosedürüne uygun olmaması nedeniyle müvekkilinin, davacı yana borçlu olmayıp yapılacak bir ödeme de bulunmadığını alacak iddiasının dayanağı olan fatura üzerindeki … imzasının yalnızca “faturanın ödenebilir olduğu” manasına geldiğini, fatura konusu malların teslim alındığını manasına gelmediği ve davacı yan elinde bulunan dava konusu faturanın da böyle bir fatura olduğu ispatlanmışsa da bu husus da yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davacı yan tarafından teslime yetkili müvekkil şirket çalışanı imzasını havi başkaca bir fatura sunulması için davalı yanın ihtar edilmesine ilişkin taleplerinin de reddedildiğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2023 tarihinden itibaren ise, bu sınır 17.830,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 10.474,03 TL olması nedeniyle 10/02/2023 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 179,90 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14/06/2023