Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2190 E. 2022/2095 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2190
KARAR NO : 2022/2095
KARAR TARİHİ : 29/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2022
NUMARASI : 2022/188 D.iş 2022/214 Karar
TALEP : İhtiyati Haciz
BAM KARAR TARİHİ : 29/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2022

İhtiyati haciz talep eden vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkemece yapılan açık yargılama sonucunda ” İhtiyati Haciz İsteyen vekili tarafından sunulan 29/08/2022 tarihli dilekçesi ile, 26.01.2018 tarihli taraflar arasında imzalanan cari hesap mutabakatında, mutakabat tarihi itibari ile borçlunun toplam cari borcunun 315.208,15 TL olarak belirlendiği ve karşılıklı olarak kabul edildiği, karşı tarafın 17/05/2019 tarihine kadar taksitler halinde toplam 42.352,47 TL ödeme yaptığı, bu tarihten sonra ödeme yapmadığı, toplam 275.850,68 TL bakiye borç kaldığı, müvekkili adına 11.İCra Müdürlüğü’nün 2022/9012 Esas sayılı dosyası ile borçlu hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, borçlunun borca itiraz ettiği, takibin durduğu, karşı tarafın mutabakat mektubunda yer alan imzaya bir itirazının bulunmadığı, ayrıca İzmir 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/187 Esas sayılı dosyasında borçlu şirketin konkordato tasdiki davasının red olunduğu belirtilerek alacaklarının ihtiyaten haczine, masraf ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin talep edildiği görülmüştür.
İzmir 11.İcra Müdürlüğü’nün 2022/9012 Esas sayılı dosyasının mahkememize gönderildiği incelenmesinde talep eden tarafından karşı taraf aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, 06.01.2018 tarihli 315.208,05 TL miktarın mutabakat mektubunun borcun sebebi olarak gösterildiği, borçlunun borca itiraz ettiği ve icra müdürlüğü cevabi yazıda takibin durdurulmasına karar verildiğini belirttiği anlaşılmıştır.
İzmir 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/187 Esas sayılı dosyası mahkememize gönderilmiştir.
İ.İ.K.nun 257.maddesinde ihtiyati haczin şartları sıralanmıştır. Buna göre;
Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.
Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;
Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder. şeklinde düzenleme bulunduğu, İİK nun 258/1. maddesinde ise; “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” şeklinde düzenleme bulunduğu, yani ihtiyati haciz isteyenin alacaklı olduğunu yaklaşık ispat kuralına göre ispat edebilmiş olması gerektiği düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinde icra takibinin dayanak belgesinin taraflar arasında imzalandığı belirtilen 26.01.2018 tarihli cari hesap mutabakatının olduğu, talep edenin beyanına göre mutabakat eden tarafa karşı tarafça bir miktar ödeme yapıldığı, bakiye alacak için icra takibi başlatıldığı, mutabık olunduğu belirtilen tarih ile takip tarihi arasında geçen süre dikkate alındığında ve karşı tarafın bir miktar ödeme yaptığı göz önünde bulundurulduğunda ve yine taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bulunduğu dikkate alındığında takip tarihi itibari ile talep edenin karşı taraftan alacaklı olup olmadığının tespitinin tarafların ticari defterlerin üzerinde yapılan inceleme sonucunda anlaşılabileceği, alacağın varlığının ve miktarının belirlenmesinin yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşullarına göre ihtiyati haciz talebi yönünden, ihtiyati haciz koşulları bulunmadığı kanaatine varılmakla, talep edenin ihtiyati haciz talebinin de reddine ” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cari hesap mutabakatının yaklaşık ispatı sağladığını, müvekkili şirketin alacağının teminat altında olmadığını beyanla kararın kaldırılması ile talebin kabulünü talep etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE :
Talep; ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece; İİK’nın 257. maddesi koşullarının oluşmadığından bahisle davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş olup, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK.nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebebleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Uyuşmazlık ihtiyati haciz koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK.’nun 257-(1) maddesi hükmü uyarınca, kural olarak rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu için ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Ancak, aynı maddenin 2. fıkrasında yer alan koşullardan birinin varlığı halinde henüz vadesi gelmemiş bir para alacağı içinde ihtiyati haciz talebinde bulunmak mümkündür. Bu koşullar ise şu şekilde düzenlenmiştir;
“ 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa.”
Anılan Yasa’nın 258. maddenin 1. fıkrası uyarınca; “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” Bu hükme göre, alacaklı alacağının varlığı ile birlikte alacağın vadesinin geldiğini veya alacağının vadesi gelmemişse, İİK.’nın 257-(2) hükmündeki sebeplerin varlığı hakkında mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermek zorundadır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak, kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı, vurgulanmak istenmiştir.
Her ne kadar mahkemece 29/09/2022 tarihli ara karar ile davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş ise de, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacı tarafça dosyaya sunulan cari hesap mutabakatı altında … A.Ş.’nin kaşesi olduğu ve kaşe üstünde imza bulunduğu, buna göre alacağın varlığı hususunda yaklaşık ispat koşullarının ve muacceliyet şartı da gerçekleştiğinden mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken istemin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu itibarla, davacı tarafın istinaf itirazının kabulü gerekmiştir.
Bu nedenlerle; ihtiyati haciz isteyenin istinaf talebinin kabulüne, kararın kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı, anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından dairemizce talep hakkında HMK.’nun 353-(1-b-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-İlk derece mahkemesinin kararına karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından yapılan istinaf talebinin ESASTAN KABULÜNE; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2022 tarih, 2022/188 D.iş ve 2022/214 Karar sayılı kararının HMK.’nun 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati haciz talebinin KABULÜ ile; 272.850,68 TL alacağı karşılayacak şekilde karşı tarafların menkul, gayrimenkul mal varlıkları ile üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacakları üzerine İİK’nun 257/1 maddesi uyarınca İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA,
b)2004 sayılı İİK.’nun 259-(1) maddesi gereğince ihtiyati haciz isteyen hacizde haksız çıktığı taktirde borçluların ve üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararları karşılamak üzere ve 6100 sayılı HMK.’nun 84. vd. maddeleri gereğince dairemizce takdir edilen ihtiyati hacze konu 272.850,68 TL’nin %15’i olan 40.927,60 TL teminat tutarının ihtiyati haciz isteyen davacı tarafından nakit olarak veya bu meblağı karşılayan kesin ve süresiz banka teminat mektubunun ilk derece mahkeme veznesine sunulduğu veya yatırıldığı takdirde ihtiyati haciz kararının ihtiyati haciz isteyene verilmesine,
c)6100 sayılı HMK.’nun 89. maddesi ile Bölge Adliye ve Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet Başsavcılık’ları İdari ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 217. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra, icra takibi kesinleşmesi, teminatın iadesi hususunda borçlunun muvafakat etmesi, herhangi bir istihkak iddiasında bulunulmaması veya teminatın iadesine mani bir belge sunulmaması halinde teminatın yatırana iadesine,
d)Harç peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
e)Talep eden tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince talep edene iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları ;
a)İstinaf eden tarafından yatırılan 80,70 TL maktu istinaf karar harcının istek halinde ihtiyati haciz talep edene İADESİNE,
b)İstinaf eden tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcının aleyhine haciz istenenden alınarak talep edene verilmesine,
c)İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
d)İstinaf eden tarafından yapılan 51,00 TL posta giderinin aleyhine haciz istenenden tahsili ile talep edene verilmesine,
e)6100 Sayılı HMK.’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince istinaf edene İADESİNE,
f)İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
g)Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair; 6100 sayılı HMK’nun 362-(1)-f) maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022