Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2113 E. 2022/1989 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2113
KARAR NO : 2022/1989
KARAR TARİHİ: 30/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/09/2022 (Ara karar)
NUMARASI : 2022/84 Esas
TALEP : Araç Satışına İzin Verilmesi
BAM KARAR TARİHİ : 30/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/11/2022

Asıl dosyada talep edenler … Şti.ve … vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Talepte bulunan müdahil banka vekili 02/08/2022 uyap tanzim tarihli dilekçesi ile, mvekkili bankanın borçlular … Şirketi, … ve …’ den alacaklı olduğunu, banka alacaklarının … plakalı … model …. marka aracın taşınır rehni ile teminat altına alındığını, rehinli araç hakkında İzmir 8.İcra Müdürlüğü 2022/ 9946 E.sayılı dosyası ile rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatıldığını, geçici mühlet ara kararında, rehinle temin edilmiş alacaklar bakımından takip açılabileceği ve açılmış takiplere de devam edilebileceğine, ancak bu takip nedeniyle İİK. 295/2.madde hükmünde öngörülen durum hariç olmak üzere muhafaza tedbirleri alınamayacağına ve rehinli malın satılamayacağına hükmedildiğini, İİK’nun 295/2 maddesinin “Şu kadar ki, rehinli malın konkordato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya kıymeti düşecek ya da muhafazası masraflı olacak ise 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre satışına izin verilebilir. Satış gelirinden rehinli alacaklıya rehin bedeli kadar ödeme yapılır.” şeklinde olduğunu; konkordato projesi değerlendirildiğinde müvekkili bankaya rehinli ve aracın işletme tarafından kullanılmasının öngörülmediğini, zira aracın ticari nitelikte olmayıp, hususi otomobil ve lüks bir araç olduğunu, aracın “fidan üretimi” işi yapan davacı işletme tarafından ticari olarak kullanılmasının da mümkün olmadığını, aracın güncel kasko değerinin 2.048.000,00 TL, rayicinin ise yaklaşık 2.500.000,00 TL olduğunu; borçlular hakkında takipte işleyen temerrüt faiz oranı yıllık %67,50 olup, müvekkilinin “gereksiz yere alacağına geç kavuşmasının getirdiği hak kaybının” yanı sıra, “davacıların konkordato sürecinde müvekkil bankaya olan faiz borçlarının artacak olmasının”, diğer alacaklılar aleyhine de bir durum ortaya çıkaracağını bildirerek, müvekkili banka lehine rehinli … plaka sayılı aracın satışı talebi hakkında konkordato komiserliğinden ve oluşturulduysa alacaklılar kurulundan görüş alınmasını ve aracın İzmir 8.İcra Müdürlüğünün 2022/9946 E.sayılı dosyasında satılmasına izin verilmesini talep etmiştir.
Hakkında kesin mühlet kararı verilen şirket ve … vekili 15/08/2022 uyap tanzim tarihli dilekçe ile, sözü edilen rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan icra takibine itiraz ettiklerini ve takibin durdurulduğunu, müdahilin komiser heyetine bir alacak başvurusunun bulunmadığını, alacak kaydı süreci henüz tamamlanmadığı için adi alacak hesaplarının tam olarak oluşturulmadığını, rehinli malların kıymetlerinin takdir ettirilmediğini, komiserlerce rapor hazırlanamadığını, aracın değerinin Ağustos 2021 ile 2022 arasında %121 arttığını, karşı tarafın istediği %67,50 temerrüt faizi kabul edilse dahi bu oranın altında kaldığını, ayrıca İİK’nun 308/h madde hükmü çerçevesinde bütün rehinli alacaklıların toplanması ile ve 2/3 çoğunluk ile ana para indirimi, faiz indirimi, vadelendirme veya diğer ödeme teklifleri konusunda karar alınabileceğini bildirerek, talebin reddini savunmuştur.
Mahkemenin 16/09/2022 tarihli ara kararı ile;
Talep, mahkememizce tesis edilen kesin mühlet kararı ile durdurulan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine konu rehinli aracın satışına izin verilmesine ilişkindir.
İİK’nun 295.madde hükmüne göre “Mühlet sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.
Şu kadar ki, rehinli malın konkordato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya kıymeti düşecek ya da muhafazası masraflı olacak ise 297 nci maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre satışına izin verilebilir. Satış gelirinden rehinli alacaklıya rehin bedeli kadar ödeme yapılır.”
Maddi ve hukuki olgular ışığında olaya dönüldüğünde;
Talep konusu aracın satışı vs.durum ile ilgili konkordato ön projesinde bir bilginin yer almadığı, aracın şirketin üretim faaliyetlerinde kullanılan bir araç olmadığı, aracın modeli, markası ve özellikleri dikkate alındığında rayiç fiyatının 1.900.000,00 TL olduğu, aracın kullanıldığı sürece taşıt vergisi, ihtiyari mali sorumluluk sigortası ve zorunlu mali sorumluluk sigortası giderlerinin doğacağı, ayrıca aracın kullanımından dolayı şirketin maddi ve manevi zarara uğrama ihtimalinin bulunduğu, böylece yasada öngörülen “rehinli malın konkordato projesine göre işletme tarafından kullanılması öngörülmüyor veya kıymeti düşecek ya da muhafazası masraflı olacak ise” şartlarının gerçekleştiği, konuya ilişkin konkordato komiserleri görüşünün olaya ve hukuka, alacaklıların menfaatine uygun düşmediği, keza talep konusu araçla ilgili konkordato ön projesinde bir bilgi yer almadığı için İİK’nun 308/h madde hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı anlaşıldığından talebin kabulüne ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Asıl dosyada talep edenler …. Şti.ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket kesin mühlet içerisinde olup konkordato projesini başarıyla sürdürmekte olduğunu, hal böyleyken müvekkilinin işlerini yürütmek maksadıyla kullandığı bahse konu aracın satışına izin verilmesinin kabul edilebilir olmadığını, müvekkilinin aracı ticari faaliyetlerinde kullanmadığına dair iddialar tamamen asılsız olup tam aksine araç müvekkilinin ticari faaliyetlerini yerine getirmek ve ticari itibarını korumak açısından olmazsa olmazı olduğunu, aksi görüş bildiren konkordato komiserlerinin 09.09.2022 tarihli yazısında aracın ticari faaliyetlerde kullanılmadığı iddiasının herhangi bir somut gerekçeye dayandırılmadığını, bahse konu aracın satılmasının müvekkilinin ticari faaliyetlerini doğrudan etkileyeceğinin aşikar olup aracın satışına izin verilmesinin, hali hazırda konkordato sürecindeki müvekkilinin ticari hayatta var olabilmesine tehdit oluşturacağını, hukuki zemine oturtulmuş gerçek bir dayanaktan yoksun taleplerinin reddinin gerektiği açık olduğunu, müvekkili firma tarafından konkordato projesinden önce verilen müşteri çeklerinin tahsil edilmekte fakat bu bedeller müvekkile ödenmediğini, borca mahsuben alacaklı banka tarafından tutulduğunu, bu hususun hem aracın satışının değerlendirilmesi hem de konkordatosu devam eden müvekkilinin oy nisabı için önem arz ettiğini belirterek, Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/84 E. Sayılı dosyasının 16.09.2022 tarihli ara kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talep doğrultusunda satış taleplerinin reddine karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’nun 355. Maddesi gereğince istinaf incelemesi istinafa başvuran vekilinin dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlarda res’en gözetilerek yapılmıştır.
Talep, tesis edilen kesin mühlet kararı ile durdurulan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine konu rehinli aracın satışına izin verilmesi ara kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen 16/09/2022 tarihli ara kararı konkordato talep eden istinaf etmiştir.
İİK’nın 287/6. maddesi “Geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.” hükmünü içermektedir. Temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 günlü ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, Yargıtay tarafından da karar verilebilecektir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2019/2406 esas ve 2021/90 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)
6100 sayılı HMK’nin “İstinaf yoluna başvurulabilen kararlar” başlıklı 341/(1). maddesi, “İlk Derece Mahkemelerinde verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünü içermektedir.
İlk derece Mahkemesinin, satışa izin verilmesi talebinin kabulüne dair verdiği ara kararın, nihai karar olmadığı gibi, ihtiyati tedbir niteliğinde de bulunmadığından, bu kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilmesi mümkün değildir.
İlk derece Mahkemesince, karara karşı istinaf yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de, yasada mevcut olmayan istinaf kanun yoluna başvurma hakkını bahşetmeyecektir. Açıklandığı üzere verilen bu karar usule ilişkin olup, temyiz yolu da kapalıdır.
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının davacıya iadesi cihetine gidilmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle talep edenler … ve … Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM :
1-İlk derece mahkemesi kararı, HMK 352/b ve İİK 287/6 maddeleri uyarınca kesin olması sebebiyle talep edenler … ve …. Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Talep edenler … ve … Şirketi vekilinin yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcı olmak üzere toplam 310,40 TL harcın yatıranlara iadesine,
3-İstinaf edenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda HMK’nın 352/b maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 30.11.2022