Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1068 E. 2023/1521 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2023/1068
KARAR NO : 2023/1521

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2023
NUMARASI : 2023/144 Esas
DAVA : MENFİ TESPİT – İHTİYATİ TEDBİR
KARAR TARİHİ : 14/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/09/2023

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/144 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 24.02.2023 tarihli ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sırasında 24.02.2023 tarihli ara karar ile;”…Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı … Ltd. Şti. İle davacı müvekkil arasında “tekstil kumaş” teslimine ilişkin 411.00,00 TL değerinde sözlü olarak bir anlaşma yapıldığını, bu anlaşmaya göre davacı müvekkil yaklaşık 5 tona yakın kumaş temin edeceğini ve bunun karşılığında 411.000,00 TL davalıdan ödeme alacağını, davacı müvekkilin hesabına 411.00,00 TL EFT ödeme davalı tarafından gerçekleştirildiğini, ödemenin gelmesi üzerine müvekkilinin gerekli görüşmeleri yaparak en hızlı şekilde siparişi teslim etmek için gerekli ayarlamaları yaptığını, müvekkilinin 384.580,10 TL değerinde kumaş malzemesi alımı için dava dışı … Sanayi ve Tic. Ltd. Şti’ne EFT olarak 5 TON kumaş ödemesi yaptığını ancak; bu ödemeye rağmen müvekkile dava dışı … tarafından bir teslimat yapılmadığını ve müvekkilinin, tedarikçi …in tekstil ürünlerini göndermemesi üzerine zor duruma düştüğünü, sonrasında davacı müvekkilinin, davalı … Ltd. Şti. Firma yetkilisi … ile temasa geçerek, malın gecikmeli olarak teslim edeceğini beyan etmesi üzerine taraflar arasında dava konusu senedin imzalanması hususunda teminat olarak bir anlaşma yapıldığını ve müvekkilinin davalı firma … Ltd. Şti. Hesabına 51.000 TL iade ödeme yaptığını, kalan miktar üzerinde 360.000 TL değerinde senet imzalandığını, dava konusu senet imzalandıktan sonra davacı müvekkili tarafından … Ltd. Şti. Hesabına önce 13.000 TL, daha sonra 8.000 TL ödeme yaptığını, daha sonra kalan miktar üzerinden 313.560,58 TL değerinde 4 ton kumaş teslimi davalı … Ltd. Şti. firmasına davacı müvekkili tarafından yapıldığını, borcun tamamen ödendiğine ilişkin whatsapp yazışmalarının sunulduğunu, son edimin tamamlanmasından sonra taraflar arasında yeni sözlü anlaşma yapıldığını ve davalı … Ltd. Şti. Firması, davacı müvekkilden 25.786,91 değerinde kumaş alımı yaptığını, ardından yine davalı firmanın müvekkilinden 2.961,79 TL tutarında kumaş aldığını halen ödemelerin yapılmadığını, davalı firma … Ltd.Şti sahibi … ile diğer davalı … arasındaki aralarındaki ilişkinin ticari değil sosyal olduğunu, davalı … Ltd.Şti firma sahibi …’ın senedi devrettiği kişi olan diğer davalı …’un kötü niyetli olduğunu, davalı firma sahibi ve yetkisi … ve davalı … kötüniyetli olarak birlikte hareket ettikleri ve ödemesi tamamlanmış bir senedi icra takibine konu ettiklerini belirterek , fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, öncelikle İzmir 12. İcra Dairesi 2023/1041 Esas sayılı Esas sayılı dosyasına konu takibin tedbiren durdurulmasına, Mahkeme aksi kanaatte ise İİK’nun 72/3 Maddesi uyarınca icra veznesine yatacak olan paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulmasına, İzmir 12. İcra Dairesi 2023/1041 Esas sayılı takipten ve takibine konu olan 10.06.2020 düzenleme tarihli 360.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmüştür.
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
İİK’nun 72. maddesinde “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yapılan açıklamalar ışığında davacının takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebi değerlendirildiğinde; Menfi tespit davasının, takip tarihinden sonra açıldığı tespit edilmiştir.İİK’nun 72/3. fıkrası uyarınca takipten sonra açılan menfi tespit davasında icra takibinin ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına karar verilemeyeceğinden takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir.
Davacının İİK’nun 72/3 Maddesi uyarınca icra veznesine yatacak olan paranın alacaklıya verilmemesi yönünde ihtiyati tedbir konulması talebi değerlendirildiğinde ise, davacının davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği, yaklaşık ispat “yalın bir iddiadan daha çok,tam ispattan daha az” bir durumu anlattığı, ihtiyati tedbir talebinde bulunan tarafın iddia ettiği hakkın varlığı ve bu hakkın varlığının tehlikede olduğu hususunda hâkimde kuvvetli bir kanaat oluşturması gerekir. İşbu davada davacının dava dilekçesine ekli olarak cep telefonu … mesajlarını, faturaları ve banka eft makbuzlarını ibraz ettiği, dava dilekçesi ekinde sunulan bu belgelerin incelenmesinde davacının iddiasının yargılamayı gerektirdiği…” gerekçesi ile ihtiyati tedbir taleplerinin REDDİNE ara karar verilmiş, verilen bu ara karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; verilen ara kararın hukuka, usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyaya sunulan delillerle iddialarının yaklaşık ispattan öte kuvvetli ispat ile ortaya konulduğunu, ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Talep, menfi tespit davasında verilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin sadece uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlemiştir.
Dosyadaki belgelere, ara kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle uyuşmazlığın yargılama gerektirmesine, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmamasına, ara kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, kanunun olaya uygulanmasında hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu ara kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/144 Esas sayılı dosyasında ihtiyati tedbirin reddine ilişkin olarak verilen 24/02/2023 tarihli ARA KARAR, usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında alınması gereken 269,85.TL maktu karar harcından peşin olarak alınan 179,90.TL harcın tenzili ile bakiye 89,95.TL harcın ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati tedbir isteyen davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve gider avansı iadesine ilişkin işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK’nın 362/(1)-f maddesi gereğince kesin olmak üzere 14/09/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.