Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/674 E. 2022/776 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/674
KARAR NO : 2022/776
KARAR TARİHİ: 21/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2022
NUMARASI : 2022/46 Değişik iş 2022/46 Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022
İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: İhtiyati haciz talep eden tarafın mahkemeye verdiği dilekçe ile özetle; Müvekkili ile borçlu şirket arasında imzalanan sözleşmelere istinaden müvekkiline ait Güneş Enerji Santralinde üretilen elektriğe ilişkin olarak borçlu şirkete her ay fatura düzenlemekte olduğunu, düzenlenen bu faturanın YEKDEM bedeli için olduğunu, YEKDEM’in Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması olduğunu, YEKDEM bedelinin mevzuattaki tanımının tedarikçilerin üstlendiği YEKDEM maliyetinin tüketime oranı olan birim bedel olduğunu, müvekkilinin GES sahibi olan firma olarak tedarikçi konumunda olduğunu, Enerji Bakanlığının borçluya ödediğini, borçlunun da fatura karşılığı müvekkiline ödediğini, ancak 10.11.2021 tarih DEM 2021000000191 nolu 220.081,45-TL bedelli fatura, 10.11.2021 tarih DEM2021000000192 nolu 240.282,99-TL bedelli fatura, 13.12.2021 tarih DEM 2021000000203 nolu 181.938,56 TL bedelli fatura, 13.12.2021 tarih DEM 2021000000204 nolu 165.636,26 TL bedelli fatura, 12.01.2022 tarih DEM202200000002 nolu 163.779,72 TL bedelli fatura, 12.01.2022 tarih DEM202200000003 nolu 185.823,40 TL bedelli faturalara ilişkin olarak karşı tarafça ilgili bakanlıktan YEKDEM bedeli tahsil edildiğini ve müvekkillerine ödeme yapılmadığını, müvekkilinin borçlu karşı taraftan alacaklı olduğunun ve bu alacağının muaccel hale geldiğinin, müvekkil ile karşı taraf arasındaki mailler ile de sabit olduğunu, karşı tarafın her ay müvekkiline ödemesi gereken rakama ilişkin müvekkiline ait …com.tr adresine kendisine ait …com.tr adresinden tesisat numarası, dönem, kwh, bedeli ve de buna ilişkin esasları gösteren bir mail gönderdiğini, mail ekinde de proforma fatura gönderdiğini, müvekkilinin de bu maillere istinaden fatura düzenlediğini, faturalar ile mailler ve de proforma faturalar eşleştirildiğinde, zaten meblağı ve alacak konusunda tarafların mutabık olduğunu ve karşı tarafın borcu ve borcun muaccel hale geldiğini kabul ettiğinin sabit olduğunu, faturaların e-fatura olduğunu ve karşı tarafa da ulaştığını, alıcı olan karşı tarafın faturayı kabul ettiğine dair sistem otomatik olarak kabul ile birlikte kayıt oluşturduğunu, karşı tarafın borcu bilmesine borç muaccel hale gelmesine ve çok önceden YEKDEM bedelini tahsil etmesine rağmen müvekkiline ödememekle, müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellediğini, buna ilişkin olarak karşı tarafa temerrüte düşürüldüğünün mail ile bildirildiğini, ayrıca CİMER kanalı ile EPDK ve Enerji Bakanlığı’na şikayette bulunulduğunu, müvekkili tarafından enerji üretiminin devam ettiğini, 1.157.542,38-TL alacağı alamadığını bundan sonraki düzenlenecek faturalara ilişkin alacağını da alamayacağını, borcun muaccel hale gelmiş olduğunu, ve borçlunun taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslar nezdindeki hak ve alacakları üzerinde ihtiyati haciz konulmasını ve yargılama giderlerinin de karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEMECE: 2004 sayılı İİK’nın 257. Maddesinde ihtiyati haciz talep edebilmesinin koşulları sayılmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 257. Maddesine göre ihtiyati haciz talep edilebilmesi için alacağın vadesinin gelmesi ve rehinle temin edilmemiş olması yeterli olup, tam ispat gerekmeyip yaklaşık ispat yeterli olduğu gibi, borçlunun gerçek kişi veya tüzel kişi olması şeklinde bir ayrım da söz konusu değildir.
Her ne kadar talepte bulunan vekili tarafından talep dilekçesinde belirtilen faturalardaki miktarların ödenmediği belirtilerek borçlu şirketin taşınır ve taşınmaz malları ve üçüncü kişiler nezdindeki alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmişse de;
İbraz edilen e-mail yazışmalarından ödemelerin elektrik piyasasında lisanssız elektrik yönetmeliğinin 25. Maddesinin 1. Fıkrasının e bendine göre piyasa işletmecisi tarafından kendisine yapılan ödemeyi, kendisine ödeme yapılan takvim ayını izleyen ayın en geç 5. Gününe kadar yapılacağının belirtildiği talepte bulunan tarafından e- faturaların aleyhine tespit istenen tarafından onaylanıp onaylanmadığına dair belge ibraz edilmediği, faturaların e yazışmalarda belirtilen şekilde borçluya ulaştırılıp ulaştırılmadığı ve piyasa işletmecisi tarafından ödemelerin yapılıp yapılmadığına dair bulunmadığı dolayısıyla alacaklı tarafından ihtiyati haciz talep edilen alacakların muaccel hale geldiği yönünde yaklaşık ispat şartının gerçekleşmemiş olması ve borçlunun muaccel hale gelmeyen alacakları yönünden de İİK’nın 257/2. Maddesi koşullarının borçlu şirket yönünden gerçekleştiğine dair delil ibraz edilmediğinden talepte bulunanın koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine dair karar verilmiştir. Şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU: Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, karşı tarafın düzenlenen faturaları kabul edip etmediğine, onaylayıp onaylamadığına dair belge olmadığı belirtilmişse de talep dilekçelerinin ekinde sundukları e- fatura sorgulama sayfasında her bir faturanın karşısında ”Ticari fatura BA sisteminden kabul edildi kaydı kaydının mevcut olduğunu, yine aynı sistemden alınan çıktıda her bir faturanın karşısında ‘alıcı kabul etti’, ‘başarıyla tamamlandı’ ibarelerinin mevcut olduğunu, bu haliyle faturaların karşı tarafça onaylandığının aşikar olduğunu, piyasa işletmecisi tarafından ödemelerin yapılıp yapılmadığına dair belgenin olmadığının belirtilerek taleplerinin reddedildiğini, buna ilişkin bir belgeye gerek olmadığını herhangi bir araştırma sonucunda bu bedellerin ne kadar süreç içinde tedarikçi firmaya ödendiğinin tespitinin mümkün olduğunu, faturaların düzenlendiği tarihte bir ay önceki yapılan üretim için düzenlenen fatura olduğu ve fatura aşamasında, piyasa işletmecisi denen kurum tarafından yapılan üretim kabul edilerek fiyat belirlemesi yapılması dolayısıyla alacağın muaccel olmadığınında bahsedilemeyeceğini, talep dilekçelerinin ekinde sundukları evraklar müvekkilinin alacaklı olduğunu ve alacağın muaccel hale geldiğini ispatladığını, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin ret kararının kaldırılmasını ve alacalarına ilişkin ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İhtiyati haciz talebi taraflar arasındaki sözleşme kapsamında oluşan alacak bedellerine ilişkindir.
İstinaf kanun yoluna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususları ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Somut olayda, incelenen dosya kapsamına göre; ibraz edilen e-mail yazışmalarından ödemelerin elektrik piyasasında lisanssız elektrik yönetmeliğinin 25. Maddesinin 1. Fıkrasının e bendine göre piyasa işletmecisi tarafından kendisine yapılan ödemeyi, kendisine ödeme yapılan takvim ayını izleyen ayın en geç 5. Gününe kadar yapılacağının belirtildiği talepte bulunan tarafından e-faturaların aleyhine tespit istenen tarafından onaylanıp onaylanmadığına dair belge ibraz edilmediği, faturaların e yazışmalarda belirtilen şekilde borçluya ulaştırılıp ulaştırılmadığı ve piyasa işletmecisi tarafından ödemelerin yapılıp yapılmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği dolayısıyla alacaklı tarafından ihtiyati haciz talep edilen alacakların muaccel hale geldiği yönünde yaklaşık ispat şartının gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, talep eden vekilinin istinaf sebebleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/01/2022 tarih 2022/46 Değişik iş 2022/46 Karar sayılı kararına karşı ihtiyati haciz talep eden vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran ihtiyati haciz talep eden taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati haciz talep eden tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 21/04/2022