Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2424 E. 2023/363 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2424
KARAR NO : 2023/363
KARAR TARİHİ: 02/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/10/2022
NUMARASI : 2022/517 Esas 2022/834 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari İş Tellallığı Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 02/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/03/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; “Davacı müvekkilim …(Şirketin kaşesinin üzerine şirket adına sahibi ve münferiden yetkilisi olan …’ın imzasıyla) ile davalı … arasında 13.10.2021 tarihinde 2 nüsha olarak bir sözleşme / borç ödeme protokolü akdedilmiştir.(EK-1) İşbu sözleşme açık bir borç ikrarı niteliğinde olup; Davalının haksız ve hukuka aykırı eylemleriyle hem sebepsiz zenginleşmesi hem de davacı … çok büyük miktarda maddi zarara uğratması, ticari itibarına zarar vermesi nedeniyle zararın karşılanması amacıyla taraflar arasında akdedilmiştir. Ancak akdedilen sözleşme / protokol gereği yerine getirilmediğinden ve Davalı tarafın sürekli Davacı müvekkil şirketi oyalayarak borcunu ödememiş olması nedeniyle davalı aleyhine İzmir 26. İcra Dairesinin 2022/2053 sayılı dosyası kapsamında icra takibi başlatılmış olup; davalı tarafından ödeme emrine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiştir. Davalı taraf; Davacı müvekkil şirketin sahibi ve münferiden yetkilisi olan …’ın annesinin(kendisi öğretmenken) öğrencisidir. Bu sebeple taraflar birbirini uzun yıllardır tanımaktadırlar. Davalı taraf; yıllardır böbrek sorunu yaşamakta fakat sorunsuz olarak hızlı yaşamına devam etmektedir. Davalı; tanışıklıklarını ve abi-kardeş ilişkilerini kullanarak, geçen sene yaz aylarında; ”sağlıkla alakalı ödemelerim var, ödeyemiyorum diyerek” hem de beraber konser / etkinlik işleri yapmayı teklif ederek bu işe girerler ise hem borcunu ödeyeceğini, hem de Davacı şirketin kazanacağını söylemiştir. Akabinde Davalı, Davacı şirketten avans almıştır. Taraflar böylece iş ilişkisine girmişlerdir. Konserin/eventin ismi … olmasına karar verilmiş ve öncelikle mekan bulunarak (…. Şti.’nin (…) İstanbul …’de bulunan orman içindeki mekanları için) sözleşme imzalanmış ve gerekli ödemeler yapılmıştır. 16.10.2021 tarihinin gecesi belirtilen mekan etkinlik için kullanılması planmış idi; ancak Davalı …, …’a … isimli bir şahısla organizasyon için çalıştığını; ancak adamı gözünün tutmadığını söylemiş ve kendi bulduğu şahısla yolların ayrılmasını istemiş ve belirtilen şahsa ödeme yapılması gerekmiştir. Çünkü belirtilen şahıs; Davalının aracılığıyla organizasyon için yüklü harcama yaptığını belirterek bu parayı talep etmiştir. Hukuk davası açılması ve etkinliklere ket vurulmasının önlenmesi için; yolların ayrılmasını müteakip … isimli şahsın kendisine ait ödemenin aktarılmasını istediği … adlı şahsın IBAN’ına 24.09.2021 tarihinde 11.119,00-TL daha müvekkil şirket tarafından ödenmiştir. Davalı bu borcu da ödeyeceğini belirtmesine rağmen ödememiştir.Davacı müvekkil şirket; konser biletlerinin satışı ve reklamı için … ile anlaşmıştır. …’e yukarıda belirtilen yer ve tarih bildirimiş ve o sırada anlaşmış bulunulan; ancak henüz ödeme yapılmayan sanatçıların isimleri de kullanılarak(… vb.) … tarafından satışlara başlanmıştır. … ile iletişimi ve tüm süreci davacı şirket adına Davalı yönetmekteydi. Davalı; davacı müvekkile satış rakamlarını mail olarak atmaktaydı ve gelen maillerden satışın çok iyi olduğunu söylemekteydi. Davalı; Sanatçı …. ile anlaştığını ve ödeme yapılmasını gerektiğini söylemiş ve ödeme tutarının da 40.000,00-TL olduğunu beyan etmiştir. Belirtilen tutar davalıya aktarılmıştır. Hem dava şartı olması hem de son bir iyiniyet çabası olarak uyuşmazlık konusu hakkında arabuluculuk süreci başlatılmış olup; karşı taraf ödeme yapmayacağını beyan etmiştir.Yukarıda arz ve izah edilen nedenler ve Sayın Mahkemenizce re’sen gözetilecek tüm nedenlerle; Öncelikle Davalının kendi el yazısı ile imzalayarak akdettiği açık borç ikrarını içeren sözleşme / protokol ile güvence altına alınmış bulunan alacağı ödemeye yanaşmaması; mal kaçırma ihtimalini kuvvetle ortaya koyduğundan; mümkünse teminatsız olarak; aksi kanaatte olunduğu takdirde; Sayın Mahkemenizce uygun görülecek teminat karşılığı borçlunun; borcuna yeter miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3. Şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbire ve / veya tedbir mahiyetinde ihtiyati hacze karar verilmesini, İşbu Davamızın kabulüne, İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2022/2053 sayılı icra takibine yapılan 22.02.2022 tarihli itirazın iptaliyle takibin devamına, Alacağı semeresiz bırakmak amacıyla yapılan haksız itiraza istinaden kötüniyetli davalı-borçlu aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilerek karar verilmesini” şeklinde talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle;”13.10.2021 tarihli protokol gereğince borçlu olduğunu, davacıyı ödeme ile ilgili sürekli oyaladığını, ödeme yapılmaması nedeni ile İzmir 26.İcra Müdürlüğünün 2022/2053 Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, vaki takibe istinaden haksız ve kötüniyetli itiraz edildiğini, Davacı şirket yetkilisi ile davalının tanışık olduğunu, davalının borçlarının ödemek için etkinlik işleri yapmayı teklif ettiğini, akabinde davacı şirketten avans aldığını, konserin/eventin isminin… olmasına karar verildiğini, 16.10.2021 tarihinde yapılması planlanan mekan olarak … orman içi mekanlar için öncelikle … Şti. (…) ile sözleşme imzalandığını, satış ve reklam için … ile sözleşme yapıldığını, davalının şirketten yüklü miktarda para almaya devam ettiğini, organizasyona yapılmasına bir hafta kala satışların yeteri kadar olmadığının tesbiti ile etkinliğin iptal edildiği, bu surette de zarara uğradığını, ticari itibarının zedelendiğini, Davalı da pişmanlığını belirterek iki nüsha açık borç ikrarı niteliğindeki 500.000 TL. lık borç protokolü imzaladığını, icra takibi ile de tüm zarar olan 500.000 tl. nı değil de davacıya ödenen/ gönderilen sadece ve sadece 108.000 TL. talep edildiğini, ödeme yapılmaması nedeni ile icra takibi yapıldığını, itirazın dayanağı olmadığı, itirazın komik olduğu, arabuluculuk dava şartından netice alınmadığı belirterek itirazın iptali talep ve dava edilmiştir.Müvekkil, tacir ve esnaf olmadığı gibi vergi mükellefi de değildir. Taraflar arasındaki ihtilaf TTK 4. ve 5. maddelerinde tanımlanan tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olmadığı gibi ticari de değildir. Bu neden ile mezkur davada Asliye Ticaret Mahkemesi görevli değildir. Bu nedenler ile Mahkemenin görevine itiraz ediyoruz. HMK 114/c gereğince görev dava şartlarındandır. Bu neden ile Mahkemenin görevsizliğine dosyanın talep halinde görevli Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep ediyoruz. ….ŞTİ. yetkilisi, şirketin Ağustos 2021 ila Ekim 2021 arası Istanbul da bir organizasyon yapılması konusundaki kararı gereğince sanatçıların bu organizasyon kapsamında sahne alması için görüşmeleri yapmak üzere, organizasyon kapsamında sair işlemlerin yapılması için bir personele ihtiyacı olduğu, ücret+prim karşılığı çalışmayı müvekkile yaptığı iş teklifi müvekkil tarafından kabul ile birlikte çalışmaya başlamışlardır. Hukuken …ŞTİ ayrı bir tüzel kişi, … ise bir başka 3.gerçek kişidir. Dava dilekçesinde belirtildiği üzere …’ ın ….ŞTİ. nin yetkilisi olması kendi adına yaptığı havaleyi şirketin alacağı olarak talep edebilmesi hukuken mümkün değildir. Eğer … vaki havalelerden dolayı bir alacağı olduğu kanaatinde ise kendi adına ayrı talepte bulunması gerekmektedir. … tarafından gönderilen havale ile yapılan ödemeler şirketin açtığı iş bu davaya dayanak olmaz. Müvekkil dava şirketin ortağı olmayıp, davacının yaptığı organizasyonun da ortağı değildir. Sadece ve sadece ücretli çalışanıdır. Organizasyon kapsamında tüm sözleşmeler davacı şirket tarafından yapılmış kar/zarar riskini bir bütün olarak davacı üstlenmiştir. Davacı şirket tacir olup TTK 18/II gereğince ticari faaliyetinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorundadır. Müvekkil, 4 yaşından beri bir kez karaciğer ve 3 kez böbrek nakilleri ile ilgili ciddi sağlık sorunları yaşayan ve yaşam mücadelesini veren bir kişidir. Davacının, organizasyonu pandemi, yağmur, öğrenci olmaması, sponsor sorunu, talep azlığı satışın beklenen gibi gitmemesi nedenler ile organizasyonu yapmaması nedeni ile tüm organizasyon kapsamında oluştuğunu iddia ettiği zararı müvekkile yükleme gayretinde bulunmuş, müvekkili psikolojik baskı altına alarak 3 gün diyalize girmesi, organizasyondaki zararı ben ailene söylerim, sanatçı çevrene rezil ederim, bir daha o camiada bulunamazsın tehdidi ile organizasyon için harcadığı tüm parayı istemiştir. İzah ettiğimiz sebepler ile Haksız davanın reddine, takibe kona alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini” şeklinde talepte bulunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLER:
İzmir 26.İcra Müdürlüğü’nün 2022/2053 esas sayılı icra dosyası mahkememiz dosyası ile ilişkilendirilerek mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
İzmir … Müdürlüğüne, … Müdürlüğüne, … Odasına yazılan yazı cevapları mahkememiz dosyası arasına alınmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların iddia ve savunmaları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davalı (İzmir 26. İcra Müdürlüğünün 2022/2053 sayılı dosya borçlusu) tarafından belirtilen icra takibine yapılan 22.02.2022 tarihli vaki haksız itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesi ve davalı aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi talepli itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce verilen 21/06/2022 tarihli ihtiyati tedbir istemli ara kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmekle, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17.HD’sine gönderilmiş ve İzmir 17.H.D.’sinin 08/09/2022 tarih ve 2022/1496 esas, 2022/1386 karar sayılı ilamı ile, görevli olmayan Asliye Ticaret Mahkemesince ihtiyati tedbir kararının incelendiği nedeniyle kararın kaldırılmasına karar verilerek mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir.
Dosyanın tetkikinde davalının … Odasında kaydının bulunmadığı, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabına göre potansiyel (gelir getirici kazancı olmayan mükellef olduğu), … Müdürlüğü’nde tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Eldeki dosyada; davalının tacir olmadığı, davanın konusunun da her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerekmektedir.
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Her ne kadar dava Mahkememiz nezdinde açılmış ise de taraflar arası uyuşmazlığın nispi nitelikte ticari davayı doğurmayacağı ve bu nedenle Asliye Hukuk Mahkemelerinde çözümlenmesinin gerektiği kanaatine varılarak, davanın görevsizlik nedeni ile HMK nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın TTK 4 ve 5. maddelerinde belirtilen nitelikte ticari iş olduğunu, davacının şirket olduğunu ve mahkemece verilen görevsizlik kararının yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; İİK’nın 67. maddesi hükümlerine göre açılmış itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin … ile yaptığı işlemlerde iletişimi sağlayan süreci davacı adına yürüten davalının hileli işlemleri ile zararına neden olduğunu, davalının sebepsiz zenginleştiğini, aralarında protokol yaptıklarını, bu protokol gereği davalı adına icra takibi yaptıklarını beyanla itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tacir olmaması nedeniyle mahkemenin görevli olmadığını, müvekkilinin davacı şirketin ortağı olmadığını, davacının çalışanı olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece; davalının tacir olmadığı, davanın konusunun da her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden davanın usülden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’da, davanın açıldığı mahkemenin, o dava bakımından görevli olması, bir dava şartı olarak öngörülmüştür (HMK m.114/1-c). Buna göre, davanın açıldığı (özel veya genel) hukuk mahkemesinin, o davaya bakmaya görevli olması gerekir. Çünkü bir dava ancak görevli mahkemede incelenebilir. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK m.115/1). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse (kural olarak) davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder (HMK m. 115/2). Bu düzenlemelere göre, mahkeme, görevli olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da (mahkemenin görevli olmadığı yönündeki) dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Fakat, mahkeme, gerek re’sen yapacağı inceleme sonucunda gerek tarafların (mahkemenin görevli olmadığı yönündeki) dava şartı noksanlığını ileri sürmesi üzerine, görevsiz olduğu kanaatine varırsa, görevsizlik kararı verecektir (m.20; m.331/2). Görevsizlik kararları, usûle ilişkin nihaî kararlardan olup, bununla, davanın esası (davacı tarafın talep sonucu) hakkında bir karar verilmemekte; dava, maddi hukuk açısından incelemeye geçilmeden, usul hukuku mevzuat hükümlerine istinaden sonuçlandırılmaktadır…” (Bknz. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi’ nin 24.12.2015 tarih ve 2015/2847 Esas 2015/13183 Karar sayılı İlamı)
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir.
Dosyanın tetkikinde davalının… Odasında kaydının bulunmadığı, vergi dairesine yazılan müzekkere cevabına göre potansiyel (gelir getirici kazancı olmayan mükellef olduğu), … Müdürlüğü’nde tacir kaydının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Eldeki dosyada; davalının tacir olmadığı, davanın konusunun da her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı anlaşılmakla davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerekmektedir.
Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir.
Sonuç olarak, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre, mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan, yerel mahkeme kararına karşı yerinde olmayan istinaf isteminin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/10/2022 tarih, 2022/517 Esas ve 2022/834 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvuru sebeplerinin HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı taraftan alınması gereken 179,90 TL istinaf harcından başlangıçta alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yapılan istinaf masrafının üzerinde bırakılmasına,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
İstinaf yargılamasında duruşma açılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde HMK’nın 353/1-b-1. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince oy birliği ile kesin olmak üzere karar verildi. 02/03/2023