Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2347 E. 2023/1063 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2347
KARAR NO : 2023/1063
KARAR TARİHİ : 01/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/12/2021
NUMARASI : 2021/73 Esas 2021/1084 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 01/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2023

Davalı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin davalı şirketten 22.08.2003 (2 adet), 09.08.2003 (7 adet), 18.08.2003 (4 adet), 06.09.2003 (1 adet) tarihlerinde olmak üzere toplam 14 mobilya faturası karşılığı toplam 36.909,27-TL alacaklı olduğunu, davacı müvekkilinin, davalı tarafa mobilya sattığını ve davaya konu edilen malları da davalı tarafa teslim ettiğini, faturalara konu edilen malların bedelini davalı ödemeyince bu kez davacı müvekkil tarafından satıma konu mal bedellerinin ödenmesi amacıyla Büyükçekmece 2.Noterliğinin 31.10.2003 tarih ve 20914 yevmiye numaralı ihtarnamesi gönderildiğini, davalının borcunu ödemediğin belirterek 36.909,27-TL’nin ilk fatura kesim tarihi olan 02.08.2003 tarihinden temerrüt tarihi olan 31.10.2003 tarihine kadar aylık %10 işlemiş faiziyle, 36.909,27-TL’nin temerrüt tarihi olan 31.10.2003 tarihinden itibaren kadar aylık %10 işleyecek faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkil şirkete karşı aynı konuda 36.909,27 TL alacaklı olduğu iddiasıyla İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/117 E. 2020/ 567 K. Sayılı dosyası ile alacak davası açtığını ve dosya kesinleşmediğini halen derdest olduğunu, davanın dava şartı noksanlığından reddedildiğini, derdest dava kesinleştirilip kapatılmadan aynı davanın yeniden açıldığını, derdestlik itirazında bulunduklarını, derdestlik dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi gerekmektiğini, huzurdaki davanın mükerrer olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
MAHKEMECE: “…Yukarıda yapılan açıklamalar ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacının, davalı ile arasındaki bayilik sözleşmesinden kaynaklı faturaya dayalı alacağın tahsili amacıyla eldeki davayı ikame ettiği, davalının ise derdestlik itirazında bulunduğu ve borçlu olmadığını savunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bayilik sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacının 2003 yılına ait muhtelif tarihlerde düzenlenen 14 adet satış faturasına konu malı davalıya teslim edip etmediği ve bu faturalardan kaynaklı olarak davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunduğu, konusu, sebebi ve tarafları aynı olan iş bu davaya konu uyuşmazlığın davacı tarafından daha önce mahkememizin 2020/117 esas sayılı dosyası ile dava konusu edildiği ve mahkememizin 2020/117 esas, 2020/ 567 karar sayılı ilamı ile dava şartı zorunlu arabuluculuk işlemlerinin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi ile karara bağlandığı ancak anılan kararın iş bu dava tarihi itibariyle henüz kesinleşmediği, mahkememizce söz konusu dosyanın karara bağlandığı gözetilerek kesinleştirme işleminin yapılması için davacı vekiline 04/06/2021 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı ile süre verilmiş ise de davacı vekilinin bu ara karar doğrultusunda kararın tebliğe çıkartılmasını talep ettiği, davalının söz konusu karara karşı istinaf yasa yoluna başvurduğu ve dosyanın halen istinaf aşamasında olduğu, bu karar kesinleşmediği müddetçe derdestlik durumunun devam edeceği, somut olayda mahkememizin 2020/117 esas sayılı dava dosyasının davacının iş bu davaya konu talebi yönünden derdestlik oluşturduğu, davacı tarafından söz konusu dosyanın kesinleşmesi beklenmeksizin iş bu davanın ikame edildiği, 6100 sayılı HMK ‘nun 114/1 maddesi uyarınca derdestliğin olumsuz dava şartlarından biri olduğu, mahkemece dava şartlarının yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile;
HÜKÜM:
“1-Davanın 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-ı ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30 TL başvurma harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 630,32 TL harçtan mahsubu ile bakiye 571,02 TL harcın karar kesinleştikten sonra davacıya İADESİNE,
3-Mahkememizce bu yargılama nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansından bakiye miktarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya İADESİNE,
5-Davalı dava ve duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2021 Yılı AAÜT’nin 7, 13/1-2. maddesi uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
6-Kararın kesinleşmesinden sonra İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2016/13208 esas sayılı dosyası ve Küçükçekmece 4.İcra Müdürlüğünün 2018/2991 esas sayılı dosyasının mercilerine İADESİNE,
7-İzmir Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/96 sayılı arabuluculuk dosyasında suçüstünden karşılanan 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. maddesi uyarınca davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAD KAYDINA,” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin, arabuluculuk toplantısına katılan avukat lehine arabuluculuk vekalet ücretine hükmetmesi gerekirken bu konuda karar vermeyerek eksik hüküm kurduğunu istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanunun 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2021 tarihinden itibaren ise bu sınır 5.880,00 Türk Lirasıdır.
HMK’nın 341/4. fıkrasında “Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz” düzenlemesi bulunmaktadır.
Davalı tarafın istinafa konu ettiği vekalet ücreti kaynaklı miktarın 1.800 TL olması nedeniyle 01/12/2021 tarihli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2021/10394 esas ve 2022/13053 karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen kararın istinaf edilen miktarı kesinlik sınırında olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir.
Bu durumda HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince istinafa konu edilen miktarın kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/12/2021 tarih, 2021/73 Esas ve 2021/1084 Karar sayılı karar istinaf kanun yoluna başvurulabilen kararlardan olmadığından davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle peşin alınan harcın davalıya iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın mahal mahkemesince taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere 01.06.2023 tarihinde Hakim …’nin karşı oyuna karşı oy çokluğu ile karar verildi.

Muhalefet şerhi;
Her ne kadar sayın çoğunluk tarafından, davalının istinafa konu ettiği vekalet ücreti kaynaklı miktarın 1.800 TL olması nedeniyle 01/12/2021 tarihli kararın bu yönü ile kesin nitelikte olduğu belirtilmiş ise de; 6100 sayılı HMK’nın 341/2 hükmü gereği, ilk derece mahkemesi kararının kesin olup olmaması dava değeri üzerinden belirlenir. Dava değeri miktar ile ölçülemeyen davalarda ise böylesine bir kesinlik sınırı çizilemediği gibi yargılama giderleri de kesinlik sınırına bağlı kalınmaksızın kanun yoluna getirilebilir. (Yargıtay 11.HD nin 2021/5070 esas, 2022/2273 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır) Somut olayımızda dava değeri 36.909,27-TL olup, dava, dava dava şartı yokluğundan usulden reddedilmiştir. Dolayısıyla dava değerine göre mahkemece verilen karar kesin nitelikte olmadığından, hükmün fer’i niteliğinde olan vekalet ücreti yönünden davalının istinaf hakkı vardır.
AAÜT nin 16. Maddesinde;” (1) 1136 sayılı Kanunun 35/A maddesinde uzlaşma sağlama, arabuluculuk, uzlaştırma ve her türlü sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu Tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.
(2) Ancak, arabuluculuğun dava şartı olması halinde, arabuluculuk aşamasında avukat aracılığı ile takip edilen işlerde aşağıdaki hükümler uygulanır:
a) Konusu para olan veya para ile değerlendirilebilen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanan ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Şu kadar ki miktarı 15.000,00 TL’ye kadar olan arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, bu maddenin (c) bendinde yer alan maktu ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
b) Konusu para olmayan veya para ile değerlendirilemeyen işlerde avukatlık ücreti; arabuluculuk sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması halinde, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücretin dörtte bir fazlası olarak belirlenir.
c) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, avukat, 2.400,00 TL maktu ücrete hak kazanır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemez.
ç) Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, tarafın aynı vekille dava yoluna gitmesi durumunda müvekkilin avukatına ödeyeceği asgari ücret, (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edilerek, bu Tarifeye göre belirlenir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Söz konusu düzenlemede hesaplanacak vekâlet ücretinin, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturduğu ifade edilmiştir. Bu ifadeden düzenlemenin yargılama neticesinde hükmedilen karşı taraf vekâlet ücretine ilişkin değil, müvekkili ile vekil arasındaki vekâlet ilişkisinden doğan ücrete ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum aynı maddenin son bendindeki mahsup hükmünde de yer almaktadır. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesinin davalı taraf lehine AAÜT’nin 16/c maddesine göre arabuluculuk sürecine dair vekâlet ücretine hükmedilmemesi yerindedir. (Yargıtay 9. HD nin 2023/35 esas, 2023/3394 karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır)
Bu durumda istinaf itirazının esastan incelenerek AAÜT’nin 16/c maddesinin vekil ile müvekkil arasındaki iç ilişkiyi düzenleyen bir hüküm olmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK m. 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.