Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2022/2081 E. 2022/1871 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2081
KARAR NO : 2022/1871
KARAR TARİHİ: 17/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/06/2022
NUMARASI : 2020/397 Esas ve 2022/573 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
İZMİR 6. ATM 2020/614 ESAS SAYILI BİRLEŞEN DAVA DOSYASI
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
BAM KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/11/2022
Davacı – birleşen dosya davalısı vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
DAVA :
Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket, davalı şirketten zirai alanda kullanılmak adına damlama boruları ve buna bağlı ek parçalara ilişkin alım yapmakta olduğunu, alım satım işlemi ise; davacı ödeme yapmakta daha sonra ihtiyat duyduğu malzemeleri sipariş vererek davalı şirketten temin ederek işlemi gerçekleştirdiğini, davacı şirket 09/02/2019 , 22/09/2019, 25/02/2019 ve 25/04/2019 tarihlerinde davalı şirketten damlama boruları ve ek parçalarda çıkan ayıplar neticesinde ayıp ihbarı yapılması adına davalı şirket yetkilileri ile görüşmeler yapıldığını, bunun üzerine davalı şirket yetkilileri tarafından yapılan incelemeler neticesinde söz konusu malların ayıplı olduğu kabul edildiğini, davalı şirket ile de ayıp konusunda mutabık kalınarak davacı şirket tarafından 08/05/2019 tarihli 32.769,75 TL tutarlı iade faturası tanzim edildiğini ve söz konusu iade faturası davalı şirket tarafından da kabul edilerek ticari defterlere işlendiğini, taraflar arasında bahsedildiği gibi bir anlaşma olmasına ve bu anlaşmaya istinaden mutabakat sağlandığı, ticari defterlere işlenmesine ve bu yönde vergi dairelerine bildirim yapılmış olmasına rağmen davalı şirket tarafından davacının kalan cari hesabı ödenmediğini, davalı şirket tarafından 11/10/2019 tarihli 10.358,13 TL bedelli “fiyat farkı” konulu fatura düzenlenip davacı şirkete gönderildiğini, davalı şirket tarafından verilen sürede cari hesaba ilişkin ödeme yapılmaması üzerin davacı tarafça İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2020/2713 sayılı dosyası ile genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde işbu icra takibine itiraz edilerek icra takibi durdurulduğunu belirterek davalı borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, davalının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/614 Esas sayılı dosyasında Davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında müvekkili şirketçe üretilen zirai alanda kullanılmak üzere damlama boruları ve ek parçalarının alım satımına ilişkin ticari ilişki ve buna bağlı cari hesap ilişkisi bulunduğunu, davalının davacı müvekkili şirketçe teslim edilen emtianın ayıplı olduğu gerekçesi ile müvekkili şirket adına A-11367 nolu 05.08.2019 tarihli, 32.769,75-TL tutarında iade faturası düzenlediğini ancak davalı tarafından müvekkili şirkete usulüne uygun bir ayıp ihbarı yapılmadığı gibi, söz konusu fatura içeriğine uygun şekilde bir mal iadesi de gerçekleştirmediğini, bu itibarla davalı şirket fatura içeriğini yani iade faturasına konu malları müvekkili şirkete iade etmediğinden, iade edilmeyen emtia dikkate alınarak müvekkili şirketçe 11.10.2019 tarihli ve 10.358,13-TL bedelli fatura düzenleyerek muhataba gönderdiğini, davalının söz konusu faturayı müvekkili şirkete haksız olarak iade ettiğini, davalı söz konusu fatura bedelini ödemediğinden aleyhine İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2020/3083 Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine de itiraz ettiğini, itirazın iptali için İzmir Arabuluculuk bürosuna 2020/100990 arabuluculuk numarası ile zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını ancak arabulucuk görüşmeleri sonucunda taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, davalının borca itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı tarafından takibe itiraz dilekçesinde hukuka uygun bir itiraz gerekçesi ileri sürülmediği gibi, takibe konu cari hesap borcunun müvekkili şirkete ödendiğine ilişkin bir ödeme belgesi de ibraz edilmediğini, bu nedenle davalının haksız ve hukuka aykırı itirazının iptali gerektiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile davacının alacağının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; “…Davanın REDDİNE, Birleşen İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/614 esas 2021/148 karar sayılı davasında; Davanın KABULÜNE, Davalının İzmir 24. İcra Müdürlüğünün 2020/3083 esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının İPTALİNE, …” şeklinde karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF NEDENLERİ :
Davacı taraf istinaf dilekçesinde özetle; asıl davaya ilişkin faturanın davalı şirket defterlerine işlendiği davalıdan alacaklarının bulunduğunu, karşı davanın ise ispatlanamadığını iddia ederek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME,
DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dairemizce HMK’nın 355 maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hükümlerle sınırlı olmak üzere inceleme yapılmıştır.
Asıl ve birleşen dava; cari hesap ilişkisine dayalı alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine karşı yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 Sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2 fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı 3.000,00 Türk Lirasıdır. 6100 Sayılı HMK’nın ek 1. maddesi uyarınca 01/01/2022 tarihinden itibaren ise, bu sınır 8.000,00 Türk Lirasıdır. Davacı tarafın asıl davada istinafa konu ettiği alacak miktarının 6.475,40 TL olması ve birleşen dosyada davalı sıfatı ile aleyhine hükmedilen miktarın 4.217,11 TL olması nedeniyle 23/06/2022 tarihli asıl ve birleşen davada gerekçeli karar bu yönü ile kesin niteliktedir.(Yargıtay 19. HD. 2019/2829 E ve 2019/4446 Karar sayılı ilamı da bu doğrultudadır.)
Somut olayda; mahkemece verilen karar kesin nitelikte olup, kesin olan kararlara karşı HMK’nın 346. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nın 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai karardır. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden ret kararına karşı temyiz yolu da kapalıdır.(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih, 2017/5397 esas ve 2018/5 karar sayılı ilamı bu yöndedir.)
Öte yandan; mahkemece verilen kararlara karşı tarafların hangi kanun yoluna ve hangi sürede başvuracağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirtilmesi, bu belirlemenin tarafların iradesini yanıltmayacak bir şekilde doğru olarak yapılması gerekeceği, başka bir deyişle, verilen karar, ara ve ek kararlarda, yargı mercii tarafından hem kanun yolunun hem de kanun yoluna ilişkin başvuru süresinin tarafları hataya düşürmeyecek şekilde doğru olarak gösterilmesi gerekecektir. Aksi takdirde, bu durumun tarafların haklarını arayabilmelerini zorlaştıracağı, dolayısıyla mahkemece verilen kararda kanun yolunun hatalı belirlenmesi durumunda, hatalı belirlemenin sonuçlarının taraflara yükletilmeyeceğinden gerek istinaf başvuru harcı ve gerekse istinaf karar harcının taraflardan tahsiline yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerden HMK’nın 352. maddesindeki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davacı – birleşen dosya davalısı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-İlk derece mahkemesi kararı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesi uyarınca kesin olması sebebiyle davacı – birleşen dosya davalısı tarafın istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,
2-Davacının yatırmış olduğu 220,70 TL istinaf kanun yolu başvuru harcı ve 80,70 TL istinaf karar harcının istemi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve yargılama giderlerinin iadelerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 352 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17/11/2022