Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/1 E. 2023/240 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/1
KARAR NO : 2023/240
KARAR TARİHİ: 15/02/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/05/2018
NUMARASI : 2015/491 Esas 2018/575 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 15/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/02/2023
Dairemizin 12/11/2020 tarih ve 2018/1777 Esas, 2020/1228 Karar sayılı kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01/11/2022 tarih ve 2021/3720 Esas, 2022/7633 Karar sayılı kararı ile bozulması üzerine Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari faaliyete istinaden kesilen faturanın ödenmemesi nedeniyle başlatılan takipte itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edilmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın davacı firmadan satın alma yapılan “ne40/l viskon 150002.40kg” ile birlikte ithal “ne40/l viskon 30500kg” iplik kullanılarak üretilen kumaşların bir kısmında hata tespit edildiğini, farkedildiği anda davacı firmanın yetkilisine bilgi verildiğini, hatalı parçanın gönderildiğini, üretim hızının bildirilerek ham kumaşların tamamlandığını, boya sonrası tasnif ile hatalı malların ayrıştırılabileceği bilgisi verildiğini, yasal süreler içinde satın alınan malda ki ayıp ve kusurların muhatap firma ile paylaşıldığını, hatalı ayrılan mal miktarının 2.770 kg olduğunu, tüm ayrılan malın hatalı stok alanında bekletildiğini beyanla davanın reddi ile davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
MAHKEMESİNCE : Taraflar arasında satım sözleşmesine dayalı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın davacının davalı şirkete satmış olduğu ipliklerin teslim edilmesinden ve bedelinin bir kısmının ödenmemesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Dava konusu ipliklerin davalıya 20/10/2014 tarihinde teslim edildiği, davalının davacıdan satın almış oldukları iplikleri, kumaş üretiminde kullanması sonucu bir kısım ipliklerin dokunması sonucu kumaşlarda bükülme oluştuğu, davalı alıcının bu durumu ipliklerin kumaş haline getirilmesi sonucu öğrendiği, davacı tarafça iplik bedelinin istenmesi halinde davalının bedeli ödemekten imtina ettiği, davalı tarafça davacıya ipliklerin ayıplı bulunduğuna dair e-mail ortamında 03/11/2014 tarihinde ayıp ihbarında bulunulduğu, mahkememizce tekstil mühendisi bilirkişi Prof. Dr… ‘ ın 06/11/2017 havale tarihli raporunda dava konusu ipliklerin ayıplı bulunduğu ve ayıbın niteliğinin ise gizli ayıp olduğu, 6098 Sayılı TBK nun 223/son ve 6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesi birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin süresi içinde ayıp ihbarında bulunduğu, davalının ayıplı iplikleri iç piyasada değerlendirmesi gibi bir zorunluluğunun bulunmadığı anlaşıldığından, davacının gizli ayıplı ipliklerin bedelini isteyemeyeceği, bu nedenle iş bu davayı açmakta haklı olmadığı görüldüğünden, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından satılan malın ayıplı olmadığını, aynı dönemde çeşitli firmalara satılan ürünlerle ilgili herhangi bir şikayet gelmediğini, bilirkişi raporunda ayıplı olduğu dile getirilen ipliğin müvekkil firma tarafından satılan iplik olduğunu ispatlanmadığını, yerel mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporu ekinde yer alan davalının bilgisayar kayıtları ile refakat kartı bilgisi gözetildiğinde gizli ayıp isnadına konu ipliğin müvekkilce satılan iplik olmadığının anlaşıldığını, müvekkilince satılan iplik ayıplı olsa dahi TTK ve TBK’nun ayıbın ihbarına dair öngördüğü hak düşürücü süreden sonra vaki ayıp iddiasının dinlenemeyeceğini, davaya konu satışla ilgili olarak hem ürünlerin hem de faturaların zamanında davalı firmaya teslim edildiğini, davalı firmanın malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde hiçbir yazılı itirazda bulunmadığını, mal ile ilgili ayıplı olduğuna dair yazılı veya sözlü olarak müvekkil firmada hiç kimseyi bilgilendirmediğini, 13 gün sonra bildirimde bulunduklarının davalının da kabul ettiğini, teknik bir husus olduğu kuşkusuz bulunan “ayıp” ve “malın değerlendirilmesi” hususlarında bilirkişinin “ayıp” ile ilgili olan görüşünü esas alıp, kumaşın değerlendirilmesi hususunda bilirkişi raporundan farklı bir yaklaşım gösterilmesinin kabul edilemeyeceğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine dairemizin 2018/1777 Esas, 2020/1228 Karar sayılı ilamı ile, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak yeniden hüküm verilmesine dair karar verilmiştir.
Dairemiz kararının davalı vekilince temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2022 tarih ve 2021/3720 Esas, 2022/7633 Karar sayılı ilamı ile, ” İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddi kararı, bölge adliye mahkemesince kaldırılarak, davanın kabulüne, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesince harç konusunda bir hüküm kurulmadığı görülmüştür. Harç, kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen gözetilmesi gerekir. Kamu düzeni aleyhe bozma yasağı kuralının istisnalarındandır. Bu nedenle bölge adliye mahkemesince harca dair hüküm kurulmaması doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur.
Dairemizce usul ve yasaya uygun olan bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK nun 67. Maddesi uyarınca itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davaya konu Torbalı 2. İcra müdürlüğünün 2015/8307 esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde: davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine 29.643.55 USD cari hesap bakiye alacağının tahsili amacıyla 19.03.2015 tarihinde ilamsız icra takibi gerçekleştirildiği, borçlunun 27.05.2015 tarihinde borca ve takibe itiraz ettiği, takibin durdurulmasına karar verildiği ve eldeki davanın yasal bir yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece talimat ile Çorlu Asliye Hukuk mahkemesi aracılığı ile SMMM Bilirkişiden davacı defterlerinin incelenmesi için aldırılan rapor ve ek raporunda; Davacı tarafın e defterlerinin beratlarının yapıldığı, ticari defterlerine göre davalıdan 29.643,55-USD (78.357,23-TL) alacaklı olarak gözüktüğü, ancak bu tutarın içinde davalı tarafın kabul etmediği 8.014,17-USD tutarlı vade farkı faturasının bulunduğu, cari hesap bakiyesinden davalı tarafından kabul edilmeyen vade farkı faturasının mahsup edilmesi gerekeceği, davacının cari hesap bakiyesi olarak alacağının (29.643,55-8.014,27) 21.629,28-USD olacağı, malın ayıplı olup olmadığının değerlendirmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, kabul edilmesi halinde reklemasyon bedeli faturasının asıl alacaktan mahsup edilmesinin gerekeceği bildirilmiştir.
SMMM Bilirkişinin davalı defterleri incelemesi için alınan rapırda ; taraflar arasında düzenlenmiş yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davalı ticari defterlerinde davacıya bakiye bir borcunun bulunmadığı, davacının davalıya düzenlediği 29.11.2014 tarih 49.113,70 TL (21.629,32 USD) tutarında iade faturası ile 16.02.2015 tarih 1996 no vade farkı açıklamalı 19.776,82 TL (8.014,27 USD ) tutarındaki faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı tarafça; 16.02.2015 tarihli faturaya (tebliğ tarihi 19.02.2015) Torbalı 2.noterliği 167979 no 25.02.2016 tarihli ihtarname ile, 29.11.2014 tarihli faturaya (tebliğ tarihi 05.12.2014) Torbalı 2.noterliği 10102 no 10.12.2014 tarihli ihtarname ile itiraz edildiği, bu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı ticari defterlerinin incelendiği Bilirkişi raporunda yapılan tespitler ile davalı ticari defterleri üzerinde yapılan tespitlerin karşılaştırılması sonucunda; Davacının davalıya düzenlediği 29.11.2014 tarih 49.113,70 TL (21.629,32 USD) tutarında Reklamasyon iade faturası ile 16.02.2015 tarih 1996 no “vade farkı” açıklamalı 19.776,82 TL (8.014,27 USD ) tutarındaki faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, 06.06.2016 tarihli Bilirkişi Raporunda davalının itirazı nedeniyle 16.02.2015 tarih 8.014,27 USD tutarındaki vade farkı açıklamalı faturanın davacı defterlerinde davalıdan bakiye alacak olarak görülen 29.643,55 USD tutardan mahsup edilmesi gerektiği ve bakiye alacağın 21.629,32 USD olacağı yönünde görüş bildirdiği görülmüş olup bu bakiye alacağın da 29.11.2014 tarih 49.113,70 TL (21.629,32 USD) tutarında iade faturasına denk geldiği, davalının defterlerinde kayıtlı olmayan bu faturaya da Torbalı 2.noterliği 10102 no 10.12.2014 tarihli ihtarname ile itiraz ettiği tespit edilmiş olup, bu fatura dayanağının davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen mala ilişkin olarak Reklamasyon faturası olarak davacıya düzenlenen faturanın davacı tarafça Reklamasyon iadesi olarak tekrar davalıya düzenlenmesine ilişkin olduğu, malın ayıplı olup olmadığı konusundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu yönünde raporunu ibraz etmiştir.
Tekstil Mühendisi Bilirkişi …’ ın 16/05/2017 havale tarihli raporunda; Dava konusu kumaşlar üzerinde enine sık sık tekrarlanan 2-4 cm genişliğinde şeritler şeklinde daha açık renk farklılıkları (abraj) görüldüğü, bu abrajların, ipliğin örülme anında gerginliğini veren tansiyon ayarından kaynaklanmadığı, bu abrajın mamule esneklik vermek için arasına atılan gipe iplikten de kaynaklanmadığı, abrajın 40/1 ring viskon ipliğin büküm farklılıklarından ve eğirme esnasındaki çevre faktörlerinden ileri geldiğini, İhracat siparişi için kullanılamayacak kadar abraj farklılıkları olan 2.770 Kg. mamul kumaşın, ancak %30 bedelle iç piyasada değerlendirilebileceği, dolayısıyla hatalı mamulün İndorama tekstilden kaynaklandığından dolayı %30 sovtaj bedeli düşülerek yasal faiz ve KDV hariç olmak üzere 14.018,97 USD İndorama tekstile, kalan 6.008,13 USD nin … Tekstil üzerinde bırakılması gerektiği kanaatine vardığını bildirmiştir.
Tekstil Mühendisi Bilirkişi Prof. Dr… ‘ ın 06/11/2017 havale tarihli raporunda; davalının bilgisayar giriş kayıtlarında davacıdan satın alınan ve davaya konu ipliklerin Referans Parti numarası ile davaya konu örme kumaşlar üzerindeki Refakat etiketlerinde bulunan Referans numaralarının ayni olduğunun görüldüğü, kumaş numuneleri üzerinde Ege Üniversitesinin ilgili laboratuarlarında yapılan inceleme ve değerlendirmelerde kumaşların üzerinde tespit işlemi sırasında da görülen birbirlerine göre paralel olarak yerleşmiş ve rengi, ana renkten daha açık tonda olarak görülen bantlar (hatalar-ayıplar) olduğu, bahsi geçen ayıbın davacının, davalıya gönderdiği (40/1 nolu viskon yapılı) ipliklerdeki ayıplardan (büküm v.b gibi) meydana gelmiş olacağı, bu ayıbın “gizli ayıplar” sınıfında olduğu ve elde kalan kumaşlar için 16/05/17 tarihli “Bilirkişi Raporundaki” değerlendirmenin uygun olduğu, kanaatine vardığını bildirir raporunu ibraz etmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 23/1-c maddesine göre; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı 2 gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde malı incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda TBK’nun 223.maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.”
TBK’nun 223.maddede ise ” Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır. ” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; reklamasyon faturasına karşı iade faturasının süresinde düzenlendiği ayıp ihbarının usulünce yapılmadığı kaldı ki maille yazışmaların dahi şirketi bağlayıcı usulle yapılmadığı, reklamasyon faturasının süresinde iade edilmiş olmasıyla ayıp iddiasının davacı tarafından kabul edildiği sonucunu doğurmadığı dikkate alındığında tacirler arasındaki satım sözleşmesinin sonlandırılması ve satımdan vazgeçilmesi şeklindeki iş bu davalının hukuki işleminin TTK’da sayılan şekil şartlarına uygun ve süresinde davacıya ihbar edilmediğinden davalının ayıp iddiasına hukuki sonuç bağlanarak anılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında davanın kabulüne, davalının itirazının iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda yapılan açıklama ışığında;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24/05/2018 tarihli ve 2015/491 esas, 2018/575 karar sayılı kararın kaldırılmasına,
3-İstinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcı ile artan yargılama giderinin istinaf edene iadesine,
4-İstinaf aşamasında yapılan 118,73-TL istinaf başvuru harcı olan yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf yargılama sırasında duruşma açıldığından davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 5.500,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İlk Derece Mahkemesin Yerine Kurulan Hüküm:
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalının Torbalı 2. İcra Müdürlüğü’nün 2015/830 Esas sayılı dosyasına yaptıkları itirazın iptaline,
3-Alacak likit olup harca esas değer üzerinden hesaplanan 77.666,10-TL’nin % 20’sine tekabül eden 15.533,22-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalının kötü niyet tazminat taleplerinin şartları oluşmadığından reddine,
5-Davalı taraftan alınması gereken 5.305,37-TL nispi harcın başlangıçta alınan 1.332,93-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 3.972,44-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelirkaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan 271,00-TL tebligat masrafı, 24,10-TL posta masrafı, 16,10-TL talimat masrafı, 1.050,00-TL bilirkişi reddiyatı ve 1.332,93-TL başlangıçta alınan harç olmak üzere toplam 2.694,13-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden 12.426,58-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzlerine karşı miktar yönünden kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/02/2023