Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/866 E. 2022/1855 K. 16.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/866
KARAR NO : 2022/1855
KARAR TARİHİ : 16/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2016/851 Esas 2017/1373 Karar
DAVANIN KONUSU : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Menfi Tespit)
BAM KARAR TARİHİ : 16/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/11/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dairemizce karar verildiği ve bu kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6833 Esas 2022/958 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosyanın dairemize iadesi ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek, yapılan açık yargılama sonunda; dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin keşidecisi olduğu 73.850,00 TL bedelli çeke dayanarak, İzmir 25. İcra müd.nün 2016/7870 sayılı takip dosyasında davalı tarafından takip başlatıldığını,çek lehdarı olan dava dışı … tarafından davalı bankaya, çekin arka yüzünde “bedeli teminat içindir” ibaresi ile ciro edildiğini, çekte rehin cirosunun geçerli olmadığını, çekte hamile yapılmış geçerli bir ciro bulunmadığını belirterek, İzmir 25.İcra müd.nün 2016/7870 esas sayılı takip dosyasından müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafından, İzmir 25. İcra Müd’nün 2016/7870 E sayılı dosya borcuna mahsuben dava tarihinden sonra 93.800,00.-TL ödeme yapıldığından bahisle, davacı talebi ile, davaya istirdat davası olarak devam edilmiştir.
Davalı banka vekili,dava konusu çekin ciro ve teslim yolu ile tahsili halinde kredi borcuna mahsup edilmek üzere lehdar dava dışı … tarafından bankaya ciro edildiğini, lehder ile takip alacaklısı arasındaki bu ilişkiye dayanarak borçlunun itiraz hakkının bulunmadığını belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi dosya kapsamına göre, takip ve dava konusu çekin lehdarı … Şti tarafından “Bedeli Teminat İçindir” şeklinde ibare ile davalı Bankaya ciro edildiği, davacının beyanlarına göre dava dışı … nin kullandığı kredi için teminat olarak davalı bankaya ciro edildiği, bu hususun davalının beyanları ile de doğrulandığı, çek arkasında çekin teminat olduğunun yazılmasının, teminat durumu dava dışı lehtar ile davalı banka arasında olduğundan, hamil bankanın çekleri iktisap ederken borçlunun zararına hareket ettiğini göstermediği, davalı bankanın kötüniyeti kanıtlamadıkça, bedelsizlik iddiası ile davalı bankaya karşı talepte bulunulamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili; 1- Dava konusu çekin dava dışı lehder tarafından davalı bankaya teminat olarak verildiği, buna dair şerhin çekin arka yüzünde bulunduğunu, çekin görüldüğünde ödenmesi gereken bir ödeme vasıtası olduğunu, çekle rehin cirosunun mümkün olmadığını, bu durumda çekin kayıtsız şartsız ödeme vaadini içermediğinden kambiyo senedi vasfına haiz olmadığını,
2- Dava konusu çekin tahsil veya temlik cirosuyla devredilmediğinden geçerli bir cirodan bahsedilemeyeceğini, bu durumdan takibin iptali gerektiğini ve eldeki davanın da reddi gerektiğinden yerel mahkeme kararının kaldırılmasını istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili ; dava değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi talebiyle istinafa yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; çek keşidecisinin, takip alacaklısı olan çek hamiline karşı açtığı menfi tespit istemine ilişkindir.
Dairemizce 2018/485 esas 2019/1036 karar sayılı karar ile davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine verilmiş olup, bu kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/6833 Esas 2022/958 Karar sayılı ilamı ile davalı vekilinin istinaf isteminin değerlendirilmediği, olumlu olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile davalı vekilinin temyiz itirazı doğrultusunda bozularak dosyanın Dairemize iadesine karar verilmiş olup ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda reesen gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu 05.04.2016 tarih ve 73.850,00 TL bedelli çekte davacı … keşideci,dava dışı … Şti lehdar sıfatına haizdir. Lehdar tarafından “Bedeli Teminat İçindir” şeklinde ciro ile davalı Banka uhdesine geçmiştir. İzmir 25. İcra Müd.nün 2016/7870 esas sayılı takip dosyasında; alacaklısının … Bankası, borçlusu …dır.
Takip dayanağı çek, lehdar tarafından alacaklı bankaya teminat cirosu ile verilmiştir. Bu durumda alacaklı çek hamili bankanın, çek keşidecisi durumunda bulunan borçluya karşı takip başlatmasından yasal bir engel bulunmamaktadır. Çekin teminat cirosuyla devredildiğinden keşidecinin lehdar ile takip alacaklısı arasındaki ilişkiye dayalı olarak borçlu bulunmadığının tespitini isteme hakkı bulunmadığından, yerel mahkemenin davanın reddi kararı yerinde olup, davacının istinaf istemlerinin reddi konusundaki Dairemiz kararına karşı davacının temyiz yoluna da başvurmadığı görülmüştür.
Davalı vekilinin vekalet ücreti hususundaki istinaf sebeplerinin incelenmesine gelince; Vekalet ücreti, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 323. Maddesinin 6. bendinde açıkça belirtildiği gibi bir yargılama gideridir. O nedenle, 29.05.1957 gün 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında yazılı olduğu şekilde yargılama giderlerinden olan avukatlık parası, diğer yargılama giderlerinde olduğu gibi mahkemece kendiliğinden hükme bağlanır. Davada haklı çıkan taraf kendini vekil ile temsil ettirmiş ise kural olarak vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.
Sonuç olarak; gerek maddi hukuk, gerekse usul hukuku bakımından genel hükümlere tabi bulunan ve özellikle konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nispi harç alınan menfi tespit davasında, yargılama gideri olarak karşı tarafa yükletilecek vekalet ücretinin de nispi tarifeye göre belirlenmesi gerektiği, buna istisna getiren her hangi bir düzenleme bulunmadığı açıktır.
Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinde, “1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmü yer almaktadır. Mahkemece davanını reddine karar verilmiş ancak reddedilen kısım üzerinden maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir.
Dava 73.850,00 TL harca esas değer üzerinden açılıp harcında bu miktar üzerinden yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece reddedilen dava değeri üzerinden yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik ücreti vekalete hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 356/2 maddesi gereğince mahkeme kararı vekalet ücreti yönünden kaldırılarak aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/851 Esas ve 2017/1373 Karar sayılı ilamının HMK 356/2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
1-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 44,40 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davalı vekilinin yatırdığı 218,50 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 44,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf eden yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
B-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 356/2 maddesi uyarınca yeniden esas hakkındaki kararla;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.261,18 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 1.180,48 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderleri davası reddedildiğinden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan AAÜT gereğince hesaplanan 11.816,00 TL nispi ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
7-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair; Davacının yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/11/2022