Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2333 E. 2023/900 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2333
KARAR NO : 2023/900
KARAR TARİHİ : 10/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2016/1236 Esas 2020/125 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 10/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10/05/2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1236 Esas 2020/125 Karar sayılı dava dosyasından yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü kısmen reddine dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Dairemize gönderilmiş, Dairemizce 2020/880 Esas 2020/1234 Karar sayılı karar ile davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 352. maddesi gereğince süre yönünden reddine karar verilmiş ve bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanlığının 03/10/2022 tarih, 2021/2325 Esas 2022/6520 Karar sayılı ilamı ile bozularak dosyanın dairemize iadesi ve bozma ilamına uyulmasına karar verilerek,duruşmalı inceleme yapıldı.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı firma arasında 01/03/2014 tarihinde Ulaşım Hizmetleri Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin konusunun; davalı firmanın personeli ve müşterisinin transfer hizmetlerini yapması için müvekkil şirketin temin edeceği araçlar ile ulaşım hizmeti sunması olduğunu, müvekkil şirketin sözleşmede belirtilen hizmetleri eksiksiz yerine getirmesine rağmen davalının hizmetlerin karşılığını kısmen ödediğini, kalan 198.455,96-TL ücreti ödemediğini, bu nedenle davalı firma hakkında İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11685 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamını ve %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki hizmet ilişkisinin davacı şirketin kendilerinden kaynaklı finansal sebeplerle artık hizmet veremeyeceklerini, Noter kanalıyla bildirmeleri üzerine son bulduğunu, müvekkili şirket tarafından sözleşmeye konu hizmet alımı çerçevesinde davacının tüm alacaklarını ödendiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.12 maddesi kapsamında davacının kusurlu hizmeti nedeniyle müvekkil şirketin teminat olarak yaptığı ödeme, davacı firmanın ilk alacağından mahsup edilerek, alacağına bu rakam yönünden bloke konulduğunu, davacı … ve taşeronlarının neden olduğu trafik kazası nedeniyle müvekkil şirket tarafından teminat veya ödeme olarak yapılan miktarlar sözleşme gereği davacının alacağından mahsup edildiğinden, davacı tarafa herhangi bir borcun bulunmadığını, alacağın likit olmayıp icra inkar tazminat istenemeyeceğini, davanın reddi ile %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE KARARI;
İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1236 Esas 2020/125 Karar sayılı kararı ile ; ” Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan cari hesap alacağının tahsiline yönelik İİK 67. madde gereğince açılan itirazın iptali davasıdır.
Yargılama sırasında davalı … A.Ş nin hisselerinin … A.Ş tarafından satın alındığı, iki şirketin birleştiği, davalı … A.Ş nin tüzel kişiliği ortadan kalkması nedeniyle dava dosyasındaki davalı ünvanı … A.Ş olarak düzeltilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.12 maddesi gereğince davalı tarafın davacı alacağına, 3. kişiye yapılan ödeme nedeni ile mahsup niteliğinde kendi kendi alacağı için el koyup koyamayacağı, bu sebeple ödeme yapmaktan kaçınıp kaçınamayacağıdır.
Taraflar arasında 01/03/2014 tarihli ulaşım hizmetleri sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu, davalının personeli-müşterisi ve transfer hizmetlerini yapması için, davacı şirketin temin edeceği binek araçlar vasıtasıyla ulaşım konusunda davalı şirkete hizmet sunmasıdır.
Sözleşmenin madde 6.12’de “İşbu sözleşme kapsamındaki hizmetin verilmesi sırasında işlenen trafik suçları da dahil bütün suçlardan, kaza, dikkatsizlik, tedbirsizlik, kanun, emir ve yönetmeliklere ve diğer mevzuatlara uymamaktan doğabilecek mali, hukuki, idari ve bütün cezai sorumluluklardan ve neticelerinden münhasıran … sorumludur. Şirketin bu konuda hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır ve hiçbir nam altında … veya 3. kişilere herhangi bir ödeme yapmayacaktır. Şirketin herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalması halinde, bu miktar … tarafından derhal karşılanacaktır. Bu miktar, ilgili ödemenin tutarı ile sınırlı kalmamak koşulu ile …’ın ilk alacağından mahsup edilebilir veya … tarafından kendisine verilmiş teminat mektubundan tahsil edilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Yine Sözleşmenin madde 10’da ” … ve/veya … tarafından istihdam edilen personel ve temsilcilerinin, şirkete veya üçüncü kişilere kasten, ağır veya hafif ihmal, dikkatsizlik tedbirsizlik veya haksız fiil nedeniyle verdikleri tüm zararlardan … sorumludur. Zarar temini doğrudan veya dolaylı olarak meydana gelecek menfi ve müspet her türlü kaybı içerir. Şirketin, …’ın yukarıda belirtilen sorumluluğu nedeniyle üçüncü kişilere tazminat veya başka bir ad altında herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalması halinde , bu miktar … tarafından derhal derhal karşılanacaktır. Şirket üçüncü kişiler tarafından ileri sürülen ve tazminat ödemek zorunda kalacağı bir iddia ile karşılaştığı zaman, durumu derhal …’a ihbar edecektir. Şirketin işbu sözleşmeden kaynaklanan sair tüm tazminat ve talep hakları ayrıca saklıdır.” şeklinde düzenle mevcuttur.
Davalının, davacının taşeronunun neden olduğu trafik kazası nedeniyle
Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/541 esas 2016/85 karar sayılı ilamına dayalı olarak Antalya 12. İcra Müdürlüğüne ödediği 167.435,91 TL’yi, aralarındaki sözleşme gereğince (m.6.12) davacının alacağından mahsup ettiği, … ilindeki davalıya ait ulaşım hizmetlerinin davacı tarafından … …Ltd.Şti’ne verildiği, davacı ile dava dışı … Tur…Ltd.Şti arasındaki sözleşmeye göre, hizmetin verilmesi sırasında işlenen trafik suçlarından ve neticelerinden … Tur…Ltd.Şti’nin sorumlu olduğu, kazaya neden olan aracın … plakalı … servis aracı olduğu, Antalya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/541 esas 2016/85 karar sayılı dosyasında …’nın davalı olmasına rağmen, davacıya ihbarda bulunmadığı, taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesi gereğince davalının ödeme yapmak zorunda kalması halinde durumu derhal davacı şirkete bildirmesi gerektiği, davalının davacıya böyle bir ihbarda bulunmadığı, bu kapsamda davalının, davacı ile imzalamış olduğu sözleşmenin 6.12 maddesine göre mahsup hakkını kullanamıyacağı kanaatine varılmıştır.
Tarafların incelemeye konu ticari defterlerinin yapılması gereken noter açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yaptırıldığını, inceleme kapsamı ile sınırlı olmak üzere defterlerin usulüne uygun tutulduğu, icra takip tarihi 06/09/2016 tarihi itibariyle davalı şirketin kayıtlarında davacı … San ve Tic. Ltd Şti 186.949,75 TL alacaklı olarak göründüğü, takip tarihi itibari ile davacı alacaklının davalı borçludan 186.949,75 TL alacaklı olduğu, bu miktar üzerinden davalının icra takibine yapmış olduğu itirazın haksız ve yersiz olduğu kanaatine varılarak davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11685 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 186.949,75TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, alacak likit olduğundan 186.949,75TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” şeklinde karar verilmiştir.
Karar davacı vekiline ve davalı vekiline tebliğ edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili 21/04/2020 havale tarihli istinaf dilekçesinde özetle;
1-Mahkeme tarafından bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesi sebebiyle mahsup hakkının kullanılamayacağı yönünde verilen kararın hatalı olduğunu, atıf yapılan sözleşmenin 10.maddesinde, bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesinin sonucunda hiçbir yaptırım öngörülmediğini, müvekkil şirketin mahsup hakkından bu durumda feragat ettiğine dair hiçbir hüküm yer almadığını, feragatın açık ve anlaşılır olması gerektiğini, sözleşmenin imzalandığı sırada henüz doğmamış mahsup hakkından feragat edilmesinin mümkün olmadığını, mahkemece salt yoruma dayalı olarak mahsup hakkının kullanılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu,
2-Antalya 5. AHM’nin 2011/545 esas sayılı dosyasının davacıya ihbar edilmemiş olmasının, davacının sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, davanın davacıya ihbar edilmemesinin, yalnızca davacıya, davanın taraflarınca iyi takip edilmediği, bu nedenle, müvekkil şirketin kusuru nedeniyle davanın kaybedildiğini ileri sürme hakkını vereceğini, davacının müvekkil şirket tarafından davanın kusurlu talep edildiğine ilişkin herhangi bir idda ileri sürülmediğinden kararın hukuka aykırı olduğunu,
(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin E. – 2016/10060- K. 2018/3689 T. 17/05/2018 ) Yerel mahkemenin kararın kaldırılarak, davanın reddine, davacının haksız olarak tahsil etmeye çalıştığı tutarın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30/06/2020 havale tarihli istinafa cevap dilekçesinde özetle; HMK’nun 61.ve 62.maddelerinde düzenlenen ihbar yükümlülüğünün taraflara ait olduğunu,
Davalı tarafın feragatten söz ettiğini, burada bir feragat olmadığını, müvekkil firmanın kendisini savunamadığı için davalının bedel ödemek zorunda kaldığını, … şirketi ile müvekkil şirket arasında yapılan sözleşme gereği … İlindeki davalı yana ait ulaşım hizmetlerinin fiili olarak bu firmaya verildiğini, aralarında sözleşme hükümleri gereği Trafik Kanunundan Kaynaklanan tüm sorumluluklarının …’a ait olduğunu, davalı yan tarafından taraflarına ihbar yapılmamış olması ve müvekkil firmanın …’daki davadan haberdar olmadığından sorumlu olmadığını, kendilerinin de davayı …’a ihbar edemediklerini, davalı tarafından kendi kusuru ile tazminattan sorumlu kaldığını, anılan sorumluluğun …’a ait olduğunu, ödemeyi yapacak olan tarafın … olduğunu, davalı tarafın kendi kusuru ile ödeme yaptığını, nitekim Denizli 4 AHM’nin de …’da görülmekte olan davanın aynısının görüldüğünü, … İlindeki … servisinin kaza yaptığını, yerel taşeron firmanın kusurlu bulunduğunu, müvekkil firma ile … Şirketi’nin kusursuz bulunarak 2014/92 Esas- 2017/718 Karar sayılı ilamla açılan davada husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, kazaya karışan aracın işleteninin … firması olup, sorumluluğun tamamen bu firmaya ait olduğunu, mahalli mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
DAİREMİZİN ÖNCEKİ KARARI VE BOZMA İLAMI;
Dairemizin 12/11/2020 tarih 2020/880 esas 2020/1234 karar sayılı kararı ile;
“Dava, taşıma işlemi içeren hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik İİK’nun 67.maddesi gereğince açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı tarafça, davalı firma hakkında İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/1685 Esas sayılı dosyası ile cari hesaptan kaynaklanan 198.455,96-TL alacak için 06/09/2016 tarihinde tebliğ edilmiş olduğu, davalının 09/09/2016 tarihinde itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, davacı tarafça 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, karar davalı vekiline 23/03/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Davalı vekili 30/03/2020 tarihinde istinaf harcını yatırmış ise de; istinaf harcının süresinde yatırılmış olması, davalı tarafa istinaf hakkı bahşetmemektedir. Çünkü istinaf dilekçesini UYAP sisteminde yapılan sorgulamada 17/04/2020 tarihinde vermiştir. HMK’nun 342/1 maddesinde; istinaf yoluna başvurunun dilekçe ile yapılacağı ve dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek ekleneceği belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 343.maddesinde ise; istinaf dilekçesini kararı veren mahkemeye veya başka bir mahkemeye verilebileceği, istinaf yoluna başvurma tarihi konusunda ise HMK’nun 118.maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nun 118.maddesinde ise davanın dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağı düzenlenmiştir. Bu durumda istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarih 17/04/2020 tarihi olup, istinaf dilekçesinin HMK’nun 345.maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde verilmediği anlaşıldığından; davalı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nun 352.maddesi gereğince süre yönünden reddine ” şeklinde karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2021/2325 esas 2022/6520 karar sayılı ilamı ile ;
” Taraflar arasında görülen davada İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.02.2020 tarih ve 2016/1236 E. – 2020/125 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin süre yönünden reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi’nce verilen 12.11.2020 tarih ve 2020/880 E. – 2020/1234 K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalının arasında 01.03.2014 tarihinde Ulaşım Hizmetleri Sözleşmesinin imzalandığını, bu kapsamda davacının davalıya ulaşım hizmetleri sunduğunu, ancak davalının bunun karşılığında hizmet bedelinin bir kısmını ödemediğini, bu nedenle bu bedelin tahsili amacıyla davalıya yönelik genel haciz yoluyla takip başlatıldığını, ancak davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek, takibe yapılan itirazın iptaline, takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile ulaşım hizmetleri sözleşmesinin akdedildiğini, ancak davacı ve taşeronlarının neden olduğu trafik kazası nedeniyle davalı tarafından yapılan teminat ödemesinin davacının alacağından mahsup edildiğini ve tarafların arasındaki sözleşme ilişkisinin sona erdiğini, bu nedenle davalının davacıya bir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamanın sonucunda, davanın kısmen kabulüne, takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 186.949,75 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 186.949,75 TL alacak üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, HMK’nın 118. maddesine göre davanın dava dilekçesinin kaydedildiği tarihte açılmış sayılacağının düzenlendiği, bu durumda istinaf dilekçesinin kaydedildiği tarih olan 17/04/2020 tarihinde istinaf dilekçesinin HMK’nın 345. maddesinde öngörülen iki haftalık süre içerisinde verilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi gereğince süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karar, davalı vekiline, 23.03.2020 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı vekili tarafından 17.04.2020 tarihinde UYAP sistemi üzerinden verilen dilekçe ile karar temyiz edilmiş ve temyiz harçları da süresinde tamamlanmıştır.
HMK’nın 345. maddesi gereğince, “İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. İstinaf yoluna başvuru süresine ilişkin özel kanun hükümleri saklıdır.” hükmolunmuş olup, 26.03.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde ise, “.. Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla; a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,…….itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” hükmü getirilmiş olup, akabinde 30.04.2020 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının 1. maddesi ile durma süresi 15/06/2020 tarihine karar uzatılmıştır.
Somut olayda, Covid-19 salgın hastalığının yayılması ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarının önlenmesi amacıyla getirilen ve yürürlüğe konan işbu düzenlemeler nedeniyle davalının istinaf yoluna süresinde başvurduğu anlaşıldığından, bölge adliye mahkemesince davalının istinaf sebeplerinin incelenmesi ve buna ilişkin bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklı cari hesap alacağına dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.12 maddesi gereğince davalı tarafın davacı alacağına, 3. kişiye yapılan ödeme nedeni ile mahsup niteliğinde kendi kendi alacağı için el koyup koyamayacağı, bu sebeple ödeme yapmaktan kaçınıp kaçınamayacağıdır.
Taraflar arasında 01/03/2014 tarihli ulaşım hizmetleri sözleşmesi imzalanmıştır. Sözleşmenin konusu, davalının personeli-müşterisi ve transfer hizmetlerini yapması için, davacı şirketin temin edeceği binek araçlar vasıtasıyla ulaşım konusunda davalı şirkete hizmet sunmasıdır.
Sözleşmenin madde 6.12’de “İşbu sözleşme kapsamındaki hizmetin verilmesi sırasında işlenen trafik suçları da dahil bütün suçlardan, kaza, dikkatsizlik, tedbirsizlik, kanun, emir ve yönetmeliklere ve diğer mevzuatlara uymamaktan doğabilecek mali, hukuki, idari ve bütün cezai sorumluluklardan ve neticelerinden münhasıran … sorumludur. Şirketin bu konuda hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır ve hiçbir nam altında … veya 3. kişilere herhangi bir ödeme yapmayacaktır. Şirketin herhangi bir ödeme yapmak zorunda kalması halinde, bu miktar … tarafından derhal karşılanacaktır. Bu miktar, ilgili ödemenin tutarı ile sınırlı kalmamak koşulu ile …’ın ilk alacağından mahsup edilebilir veya … tarafından kendisine verilmiş teminat mektubundan tahsil edilir.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Dairemizce Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan müzekkereye verilen cevapta 2011/541 esas ve 2016/85 karar sayılı dosyanın Yargıtay bozma ilamı sonrası 2020/418 esas, 2021/188 karar numarasını alarak kesinleştiği bildirilmiştir.
Davalı … A.Ş.’nin (… … A.Ş.) Antalya 12. İcra Müdürlüğünün 2016/5214 esas sayılı icra dosyasında ödeme yapıp yapmadığı, ödeme yapmış ise Yargıtay bozma kararından sonra iade edilip edilmediği, bu icra dosyasına sigorta şirketlerince ödeme yapılıp yapılmadığı hususunda yazılan müzekkereye cevap verildiği görülmüştür.
Yapılan yargılama, toplanan delillere göre icra takip tarihi 06/09/2016 tarihi itibariyle davacı … San ve Tic. Ltd Şti’nin 186.949,75 TL alacaklı olduğu, ancak … Tic. A.Ş tarafından icra dosyasına yapılan 95.250 TL ödemeden % 25 kusur oranına göre 23.812,5 TL mahsup edilerek 163.137,25 TL üzerinden davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile, İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/11685 esas sayılı takip dosyasına davalı borçlu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 163.137,TL alacak üzerinden devamına karar verilmesi yerine yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
Bu açıklamalar ve Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2021/2325 Esas 2022/6520 Karar sayılı bozma ilamı ile içeriğine göre, davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile ve davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1236 Esas ve 2020/125 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile; Davalının İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2016/11685 sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 163.137,25 TL üzerinden devamına,
Takip tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine,
Kabul edilen 163.137,25 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 11.143,90 TL harçtan başlangıçta alınan 2.396,86 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 8.747,04 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1 maddesi gereğince hesap edilen 25.470,59 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı taraf kendini bir vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/1 maddesi gereğince red edilen miktar üzerinden hesap edilen ve takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 2.396,86 TL peşin harç ve 29,20 TL başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 473,00 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 388,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan 16,50 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre hesap edilen 2,93 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avansının varsa kullanılmayan kısmının, 6100 Sayılı Kanunun 333. Maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,,
9-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
İstinaf Yargılama Gideri:
1-Davalı vekilinin yatırmış olduğu 3.192,65 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine ödenmesine,
2-Davalı vekilinin yatırdığı 148,60 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama gideri 164,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-İstinaf yargılama sırasında birden fazla duruşma açıldığından ve davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 11.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair; Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2023