Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/245 E. 2022/430 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/245
KARAR NO : 2022/430
KARAR TARİHİ : 03/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2021
NUMARASI : 2021/185 Esas 2021/126 Karar
DAVA : Konkordato (Adi Konkordatodan Kaynaklanan (İİK 285 İla 308/h))
BAM KARAR TARİHİ : 03/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/03/2022

Alacaklı … Bankası A.Ş vekili, alacaklı … Başkanlığı vekili ve alacaklı … Bankası T.A.O. vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili iddia ve taleplerinde özetle: müvekkili şirketlerden … A.Ş., “… Mahallesi … Sokak No:… …/… adresinde “Deriden ayakkabı, mes, bot, çizme, postal, terlik vb, imalatı (tamamıyla tekstilden olanlar ile ortopedik ayakkabı ve kayak ayakkabısı hariç)” işi ile iştigal ettiğini, şirketin % 72,50 hissesininn …’a ve %27,50 hissesinin …!a ait olduğunu, şirketin konkordato başvurusuna dayanak nedenlerin açıklanması suretiyle şirketin borca batık olmadığını, borçlarının konkordatonun tasdiki tarihinden başlayarak 3 er aylık taksitlerle garameten ödeme ödeyecek şekilde 3 yıl vade konkordatosu teklif ettiklerini belirterek, müvekkili hakkında İcra ve İflas Kanunu’nun 285 ve Devamı maddeleri gereğince, Konkordato talebinin kabulü ile; öncelikle tensiben 3 ay geçici mühlet kararı ile birlikte icra iflas kanunun 287. ve 294. maddesi çerçevesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, ihtiyati tedbir kararlarının aynen devamıyla yargılama sırasında kesin mühlet kararı verilmesini, müvekkili şirketin malvarlığının korumasına yönelik tedbirlerin alınmasına yönelik karar verilmesini, müvekkili şirket tarafından teklif edilen konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması halinde müvekkili şirkete alacaklıları ile konkordato yapabilmesi için bir yıl süre ile kesin mühlet verilmesine ve kesin mühlet karı ile birlikte geçici komiser ya da komiserlerin görevlerinin devamı ile İİK vd. Hükmünde, belirtilen kesin mühletin tüm sonuçlarına hükmedilmesini, mahkeme tarafından verilecek kesin mühlet içinde ve mahkemenin görevlendirdiği komiser nezaretinde yapılacak alacaklılar toplantısı ve İİK hükümlerine göre işletilen yasal prosedürün tamamlanmasının ardından, İİK m.305 hükmü uyarınca konkordato projesinin tasdiki için belirtilen şartların yerine getiril mahkemece tarafından tespit edildiği takdirde, İİK m. 305 hükmü yarınca konkordatonun tasdikini, konkordatonun tasdiki kararı ile birlikte İİK m.306 yarınca tasdik edilen konkordatonun yerine geitirlmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyım tayin edilmesini karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMECE:
“… Yapılan yargılamaya, taraf vekillerinin iddialarına, konkordato komiserinin raporlarına, projeye ve oluşan vicdani kanıya göre; Davacı şirket vekilinin müvekkilinin ekonomik sıkıntılarından dolayı İİK 285. Maddesi uyarınca konkordato ön projesi hazırlatarak mahkemeye müracaat ettiği, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere İİK’nın 285 ve devamı maddelerindeki aşamalardan geçildiği, davacı şirketin planlanan vadelerde ödemeye yetecek miktarların üzerinde fon yaratma potansiyelinin olduğu, gelecekte de üretimini sürdürebilmek ve üretimini gerçekleştirebilmek için gerekli işletme sermayesini sağlayabileceği, borçlunun, mevcut durumda borçlarını ödeme konusunda yeterliliğe sahip olabileceği, davacı şirket tarafından sunulan konkordato teklifinin tasdiki şartlarının yerine getirebileceği, davacı şirketin, 7.902.771,75 TL konkordato kapsamında borcunun bulunduğu, alacaklı sayısının 76 kişi olduğu, davacı şirketin konkordato kapsamında bulunan borcunun %54 üne tekabül eden 4.274.168,02 TL lik borcun alacaklıları tarafından projenin kabul edilmesi yönünde oy kullanıldığı ve konkordato kapsamında borcun alacaklısı olan 76 kişinin %64 üne tekabül eden 49 kişi tarafından projenin onaylanması yönünde oy kullanıldığı, alacaklılar toplantısı sonucunda birlikte oluşan tutar ve nisaplar dikkate alındığında gelir getirici faaliyetlerin engellenmemesi halinde projeye göre tüm alacaklıların alacaklarına kavuşabileceği, bu durumda İİK 305 maddesinde belirtilen konkordatonun tasdiki şartlarının gerçekleştiği, İİK 302 maddesinde belirtilen oranlarda konkordato projesinin tasdik edildiği, teklif edilen tutarın borçlunun iflası halinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olduğu, teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olduğu anlaşıldığından ve konkordato tasdikinin gerektiği yargılama giderleri ve tasdik harcının yatırılmış olduğu görüldüğünden, konkordato projesinin tasdikine…” Şeklinde karar verilmiştir.””
İSTİNAF SEBEPLERİ:
1-Alacaklı … Bankası A.Ş. vekili 13.12.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kararını tamamen konkordato komiseri raporuna dayandırdığını,20.08.2021 tarihli konkordato gerekçeli raporunda müvekkil bankanın alacağının sadece 91.032,53-TL olduğu belirtildiğini, gerekçeli rapora karşı 24.08.2021 tarihinde müvekkil bankanın alacağının yanlış olarak değerlendirildiğine ilişkin beyanda bulunulmuş ve müvekkil bankanın hak kaybı yaşamaması adına gerekçeli rapordaki … Bankası A.Ş’nin alacak tutarının 17.12.2019 tarihi itibariyle 605.649,01-TL olarak dikkate alınması gerektiğinin belirtildiğini,600.000-TL tutarındaki alacak görmezden gelindiğinden ve itirazlarının herhangi bir şekilde değerlendirilmediği, konkordato komiserleri nihai raporlarında müvekkil bankanın alacağının 600.000-TL’lik kısmının teminat altında olduğunu ve tabloya dahil edilemeyeceğini belirtmiş iseler de,alacaklarının rehinli alacak olmadığını,üstelik rehinli alacaklılar statüsünde de yer almadıklarını komiser raporunun çelişkili olduğunu,davacıya kullandırılan kredinin KGF destekli olduğunu, KGF Destekli kefaletlerde, KGF’nin kendisi takip işlemlerini yürütmemekte olup takip işlemleri ilgili mevzuatın amir hükümleri doğrultusunda Banka tarafından yürütüldüğünü,Banka tarafından KGF tarafından ödenen tazmin tutarı dahil tüm tutar üzerinden borçlu ve teminatlar aleyhine takip başlatıldığını,KGF alacağı devam etmekte, tahsilat ve takip işlemlerinin Banka tarafından yürütülmesine devam edildiğini,bu nedenlerle, KGF tarafından yapılan tazmin ödemesinin tahsilat ve rehin niteliği taşımadığını,komiser heyeti tarafından düzenlenen 19.04.2021 tarihli raporda davacı şirketin borcunun toplamda 15.408.066,33-TL olduğu belirtilmiş iken 20.08.2021 tarihli raporda yarısından daha az bir tutar olan 7.988.155,27-TL olduğunun belirtildiğini,çelişkilerin olduğunu,alacaklarının tam olarak kaydedilmesi halinde tasdik nisabının değişeceğini,bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Alacaklı … Başkanlığı vekili 20.12.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; kararda 02.11.2021 tarihli konkordato komiseri raporundaki taksit tablosu doğrultusunda davacının borçlarının ödenmesi yönündeki hüküm İİK.305. madde 306. maddedeki şartlara aykırı olduğunu, ödemelerin faizsiz yapılmasına yönelik hüküm,müvekkil Kurumun mevzuatına aykırı olduğunu,Kurum alacakları (prim, işsizlik sigortası vs.) özel Kanun hükümlerinden kaynaklanan (5510 SK., İşsizlik Sigortası Kanunu) ve 6183 SK. hükümlerine göre takip edilen, buna göre faizleri bu özel Kanun hükümlerinden kaynaklanan kamu alacakları olup,projede çok büyük miktarlardaki Kurum alacaklarının kanundan kaynaklanan kamu alacağı olduğu hususunun dikkate alınmadığı, bu konuda menfi ya da müspet bir hukuki değerlendirmeye girilmediğini,kararda da bu konuda hiçbir istisnai hükme girilmeyerek Kurum alacaklarının diğer alacaklıların akitten kaynaklanan alacaklarıyla aynı kategoride değerlendirilmesine yol açabilecek şekilde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğunu,konkordato projesinin taraflara tebliğ edilmediğini,davacı borçlunun borç yükü ve çeşitliliği çok fazla olduğu halde alacaklar tarafından yeterince değerlendirilmesi için makul süre verilmeden, projedeki ödeme planı hiçbir takdir hakkı da kullanılmaksızın benimsendiğini,İİK’nun 305.maddesindeki tasdik koşullarının oluşmadığını, komiser raporunda ve kararda kayıtlı alacaklıların ve alacakların durumuna göre projenin kabulü yönündeki oyların İİK. 302. maddede belirtilen nisapları karşılayıp karşılamadığı denetime elverişli şekilde ortaya konulmadığını,bu nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Alacaklı … Bankası T.A.O. vekili 27.12.2021 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketten olan Banka alacağı, bildirim tarihi itibari ile toplam 3.397.124,19.-TL olarak bildirilmiş ayrıca Alacak bildirimi ile birlikte Bankaya ipotekli taşınmazların kıymet takdirlerinin rehinli alacak hesabında dikkate alınması ve komiserlikçe yapılacak kıymet takdirlerinin İİK. 298. Madde gereğince kendilerine tebliği talep edilmiş olup,ancak ipotek alacaklısı olarak kendilerine herhangi bir kıymet takdiri tebliğ edilmediğini,her bir taşınmazın değerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken on farklı parsele tek bir değer biçilerek raporda sunulmuş olmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, her bir parsel farklı değer ve özelliklere sahip olup ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekirken bütün olarak değerlendirildiğini,Banka alacağının 3.040.000TL.si rehinli , 357.124,19TL. lik kısmı ise adi alacak olarak değerlendirilmiş ise de bu değerlendirmenin neye göre yapıldığı hususu anlaşılamadığını,buna ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını,Komiser heyetince; İİK.298 ve 308/c uyarınca İpotekli taşınmazlara ilişkin kıymet takdirinin yaptırılarak nisabın buna uygun olarak yeniden belirlenmesi gerekirken bu hali ile tasdik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,konkordato projesinin uygulanabilir olmadığını,rehinli alacaklılarla müzakere yapılmadığını,bir anlaşmaya varılmadığını,bu hususun komiser raporunda yer almadığını,komiser raporuna ve nisaba ilişkin olarak tasdik duruşmasından önce sundukları itirazlarının da değerlendirilmemiş olup eksik ve hatalı rapora itibar edilerek karar verildiğini,bu nedenlerle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevaplarında özetle; istinaf başvurularının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN VE DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava;İİK nun 285 vd maddeleri gereğince davacının konkordato mühleti talebi ile konkordato projesinin tasdiki istemine ilişkindir.
Davacı taraf,deriden ayakkabı, mes, bot, çizme, postal, terlik vb, imalatı işi ile iştigal ettiğini,borçlarını ödeyememe tehlikesi altında olduğunu,bu nedenle sunmuş oldukları projenin tasdiki için alacaklılarla müzakere yapmak üzere mühlet verilmesini ve projenin tasdikini talep etmiştir.
Dosyada İİK. 286. maddesinde yer alan belgelerin eksiksiz sunulduğu anlaşılmakla mahkemece 12/07/2019 tarihi itibariyle davacı lehine üç ay süre ile geçici mühlet kararının verilmiş ve komiser heyeti görevlendirilmiştir.
Konkordato Komiserlerinin 07/10/2019 tarihli raporunda, konkordato talep eden,davacı şirketin borca batık olduğu,konkordato talebinde bulunan şirketin, sunmuş olduğu konkordato ön projesinde, borç ödemede kaynak olarak gösterilen taşınmazların rayiç değerleri toplamının 27.895.500,00 TL’sı olarak beyan edilmesine karşılık, yaptırılan rayiç değer tespitinde bu taşınmazların rayiç değerlerinin 9.918.000,00 TL olması karşısında, davacı şirketin borç ödemede kaynak olarak gösterilen 2019-2022 projeksiyon dönemlerindeki faaliyetlerinde elde edilecek karlar toplamı ile yine 15/05/2019 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olan alacaklardan tahsil edilecek nakitler toplamının projede belirtilen tutarlarda ve daha da üzerlerinde gerçekleşmesinin projenin başarıya ulaşmasında öneminin daha da ağırlık kazandığını, mahkemenin geçici süreye hükmettiği 16/07/2019 tarihi ile rapor tarihi arasında kısa bir sürenin geçmiş olması, bu süreçte davacılardan ana borçlu şirketin, konkordato talebi karşısında gerek tedarikçiler, gerek bankalar, gerek şirket çalışanları ve gerekse müşterileri nezdinde doğmuş olan karışıklıklarla uğraşması nedeniyle, ön projesinde öngörmüş olduğu faaliyet karlarının gerçekleşmesi ve geçmiş dönem alacaklarından ön projesinde belirtilen tutarda nakit tahsilatların gerçekleşmesi konularında kesin bir kanaatin oluşamadığını, bu konularda daha sağlıklı ve doğru bir tespit yapılabilmesi için, mahkemenin 16/07/2019 tarihli tensip tutanağında, 12/07/2019 tarihinden başlamak üzere hükmedilen 3 aylık geçici sürenin 2004 sayılı sayılı İİK’nın 287. maddesi gereğince 2 ay uzatılmasının gerektiğini belirttikleri görülmüştür.
Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/402 Esas sayılı dosyasından 11/10/2019 tarihli duruşmasında ” Geçici komiserlerin geçici mühletin uzatılmasına ilişkin 07/10/2019 tarihli ön raporu da dikkate alınarak İİK 287. Maddesi gereğince 12/10/2019 tarihinden başlamak üzere 2 aylık geçici mühlet süresi verilmesine, karar verilmiştir.
Konkordato komiserlerinin 29/11/2019 havale tarihli raporunda, konkordato talep eden,Şirketin,borca batık olduğu, 31/10/2019 tarihi itibari ile tasfiye edilmesi gereken temihatlı ve teminatsız olmak üzere öncelikli borçları da dahil taplam borç tutarının 14.039.917,07 TL olduğu, buna karşılık borç ödemede kaynak olabilecek aktifleri (dönen varlıkları) toplamının 3.952.437,43 TL’sı olduğu, yine borç ödemede kaynak olarak gösterilen mülkiyetleri şirket ortaklarından … ve …’a ait taşınmazların raylç değerleri toplamının 9.918.000,00 TL’sı olduğunu, bu kaynaklarırı tasfiyesi gereken borç toplamından mahsubundan sonra geriye tasfiyesi gereken borç tutarı olarak 169.479,64 TL’nin kaldığı, bu borç tutarımırı davacıların önerisi olan 2020, 2021 ve 2022 yıllarındaki faaliyetlerinden elde edileci kazançlarla ödenebileceğini, tüm bu hususların birlikte değerlendirilmesi durumunda, takdiri mahkemeye ait olmak üzere davacının Konkordato Ön Projesinde önerdikleri ve heyetçe raporlanan hususlar doğrultusunda Konkordato projesinin başarıya ulaşmasının mümkün olduğunu belirttikleri görülmüştür.
Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/402 Esas sayılı dosyasında , mahkemesince 06/12/2019 tarihinde ” Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğu değerlendirilmekle İİK 289/3 Maddesi uyarınca kesin mühlet talebinin kabulü ile Manisa Ticaret Sicil Müdürlüğünün 7884 sicil no’sunda kayıtlı bulunan … A.Ş.’a 06.12.2019 tarihinden başlamak üzere 1 yıllık kesin mühlet verilmesine,” karar verilmiştir.Kesin mühlete ilişkin gazete ilanları yapılmıştır.
Davacı borçlu yararına verilen 1 yıl kesin mühletin 06.12.2020 tarihinde dolacağı ancak 7226 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin b bendi gereğince bu sürenin 22.03.2020 (dahil) tarihinden 15.06.2020 (dahil) tarihine kadar durdurulduğu, buna göre, durma tarihi olan 22.03.2020 ile durma süresinin son günü olan 15.06.2020 tarihleri (bu tarihler dahil) arasında geçen 86 günlük sürenin mühletin sona ereceği 06.12.2020 tarihinden itibaren eklenmesi gerektiğinden 06.12.2020 tarihinden itibaren 86 günlük sürenin eklenmesi neticesinde 03/03/2021 tarihinde kesin mühletin sona ereceği anlaşılmış ve bu hususta gerekli ilanların yapıldığı, gazete nüshalarının dosya arasına gönderildiği anlaşılmıştır.
Konkordato komiserlerinin 19/01/2021 tarihli ara raporunda “bir taraftan covit-19 salgın hastalığı ve diğer taraftan bu hastalığın sebep olduğu ekonomik sıkıntı nedeniyle kesin süre içerisinde daha önce Sayın Mahkemeye arz edilmiş olan 04/11/2020 tarihli 3. üç aylık raporumuz da tespit edilen hususlarla ilgili olarak Konkordato projesi lehine önemli bir değişikliğin olmadığı, bu nedenle İİK.nun 285/V maddesi uyarınca konkordatonun geldiği aşama, salgın hastalık, salgın hastalığın sebep olduğu olumsuz ekonomik koşullar ve yapılacak işler göz önüne alınarak kesin mehil müddetinin 01/03/2021 tarihinden itibaren takdiri mahkemeye ait olmak üzere altı ay daha uzatılmasının gerektiği hususu” belirtilmiştir.
Mahkemece, Konkordato Komiser heyetinin kesin mühletin uzatılması talebinin kabulü ile, kesin mühletin 03/03/2021 tarihinden itibaren 6 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.
Konkordato komiserleri 20/08/2021 tarihinde nihai raporlarını sunmuşlardır.Raporda özetle;”davacılardan … Şirketi şirketinin konkordato kapsamındaki borçları toplamının 7.988.155,27 TL’sı olduğu, davacı bu şirketin konkordato kapsamındaki borçlarına ilişkin alacaklı sayısının 76 (tüzel kişi ve gerçek kişi olmak üzere) kişi olduğu, davacı bu şirketin konkordato kapsamındaki 7.988.155,27 TL’sı borcunun % 53’üne tekabül eden 4.274.168,02 TL lik borcun alacaklıları tarafından projenin kabul edilmesi yönünde oy kullanıldığı, davacı buşirketin konkordato kapsamındaki borcunun alacaklısı olan 76 kişinin % 64’üne tekabül eden 49 kişi tarafından konkordato projesinin onaylanması yönünde oy kullanıldığı, böylece 2004 sayılı İİK nın 302. Maddesinde konkordato projesinin onaylanması için belirtilen gerekli oranın sağlanmış olduğu, davacı asıl borçlu şirketin 1 yıl ödemesiz 3 yıl ödemeli (6’er aylık ödeme periyodları, halinde) revize edilen konkordato projesinin, şirketin mali verileri ile borç ödemede kaynak olarak gösterilen taşınmazların satışından elde edilecek nakit akışı dikkate alındığında projenin uygulanabilir olduğu” belirtilmiştir.
Hakimler Savcılar Kurulunun 08/07/2021 tarih ve 568 sayılı kararı ile Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçtiğinden; Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/236 Esas sayılı dosyası mahkemenin esasının yukarıda belirtilen sırasına kaydı yapılarak 02/09/2021 tarihinde teslim edilmiştir.
Mahkemece,”… Davacı vekili 21/09/2021 tarihli dilekçesi ile müvekkillerine verilen 6 aylık kesin mühlet süresinin 02.09.2021 tarihinde dolduğunu, bu bağlamda henüz duruşma günü verilmediğini, kesin mühletin dolması sebebiyle müvekkiline ait konuta alacaklılarca hacze gelindiğini, açıklanan sebeple müvekkillerinin hak kaybı yaşamaması için ivedilikle işbu dosya nedeniyle duruşma günü verilerek duruşma gününe kadar kesin mühletin devam ettiğine dair ek mühlet kararı verilmesini talep ettiği,bunun üzerine yapılan incelemede, Hakimler Savcılar Kurulunun 08/07/2021 tarih ve 568 sayılı kararı ile Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihinde faaliyete geçtiği, dosyanın mahkemeye 02/09/2021 tarihinde Manisa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından devredildiği, mahkemece daha önce verilen kesin mühletin 03/09/2021 tarihinde sona erdiği, Asliye Hukuk Mahkemelerince ticari davalara ilişkin dosyaların toplu bir şekilde mahkememize devredildiği, mahkememiz yeni faaliyete geçtiğinden UYAP’tan kaynaklanan problem nedeniyle devredilen dosyalara bu süreçte hakim ataması ve heyet atamasının yapılamadığı, bu nedenle UYAP’tan dosyalara herhangi bir işlem yapılamadığı, yine UYAP’tan kaynaklanan problem nedeniyle devredilen dosyalarda taraflar silinmiş olduğundan, yeni baştan taraf kayıtlarının yapılmış olduğu, mahkememizde görevlendirilen personellerden bir kısmının covid-19 nedeniyle karantinada olması sebebiyle çalışamadığı, mahkememizin yeni faaliyete geçmiş olması nedeniyle personel yetersizliğin söz konusu olduğu hususları dikkate alınarak, ayrıca İİK’nun 304.maddesi uyarınca konkordato hakkındaki nihai kararın mahkemece verilmesi ve tarafların duruşmaya çağrılması, duruşmanın ilan ve tebligat işlemleri kesin mühlet içerisinde olması gerektiğinden, dosyanın mahkememize 02/09/2021 tarihinde tevzi edildiği nazara alındığında duruşma günü verilmesi, tebligat ve ilan işlemlerinin yapılması mümkün olmadığından, davacılar vekilinin kesin mühletin uzatılmasına ilişkin talebi uygun görüldüğünden, talebin kabulü ile, kesin mühletin 03/09/2021 tarihinden itibaren 3 ay süre ile uzatılmasına karar verilmiştir.””” Şeklinde karar verilmiş isede,komiser heyetinin nihai raporu uzatılan 6 aylık kesin mühlet bitimine yakın verdiği anlaşılmıştır.Mahkeminin artık kesin mühletin uzatılmasına karar vermeksizin İİK’nun 304/son maddesi gereğince kararının 6 aylık süre içerisinde vermek zorundadır.Zaten bu süre içerisinde kesin mühlet hükümleri aynen devam etmektedir.
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; İİK’nun 305.maddesi kapsamında tasdik koşulları oluştuğundan davacı şirketin konkordatosunun tasdikine karar verilmiştir.
Kararı bir kısım alacaklılar istinaf etmiş olup istinaf incelemesi HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek yapılmıştır.
Alacaklı …’nın İstinaf Talebinin Değerlendirilmesinde;
Konkordatodan etkilenmeyen alacakların itirazlarının dikkate alınmasının gerekmediği, diğer bir ifade ile … Başkanlığının konkordatonun tasdikine ilişkin olarak istinaf yoluna başvurmakta hukuki yararının bulunmadığı, bu nedenle istinaf başvurusunun İİK’nun 308/a maddesi gereğince reddi gerekmektedir.
Alacaklı … Bankası A.Ş ve … Bankası T.A.O ‘nın İstinaf Talebinin Değerlendirilmesinde;
Manisa 2.Asliye Hukuk Mahkemesi davanın mutlak ticari dava olması nedeniyle ve Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğundan dosyayı görevsizlikle Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine göndermiştir.Özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında HSK’nın 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve eldeki davada görevli mahkemenin dava tarihi itibariyle görevli olan ve görevsizlik kararını veren Manisa 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi mi, yoksa 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçen ve Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’ mi görevlidir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir.
Bilindiği üzere, medeni yargılamada ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama bulunmamaktadır.
Genel mahkemelerin bakacakları davalar belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup, aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt 1, s.164).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 136. ve 142’nci maddelerinde mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişleri ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Mahkemelerin görevi kıyas veya yorum ile genişletilemez ya da değiştirilemez. Kanunda açıklık bulunmayan durumlarda görev genel mahkemelere aittir ( 5.12.1977 tarihli, 1977/4 E., 1977/4 K. sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı).
Usul hukukumuzda mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir ve göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m.1). Mahkemenin görevli olması aynı zamanda dava şartıdır (HMK m.11/1-c). Bu nedenle taraflarca yargılamanın her aşamasında görev itirazında bulunulabileceği gibi taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemenin de yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını resen gözetmesi ve görevsiz olduğu kanısına varırsa kendiliğinden görevsizlik kararı vermesi gerekir (HMK m.115). Davaya bakan hüküm mahkemesi gibi kanun yolu incelemesini yapan üst mahkemelerin de görev hususunu resen gözetip, hükmü veren mahkemenin görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Hatta bunun için tarafların hükme karşı görevsizlik nedeniyle kanun yoluna başvurmuş olmalarına dahi gerek yoktur.
Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin görev nedeniyle reddine karar verilmelidir. Davanın görev nedeniyle reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanunî hâkim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanunî hâkim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkânı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir (Özbudun, E.: Türk Anayasa Hukuku, Ankara 2005, 8. Baskı, s: 118-119).
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O hâlde; yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
Nitekim; 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir. Aynı hususlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2011 tarihli ve 2011/11-233 E., 2011/330 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Somut olayımızda ise; Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan bu hukuki ve maddi olgular karşısında somut olay irdelendiğinde; dava tarihi 12.07.2019 olup, davanın 01/09/2021 tarihinden önce açıldığı, yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Manisa 2. Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın görülmesi mümkün olmadığından, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararı vermesi gerekirken işin esasına girip esastan karar vermesi hatalı olmuştur. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04/04/2019 tarih ve 2017/11-10 Esas – 2019/401 Karar sayılı ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/05/2011 tarih ve 2009/13600 Esas – 2011/6019 Karar sayılı ilamları).
Şu hale göre, istinaf başvurusunda bulunan alacaklı … Başkanlığı’nın istinaf hakkı bulunmadığından; istinaf talebinin HMK’nun 308/a maddesi gereğince reddine, alacaklılar … Bankası A.Ş vekili ve … Bankası T.A.O.vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin re’sen dikkate alınan sebeplerle kabulü ile, dosyanın yargılamasının yapılması için Manisa 2. Asliye Hukuk ( Ticaret ) Mahkemesi’ne gönderilmesine, HMK 353/1-a-3 maddesi gereğince aşağıdaki şekilde kararın kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:
A- 1-Alacaklı … Başkanlığı’nın istinaf hakkı bulunmadığından; istinaf talebinin HMK’nun 308/a maddesi gereğince reddine,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran alacaklı … Başkanlığı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
3-Alacaklı … Başkanlığı’nın tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
4-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
5-İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından, karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
B-1- Alacaklılar … Bankası A.Ş vekili ve … Bankası T.A.O.vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin re’sen dikkate alınan sebeplerle KABULÜ ile, Manisa Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/12/2021 tarih, 2021/185 Esas 2021/126 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın görev dava şartı yokluğundan REDDİNE,
3-Görevli mahkemenin, Manisa 2. Asliye Hukuk ( Ticaret ) Mahkemesi olduğuna,
4-Karardan bir örneğinin istinaf kaydının kapatılması için kararı veren Manisa Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
5-Dosyanın Manisa 2. Asliye Hukuk ( Ticaret ) Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere, Manisa Hukuk Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
6-İstinaf yoluna başvuran alacaklılar … Bankası A.Ş vekili ve … Bankası T.A.O.vekilleri tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
7-İstinaf yargılama giderlerinin esas kararla birlikte görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 353/1-a-3 bendi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022