Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/753 E. 2022/775 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/753
KARAR NO : 2022/775
KARAR TARİHİ: 21/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2018/36 Esas ve 2021/500 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/04/2022
Davacı ve davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut olan ticari ilişki gereğince müvekkili şirket tarafından davalıya kumaş verildiği, davalı borçlu şirketin müvekkili şirkete cari hesaba dayalı 6.316,26 TL borcunun bulunduğu, cari hesap borcu ödenmemesi üzerine icra takibinden önce davalı borçluya ihtarname çekildiği, ancak davalı tarafça borcunun bulunmadığı belirtilerek itiraz edildiğinden bahisle davalı borçlunun İzmir 16. İcra Dairesi’nin 2017/1486 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesiyle; Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, ancak ticari defterlerinin incelenmesinden müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığının anlaşılacağı, gecikmeler ve hatalı teslimatlardan doğan iadeler nedeniyle siparişler teslim tarihinden çok sonra teslim edildiği, yaşanan sıkıntılardan dolayı taraflar arasında görüşmeler olduğu, yaşanan sıkıntıları özetleyen ve gecikme reklamasyonuna neden olan 20.09.2016 tarihli faturanın davacıya gönderildiği, 28.07.2016 tarihli uçak reklamasyon bedeli açıklamalı 2.034,05 TL atura düzenlendiği, yine 28.07.2016 tarihli gecikme reklamasyon bedeli açıklamalı 7.232,06 TL bedelli iki adet fatura düzenlendiği ve davacı bu faturaları ticari defterlerine işlediğinden bahisle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…her iki tarafın incelenen ticari defter ve kayıtları ve tüm dosya kapsamı belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde takip tarihi itibariyle davacı şirket ticari defter ve kayıtlarında davacının bakiye alacağı olarak tespit edilen 6.316,26 TL’den davacı şirket kayıtlarında mevcut olup da davalı taraf defterlerinde kayıtlı olmayan ve davacı tarafça da dayanağı kanıtlanamayan 21.09.2016 tarihli 4.653,07 TL’lik faturanın mahsubu ile davacının davalıdan bakiye (6.316,26 TL – 4.653,07 TL=) 1.663,20 TL alacağının kaldığı, davalı şirket defterlerinde kayıtlı olup, davacıda kayıtlı olmayan 04.08.2016 tarih, 1.663,20 TL’lik faturanın dayanağının da davalı tarafça kanıtlanamadığı sonuç ve kanaatine varılmış olmakla, sonuç olarak takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 1.663,20 TL’lik ödenmemiş bakiye alacağının bulunduğu sonucuna varılmakla davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1486 Esas sayılı icra takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptaliyle 1.663,20 TL asıl alacak üzerinden, takip tarihinden itibaren davacı talebini aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi işletilerek takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine, likit olduğundan kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 332,64 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkili şirketin defterlerinin değil, salt davalı defterleri incelenerek karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili şirketin davalıdan aldığı malları üretmiş, irsaliye karşılığında teslim ettiğini, faturaları defterlerine işlediğini, defterlerini usulüne uygun kapanış tasdikleriyle onayladığını, ispat yükünde mahkemenin hatalı olduğunu mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
Davalı vekili; mahkeme kararının kesin nitelikte olduğunu, kabul görmemesi halinde davacı tarafın istinaf başvurusunun reddi ile istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Dava; cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2021 tarihinden itibaren ise, bu sınır 5.880,00 Türk lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği miktar; yani reddedilen tutar 4.653,06 TL davalının istinafa konu ettiği miktar ise 1.663,20 TL olması nedeniyle 27/05/2021 tarihli gerekçeli karar kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu;
a-220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının üzerinde bırakılmasına,
b-80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davalının yatırmış olduğu;
a-220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının üzerinde bırakılmasına,
b-80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davalıya iadesine,
4-Tarafların yaptığı istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
21/04/2022