Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2193 E. 2023/458 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2193
KARAR NO : 2023/458
KARAR TARİHİ: 08/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MANİSA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2022 (14/04/2022 ve 05/10/2022 tarihli Ek Kararlar)
NUMARASI : 2021/142 Esas 2022/701 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 18/07/2019 tarihinde … Belediye Başkanlığı tarafından onaylanan Alt Yüklenici Sözleşmesi ile … İli … İlçesi’nde bulunan … Katı Atık Bertaraf Tesisi’nde alt yüklenici olarak faaliyet gösterdiğini, alt yüklenici sözleşmesinin müvekkili ile davalı şirket arasında akdedildiğini, müvekkilinin ticaret sicil adresinin alt yüklenici sözleşmesinin konusunu oluşturan tesisin bulunduğu … Mahallesi … Sokak No:… …/… adresi olduğunu, idarenin taraf olduğu ana sözleşme gereği yapılan işin başta müvekkil şirket ortaklarından …’ye sonrasında müvekkili şirkete ait iken 12/07/2019 tarihinde davalı şirkete devredildiğini, daha sonra taraflar arasında akdedilen ve idare tarafından 18/07/2019 tarihinde onaylanan alt yüklenici sözleşmesi ile müvekkil şirketin ticaret sicil merkezininde bulunduğu adreste faaliyetlerine devam edildiğini, taraflar arasında akdedilen idare tarafından önceden izin alınmadan ihale konusu işin tamamının müvekkili şirkete devrine yönelik imzalanan ve bu sebeple geçersiz olan 26/07/2019 tarihli sözleşmenin bulunduğunu, idare ile akdedilen ana sözleşmede işin tamamının devrine yönelik sözleşmelerde ita amirinin önceden izni alındıktan sonra akdedilmesinin zorunlu olması sebebi ile 26/07/2019 tarihli sözleşmenin mutlak hükümsüz olduğunu, davalı firmanın 26/07/2019 tarihli sözleşmeye dayandırdığı haksız ve afaki taleplerine istinaden bu sözleşmeyi feshetme yoluna gittiğini, davalı şirket yetkilisi ve sahibi … ve yanında bulunan bazı silahlı kişilerce müvekkili şirketin faaliyet adresindeki idari hizmet binasına gelinerek hiçbir mahkeme kararı veya tahliye için hiçbir icra takibi kesinleşmeksizin müvekkilinin tesisi/binayı derhal boşaltmasının tehditvari bir şekilde istenildiğini, davalı tarafça yapılan saldırının ve haksız rekabetin durdurulmasını ve kaldırılmasını, dava sonunda hüküm verilinceye kadar müvekkiline yönelik saldırının TTK. Md. 61/1 uyarınca tedbiren durdurulmasını ve aynı madde uyarınca müvekkilinin, …. Mahallesi … Sokak No:… …/…adresinde bulunan tesiste yer alan ticaret merkezine tedbiren iadesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
MAHKEMECE:
Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/142 Esas 2022/701 Karar sayılı sayılı kararıyla ” 01/09/2021 tarihinden önce açılan iş bu ticari davanın yetkili ve görevli olan Manisa 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden, mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde karar verilmiştir.
14/04/2022 tarihli ek karar ile süresi içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmadığından HMK’nun 20. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından kararın istinafı sonrası 05/10/2022 tarihinde ” Mahkememizin 2021/142 esas 2022/701 karar sayılı dosyasında 18/02/2022 tarihinde görevsizlik kararı verildiği, verilen kararın taraflara 26/02/2022 tarihinde tebliğ edildiği, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine mahkememiz dosyasının 15/03/2022 tarihinde kesinleştiği, daha sonra 2 haftalık süre içerisinde görevli mahkemeye gönderilmesi yönünde bir talepte bulunulmaması nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği ve bu ek kararın da taraflara 20/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği ve ek kararının 06/05/2022 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Mahkememiz hükmünün kesinleşmiş olması nedeni ile davacı vekilinin kesinleşen karara karşı istinaf yoluna başvurduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirketin esas sözleşmesi gereği şirketi “birlikte temsil” edilebildiğini, 12 Mart 2022 tarihi itibariyle temsil süresi dolduğunu ancak şirketin ortakları arasında husumet bulunduğundan şirketin organsız kaldığını, bu arada, huzurdaki davada yargılama devam ederken davacı şirketin avukatının vekillikten çekildiğini, bunun üzerine davacı şirketin ortaklarından …’ya vekaleten taraflarınca mahkemeye “durumu izah eden bir dilekçe” ibraz edildiğini, yerel mahkemece, davacı şirkete “temsil kayyımı atanması” için süre verilerek bekletici mesele yapılması gerekirken tüm tebligatların … vekili olan tarafına yapılarak görevsizlik kararının hatalı olarak kesinleştirildiğini, esasen bu işlemlerin hiçbirinin usule uygun olmadığını belirterek, yerel mahkemece usule ve yasaya aykırı olarak kesinleştirme işlemi yapıldığından, kesinleştirmenin kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, hizmet sözleşmesine dayalı davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararın, istinafı talebinin reddi kararının ve kesinleştirme işleminin kaldırılması ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Savunma hakkı Anayasamızın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır.
İddia ve savunma hakkı, HMK’nın “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Yargı kararlarında belirtildiği üzere hukuki dinlenilme hakkının, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Yukarıda açıklandığı gibi dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda davacı şirket vekili olarak görev yapan Av. …’ün vekillikten çekildiği, iş bu çekilme dilekçesinin davacı şirkete 08/11/2021 tarihinde tebliğ edildiği, şirket adına yeni vekalet sunulmadığı, Mahkemece duruşmanın bırakıldığı 26/04/2022 tarihi yerine 18/02/2022 tarihinde taraflar hazır bulunmaksızın resen celse açılarak görevsizlik kararı verildiği, bu kararın davacı şirket adına vekaleti bulunmayan şirket ortağı … ‘ya ait vekalet sunan Av. …’e şirket vekili olarak tebliğ edildiği, 14/04/2022 tarihli ek karar ile süresi içinde görevli mahkemeye gönderme talebinde bulunulmadığından HMK’nun 20. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek yine davacı şirket adına vekaleti bulunmayan Av. …’e şirket vekili olarak tebliğ edildiği, sonrasında kesinleştirme işlemi yapıldığı, şirket kayyumu tarafından davacı şirket yönünden yeni vekaletnamenin 28/06/2022 tarihinde verildiği görülmüştür.
Davacıyı temsil etmeyen vekile yapılan tebligatlar geçersiz olduğundan, davacı vekilinin mahkemenin 05/10/2022 tarihli istinafın reddi kararına yönelik istinaf isteminin süresinde yapılmış olduğunun kabulü gerekmekle istinafın reddi ek kararının kaldırılmasına; Mahkemece 18/02/2022 tarihli 2021/142 esas 2022/701 karar sayılı görevsizlik kararının ve 14/04/2022 tarihli ek kararının tebliğ tarihleri itibariyle vekili bulunmayan davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden kesinleştirme işlemi yapılması doğru görülmeyerek, 18/02/2022 tarihli görevsizlik kararının usulüne uygun olarak davacıya tebliği ile sonrasında işlemlerin yerine getirilmesi için kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince 14/04/2022 tarihli ek kararın ve 05/10/2022 tarihli istinaf talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Manisa Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/142 Esas 2022/701 Karar sayılı 14/04/2022 tarihli ek kararının ve 05/10/2022 tarihli istinafın reddi kararının 353/1-a-4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Yukarıda yapılan açıklamalara göre işlem yapılması için dosyanın Mahkemesine İADESİNE,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına istinaf vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran davacı vekili tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf peşin (maktu) karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından alınan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4. bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08/03/2023