Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/671 E. 2022/910 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/671
KARAR NO : 2022/910
KARAR TARİHİ : 25/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/02/2022
NUMARASI : 2021/138 Esas 2022/222 Karar
DAVANIN KONUSU : İflas (Doğrudan Alacaklı Tarafından Talep Edilen İflas (İİK 177))
BAM KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine işçilik alacakları nedeniyle açılan davalar nedeniyle ödediği tazminatların rücuen tahsili için açılan davaların karar bağlandığını ve ilamlı icra takibine konu edildiği halde ödenmediğini icra dosyalarında borçlu olarak … Şirketinin taraf göründüğünü, işbu şirketin, davalının tür ve ünvan değiştirmeden önceki hali olduğunu, davalı-borçlunun ilama dayanan ve ilamlı icraya konu edilen borcunu ödememiş olmasının, İcra İflas Kanunu’nun 177. maddesi gereğince alacaklıya, borçlunun iflasını isteme hakkı verdiğini, ileri sürerek, ilama dayanan borcunu, icra emriyle istenilmesine rağmen ödemeyen davalı-borçlu … Şirketi hakkında İcra İflas Kanunu’nun 177. maddesi gereğince iflas kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili beyan dilekçesinde, tebliğlerin usülüne uygun yapılmadığını, davacının seçimlik hakkını haciz yönünde kullandığını, davacının alacaklarını tahsil etme hakkı mevcutken mevcut davanın açılmasının iyi niyet barındırmadığını, şirketin iflasının alacaklıların yararına olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEMECE :
Her ne kadar davalı vekili dava dilekçesi ve tebligatların usulüne uygun tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de; Mahkememizce 07/09/2021 tarihli dava dilekçesi ekli tensip zaptı davalı şirket adına ticaret sicilinde belirtilen adresi olan “… Mah. … Cad. No:… Daire:… …/…” adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın davalı şirketin tek ve münferiden yetkilisi şirket müdürü …’e 22/09/2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, yine ön inceleme duruşmasına davet tutanağının usulüne uygun tebliği edildiği, davalı vekilinin de duruşmaya katılarak beyanda bulunduğu anlaşıldığından bu savunma yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili davacının dava açmakta hukuki yararı olmadığını ileri sürmüş ise de, davalı-borçlunun ilama dayanan ve ilamlı icraya konu edilen borcunu ödememiş olmasının, İcra İflas Kanunu’nun 177/4 Maddesi gereğince alacaklıya, borçlunun iflasını isteme hakkı verdiği anlaşıldığından davacının dava açmakta hukuki yararı olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili, İİK’nın 156/4 maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiğini ileri sürmüş ise de; davanın takipli iflas davası olmadığı, 2004 Sayılı İİK’nun 177/4 maddesi Gereğince açılan ilama dayanan ve ilamlı icraya konu edilen borcun ödenmemiş olması sebebine dayanarak açıldığı ve 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmadığı anlaşılmıştır.
Davalı vekili davacının iyi niyetten yoksun olduğunu, davalının iflasının alacaklıların yararına olmayacağını ileri sürmüş ise de; “2004 Sayılı İİK’nun 177/4 maddesi gereğince açılan davada davacının hangi saikle dava açtığı, iflasa karar verilmesi halinde bu durumun alacaklılarının yararına olup olmadığı hususlarının önemli olmadığı anlaşılmıştır.
Dava, “2004 Sayılı İİK’nun 177/4 maddesi gereğince doğrudan doğruya(takipsiz)borçlunun iflasına karar verilmesi” talebine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirket temsilcisine 2004 İİK’nın 177/son maddesi gereğince dinlenmek üzere tebligat çıkarıldığı, çağrılan şirket temsilcisinin duruşmaya katılmadığı, davalı şirketin 2004 sayılı İİK’nın 177/4. maddesine dayalı olarak doğrudan iflasının talep edildiği, davacının işçi alacaklarından kaynaklanan rücuen tazminatlara ilişkin asliye hukuk mahkemesi kararlarının icraya konulduğu, icra emirlerinin davalı şirkete tebliğine rağmen borcun ödenmediği, rücuen tazminata ilişkin iş bu kararların kesinleşmemiş olmasının söz konusu iflas davasında nazara alınmayacağı, dosyaya sunulan tehri icra kararı olmadığı anlaşılmıştır. (Yargıtay 23. HD’nin 22/06/2015 tarih ve 2014/5069 Esas, 2015/4774 Karar, Yargıtay 23. HD’nin 18/05/2017 tarih ve 2015/9934 Esas, 2017/1508 Karar, (Yargıtay 23. HD’nin 22/06/2015 tarih ve 2014/5069 Esas, 2015/4774 Karar)
Bu nedenle, davalı vekilinin iflasın şartlarının oluşmadığı savunmasının doğru olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, Muğla Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Ortaca/… sicil numarasında kayıtlı davalı ” … Şirketi”(Mersis No:0050051491900015)’nin 2004 Sayılı İİK’nın 177/4 Maddesi gereğince iflasına karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; basit yargılama usulüne tabi davalarda, her ne kadar sözlü yargılama günü verilemeyeceğinden bahsedilebilirse de taraflara esas hakkında beyan bulunmak, diğer tarafla sulh olmak, müvekkilleri ile görüşmek için süre vermek yada farklı bir konuda yazılı beyanda bulunmak üzere her zaman süre verilebileceğini, müvekkili ile görüşüp beyanda bulunmak için süre verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini, müvekkili şirketin ticari hayatına devam etmekte olup 2004 sayılı İ.İ.K. gereği iflas şartları oluşmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilin iflası, hem alacaklıların hem de müvekkilin hukuki yararına uygun olmayacağını, yargılama kapsamında depo kararı verilmeden müvekkil şirketin iflasına karar verilmiş olmasının yasalara aykırı olduğunu, müvekkili şirketin aleyhine açılmış ilamlı icra dosyalarında bakıldığında, gönderilen icra emrine rağmen, yedi günlük süre içerisinde borcunu ödeyemeyen müvekkil aleyhine, alacaklı tarafından haciz talebi üzerine haciz işleminin tatbik edildiği, bu nedenle; doktrinde kabul gören görüşe göre; alacaklının, m.177/4’e dayanılarak doğrudan doğruya iflâs yoluna başvurma imkânı veren iflâs sebebine dayanma hakkından zımnen feragat ettiği kabul edilerek huzurdaki davanın reddi gerektiğini, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 156/4.maddesinde, “İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer” düzenlenmesi bulunduğunu, somut olayda da seçimlik hakkını haciz isteme yönüyle kullanmış olan davacının, icra dosyalarında her biri bakımından 1 yıllık süre geçtiğini, davacı alacaklının halihazırda müvekkil şirketten alacaklarını tahsil etme imkanı varken bu davanın açılmasının iyi niyetten yoksun bir davranış olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, İİK 177/4 maddesi gereğince açılmış doğrudan doğruya iflas istemine ilişkindir.
İcra dosyalarında borçlu olarak görülen … Şirketi’nin , 20 Ekim 2014 tarih ve 594 sayılı Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ilan ile, tür ve ünvan değiştirerek Muğla Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Ortaca/… sicil numarasında kayıtlı davalı “… Şirketi” tür ve ünvanı aldığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan icra takiplerinin incelenmesinde; davalı aleyhine ilamlı icra takibi yapıldığı, icra emirlerinin borçluya tebliğ edilmesine rağmen borçlu tarafından ödeme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, İİK. 177/4.maddesi gereğince alacaklının talebi ile doğrudan iflas koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
İİK’nın 177/1-4. maddesi uyarınca, ilama dayalı alacak icra emri ile istenildiği halde ödenmemiş ise takip alacaklısının, borçlunun iflasını talep edebileceği, bu kapsamda açılan iflas davalarında usule ilişkin İİK’nın 181. maddesinde 158. maddeye atıf yapılmadığı ve İİK’nın 177/4. maddesinde öngörülen iflas sebebi doğrudan iflas sebebi olmakla davalıya ayrıca depo emri tebliğine gerek bulunmamaktadır. (Yargıtay 23. H.D’nin 2004/12356 Esas, 2005/2159 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 19. H.D’nin 2016/1057 Esas, 2017/1725 Karar sayılı ilamı ilamları da aynı yöndedir)
Muğla Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün Ortaca/… sicil numarasında kayıtlı kayıtlı davalı şirketin İİK’nun 43. maddesi gereğince iflasa tabi olduğu, davalı şirketin muamele merkezi itibariyle İİK’nun 154. maddesi kapsamında davanın yetkili Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığı, iflas talebinin İİK’nun 166/2. maddesinde öngörülen biçimde usulüne uygun olarak ilan edildiği, davacı vekili tarafından İİK’nun 160. maddesi gereğince ilk alacaklar toplantısına kadar olan masraflar ile kanun yolları için gerekli tüm masrafların mahkeme veznesine depo edildiği, ilamlı icra takibinde icra emri tebliğine rağmen davalı şirket tarafından icra emrine konu borç ödenmediğinden İİK’nun 177/1-4. maddesi kapsamında alacaklının doğrudan borçlunun iflasını talep edilebilmesine ilişkin şartın oluştuğu, yine İİK.nun 177/4. maddesi gereğince davalı şirket temsilcisinin dinlenmek üzere mahkemeye davet edildiği şirket yetkilisinin duruşmaya katılmadığı, bu suretle iflas koşullarının somut olayda gerçekleştiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b,1 gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/02/2022 tarih 2021/138 Esas 2022/222 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı alındığından ve yeterli olduğundan, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 25/05/2022