Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2324 E. 2023/791 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2324
KARAR NO : 2023/791
KARAR TARİHİ : 27/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2022
NUMARASI : 2022/828 Esas 2022/861 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 27/04/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27/04/2023

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.07.2016 tarih, 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen OHAL kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan …nin bağlı olduğu … A.Ş.’nin, 670 sayılı KHK.nın 5(3) maddesi uyarınca, faaliyetinin sonlandırılıp Ticaret Sicilinden terkin edildiğini ve tüm hak ve alacakları ile birlikte malvarlığının Hazineye devrolduğunu, aynı kararnamenin 5(1) maddesi uyarınca oluşturulan komisyon tarafından davalı şirketin kapatılan ve terkin edilen şirkete 510.785,63TL borcu olduğunun tespit edilmesi üzerine tahsili için davalı hakkında, davaya konu icra takibinin yapıldığını, davalının borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, itirazın herhangi bir dayanağının bulunmadığını bildirmiş, itirazın iptali ile takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete yöneltilen davanın hukuki ve yasal hiç bir dayanağının bulunmadığını, müvekkili şirketin de dahil olduğu …ndaki şirketler arasında cari hesap ilişkisinin mevcut olduğunu, kararname gereği kapatılıp terkin edilen … .. Şirketinin 13.08.2016 tarihinde mühürlenerek kapatıldığını, müvekkili şirketin idari ofisinin kapatılan şirketin … Sk. No:… …/… adresinde bulunan mühürlenen bina içerisinde olduğunu, kolejin kapatılma tarihinden itibaren ofise girilemediğini, müvekkili şirkete ait demirbaş ve bilgisayarların bina içerisinde kaldığını ve henüz iade edilmediğini, şirketin datalarına ulaşılamadığını, bu nedenle … AŞ. ile ilgili tamamlanması gereken pek çok kaydın müvekkili şirket tarafından tamamlanmasının mümkün olmadığını, karşılıklı mutabakat sağlanamadığı için eksik bilgi ve kayıtlara dayalı olarak tespit edildiği ileri sürülerek müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, şirket kayıtlarında borç görülmesi sebebinin şirket kayıtlarının tamamlanmadan el koyma suretiyle alınmış olmasından kaynaklandığını, müvekkili şirketin terkin edilen şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, olağanüstü hal KHK’leri ile olağanüstü halin süresi dışında uygulaması sürecek kurallar konamayacağını, kapatılma kararının kesinleşmemiş olması nedeniyle açılan davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, dava konusu alacağın …na dahil iki şirketin cari hesap ilişkisine dayalı olup likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi sebebiyle icra inkar tazminatı talebi yerinde olmadığını bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, 20.07.2016 tarih, 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen OHAL kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılarak Hazineye devredilen şirketin, davalıdan olan alacağının tahsili için yapılan icra takibinde, davalı tarafın, borca ve ferilerine ilişkin yaptığı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava, asliye hukuk mahkemesinde açılmış, yapılan yargılama sonunda 17/02/2022 tarihli kararla görevsizlik kararı verilmiş, kararın taraflarca istinafı sonrasında İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin kesin kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin gerekçeli kararlarında da açıklandığı üzere, davanın halefiyet esasına göre açılmış olması nedeniyle kapatılan şirketin özel hukuk tüzel kişisi tacir, davalı tarafın da özel hukuk tüzel kişisi tacir olması nedeniyle davanın nispi ticari dava niteliğindedir.
6102 s. TTK.nın 5/A maddesine göre; “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6235 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun üçüncü maddesinin birinci fıkrasında davacının arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağı aslını veya onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, eklenmemesi halinde verilecek bir haftalık kesin süre içerisinde sunulması gerektiği, aksi taktirde dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin ve arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verileceği düzenlenmiştir.
Dava dosyası içeriğinden, davanın açılmasından önce arabuluculuk yoluna gidilmediğinin anlaşıldığı gibi yargılama sırasında ve dosyanın mahkememize tevzi edilmesine kadar arabuluculuk başvurusu yapıldığına dair bir bildirimin yapılmamış olması nedeniyle davacı tarafa 6325 s. Kanunun 18A/2 fıkrası uyarınca arabuluculuk son tutanağını sunması konusunda 1 haftalık kesin süre verilmesi yoluna gidilmemiştir.
Uyuşmazlık konusu, davaya konu icra takibinde tahsili talep edilen bir miktar para alacağıdır.
Davanın konusu bir miktar paranın ödenmesi olan itirazın iptali talepli dava olmasına bağlı olarak ve nispi ticari dava niteliği itibariyle, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olmasına rağmen davacı tarafın, arabuluculuk başvurusu yapmadan doğrudan dava açtığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesinde dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulmaması halinde herhangi bir işlem yapmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceğinin amir bir hükümle düzenlenmiş olması karşısında davacı tarafa zorunlu arabuluculuk yoluna gidilmesi konusunda bir süre verilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak; TTK’nın 5/A 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nın 114 (2) ve 115 (2) maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.” şeklinde 7155 Sayılı Kanunun 20. maddesi ile 6102 Sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ve 7155 sayılı Kanunun 23. maddesi ile 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunu’na eklenen 18/A-2 maddesi uyarınca arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması nedeniyle, TTK’nın 5/A 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2 ve HMK’nın 114 (2) ve 115 (2) maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının ardından arabuluculuk yoluna başvurduklarını bu hususu dosyanın görevli Mahkemeye tevzi edilmesinden önce Mahkemeye bildirerek son tutanak örneğini sunduklarını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava; 670 sayılı KHK. ile kapatılan ve Hazineye devredilen, …nin bağlı olduğu … A.Ş.nin davalı şirketten alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava 24/06/2019 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, mahkemece 17/02/2022 tarihinde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğundan bahisle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Dairemizin 22/09/2022 tarihli kararı ile davacı ve davalı vekillerinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafça 22/03/2022 tarihinde arabuluculuk süreci başlatılmış 29/03/2022 tarihinde anlaşmama ile sonuçlanmıştır. Davacı tarafça arabuluculuk sürecine başvurulduğu 13/10/2022 tarihli tarihli beyanla mahkemeye bildirilmiştir.
Elde ki dosyada istisnai olarak görevli mahkeme olan ticaret mahkemesine tevzi yapılmadan önce arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken davanın açılmasından önce arabuluculuk yoluna gidilmediğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın usülden reddinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından HMK’nin 115/3. maddesi de gözönüne alındığında dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/3187 E. 2021/762 K. Sayılı emsal kararıda bu yöndedir.)
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2022 Tarih, 2022/828 Esas 2022/861 Karar sayılı kararın 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Yukarıda yapılan açıklamalara göre davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
İstinaf yoluna başvuran davacı vekili harçtan muaf olduğundan bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/04/2023