Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/744 E. 2022/1146 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/744
KARAR NO : 2022/1146

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI : 2017/821 Esas 2018/1315 Karar
DAVA : MENFİ TESPİT
KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/821 Esas 2018/1315 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş olmakla HMK’nın 353. maddesi uyarınca dosya üzerinden inceleme yapıldı.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

DAVA:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … İli, … İlçesi, … Mah. … Ada, … Parselin 2/3 hissesini almak için bankanın MTK Altındağ Şubesi’nden kredi talebinde bulunduğunu, kredinin hazırlandığı, şirket yetkilileri tarafından gerekli imzaların atıldığını, davalı banka tarafından satış dışı parselin 1/3 hisse sahibinin ipotek kurulmasına muvafakatinin talep edildiğini, daha sonra 1/3 hisse malikinin sözleşmeye müteselsil kefil sıfatı ile imza atması şekline dönüştürüldüğünü, bankanın ipotek tesis edebilmesi için tapunun beyanlar hanesinde yazılı ”… zilyedindedir” şerhinin kaldırılması istenildiğini, bu şerhin kaldırılmasının uzun yasal süreci gerektirmesi nedeniyle şirket taşınmazı satın almaktan vazgeçtiğini, banka tarafından şirket yetkilisi aranarak gecikmiş kredi faiz ödemesinin yapılması talep edildiğini, şirket yetkilisi kredi kullanılmadığını bir yanlışlık olduğunu beyan etmiş ise de banka müdürü şirket yetkililerine müvekkili … şirketine 2.000.000,00.TL kredi kullandırıldığını kredinin 3 aydan bu yana şirket hesabında yattığını bu nedenle bankalarına faiz borcu olduğunu ifade ettiğini, şirket yetkililerinin alınacak taşınmaz hissesinin ipotek edilmesi ile kredi kullanılacağını ipotek yapılmadan kredi tahsisinin nasıl yapıldığının kendi tasarruflarına sunulmayan paranın nasıl faizini talep ettiklerini, kredi tahsisinden neden haberdar olmadıklarını sorduklarını, tasarruflarına sunulmayan paranın faizinin talep edilemeyeceğini ileri sürerek davalı bankanın müvekkili şirkete gönderdiği ihtara verdiği cevapta tanımladığı 20/02/2017 tarihli genel kredi teminat sözlmeşmesine dayalı olarak kullandırdığını iddia ettiği krediden ve istenilen 102.500,00.TL faizden borçlu olmadığının, davalı bankadan kredi kullanmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davacı arasında varılan mutabakat çerçevesinde 2.000.000,00.TL limitli taksitli ticari kredi tahsisine karar verildiğini, ilgili belgeler düzenlenerek imzalandığını, 21/02/2017 tarihinde 2.000.000,00.TL tutarında taksitli ticari kredi açıldığını, tahsis koşulu olan ipotek tesisine dek bu tutarın davacı tarafından imzalanan mevduat rehin sözleşmesine istinaden bloke altına alındığını, bankaca yapılan işlemlerin yasal mevzuata, taraflar arasındaki sözleşme ve banka düzenlemelerine uygun olduğunu, davacı şirketin banka lehine 1. dereceden %50 marjlı ipotek tesisine ilişkin teminat koşulunu yerine getirmediğinden kredinin davacı şirketin serbest kullanımına bırakılmadığını, kullandırım koşulları içerisinde satın alınacak arsa üzerinde 1. derecede 3.500.000,00.TL limitli ipotek tesisi yer aldığını, ipoteğin tesisine muteakiben 2.000.000,00.TL’nin bildirilen satıcı hesaplarına ödeneceğine dair müvekkili banka tarafından davacı yana yazılar verildiğini belirtilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:

Mahkemece yapılan yargılama sonunda, ”…Uyuşmazlığın tespiti; taraflar arasındaki kredi sözleşmesinin kurulup kurulmadığı, kredi bedelinin davacının tasarrufuna geçip geçmediği, kredinin davacıya tahsis edilmesinden kaynaklı davalının faiz ve diğer alacak hakkı doğup doğmadığı, krediden ve fer’ilerinden dolayı davacının borçlu olup olmadığı noktalarından toplanmaktadır.
Dava; İİK’nın 72. maddesi gereğince açılmış menfi tespit davasıdır.
Banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişinin sunmuş olduğu 13/08/2018 havale tarihli raporda özetle; davalı banka tarafından davacı şirkete 20/02/2017 düzenleme tarihli 3.000.000,00 TL genel kredi ve teminat sözleşmesi imzalatıldığını, sözleşmeyi dava dışı …, …, … Şti., … Şti., …, … Şti. müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, ayrıca 2.000.000,00 TL ile ilgili ödeme planı düzenlenerek imzalandığını, ancak ipotek edilecek taşınmazın tapu kaydında şerh bulunması nedeniyle ipotek tesisinin gerçekleştirilemediğini, bankacılık mevzuatı gereği kredinin kullandırılabilmesi için kredi kullandırım şartlarının yerine getirilmesi esas olup, şartların yerine getirilmemesi halinde kredi kullandırılmayıp iptal edilmesi gerekirken, davalı banka kredinin kullandırma şartlarındaki ipotek tesisi yerine getirilmeden 2.000.000,00 TL kredi tutarını davacı şirketin hesabına aktardığını, aktarılan tutar davacının tasarrufuna açılmadığını, aktarılan kredi tutarı üzerine bloke konulduğunu, kısaca davalı banka tarafından yapılan işlemler bankacılık teammüllerine ve banka mevzuatına uygun olmadığını, davalı bankanın kredi ile ilgili olarak 102.500,00 TL faiz talebinde bulunamayacağını belirlemiştir.
Bilirkişi raporu denetime açık, karar vermeye yeterli ve elverişli mahiyettedir.
Bankadan aldığı kredi ile borçlanan kredi müşterisinin borçlanma koşulları kredi sözleşmesiyle saptanacağı, kredi sözleşmesinin yapılmış olması kredi müşterisinin bankaya borçlanmış olduğunun kabulünü gerektirmeyeceği, kredi sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen, kredi müşterisi tarafından bankadan kredi kullanımış olmadıkça borç doğmayacağı, bu nedenle kredi borçlusunun bankaya karşı borcunu inkarı halinde alacağın varlığının kanıtlanması için kredi sözleşmesi yeterli olmayıp banka tarafından kredi borçlusuna yapılan ödemelerle ilgili ve borçlunun imzasını taşıyan tediye fişleri veya çek yahut diğer belgelerler kanıtlaması gerekeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Somut olayda; davacı … Şti. ile davalı bankanın MTK Altındağ Şubesi arasında 20/02/2017 düzenleme tarihli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından kredinin teminatı olarak dava dışı taşınmazın gösterildiği, taşınmazın tapu kayıtlarının banka lehine verilmesi gereken gerekli teminat koşulları oluşmadığından kredinin serbest kullanıma bırakılamadığı ve krediye bloke konulduğu, başka bir ifade ile; taraflar arasında kredi sözleşmesi yapılmış ancak, teminat şartları oluşmadığından bahisle, kredi tutarı davacı kullanımı ve tasarrufuna açılmadığı dolayısıyla taraflar arasında 20/02/2017 tarihinde imzalanan 219654493752 numaralı ve 2.000.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ve fer’ilerinden dolayı davacıya sorumluluk düşmeyeceğinden, her ne kadar davacı vekili, 102.500,00 TL faiz borcundan borçlu olmadığının tespitini talep etmiş ise de; faiz borcu sözleşmenin fer’isi olup, sözleşmenin içerisinde olduğundan, ayrıca talep ile ilgili hüküm kurulması cihetine gidilmediği…” gerekçesi ile davanın KABULÜ ile, taraflar arasında 20/02/2017 tarihinde imzalanan 219654493752 numaralı, 2.000.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ve fer’ilerinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, karar verilmiş, verilen bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İSTİNAF NEDENLERİ:

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece, davanın kabulü ile ,taraflar arasında 20.02.2017 tarihinde imzalanan 219654493752 numaralı 2.000.000.00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ve ferilerinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine rağmen davacı lehine vekalet ücretini 80.200.00.TL olarak değil de hatalı olarak 10.950.00.TL olarak hesap ederek eksik vekalet ücretine hükmedildiğini ayrıca 2.102.500.00.TL üzerinden yargılama sırasında toplam 35.905.45.TL nisbi harç yatırmalarına rağmen mahkemece hüküm kısmının 2.maddesinde aynen “Davacı tarafından yatırılan 1.750,45 TL harcın yatırılması gerekli 7.001.77 TL nispi harca mahsubu eksik kalan 5.251.32 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir yazılmasına,” şeklinde ve hüküm kısmının 3.maddesi aynen “Davacı tarafından yapılan peşin harç gideri 1.750.45 TL ,14 posta tebligat gideri 189,60 TL bilirkişi ücreti 600.00 TL olmak üzere toplam 2.540,05 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ” şeklinde hatalı karar verildiğini, hükümdeki yazı ve hesap hatalarının HMK 304.maddeye göre düzeltilmesi taleplerinin mahkemece hatalı olarak reddedildiğini, 20.02.2017 tarihli 2.000.000.00.TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinden borçlu olunmadığının tespitini talep etmelerine rağmen mahkemece 219654493752 numaralı 20.02.2017 tarihli 2.000.000.00.TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi şeklinde yazıldığını, mahkemenin bu numarayı nereden görüp yazdığının anlaşılamadığını, gelecekte kararın infazında bir sorun olmaması bakımından bu numaranın karardan çıkarılmasının daha yerinde olacağını düşündüklerini ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı …’nin taşınmaz alımına yönelik olarak müvekkili Bankanın MTK Altındağ Şubesinden kredi talebi üzerine, 2.000,000,00.TL limitli, 4 ay ödemesiz olmak üzere 12 ay vadeli, 1.dereceden %50 marjlı ipotek tesisi ve kefalet koşullarıyla Taksitli Ticari Kredi tahsisine karar verildiğini, davacı yan ile mutabık kalınan ve kredi tahsis makamınca onaylanan 2.000.000,00.TL limitli krediye ilişkin olarak ön bilgi formu, genel kredi ve teminat sözleşmesi, geri ödeme planı, kredi kullandırım talimatı, kefaletlere ilişkin ön bilgi formu ile eş muvafakatnamesi, menkul kıymetler ve mevduat rehin sözleşmesinin imzalandığını, davacı şirkete 21.02.2017 tarihinde 2.000.000,00-TL tutarında Taksitli Ticari Kredi açıldığını, tahsis koşulu olan ipotek tesisine dek bu tutar davacı şirketin bilgi ve talebi doğrultusunda, davacı şirketçe imzalanan mevduat rehin sözleşmesine istinaden bloke altına alındığını, kredi talebinden itibaren tüm aşamalarda bilgi ve denetimleri bulunan davacı şirket, 20.02.2017 tarihli 3.000.000,00.TL tutarlı Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini, 2.000.000,00.TL limitli kredinin kullandırım talimatını, krediye ilişkin ödeme planını kefillerle birlikte imzaladığını yine davacı şirketçe imzalanan mevduat rehin sözleşmesine istinaden müvekkili Banka lehine 2.000.000,00.TL tutarında mevduat rehni verildiğini, dava konusu kredinin kullandırım koşulları da davacı şirketin bilgisi dahilinde olduğunu, kullandırım koşullarının şirket yetkilileri imzasına teslim edildiğini, tüm bu aşamalardan sonra davacı şirketin kredinin açılarak kullandırıldığını ve hesaplarına geçtiğini bilmedikleri yönündeki iddialarının iyiniyetli olmadığını, müvekkili Bankaca yapılan işlemlerin imzalanan genel kredi ve teminat sözleşmesi ile eklerine, yasal mevzuata ve bankacılık teamüllerine uygun olduğunu, hükme esas alınan eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna haklı itirazlarının ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını özellikle üniversitelerin Banka ve Ticaret Hukuku kürsüsünden seçilecek uzman bilirkişiler vasıtasıyla yeniden inceleme yapılması istemlerinin gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE:

Dava, banka genel kredi ve teminat sözleşmesi ile faizinden dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun oluşa, somut olayın özelliklerine uygun, açık, anlaşılır, taraf ve yargı denetimine uygun olmasına, davalı tarafından kredi tahsis koşulu olarak ipotek tesisinin şart koşulması ve bu koşul gerçekleşmeden ve kredinin davacının kullanımına serbest bıraktırılmadan kredinin tahsis edildiğinden bahsedilemeyeceğine, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu yönünden; mahkemece, taraflar arasında 20/02/2017 tarihinde imzalanan 2.000.000,00.TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi ve fer’ilerinden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine doğru olarak karar verilmesine rağmen 2.000.000.00.TL üzerinden nispi harç ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken sadece 102.500.00.TL üzerinden eksik nisbi harç ve vekalet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, doğru görülmemiştir. Ancak, bu yanılgının giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca hüküm düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

I-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/11/2018 tarih, 2017/821 Esas 2018/1315 Karar sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16/11/2018 tarih, 2017/821 Esas 2018/1315 Karar sayılı hükmün HMK’nın 353/(1)-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
III-KALDIRILAN HÜKMÜN YERİNE GEÇMEK ÜZERE
”1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın KABULÜ İLE taraflar arasında imzalanan 2.000.000.00.TL limitli genel kredi ve teminat sözleşmesi ve fer’ilerinden dolayı davacının davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli olan 136.620,00.TL ilam harcından peşin olarak alınan 35.905.45.TL harcın tenzili ile bakiye 100.714,55.TL ilam harcının davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 31,40.TL başvuru harcı, 35.905.45.TL ilam harcı, 203,60.TL posta ve tebligat gideri, 600.00.TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 36.740,45.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap ve takdir olunan 99.825,00.TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK.’ nın 333. maddesi gereğince taraflarca yatırılan gider/delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,” şeklinde HÜKÜM TESİSİNE,
IV-Davacıdan alınan istinaf karar peşin harcının davacıya iadesine,
V-İstinaf başvurusu sırasında davalıdan alınması gerekli olan 136.620,00.TL nisbi karar harcından peşin olarak alınan 34.154,99.TL harcın tenzili ile bakiye 102.465,01.TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
VI-Davacı vekilinin istinaf itirazı kabul edildiğinden istinaf aşamasında yapılan 121,30.TL başvuru harcı ve dosya gidiş dönüş masrafı 34,00.TL olmak üzere toplam 155,30.TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak istinaf kanun yoluna başvuran davacıya verilmesine,
VII-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
VIII-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
IX-Kararın kesinleştirme, harç ve gider/delil avansı ikmali/iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
X-Kararın Dairemizce taraf vekillerine tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.