Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2092 E. 2023/442 K. 08.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2092
KARAR NO : 2023/442
KARAR TARİHİ: 08/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MUĞLA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2022
NUMARASI : 2022/766 Esas 2022/835 Karar
DAVALI : HASIMSIZ
DAVANIN KONUSU : Tanıma Ve Tenfiz
BAM KARAR TARİHİ : 08/03/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/03/2023
Davacı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşılmakla; inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı vekilinin Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesine sunmuş olduğu 30/03/2022 havale tarihli dava dilekçesinde özetle, davacının, Hollanda’da iflasına karar verildiğini, yapılandırma ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirdiğini, ” O nedenle Noord Holland Mahkemesi Ticaret ve İflas Bölümü iflas kararı ile “davalının, borç yapılandırılmasının sonlandırıldığına ve ödenmeyen memlağların mahkeme yolu ile alınamayacağına” karar verildiğini, kararn 8 gün içinde itiraz edilmediği için kesinleştiğini, iflas idaresi, karar gereğince davacının borçlarını garamet usulünü uygulayarak ödediğini, Noord Holland Mahkemesi Özel Mahkeme Ticaret ve İflas Bölümü’nün 15 Nisan 2014 tarih, iflas no: C/15/12/324 R, Dosya no: HAA0311102565 numaralı kararının tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
MAHKEMECE:
” 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un “Tanıma”yı düzenleyen 58 inci maddesinin (1) sayılı bendine göre, tanıma için aynı Yasa’nın “Tenfiz”i düzenleyen 54 üncü maddesinde aranan koşullardan 1/a bendi dışındakilerin bulunması gerekir. Belirtilen maddenin 1/c bendinde de tanınması istenen kararın Türk kamu düzenine aykırı olamayacağı hususu net biçimde gösterilmiştir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 43 üncü maddesine göre ancak Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir sayılan ya da tacirler hakkındaki hükümlere tâbi olanlar ile tacir olmadıkları halde, özel yasalara göre iflasa tâbi tutulan kimselerin iflasına karar verilebilir; bu husus Türk kamu düzeni ile ilgilidir.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucunda istemci Türkiye’de tacir olmayıp, hakkında Noord Holland Mahkemesi (Hollanda)’nce verilen iflas kararının tenfizi talebinin istemcinin Türkiye’de tacir olmaması nedeniyle, davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/2 maddesi delaletiyle 115/1-2 maddesi gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yargıtay 23. HD’nin 14/02/2014 tarih ve 2013/8371 Esas, 2014/1048 Karar, Yargıtay 23. HD’nin 29/06/2016 tarih ve 2015/6119 Esas, 2016/4044 Karar, Yargıtay 23. HD’nin 04/06/2020 tarih ve 2017/2341 Esas, 2020/1916 Karar) ” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURU SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının yasalara aykırı olduğunu, Türkiye ile Hollanda arasında anlaşma bulunması ve MÖHUK’un 50-57 maddelerindeki koşulların mevcut bulunması nedenleriyle iflas kararının Türkiye’de tanınmasının istenebileceğini, garamet usulü alacağın bir kısmının Hollanda’da tahsil eden …’in İzmir 15.AHM’de derdest olan 2022/67 Esas sayılı dava ile iflas kararındaki alacağının tamamının tahsilinin istendiğini, bu sebeple eldeki davanın açıldığını, tanınması ve tenfizi istenen Noord Holland Mahkemesi Ticaret ve İflas Bölümünün iflas kararının Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmadığını, sözleşmeden doğan borç ilişkilerinin tarafların seçtikleri hukuka tabi olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iflasa dair yabancı mahkeme kararının tanınması ve tenfizi istemine ilişkindir.
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesi, yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır (5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun, m. 50).
Kesinleşmiş karara ilişkin tenfizin şartları ise 5718 sayılı MÖHUK’un 54. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde gereğince; kararın verildiği devlet ile Türkiye Cumhuriyeti arasında karşılıklılık bulunması, kararın münhasıran Türk mahkemelerinin yetkisine giren bir konuda verilmemiş olması, kararın Türk kamu düzenine açıkça aykırı olmaması, o yer kanunları uyarınca kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması gerekir.
6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde; “(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. (2) Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. (3) Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 14/02/2014 tarihli 2013/8371 esas 2014/1048 karar sayılı emsal ilamında; “…İcra ve İflas Kanunu’nun 43 üncü maddesine göre ancak Türk Ticaret Kanunu’na göre tacir sayılan ya da tacirler hakkındaki hükümlere tâbi olanlar ile tacir olmadıkları halde, özel yasalara göre iflasa tâbi tutulan kimselerin iflasına karar verilebilir; bu husus Türk kamu düzeni ile ilgilidir. İstemci tacir olmayıp, hakkında Almanya’da verilen iflas kararının tanınması talebinin reddine karar verilmek gerekirken, hatalı değerlendirme ve yürürlükte bulunmayan bir Yasa’dan bahisle tanıma ve tenfiz kararı verilmesi doğru olmamıştır…” denilerek, gerçek kişi yönünden yabancı mahkeme tarafından verilen iflas kararının tanınması için, kişinin TTK hükümlerine göre tacir olması yada özel kanunlara göre iflasa tabi olmasının kamu düzenine ilişkin olduğuna işaret edilmiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 08/04/2021 tarihli 2021/692 esas 2021/1521 karar sayılı ilamı da aynı yöndedir.
Dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, tanınması istenen Hollanda adli merci kararının iflasa ilişkin olmasına, davacının tacir veya iflasa tabi kişilerden olmadığının anlaşılmasına göre davacı vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Muğla Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/09/2022 tarih ve 2022/766 Esas 2022/835 Karar
sayılı hükmü usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurusu sırasında davacı taraftan alınması gereken 179,90.TL maktu harçtan peşin olarak alınan 80,70.TL harcın tenzili ile bakiye 99,20.TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-İstinaf kanun yolu başvurusunda bulunan tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın Dairemizce davacı vekiline tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’a temyiz yolu açık olmak üzere 08/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.