Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/532 E. 2022/668 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/532
KARAR NO : 2022/668
KARAR TARİHİ : 07/04/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2022
NUMARASI : 2021/1202 Esas ve 2022/302 Karar
DAVANIN KONUSU : Sıra Cetveline İtiraz
BAM KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/04/2022

Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/01/2022 tarihli, 2021/1202 esas ve 2022/302 karar sayılı dosyası dairemize gönderilmiş olmakla, yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/768 esas sayılı dosyasından yapılan 29/01/2018 tarihli sıra cetvelinin usule ve yasaya aykırı olması nedeniyle, Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/768 E sayılı dosyası ile yapılan takibin usulsüz ve yasal düzenlemelere aykırı olarak kesinleştirilmesi, haciz tarihinin geçersiz olması, geçerli bir haczin olmaması gibi nedenlerle birinci sırada yer verilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacının alacaklı olduğu Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/777 esas sayılı dosyasının birinci sırada olması gerektiğinin tespiti ile sıra cetvelinin iptaline, Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/768 esas sayılı dosyası ile yapılan takibin alacaklısı ile borçlusunun muvazaalı işlem ile borçlandırılması nedeniyle gerçek bir alacığının olmadığını, alacaklı davacının alacağının tahsilini önlemek gayesi ile muvazaalı olarak yapıldığını bu nedenle Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/768 esas sayılı dosyasından davalı alacaklıya isabet eden paydan davacının alacaklı olduğu Saruhanlı İcra Müdürlüğü’nün 2017/777 esas sayılı dosyasına ödeme yapılması gerektiğinin tespitine ve edasına tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı birinci sıra alacaklısı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri anlaşılmıştır.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının iki farklı talebinin aynı dava dilekçesinde belirttiğini, ilk talebinin sıra cetveline itiraz ikinci talebinin davalının icra takibine konu alacağının muvazaalı olduğunu iddia ettiğini, davacının ödeme emrinin borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini bazı tebligatların hiç yapılmadığı gibi iddiaların yersiz hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, davalı şirket ile borçlu şirket arasında davacının alacağının doğumundan önce başlamış olan gerçek bir ticari ilişkinin bulunduğunu, bu ilişkinin cari hesap üzerinden yürütüldüğünü, davalı şirketin alacağının ve miktarının gerçek olduğunu, muvazaalı ve suni alacak tesisinin söz konusu olmadığını, açıklanan sebeplerle davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…ticari dava niteliğindeki davanın Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı kapsamında kaldığı uyuşmazlık konusu olmamakla birlikte ilke kararının yürürlüğü tarihinden önce açılmış olan iş bu ticari davada anayasal hak olan doğal hakimlik gereğince uygulanabilmesi için bu belirlemenin kanunla yapılmış olması tek başına yeterli olmadığı, ayrıca sözü edilen belirlemenin, uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce yapılmış olmasının da gerektiği, doğal hâkim ilkesinin bünyesinde, “kanuniliğin” yanı sıra “önceden belirlenmiş” olmaya da yer verildiği, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararının taraflar arasındaki uyuşmazlığın gerçekleşmesi tarihinden önce açılmış olan bu ticari davada doğal hakimlik ilkesi gereğince uygulama yeri olmadığı, yine Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun ilgili kararında da açıkça iş bu kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına denilmek suretiyle bu tarihten önce açılmış ticari davaların bu belirleme kapsamı dışında tutulduğu ve ilgili kararda doğal hakimlik ilkesinin gözetildiğinin de açık olduğu, dava açılmasının yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından birinin davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesi olduğu, bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişikliklerin görevi ve yetkiyi etkilemeyeceği, bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonucunda mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğması olduğu, nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemelerin görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemeyeceği, yerel mahkemenin kararına dayanak Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararında yargı çevresinin belirlenmesine ilişkin kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği, HSK kararında görülmekte olan davaların devri ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı, söz konusu genel kurul kararının görülmekte olan davaların da devredilmesi gerektiği şeklinde yorumlanarak kapsamının genişletilemeyeceği anlaşıldığından 01/09/2021 tarihinden önce açılan bu davanın ilçe mahkemesince mahkememize gönderilemeyeceği, mahkememizin görevsiz olduğu ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesinin gerektiği…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Mahkemece; görevli ve yetkili mahkemenin Saruhanlı Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi olduğuna karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Dava İİK 142. maddesi kapsamında yapılan sıra cetveline itiraz davasıdır.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 Sayılı TTK’nın 4. maddesinde, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra “Her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.” hükmü ile de nispi ticari davaya ilişkin de düzenleme yapılmış olup, buna göre tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.
İİK’nın 142/1 maddesinde “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolundaki açık bir düzenleme bulunmadığından bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık davalı ve borçlu arasındaki ilişkinin muvazaalı olup olmadığından kaynaklanmaktadır. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın ) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir.(Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, … 2013, sh:738)
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 Sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 Sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
Bu durumda, mahkemece, davanın nispi ticari dava olmadığı ve dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu gözetilerek; 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilerek, görevli mahkemenin Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun belirlenmesi gerekirken, asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun belirlenmesi doğru olmamıştır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 30/01/2020 tarihli, 2017/1916 esas ve 2020/593 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
Açıklanan bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan incelenmeksizin, kararın HMK nın 353/1-a-3. maddesi uyarınca açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılması için dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun KABULÜNE; Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/01/2022 tarihli, 2021/1202 esas ve 2022/302 karar sayılı kararının HMK’nın 355. ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
2-HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince dosyanın görevli Saruhanlı Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf eden davacı vekilinin yatırmış olduğu;
a-80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde ilk derece mahkemesi tarafından davacıya ödenmesine,
b-220,70 TL istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderlerinde değerlendirilmesine,
4-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359-3 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf eden ilgilisine iadesine,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a-3 ve 362/1-c maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.07/04/2022