Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1035 E. 2023/1275 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/957
KARAR NO : 2023/1195
KARAR TARİHİ : 22/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2023
NUMARASI : 2021/567 Esas 2023/175 Karar

DAVANIN KONUSU : İflas (Adi Takipten Doğan İflas (İİK 156))
BAM KARAR TARİHİ : 22/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/06/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda; “Davacı vekili mahkememize sunduğu dava dilekçesinde, davacının davalı şirketten 50.000,00-TL bedelli çeke dayalı olan alacağının tahsili için Bakırköy 10. İcra Dairesinin 2019/14027 Esas sayılı kambiyo senetlerine özgü icra takibine başlatıldığını, takibin kesinleştiğini ancak semeresiz kaldığını, dosyanın iflas takibine çevrildiğini, yetki itirazı üzerine İzmir 12. İcra Dairesi’nin 2020/10638 esas sayılı takip numarasını alarak, kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile icra takibine başlatıldığını, borçluya 24.02.2021 tarihinde iflas ödeme emrinin tebliğ edildiğini, takibe itiraz edilmemekle birlikte borcun ödenmediğini ileri sürerek, takibe konu borcun ödenmemesi sebebiyle davalı şirketin İzmir 12. İcra Dairesinin 2020/10638 Esas sayılı iflas takibine göre iflasına, mahkeme aksi kanaatte ise terditli olarak İİK 177 maddesine dayalı doğrudan iflas sebepleri oluştuğundan iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde, iflas şartlarının gerçekleşmediğini, müvekkilinin ticari faaliyetine devam ettiğini, İİK 177. Maddesindeki şartların oluşmadığını, müvekkilinin adına kayıtlı olan … İli, … İlçesi, … Mah. … Ada, … parseldeki taşınmazını satıp borcunu ödemek istediğini ancak taşınmazın kaydında valilik tarafından işlenmiş satılamaz şerhinin taşınmaz üzerinde tasarruf yapılmasının engellendiğini, bu nedenle borcun ödenemediğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Taraflarca bildirilen deliller, icra dosyası celp olunup incelenmiş, iflas talebine ilişkin ilanlar yaptırılmış, bilirkişi görüşüne başvurulmuştur.
İzmir 12. İcra Dairesinin 2020/10638 Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinden, başlangıçta Bakırköy 10. İcra Müdürlüğünün 2019/14027 Esasında kayıtlı olduğu, alacaklı … tarafından borçlu … Şti. aleyhine 19.07.2019 tarihinde 50.000,00-TL çek bedeli ve ferileri toplamı 55.100,00-TL nin kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile tahsili bakımından girişilen icra takibine ilişkin olduğu, ödeme emrinin borçluya tebliğ olunduğu, borçlu vekilinin borca ve yetkiye itirazda bulunduğu, alacaklı tarafça yetki itirazının kabulü üzerine dosyanın İzmir İcra Dairelerine gönderildiği, İzmir 12. İcra Dairesinin 2020/10638 Esas sayısını aldığı, alacaklı vekilince iflas ödeme emrinin müflis vekiline gönderilmesinin talep edildiği, buna rağmen davalı borçlu şirkete iflas ödeme emrinin Tebligat Kanunu 35. Maddesine göre tebliğ olunduğu anlaşılmıştır. Öncelikle belirtmek gerekir ki, başlangıçta kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmış, daha sonra icra dairesinden iflas ödeme emri tebliği talep edilmiştir. Takip yolunun değiştirilmesine ilişkin açıkça bir talep yer almamıştır. Bundan sonra yetkisiz icra dairesince yetkiye ve borca itiraz nedeni ile dosya İzmir 12. İcra Dairesine gönderilmiş, yine takip yolunun usulüne uygun değiştirilmeden bu aşamada dosyaya vekaletname sunmuş olan borçlu vekiline değil, borçlu asile iflas ödeme emri gönderilmiştir. Dolayısı ile gerek takip yolunun usulüne uygun değiştirilmemiş olması, gerekse de iflas ödeme emrinin borçlu vekili yerine borçlu asile tebliğ edilmiş olması karşısında, iflas talebine dayanak takibin usulüne uygun olmadığı, bu takip nedeni ile iflas şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte davacı alacaklının terditli taleplerinden İİK 177. Maddesine dayalı doğrudan iflas koşullarının değerlendirilmesi gerekmiştir. Borçlu şirketin ticaret sicilinde bildirdiği adresi terk ettiği, yeni adresini bildirmediği, davalı vekiline adres bildirmesi için süre verildiğinde aynı adresi bildirdiği, böylelikle borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacı ile kaçtığı değerlendirilmiştir. Adresine hacze gidildiğinde adreste olmadığı, defterlerde bulunan menkul mallara ulaşılamadığı dikkate alındığında ödemelerini tatil ettiği saptanmıştır. Belirtilen nedenlerle İİK 177. Maddesindeki doğrudan iflas şartlarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında davalı borçlunun son duruşma öncesinde takibe dayanak yapılan İzmir 12. İcra Dairesinin 2020/10638 Esas Sayılı icra takibine konu borcunu ödediği, davacı alacaklı vekilinin beyanından anlaşılmış olmakla, bu davaya dayanak olarak gösterilen takip konusu borç ödenmiş olmakla, dava konusunun ortadan kalktığı, iflas talebinin konusuz kaldığı anlaşılmış, iflas talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Son duruşmada davacı vekili, davalının İzmir 12.İcra Dairesinin 2020/10638 Esas sayılı dosyasına konu borcu iflas kararından kurtulmak için son duruşma öncesi ödediğini, ancak kendilerinden alacaklı olduğu başka bir icra dosyası olan Bakırköy İcra Dairesinin 2023/1479 Esas sayılı takibine konu alacaklarını ödemediğini, bu nedenle doğrudan iflas şartlarının oluştuğunu ve davalı borçlunun iflasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Ancak belirtmek gerekir ki davacı tarafça baştan beri bu davanın açılma nedeni olarak İzmir 12. İcra Dairesinin 2020/10638 Esas sayılı takibi gösterilmiş ve bu takip nedeni ile öncelikle takipli iflas nedeni ile ve terditli olarak doğrudan iflas talep edilmiş, son duruşmaya kadar Bakırköy İcra Dairesinin 2023/1479 Esas sayılı takibinden bahsedilmemiştir. İddianın genişletilmesi yasağı da dikkate alındığında davacının daha evvel davaya dayanak yapmadığı bir vakıayı son celse ileri sürerek, iflas istemesi mümkün değildir. Dolayısı ile bu talep usule uygun görülmemiş, karar verilirken değerlendirilmemiştir.
Yukarıda belirtildiği üzere takipli iflas talebi yerinde görülmemiş olmakla birlikte, terditli doğrudan iflas şartlarının dava tarihi itibarı ile oluştuğu, davacının dava tarihi itibarı ile dava açmakta haklı olduğu kanaatine varılmakla, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş, yargılama giderinin davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.” şeklinde iş bu davaya konu icra dosyasına konu borcun celse arasında ödenmiş olması sebebi ile davacının iflas talebi konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına, dair karar verilmiştir.
Mahkemenin 03/04/2023 tarihli ek kararı ile; davacı vekilinin gerekçeli kararının 20/03/2023 tarihinde tebliğ edildiği, istinaf süresinin 30/03/2023 günü sona erdiği ve böylece davacı vekili tarafından istinaf süresi geçirildikten sonra 02/04/2023 tarihinde istinaf yoluna başvurulduğu anlaşıldığından kanuni süre geçtikten sonra verilen istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin mahkemece kararın verildiği 10/03/2023 tarihinde süre tutum dilekçe verdiği, gerekçeli istinaf dilekçesini 10 günlük yasal sürenin sonunda sunduğu görülmüştür.
“6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 342/3. maddesinde “İstinaf dilekçesi, başvuranın kimliği ve imzasıyla, başvurulan kararı yeteri kadar belli edecek kayıtları taşıması durumunda diğer hususlar bulunmasa bile reddolunmayıp, 355. madde çerçevesinde gerekli inceleme yapılır.” düzenlemesine;
Aynı kanunun 355. maddesinde ise “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 352/1. maddesinde de başvuru şartlarının yerinde getirilmemesi ya da başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde gerekli kararın verileceği belirtilmiştir.
Somut olayda, mahkemece verilen kararın alacaklı vekiline 10/03/2023 tarihli duruşmada tefhim edildiği, davacı vekilince aynı tarihte, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu, bilirkişi raporu ve iflas müdürlüğü tutanaklarının dikkate alınmadığı beyanıyla gerekçeli karar yazıldıktan sonra tebliğini ve gerekçeli istinaf dilekçesi sunma haklarının kullandırılmasını talep eden dilekçe sunduğu, gerekçeli kararın 20/03/2023 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça 02/04/2023 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesinin verildiği görülmüştür.
Buna göre; istinaf incelemesinin HMK’nin 355.maddesi uyarınca kamu düzeni ile sınırlı olmak üzere istinaf isteminin incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden mahkemenin istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine dair ek kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafça, kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla davalının iflası talebine ilişkin olarak icra dosyasına konu borcun ödenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de; davacının doğrudan doğruya iflas talebi hakkında bir inceleme yapılmamıştır. Davacı tarafça davalı şirketin hileli ve muvazaalı işlemler yaptığı, alacaklılarını zarar uğrattığı ve ödemelerini tatil ettiği iddia edildiğinden tüm delilleri toplanarak birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
O halde, yukarıda yapılan açıklamalara göre, delillerin toplanarak sonuca varılması için yargılamaya devam edilmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, HMK nun 353/1-a-6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
1-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/04/2023 Tarih, 2021/567 Esas ve 2023/175Karar sayılı ek kararının KALDIRILMASINA,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/03/2023 Tarih, 2021/567 Esas ve 2023/175 Karar sayılı hükmünün 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın HMK 353/(1)-a maddesi gereğince Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından, taraflar yararına istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran taraftan alınan 179,90 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde İADESİNE,
6-İstinaf yoluna başvuran taraftan alınan 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte ilk derece mahkemesince değerlendirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK 353/1-a maddesi gereğince oybirliğiyle kesin olarak karar verildi. 22/06/2023