Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2180 E. 2022/2010 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2180
KARAR NO : 2022/2010
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2022
NUMARASI : 2022/403 Esas ve 2022/785 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 06/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklı Kurum tarafından tanzim edilmiş olan 09.08.2018 tarihli 111869 nolu , 631,30 TL bedelli ; 10.12.2018 tarihli, 112645 nolu ,528,64 TL bedelli ; 22.11.2017 tarihli , MTS010398 nolu 1545,80 TL bedelli faturalara istinaden bakiye 2.135,74 TL alacak ,borçlu tarafça ödeme süresinde ödemediğinden , söz konusu alacağın tahsili için davacı alacaklı kurum tarafından borçlu aleyhinde icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından, davalı borçlu aleyhine başlatılan İzmir 12 İcra Müdürlüğünün 2020/3604 E sayılı dosyasına dair icra takibine, davalı tarafça haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, huzurdaki dava işbu haksız ve yasal dayanaktan yoksun itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle ikame edildiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacı kurumun ileri sürmüş olduğu sebepler hukuki mesnetten yoksun olup, dava dilekçesi de oldukça soyut olduğunu, öyle ki, icra takibinde dahi takibe dayanak belge sunmayan davacı, itirazın iptali davasında icra dosyasında var olan belgeler dışında başka belgelere dayanamayacağı gibi dava dilekçesi de oldukça soyut kaldığını, somut olayda davacı alacaklı, iddia olunan borca konu takip talebinde de sözde davacının borçlu olduğunu iddia ettiği faturaları ilgili icra dosyasına sunmadığını, bu nedenle iddia edilen faturaların davada delil olarak kabul edilebilmesi mümkün olmadığını belirterek haksız davanın öncelikle usulden , aksi kanatte esastan reddine, davacının itirazın iptali talebinin ve icra-inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin de davacı kuruma yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemenin 28/06/2022 tarihli ara karar ile; “…talep dilekçesine fatura ve para cezası tutanakları sair hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 257. maddesinde düzenlendiği üzere rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için talep konusu alacağın varlığına dair yaklaşık ispat koşulunun sağlanması gerektiği, talep dilekçesine ekli faturalar ve hesap kayıtlarının yargılama faaliyeti sonunda geçerli ve borçluluğu tespit edici bir mahiyetinin olup olmadığının belirlenebileceği, başka bir söyleyişle takibe ve davaya konu alacağın varlığı ve miktarının belirlenmesinin yargılamaya muhtaç olduğu, bu kapsamda alacağın varlığına ilişkin yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, borçlunun mal kaçırma hazırlığında olduğu iddiasının yaklaşık ispat kuralları kapsamında somut ve mahkemede kanaat oluşturabilecek delillerle deteklenmediği anlaşılmakla, ihtiyati haciz talep eden vekilinin borçlu şirketin taşınır, taşınmaz malvarlığı ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin reddine…” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya ibraz ettikleri delillerin ihtiyati haciz kararı için yeterli olduğunu, ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara kararın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek mahkemenin 28/06/2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Talep; cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili talebi ile açılan itirazın iptali davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın istinafa konu ettiği alacak miktarının 2.538,63 TL olması nedeniyle 28/06/2022 tarihli ara karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen ara karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi ara kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06/12/2022