Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1080 E. 2023/1838 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1080
KARAR NO : 2023/1838
KARAR TARİHİ : 24/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/03/2023
NUMARASI : 2022/1437 Esas 2023/160 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 24/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalı firma arasında 10.07.2015 tarihinde Komisyon Sözleşmesi imzalandığını, davacının davalı ile arsa sahibi … arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlenmesini sağladığı takdirde, davalı firmanın davacıya herhangi bir karşılık bir bedel ödemesine gerek kalmaksızın söz konusu yerde bir villa verme yükümü altına girdiğini, nitekim davacının üzerine düşen yükümlülüğünü yerine getirdiğini ve davalı firma ile arsa arsa sahibini, Marmaris 2. Noterliği’nin 10.07.2015 tarihli 07097 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Arsa Payı İnşaat Sözleşmesi ile tarla sahibi dava dışı … ile davalı şirketi “kat karşılığı inşaatın yapılması hususunda” anlaştırdığını, bu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin, Marmaris 2. Noterliğinin Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi ile devam ettirildiğini, … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii, … pafta, … parsel üzerinde bulunan taşınmaz üzerinde bir villanın mülkiyetinin tapuda davacı müvekkili adına tescili ile birlikte davalı firmaya ihtarın yapıldığı 21.12.2017 tarihinden, yada inşaatın bitim tarihinden itibaren ve bilirkişi raporu ile tespitinden sonra attırılmak üzere şimdilik 10.000.-TL sinin yoksun kalınan ( kira ) gelirinin banka mevduatlarına işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte davacı müvekkiline ödenmesine, bu olmadığı takdirde, … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkii, … pafta, … parsel üzerinde bulunan taşınmaz üzerinde bir villayı 10.07.2015 tarihinde Komisyon Sözleşmesi gereği davacı müvekkiline tapuda tescilini sağlamadığı için müvekkilinin uğradığı villa değeri kadar zararın bilirkişi raporundan sonra arttırılmak üzere şimdilik 10.000.-TL sinin ihtarın çekildiği 21.12.2017 tarihinden yada inşaatın bitim tarihinden itibaren banka mevduat hesabına işleyecek en yüksek ticari faiz ile birlikte davacı müvekkiline ödenmesine, yargılama ve vekalet ücretininde davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Sözleşmede, davacının varlığını ileri sürdüğü alacak hakkının talep edilebilir (muaccel) olması için öngörülen şart -“inşaatın bitimi” diğer bir ifadeyle “eserin meydana getirilmesi”-, gerçekleşmediğini, zira arsa sahibinin, sözleşmeyi hukuka aykırı olarak feshederek, davalının edimini ifa etmesinin imkansız hale getirdiğini, hal böyle olunca, şartın gerçekleşmediği gözetilerek, alacağın muaccel olmadığını, davanın reddi gerektiğini, alacağın muaccel olduğunun kabulü halinde ise, dava konusu alacak hakkının, ticari simsarlık sözleşmesinden doğduğu gözetilerek ve TBK m. 147/b. 5’de yer alan örtülü boşluk doldurularak, ileri sürülen alacağın bir yıllık zamanaşımına tabi olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, hal böyle olunca ileri sürülen alacağın çeşitli gerekçelerle zamanaşımına uğradığı ve eksik borç niteliği taşıdığı gözetilerek, zamanaşımı itirazları uyarınca zaman aşımından davanın reddi gerektiğini, davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “…Simsarlık, yerleşmiş yargı kararları ile esnaf işletmesi sayıldığı gibi bir malın alımı ve satımı söz konusu olmadığından bedenen çalışmanın önde olduğu, buna göre ticari şirkete dönüşmediği, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen limiti aşacak düzeyde satış ve gelirin elde edilmediği, çok sayıda çalışanın olduğu, büyük işletme niteliğinde bulunmadığı sürece simsarlık işinin esnaflık niteliğinde bulunduğunda şüphe yoktur.
Toplanan tüm deliller, davacı tarafın tacir olup olmadığı konusunda yazılan müzekkerelere verilen cevaplar ve tüm dosya kapsamı ile; Taraflar arasında imzalanan 10.07.2015 tarihli sözleşme gereğince, dava dışı tarla sahibi … ile davalı arasında düzenlenmesinin sağlanması halinde davacıya 1 adet villa verileceğinin kararlaştırıldığı, davaya konu simsarlık sözleşmesinin, TBK’nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olduğu, davacının işletmesinin niteliği, büyüklüğü ve gelirine göre esnaf olduğu konusunda bir şüphe bulunmadığı, mutlak ticari dava niteliği bulunmayan davanın, davacının tacir olmamasına bağlı olarak nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı, buna göre, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde çözümlenmesinin gerektiği, mahkememizin görevsiz olup görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesinin zorunlu olduğu, görevin dava şartlarından olup HMK nun 115(1) maddesi uyarınca davanın her aşamasında resen gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine, dosyanın görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesi ile; “6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, 6100 sayılı HMK:nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Marmaris Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine, 6100 sayılı HMK.nun 20/1 maddesi gereğince taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili Marmaris Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK m. 4/f.1 uyarınca her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olup görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, yerel mahkemece Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelecek cevap beklenmeden sadece Vergi Dairesi’nden gelen cevap yazısı esas alınmış ve davacının beyan ettiği gelir üzerinden hatalı şekilde değerlendirme yapılarak, davacının esnaf olduğu ve görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna karar verildiğini, dava dilekçesinin ekinde sunulan ancak taraflar arasındaki uyuşmazlıkla ilgisi olmayan belgeden de anlaşılacağı üzere davacının, kişiler arası aracılık, simsarlık yapmayı meslek haline getirdiği, faaliyetlerinin ticari işletme niteliğinde olduğu ve faaliyetlerinden hedeflediği gelirin esnaf işletmesi sınırını çok net şekilde aştığı, faaliyetinin devamlı surette olduğuna da delil teşkil ettiği beyan edilerek Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/1437 Esas 2023/160 Karar sayılı ve 14.03.2023 tarihli kararının kaldırılmasını, davada Ticaret Mahkemesinin görevli olduğuna dair karar verilerek, dosyanın yerel mahkemeye iadesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; taraflar arasındaki 10.07.2015 tarihli simsarlık sözleşmesi kapsamında davacının yapmış olduğu aracılık karşılığında verilmesi kararlaştırılan taşınmazın davacıya verilmediği iddiası ile talebe konu taşınmazın tapusunun davacı adına tapuda tescili ve yoksun kalınan kira gelirinin davalıdan tahsili ve bu olmadığı takdirde davacının bu nedenle uğradığı zararın davalıdan tahsili istemine yöneliktir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/10789 Esas, 2016/8226 Karar ve 18.10.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere ; Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre ; Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde karalaştırılmıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurul’u Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, 6103 Sayılı TTK’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10.maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 Sayılı TTK’nun 11.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi sureti ile yapılması gerecektir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesini değiştiren ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 Sayılı yasanın 2.maddesi ile “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usül hükümleri uygulanır ” şeklindeki düzenleme ile , artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılacak davalarda sözü edilen iki mahkeme arasındaki ilişki görev ilişkisi olup , mahkemenin görevli olması 6100 Sayılı HMK’ın 114. maddesinde dava şartları arasında sayılmış olması nedeni ile yine 6100 Sayılı HMK’nun 137,138 maddeleri gereğince mahkemenin görevli olup olmadığı yargılamanın her hal ve safhasında talep üzerine veya mahkemece re’sen incelenip gözetilmesi gerekmektedir.
Bir davanın veya işin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için ; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya uyuşmazlığın 6102 Sayılı T.T.K.’da düzenlenen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya TTK’nun 4.maddesinde sayılan dava veya işlerden bulunması, yahut özel bir yasal düzenleme ile davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalara göre; dava konusu somut olayda, her ne kadar davalı tacir ise de, davacının ilgili ticaret sicilden müdürlüğünden ve yine ilgili vergi dairesinden getirtilen yazı cevapları gereğince tacir olmadığı, faaliyetinin esnaf faaliyetleri sınırında kaldığı, tacir olduğuna dair dosya içerisinde herhangi bir bilgi ve belge olmadığı, sadece gelir vergisi mükellefi olmasının tacir sayılmasını gerektirmeyeceği, ayrıca dava konusu uyuşmazlığın TTK.’nun 4.maddesinde münhasıran sayılan uyuşmazlıklar arasında da yer almadığı, davanın ticaret mahkemelerinde bakılacağına ilişkin açık bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı, bu itibarla işbu davanın genel hükümlere göre çözülmesi gereken dava olması nedeniyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu düşünülmekle, davacı vekilinin işbu davada asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına; göre davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/03/2023 tarih, 2022/1437 Esas ve 2023/160 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 269,85 TL maktu ilam harcından peşin olarak alınan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 24/10/2023