Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1092 E. 2023/1227 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1092
KARAR NO : 2023/1227
KARAR TARİHİ : 21/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/06/2019
NUMARASI : 2019/1 Esas 2019/739 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
BAM KARAR TARİHİ : 21/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 21/06/2023

Davalılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket yetkilisi olan davalı … arasında “eleme sisteminin alımı” konusunda anlaşma yapıldığını, müvekkilinin 06/05/2016 tarihinde … Bankası üzerinden davalı …’ın hesabına eleme sistemi bedeli olarak 100.000,00-TL’yi gönderdiğini, ancak davalıların bu bedelin karşılığı olan eleme sistemini müvekkiline göndermediklerini ve 100.000,00-TL’yi de iade etmediklerini, müvekkilinin 100.000,00-TL’nin tahsili amacıyla davalılar hakkında icra takibi başlattığını, davalıların itiraz ettiklerini, davalı …’ın eleme makinesinin teslim edildiğini belirttiğini ancak müvekkiline teslim yapılmadığını belirterek, davalıların itirazlarının iptaline, müvekkili yararına alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin yerleşim yerinin Torbalı olduğunu, yetkili mahkemelerin Torbalı Mahkemeleri olduğunu, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğunu, ticari işlem niteliğinde olmaması nedeniyle mahkememizin görevli olmadığını, dava dilekçesinde ileri sürülen havalenin müvekkili şirket ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, havalenin müvekkili … hesabına yapıldığını, …’ın müvekkili şirketi temsil ettiği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili şirket yönünden sıfat yokluğundan dolayı davanın reddi gerektiğini, her iki müvekkili hakkında aynı anda takip başlatıldığını, temsil yetkisi olması durumunda sadece şirketin borçtan dolayı sorumlu tutulabileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Tüm dosya içeriğine göre; davalı … her ne kadar davalı şirketin temsilcisi değil ise de; davalı şirket temsilcisi … ile davalı …’ın evli olması, gerek davalı şirketin gerekse davalı …’ın davada aynı vekil tarafından temsil edilmeleri, davalıların aynı itirazları ileri sürmüş olmaları, davalılar arasında organik bir bağın bulunması karşısında davalı …’ın davacıya davalı şirketin temsilcisi olarak tanıtıldığı konusundaki davacı beyanına itibar edildiği, diğer bir anlatımla; davacının, davalı tarafça davalı şirket yetkilisinin … olduğu konusunda yanıltıldığı, diğer yandan taraflar arasındaki ilişkinin ve davalı …’a para verilmesinin davalı şirketin temsilcisi tarafından bilinebilecek bir husus olduğu, bu nedenlerle her iki davalının da borçtan dolayı sorumlu oldukları, ispat yükünün davalı tarafta olduğu, kısmi ödeme yapılmış olması teslimi ispatlamayacağından, makinenin davalı tarafça aynı zamanda çalışır ve işe yarar bir şekilde tesliminin ve montajının yapılması gerektiği, bunun da yazılı deliller ve belgelerle ispatlanması gerektiği, davalılar vekili tarafından makinenin montajı yapılmış ve çalışır bir durumda teslimine ilişkin yazılı delil ve belge sunulmadığı, dilekçelerinde yemin deliline de dayanılmadığı, davalıların asıl alacak miktarına yönelik itirazlarında haklı olmadıkları anlaşıldığından, davanın asıl alacak miktarı üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı taraf icra takibinden önce temerrüte düşürülmediğinden, işlemiş faizle ilgili fazlaya ilişkin istek reddedilmiştir” gerekçesi ile;
“Davanın KISMEN KABULÜ ile; Torbalı 1. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14739 sayılı dosyasında davalıların 100.000,00 TL borca itirazlarının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına,
Davacı vekilinin fazlaya ilişkin isteğinin reddine,
Bu miktarın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davacının takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, reddedilen kısım yönünden davalılar vekilinin tazminat isteminin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına giren bir yargılamanın özel görevli mahkeme olan Ticaret Mahkemesinde bakılmış olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemenin sadece satım konusu olan ürünün makina olması sebebi ile davayı bu kapsamda değerlendirmesinin hatalı olduğunu, ayrıca yargılama aşamasında da belirtikleri üzere diğer davalı … ve davacı yan arasında yapılmış olan TBK hükümleri gereği menkul satış sözleşmesi söz konusu olduğunu, bu sebepten TTK 4 maddesine dayanılmasının da mümkün olmadığını, görev yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkisinin kabulü durumunda itirazın iptaline konu icra takibinin bulunduğu yer olan Torbalı Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkisinin kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin serbest piyasada bulduğu malzemeleri kendi adına ve hesabına satarak kendisi adına gelir sağlayarak geçindiğini, piyasadan bulduğu taş kırma ve eleme makinasını davacı yana teslim ettiğini, onun da aradan bir kaç gün geçtikten sonra davaya konu 100.000,00 TL yi havale yolu ile gönderdiğini, taş eleme makinası bedeli olduğu için açıklama kısmında bu şekilde kayıt düşüldüğünü, makina teslimine ilişkin … ve makinanın kurulumunu sağlayan çalışanların tanıklık yaptığını, taraflarınca tanıkların dinlenilmesi istenmiş ise de yerel mahkeme tarafından hukuka aykırı olarak reddedildiğini, yerel mahkemenin EFT işleminin avans olduğu iddiasını kabul ederek ispat yükünü taraflarına yüklemiş olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, bütün bunlarla beraber TBK taşınır satışına ilişkin olarak tarafların ödemiş olduğu bedelin ürün tesliminden sonra ya da satış aşamasında gerçekleştiği karinesi söz konusu olduğunu, bu durumun aksini yani önce bedelin ödendiğini sonra ürünün teslim edileceğinin kabulü için davacı yan tarafından karinenin yazılı delil ile çürütülmesi gerektiğini, dosyada buna ilişkin herhangi bir belgenin bulunmamasından da açıkça anlaşıldığı üzere davacı yanın iddiasının soyut olduğunu, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı … Şti vekili istinaf dilekçesinde özetle; Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına giren bir yargılamanın özel görevli mahkeme olan Ticaret Mahkemesinde bakılmış olmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, yerel mahkemenin sadece satım konusu olan ürünün makina olması sebebi ile davayı bu kapsamda değerlendirmesinin hatalı olduğunu, ayrıca yargılama aşamasında da belirtikleri üzere diğer davalı … ve davacı yan arasında yapılmış olan TBK hükümleri gereği menkul satış sözleşmesi söz konusu olduğunu, bu sebepten TTK 4 maddesine dayanılmasının da mümkün olmadığını, görev yönünden Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkisinin kabulü durumunda itirazın iptaline konu icra takibinin bulunduğu yer olan Torbalı Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkisinin kabulü gerektiğini, diğer davalı …’ın şirketi temsil yetkisinin bulunmadığının davacı yan tarafından ikrar olunduğunu, araştırma yapılması ve ticaret sicil gazetesinin incelenmesi halinde diğer davalı …’ın şirketlerini temsil etmediğinin anlaşılacağını, şirketleri ile davalı … arasında organik bağın varlığını iddia etmiş olmalarının hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacı yanın davalı …’ın şirketimizi temsil yetkisinin bulunduğu iddiasının hukuki dayanağı bulunmadığını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haklarında alım satıma konu makine bedelinin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılan davalıların yetkiye ve borca itirazlarının iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince aynı dosya ile ilgili 2017/392 esas, 2018/481 karar sayılı karar ile yine aynı şekilde karar verildiği, kararın davalılarca istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 02/11/2018 tarih 2018/1752 esas, 2018/1484 karar sayılı kararı ile ; …”Davaya Ticaret Mahkemesi’nce bakılmış olup, davacı ve davalının gerçek kişiler olduğu görülmekle mahkemece görev hususunda mahkemenin görevli olduğu yönünde karar kurulmuş ise de dosya tümüyle incelendiğinde davacı ve davalının ticari işletme sahibi olduklarına dair herhangi bir bilgi ve belgenin dosya arasında yer almadığından bu yöndeki mahkeme kararının denetlenemediği görülmüştür.
Dosya tümüyle değerlendirilerek dava şartı yönünden denetleme yapılabilmesi için deliller toplanmadığından bu eksikliğin giderilmesi amacıyla ilgililerin bağlı bulundukları vergi dairelerine hangi usulle vergilendirildikleri, hangi defterleri tuttukları, hangi sektörden vergiye tabii oldukları yönünde bilgi alınmak üzere müzekkere yazılarak, gerekirse ilgili esnaf odası ve ticaret sicil müdürlüğüne müzekkere yazılarak oda veya sicil kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, sonucuna göre karar verilmek üzere sair istinaf nedenleri incelenmeksizin, istinafın kabulüne, dosyanın mahkemesine iadesine, sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalının istinafının kabulü ile, istinafa konu izmir 4. asliye ticaret mahkemesi’nin 2017/392 esas 2018/481 karar sayılı kararının kaldırılmasına..” karar verilmiş, ilk derece mahkemesince kaldırma kararı doğrultusunda yargılama yapılıp eksiklikler giderilerek davacının tacir olması nedeni ile mahkemenin görevli olduğuna kanaat getirilerek yeniden aynı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Her iki davalı da istinaf yoluna başvurmuş olup, sadece davalı … yönünden istinaf harçları yatırılmışken davalı şirket yönünden istinaf harcı yatırılmadığından dosyanın harçların tamamlanması için geri çevrilmesine karar verilmiş, davalı şirket yönünden eksik istinaf harcının tamamlandığı görülmüştür.
İlk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararından sonra yapılan yargılamada davacının tacir olduğu tespit edildiğinden davalılardan biri de şirket olduğundan görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğundan davalılar vekilinin göreve ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; davalı tarafça taş eleme makinesinin davacıya teslim edildiğini ileri sürmüş olmasına, bu haliyle ispat yükünün davalı tarafta olmasına, davalının malın teslim edildiğini yazılı delillerle ve kesin delillerle ispat etmemesine, davacı tarafça sunulan, davalı şirketin web sitesinde yetkili kişinin davalı … olarak belirtilmiş olmasına, davalı şirket yetkilisinin davalı …’ın eşi … olmasına, davalı …’ın ve davalı şirketin birlikte hareket ederek davacıyı yanıltmış olmalarına, bu nedenle takip konusu alacaktan birlikte sorumlu olmalarına göre davalılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih, 2019/1 Esas ve 2019/739 Karar sayılı kararına karşı davalılar vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …’dan alınması gereken 6.831‬,00 TL haçtan başlangıçta alınan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 5.123,25‬ TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … Şti’den alınması gereken 6.831‬,00 TL haçtan başlangıçta alınan 1.707,75 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 5.123,25‬ TL’nin davalı … Şti’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalılar tarafından yapılan istinaf masrafının üzerlerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
6-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 21/06/2023