Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/669 E. 2022/760 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/669
KARAR NO : 2022/760
KARAR TARİHİ: 21/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/11/2021
NUMARASI : 2020/81 Esas, 2021/709 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 21/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/04/2022

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı tarafça yapılmayan iş nedeniyle verilen peşinatın iadesi talebiyle İzmir 10.İcra Müdürlüğü’nün 2019/15527 E. Sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, davalı borçlunun takibe, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulduğunu ancak anlaşma sağlanamadığını, davanın yabancı para cinsinden açıldığını ve TL karşılığının dava dilekçesinde gösterildiğini, taraflar arasında TBK 520-525 maddeleri arasında düzenlenen simsarlık sözleşmesi kurulduğunu, takibe dayanak teşkil eden imzası borçlu davalı tarafından inkar edilmeyen borç senedinin adi senet hükmünde olduğunu, somut olayda davalı borçlunun senetteki imzayı inkar etmediğini, sadece borçlu olmadığını ifade ettiğini, bunun yanı sıra anılı belgeye karşı herhangi bir şikayette bulunmadığını, bu nedenle haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, duran takibin 10.000 GBP (sterlin) üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının sterlin ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz işletilmesine, davalı borçlunun hakkında %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredi aracısı olduğu, Kıbrıs … Bankasından Kredi kullanımına aracılık edeceği” gibi yazılı verilere dayanmayan soyut iddialarla davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açıldığını, müvekkilinin böyle bir anlaşması olmadığını, kendisinin Fuar ve Tanıtım işleriyle uğraşmakta olan küçük ölçekli bir adi şirket statüsünde olduğunu, söz konusu şahıs şirketinin ise kanunen kredi simsarlığı yapmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin Kalkınma Bankasından kredi temin edecek gücü ya da bu konuda faaliyet gösteren bir ticari şirketi bulunmadığını, davacı firma ile müvekkili arasında simsarlık (aracılık) sözleşmesi kurulduğuna ayrı söz konusu durumun ticari iş niteliğinde olduğuna itiraz ettiklerini, bu nedenle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; ”… davacı tarafın takibe ve davaya konu ettiği 23/01/2019 tarihli sözleşmenin Simsarlık Hizmeti karşılığında alındığını gerek ilgili sözleşme gerekse verilen süre içerisinde belgelendirmediği gibi davacı şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünce alınan yazısında faaliyet konusu içerisinde Simsarlık faaliyetinin bulunmadığı dolayısıyla ticari dava olmadığı, 23/01/2019 tarihli adi sözleşmesinde alacağın varlığı ve miktarına ilişkin hususların yargılamasının çözümünde, genel görevli ve yetkili mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu, mahkememizin görevli bulunmadığı kanaatine varıldığından, dava şartı yokluğundan, davanın usulden reddine” karar verilmiştir.
Mahkeme kararına karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurarak, ticari defter ve kayıtların bulunmadığını, ödemenin banka kanalı ile yapılmamış olduğunu, uyuşmazlık kapsamında yükümlülüklerinin, davacı ile müvekkili arasında kredi simsarlığı ilişkisinin olmadığını ispatlamaktan ibaret olduğunu, bu durumun mahkeme nezdinde ispatlandığını, bunun üzerine iddialarını değiştirme amacıyla senede karşı senetle ispat ve ispat yükünün yer değiştirdiğinden bahisle yükümlülüğün müvekkiline yükletildiğini, mahkemenin de taleple bağlı kalmayarak kanuna aykırı şekilde değiştirilen iddiayı dikkate aldığını ve itiraza konu karara imza attığını, bu nedenle red kararının bozularak ispatsız kalan davanın reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
Dava, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İzmir 10. İcra Müdürlüğünün 2019/15527 sayılı takip dosyasında, davacının alacaklı, davalının borçlu olduğu,takip dayanağı olarak “yapılmayan iş nedeniyle verilen peşinatın ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte iadesi talebidir.” şeklinde gösterildiği, 10.000 GBP asıl alacak üzerinden 29/11/2019 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinin davalı/borçlunun itirazı ile durduğu görülmüştür.
Davacı vekili, dava dilekçesi ve takip dosyası ekinde sunduğu,”23 ocak 2019 tarihli 10.000Sterlin elden teslim aldım. Görüştüğümüzde iş olmadığı taktirde alının para geri teslim edilecektir. … -imza, görüşülen termin 2 aydır.” olarak düzenlenen belgeyi alacağının dayanağı olarak göstermiş, davalı tarafından ileride kurulması öngörülen kredi sözleşmesine istinaden aracılık bedeli olduğunu ileri sürmüştür. Yargılama sırasında ise, davalı tarafın edimini yerine getirmediği ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine gereğince alacak talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, davacı tarafın takibe ve davaya konu ettiği 23/01/2019 tarihli sözleşmenin simsarlık hizmeti karşılığı alındığının belgelendirilmediği, davanın ticari dava da olmadığı gerekçesi ile, davanın genel görevli mahkeme olan Asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerekeceği gerekçesi ile, HMK.115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine karar vermiş olmasında, usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/11/2021 tarih ve 2020/81 Esas, 2021/709 Karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar harcından başlangıçta alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik yatırılan 21,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 21/04/2022