Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1077 E. 2023/1837 K. 24.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1077
KARAR NO : 2023/1837
KARAR TARİHİ : 24/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2023
NUMARASI : 2022/1108 Esas 2023/47 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 24/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’nun, … adlı bir yeme içme restaurant/lokantasının bulunduğunu, davalı tarafın şirket çalışanlarının yemeklerini hazırlama ve yedirme-içirme işlerini yaptığını, davalı tarafın davacı ile sözlü olarak anlaştığını, alacağın bundan kaynaklandığı ve de muhatabın bu işinin yapıldığını tanıkla ispat edeceklerini, davalı şirketin 2017 yılı Kasım ayında Seydikemer’de okul yapımını üstlendiğini, aldığı işi yerine getirirken de çalıştırdığı işçilerin yeme içme ihtiyaçları için davacı ile 2017 yılı Kasım ayında anlaştığını, toplam 61.020,00 TL lik yemek yediklerini, ancak bu zaman zarfında bu borcun 20.000,00 TL sini davacıya ödediklerini, davacının tamamen iyi niyetli bir taraf olarak olayları tüm çıplaklığıyla anlattığını, ödenen rakamları dahi gizlemediğini, oysa davalı tarafın borca itiraz ederken böyle bir hizmet ya da fatura almadığını öne sürerek ilişkiyi tamamen reddettiğini, davalı taraf işçilerinin bu yıllar süren zaman zarfında bu yeme içme hizmetini sürekli olarak aldığını, hazırlanan yemekleri yediklerini, davacının hizmetini ifa ettiğini, davalı borçlu taraf tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, soyut ve gerçeğe aykırı olduğunu, davacının alacağını tahsil edemediği için 12.11.2019 tarihli toplam 61.020,00 TL bedelli yemek faturası düzenlemiş ve bunu da 20.000,00 TL si alındığı için 41.000,00 TL olarak icraya koyduklarını, 2021/6434 esas nolu icra dosyası ile icra takibi yapılmış ve davalı borçlu da 03.08.2021 tarihinde haksız itirazı ile takibi durdurduğunu, davacının faturayı kesince davalı tarafı arayarak ellerine ulaştırmayı denediğini, ancak davalı tarafın faturayı almaktan imtina ettiğini, hatta bu yönde muhasebeci …’ün faturayı işleyerek davalıya bildirdiğini, onların ise teslim almadığını, hatta beyannamesinin bile verildiğini, itiraz edilen 2021/6434 esas sayılı icra takibi dosyasına yapılan haksız itiraz sebebi ve zaman aşımı nedeniyle davalarının alacak davası olarak açtıklarını ve kabulü ile icra takibinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece “…Fethiye Vergi Dairesine, Muğla Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Başkanlığına ve Fethiye Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkerelere cevap verildiği görülmüştür.
T.T.K.nun 17. maddesi ile 1463. maddenin yaptığı atıf nedeniyle Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen kriterlere göre davalının tacir sayılıp sayılamayacağının belirlenmesi için, TTK’nın 6102 Sayılı Yasanın 11.maddesine göre, kararnamede belirtilen sınırı aşıp aşmadığının vergi kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile araştırılması gerekmektedir.( İzmir BAM 14 HD 2021/1401 Es. 2021/1336 K)
“Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” hususundaki Bakanlığımız görüşüne göre işlem yapılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasında;
“Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler:
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 7.200.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (2022 yılı için 570.000 TL) lirayı aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı aşanlar;..” denilmek suretiyle anılan Bakanlar Kurulu Kararına göre 2022 yılı için esnaf veya tacir sayılma hadleri belirlenirken dikkate alınacak nakdi limitler belirlenmiştir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler.
Bu bilgiler ışığında somut olayda, davalının 25/01/1994 tarihinde Muğla Esnaf ve Sanatkarları Odaları Birliği Başkanlığına lokantacılık mesleği ile kayıtlı olduğu, Fethiye Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında, davalının Tasfiye Halinde … Ltd. ŞTi.den hisse devri yaparak 2015 yılında ortaklıktan ayrıldığı, Fethiye Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevabında ise, davalının işletme hesabı esasına göre defter tutuğu, 2021 yılına ait zarar beyanının gönderildiği, gelen yazı cevaplarında davalının esnaf olduğu, TTK’nın 6102 Sayılı Yasanın 11.maddesine göre, kararnamede belirtilen sınırı aşmadığı anlaşılmakla, iş bu dosyada görevli mahkemenin Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılarak, davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçesi ile; “6100 sayılı HMK.nun 114/1-c maddesi delaletiyle 6100 sayılı HMK.nun 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, Mahkememizin Görevsizliğine, 6100 sayılı HMK’nun 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Fethiye Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine,” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ekinde bulunan Fethiye 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 06.12.2021 tarihli ve 2021/268 E. 2021/286 K. sayılı görevsizlik kararı nedeniyle görevli ve yetkili gösterilen Muğla Asliye Ticaret Mahkemesine dava açıldığını, görevsizlik kararının gerekçesinin Fethiye’de Asliye Ticaret Mahkemeleri bulunmayıp Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğundan bahisle olduğunu, Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin de miktar sınırı itibariyle ticari olmayıp dava şartı noksanlığı nedeniyle Fethiye Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yetkili ve görevli olduğuna dair karar verildiğini, mahkemenin bu kararına itiraz ettiklerini, Ticaret Mahkemelerinin daha uzman ve kapsayıcı olup özel mahkeme olduğunu, bu nedenle ortada da bir görev uyuşmazlığı olduğunu, davanın uzamaması ve yargılama usul ve tasarrufu yönünden istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; İİK 67 maddesi gereğince faturaya dayalı alacağın tahsili için davacı tarafça davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki davalının itirazı iptali istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında davacının tacir olmaması nedeni ile işbu davada görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu kanaatine varılarak dava şartı noksanlığından davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İlk Derece Mahkemesince verilen işbu karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2016/10789 Esas, 2016/8226 Karar ve 18.10.2016 tarihli kararında belirtildiği üzere ; Mülga 6762 Sayılı TTK’nun 1463.maddesine göre ; Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde karalaştırılmıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 2007/12362 Sayılı Bakanlar Kurul’u Kararında esnaf-tacir ayrımının nasıl yapılacağı belirlenmiş olup, 6103 Sayılı TTK’nun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10.maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 Sayılı TTK’nun 11.maddesinin 2.fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu Kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi sureti ile yapılması gerecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesini değiştiren ve 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usül hükümleri uygulanır” şeklindeki düzenleme ile artık 01/07/2012 tarihinden sonra açılacak davalarda sözü edilen iki mahkeme arasındaki ilişki görev ilişkisi olup mahkemenin görevli olması 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesinde dava şartları arasında sayılmış olması nedeni ile yine 6100 sayılı HMK’nın 137,138 maddeleri gereğince mahkemenin görevli olup olmadığı yargılamanın her hal ve safhasında talep üzerine veya mahkemece re’sen incelenip gözetilmesi gerekmektedir.
Bir davanın veya işin Asliye Ticaret Mahkemesinde görülebilmesi için; her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya uyuşmazlığın 6102 Sayılı T.T.K.’da düzenlenen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması veya TTK’nun 4. maddesinde sayılan dava veya işlerden bulunması, yahut özel bir yasal düzenleme ile davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Davacı … ile ilgili olarak İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında Seydikemer Kaymakamlığı Mal Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen 30/09/2022 tarihli cevabi yazıda, davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve 2021 yılı gelir beyannamesinde 6.177,69 TL zarar beyan ederek matrahsız beyanname verdiğinin bildirildiği ancak işbu yazı cevabı incelendiğinde, taraflar arasındaki ihtilaf ve bu kapsamda takip ve davaya konu faturanın düzenlendiği 2019 yılı ve devamındaki yıllara ilişkin davacının gayri safi hasılatına ilişkin herhangi bir bilginin yer almadığı görülmüştür. Bu kapsamda Seydikemer Kaymakamlığı Mal Müdürlüğüne yeniden yazılan yazıya verilen 20/10/2023 tarihli cevabi yazıda, davacının işletme hesabı usulüne göre defter tuttuğu, mükellefin beyannamelerinden elde edilen bilgilere göre alış ve hasılat tutarlarına göre 1.sınıf tacir sayılmadığı, mükellefin beyannamelerinden elde edilen bilgilere göre 2019 yılı 130.691,64 TL, 2020 yılı 58.775,28 TL, 2021 yılı 83.279,86 TL ve 2022 yılı 253.806,22 TL hasılat elde ettiğinin bildirildiği görülmüştür. Yine dosyanın incelenmesinden İlk Derece Mahkemesince Fethiye Ticaret sicil Müdürlüğüne yazılan yazıya verilen 20/12/2022 tarihli cevabi yazının incelenmesinden, davacının şahsi ticaret sicil kaydının bulunduğuna dair bir bilgiye rastlanılmadığı görülmüştür.
Bu na göre yayınlanan 2019 yılı bilanço esasına göre defter tutma hadleri incelendiğinde, yıllık gayri safi iş hasılatı sınırının 2019 yılı için 120.000,00 TL, 2020 yılı için 140.000,00 TL, 2021 yılı için 150.000,00 TL ve 2022 yılı için 200.000,00 TL olduğu görülmüştür. Bu kapsamda Seydikemer Kaymakamlığı Mal Müdürlüğün’den gelen 20/10/2023 tarihli cevabi yazının incelenmesinde, takip ve davaya konu faturanın 2019 yılında davacı tarafça davalı adına düzenlenmiş fatura olduğu, taraflar arasındaki ihtilafında 2019 yılındaki faturadan kaynaklandığı anlaşılmıştır. Buna göre Seydikemer Kaymakamlığı Mal Müdürlüğünden gelen cevabi yazıda, davacının 2019 yılı gayri safı hasılatı olarak bildirilen 130.691,64 TL, 2019 yılı için bilanço esasına göre defter tutma haddi olan 120.000,00 TL’ nin üzerinde kaldığı, ayrıca işbu itirazın iptali davasının da 2022 yılı içerisinde açıldığı, yine Mal Müdürlüğünden gelen aynı cevabi yazıda davacının 2022 yılı gayri safi hasılatının 253.806,22 TL olarak bildirildiği, bu tutarın da bilanço esasına göre 2022 yılı için defter tutma haddi olan 200.000,00 TL nin üstünde olduğu ve bu şekilde davacının dava konusu ihtilaflı dönemde ve yine dava tarihi itibarıyla tacir sayılmasının gerektiği sonucuna varılmıştır. Buna göre her iki taraf tacir olduğundan TTK 4.maddesi gereğince işbu dava ticari dava niteliğinde olduğundan İlk Derece Mahkemesince davacının tacir olmayıp esnaf olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacı tarafın bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmüştür.
Bu nedenle istinaf istemine ilişkin sebepler incelenmeksizin, kararın HMK nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda re’sen kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın görevli mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ileMuğla Asliye Ticaret Mahkemesİnin 24/01/2023 Tarih, 2022/1108 Esas ve 2023/47 Karar sayılı hükmün HMK’nın 355 ve 353/(1)-a-3 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
2-HMK’nın 353/(1)-a maddesi gereğince dava dosyasının Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahal MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf kanun yolu başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının yatıran davacıya iadesine,
4-İstinaf kanun yolu başvurusu aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin yerel mahkemece verilecek nihai kararda hüküm altına alınmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avans iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK’nun 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 24.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.