Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1027
KARAR NO : 2023/1721
KARAR TARİHİ : 10/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2022
NUMARASI : 2022/582 Esas 2022/704 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/10/2023
Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Asıl dosyada Davacı olan … Ltd. Şti. vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı arasında 01/03/2021 tarihinde kumaş satımı konusunda kumaş sipariş formu imzalanmak sureti ile anlaşma yapıldığını, davalının 6 hafta içinde formda yazılı kalitede kumaşları teslim etme yükümlülüğü olduğu ancak 5 aydan uzun süre geçmesine rağmen sözleşmede ki metraj ve kalitede yazılan ürünlerin teslim edilmediğini, daha sonrasında sipariş ile ilgisi olmayan numune adı altında örnek gönderildiğini, 20/09/2017’de yaptırılan teste göre sipariş edilen kalitede ki kumaş ile iğne arasında kalite farkı olduğunun … A.Ş. tarafından yapılan inceleme ile sabit olduğunu, davalı firmanın 23/09/2021 tarihli ihtarname ile ayıplı olduğu öğrenilen kumaşların davacı tarafa teslim etmek istediğini beyan ettiğini, bu kez davacı şirket tarafından 06/10/2021 tarihli ihtarnamenin düzenlendiğini ve haklı sebepler ile sözleşmenin feshedildiğini, ürünlerinin bedellerinin iadesi ile davacıya verilen zararın tahsilinin isteneceğinin bildirildiğini, davacı firmanın davalıya 3 adet çek verdiğini, cari hesap ilişkisine göre 178.802,00 TL alacağının bulunduğunu, davalının teslim edeceğini vaad ettiği ürünlerin dava dışı üçüncü firmaya teslim edileceği konusunda vaadde bulunulduğunu, bu konuda dava dışı … firmasına satış yapılamadığını ve 58.000,00 TL satış kaybı olduğunu, toplam 236.802,00 TL alacaklarının doğduğunu, bu bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … Ltd. Şti.’den tahsilinin istendiği görülmüştür.
CEVAP:
Davalı ve dosya davacısı … Ltd. Şti.’ne dava dilekçesinin tebliğ edildiği, ve şirket vekili tarafından dosyaya sunulan 09/02/2022 tarihli yanıt ve karşı dava dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacı Şirketin boyanmış kumaş satışına ilişkin ticari faaliyette bulunmakta olduğunu, davacı-karşı davalı Şirkete defalarca boyanmış pantalon kumaşı satışı yapıldığını, davacı-karşı davalı Şirketin davalı-karşı davacı Şirkete verdiği 01/03/2021 tarihli sipariş sözleşmesi ile 20.000 metre mavi renkili ve 19/03/2021 tarihli ikinci sözleşme ile aynı vasıfta fakat beyaz renkli 3.000 metre sipariş verdiğini, davacı Şirketin alınan sipariş üzerine söz konusu kumaşların üretimi şablon çalışma yaptığını ve onayı müteakip üretime geçtiğini, davalı-karşı davacı Şirketin verilen siparişe uygun kumaşları ürettiğini, davacı-karşı davalı şirketin üretilen kumaşları almamakta ısrar edip sürüncemede bıraktığını, verilen siparişin hatalı olması sebebi ile kumaşlarda sorun çıktığını, davacı-karşı davalı şirketin diğer siparişlerinin teslim edilmekte olduğunu, davacı-karşı davalı Şirket ile 2021 yılının Haziran ayı sonunda kadar kesintisiz ticari ilişkinin devam ettiğini, ancak davaya konu malın teslim alınmaması ve bedelinin ödenmemesi üzerine davacı-karşı davalı şirkete karşı keşide edilen 23/09/2021 tarihli ihtarnamesi ile malların teslim alınması ve bedellerinin ödenmesi talep edildiğini, davacı-karşı davalı Şirket tarafından keşide edilen 06/10/2021 tarihli ihtarname ile dava konusu olan kumaşların sözleşmeye aykırı olarak üretildiği ve sözleşmede belirtilen tarihlerde teslim edilmediği gerekçeleri ile sözleşmenin feshedildiğinin bildirildiğini, ödenen bedellerin iadesinin ve kazanç kaybının ödenmesinin talep edildiğini, davacı-karşı davalı Şirket vekilinin arabulucuya başvurması üzerine sürecin neticelenmesi beklendiğini ve bu süreçte bir anlaşma sağlanamaması üzerine dava konusu kumaşların sipariş sözleşmesine uygun olarak üretildiğinin tespiti bakımından Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2021/64 D.İş ve 2021/63 Karar sayılı dosyası üzerinden aldırılan bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, davacı-karşı davalı tarafın dilekçe ekinde sunulan test raporunun hiçbir geçerliliğinin olmadığını, söz konusu raporun, hukuken geçerli olmadığını, raporda belirtilen numuneler karşılaştırıldığında bile davacı Şirket tarafından üretilen kumaşın kaliteli olduğunun ortaya çıkacağını, söz konusu kumaşların istenen kalitede değilse niçin ikinci sipariş sözleşmesi ile üretilen 3.000 metre kumaş teslim alındığını, ilk sipariş sözleşmesi ile üretilen aynı evsafta olup sadece rengi farklı olan 20.000 metre kumaş alınmadığını, son olarak davalı Şirket süresi içinde teslim edilmediğini iddia ettiği kumaşların sözleşmeye aykırı olarak üretildiğini iddia etmesi karşısında siparişlerin süresi içinde teslime hazır olduğu ve TTK’nun da belirtilen süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığı kendiliğinden ortaya çıktığını, davacı-karşı davalı şirketin kendi temerrütüne rağmen sözleşmeyi feshi haksız olup uğradığını iddia ettiği zararı talep etmesi de TBK’nun 125.maddesi uyarınca da mümkün olmadığını, davalı Şirketin 58.000,00 TL kazanç kaybı olduğu iddiasına itiraz ettiklerini, davacı-karşı davalı Şirketin ileri sürdüğü tüm hususların doğru olduğu kabul edilse bile uğradığını iddia ettiği zararın tespitinin gerektiğini, gerçekte ise zarara uğrayan davalı-karşı davacı şirket olduğunu, davalı tarafından iadesi talep edilen bedel davacı şirketin zararını karşılamamakta olduğunu, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda malın değerinin tespit tarihi itibarıyla metresinin 53 TL olduğu belirtilmiş ise de kumaşlar boyalı olduğu için işçi kıyafeti yapılmak üzere en yüksek 15 TL/metre fiyat verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3 maddesi uyarınca davacı Şirketin bir kusuru bulunmadığından bu bedelle söz konusu kumaş satılarak aradaki doğan zararın tarafınızdan tazmininin talep edileceğini, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda malın değerinin tespit tarihi itibarıyla metresinin 53 TL olduğu belirtilmiş ise de kumaşlar boyalı olduğu için işçi kıyafeti yapılmak üzere en yüksek 15 TL/metre fiyat verildiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3 maddesi uyarınca davacı Şirketin bir kusuru bulunmadığından bu bedelle söz konusu kumaş satılarak aradaki doğan zararın tazmininin gerektiğini, diğer taraftan kumaşların halihazırda …nde bekletildiğinden ayrıca bir de ardiye ücreti ödenmesinin söz konusu olduğunu açıklanan nedenlerle davacı-karşı davalı Şirketin teslim alınmayan mallardan kaynaklanan zararın tazmini ve depolama maliyeti için şimdilik 1.000 TL.lık kısmının davacı-karşı davalıdan ilk ihtarname uyarınca verilen sürenin bitiminden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsilini talep ettikleri görülmüştür.
MAHKEMECE: “… Davalı karşı davacı … Ltd.Şti. Tarafından açılan karşı davanın açılan ilk davadan ayrılmasına karar verilmiş, karar gereği dava dosyasının Mahkememizin 2022/582 esas numarasına kaydedildiği görülmüştür.
Dosyanın yapılan incelemesinde; Taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca üretilen kumaşların hatalı olduğu iddiası ile davacı- karşı davalı şirket tarafından davalı- karşı davacı şirket aleyhine Mahkememiz 2021/767 esas sayılı dosyasında açılan alacak davasında karşı davacı şirketin yanıt ve karşı dava dilekçesi ile sözleşme gereği üretilen kumaşların verilen siparişe uygun olarak zamanında üretilip hazır hale getirildiğini, verilen siparişin hatalı olması sebebi ile kumaşlarda sorun çıktığı iddiası ile kendilerinin uğradığı zararın tanzim edilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır. Karşı dava yönünden arabuluculuk dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediğinin denetlenmesi gerektiği tespit edilmiş, yapılan incelemede karşı davacı tarafça her ne kadar asıl dava yönünden yapılan arabuluculuk görüşmelerinin karşı dava yönünden de yapılmış sayılması isteminde bulunduğu görülmüş ise de, karşı dava da davacı tarafından talep edilen hususların doğrudan bu satış sözleşmesine bağlı olmadığı, dolaylı olarak zararın doğduğu iddiasının olduğu görülmüş, arabuluculuk görüşmelerinde karşı davacı yönünden bir talepte bulunulduğuna dair herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, yazılı hususların da bu nevi bir davanın açılmasına dayanak bir arabuluculuk sürecinin gerçekleştiğini göstermediği, karşı davacı vekili tarafından son tutanak aslının dosyaya sunulmadığı sonuç itibari ile Arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği, karşı davanın dava dosyasından ayrılarak iş bu esas numarasına kayded HUAK md. 18/A-2 bendi uyarınca dava şartı Arabuluculuk hususunun dava dosyamız yönünden gerçekleşmediği” gerekçesi ile, ” davanın HUAK md. 18/A-2 uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE” şeklinde karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kararının usulden reddedildiğini, davalı-müvekkil şirketin kendisini vekille temsil ettiğinden davalı-müvekkil şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken gerekçeli karar ve tashih şerhinde vekalet ücretine hükmedilmediğini ve bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, karara karşı müvekkil lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretinin hesaplanarak belirlenmesi gerektiğini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan sözleşme uyarınca üretilen kumaşların ayıplı olduğu iddiası ile açılan alacak davasına karşı, cevap ve karşı dava dilekçesi ile açılan siparişin hatalı olması sebebi ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Mahkemenin tefrik edilerek yeni esasa kayıt edilen karşı davanın arabuluculuk dava şartı yokluğundan usulden reddine şeklinde verilen kararına karşı, davalı vekilinin, sadece vekalet ücreti yönünden yaptığı istinafın incelemesinde; davalı tarafın vekil ile temsil edildiği ve davanın reddine karar verildiği halde, mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi hatalı olmuştur.
HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına gerek duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararı kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurularının KABULÜNE,
1-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 179,90 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davalı vekilinin yatırdığı 492,00 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 20,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/07/2022 tarihli, 2022/582 Esas 2022/704 Karar
sayılı kararının KALDIRILMASINA, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL red karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf vekil ile temsil olunduğundan, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2. maddesi uyarınca hesap olunan 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/(1)-a maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere Hakim …’ün karşı oyuna karşı oy çokluğu ile karar verildi. 10/10/2023
MUHALEFET ŞERHİ:
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır.
HMK’nın 341/4. fıkrasında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davalı tarafın istinafa konu ettiği vekalet ücreti kaynaklı miktarın 1.000 TL olması nedeniyle 05/07/2022 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2021/10394 esas ve 2022/13053 karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen kararın istinaf edilen miktarı kesinlik sınırında olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir.
Bu durumda HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince istinafa konu edilen miktarın kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum. 10/10/2023